“Çocukları okullarda tutmazsak, neler yaşandığını birlikte görüyoruz”
Eğitimci, sendikacı, emekli okul müdürü ve siyasetçi Cemal Özyiğit, okulların yaz dönemi dahi açık olması gerektiğini söylüyor.
“Tam gün eğitim şu nedenle önemli, çocuklarımız için güvenli, bilimsel, çağdaş eğitim alacakları yer okullardır. Çocukları okullarda tutmazsak, birileri alıyor, Kur’an kurslarına götürüyor. Okullarda tutmazsak ya ticari hesapların eline düşüyor çocuklarımız ya da tekkelerin, dergahların, aşiretlerin…”
Cemal hoca, Şht. Ertuğrul İlkokulu’nda 2007 Eylül’den 2010 Ocak ayına kadar hafta içi her gün olmak üzere tam gün eğitimi başarmış bir isim.. O dönem hem CTP hükümeti hem de Cumhurbaşkanı Talat’ın desteğini almış…
‘Tam Gün Eğitim’ sürecini Cemal Özyiğit’le konuşmaya devam ediyoruz.
“Öğretmenler hem hakkını aldı,
hem de idealist bir sonuç üretti”
● CM: “Tam Gün Eğitim” yaptığınız dönemde okul nüfusu neydi?
● C. Özyiğit: 780 öğrenci vardı o dönem 55 de öğretmen... Hademe sayımız çok değildi ancak Eğitim Vakfı’yla birlikte 10 personelimiz vardı.
● CM: Ön hazırlık 16 ay sürdü, hem içerik ve program hem de altyapı hazırlığı… Öyle anımsıyorum.
● C. Özyiğit: Evet, aslında çok da uzun bir süreç değil bu… İstenirse, başarılabilir. Tabii ilk gün eğitime başladığımızda o güne kadar yanımızda olan sendikamızın karşımızda durduğunu gördük. Buna rağmen başardık. Üstelik tam gün eğitim sürecinde öğretmenlerimiz haklarını aldılar, en önemlisi de idealist bir sonuç ürettiler. Çocuklarımız ve aileler özel okullara muhtaç kalmadı. Tam gün eğitime geçtiğimiz için o dönem Avrupa Birliği’nden de katkı aldık, okulumuza yabancı dil odası kazandırdık. Bilgisayar laboratuvarları oluşturduk.
● CM: Eğitim planlaması nasıldı? Örneğin öğleden sonra ne yapıyordunuz?
● C. Özyiğit: Burada altyapı meselesini yeniden anımsatacağım çünkü son derece önemli… Her sınıfa öğrenci sayısına göre dolaplar yaptık; çocuklar Pazartesi sabahı okula getirdikleri o ağır çantasını dolabına koyardı. Evine sadece bir dosya içindeki günlük çalışmalarını götürürdü. Öğleden sonra yoğunluklu olarak ödevlerin yapılması, sosyal faaliyetler, yabancı dil eğitimi, bilim-teknoloji kursları vardı. Bisiklet ve drama eğitimi yapıyorduk örneğin… Lefkoşa Belediyesi Tiyatrosu’nun önderleri bize destek oldu. Bir grup çocuğumuz masa tenisi öğrendi. Müzik, resim faaliyetleri oldu. Çocukların hangi alanda ilgi ve yetenekleri varsa buna yöneldiler.
“Şu anda yapılan tam gün eğitim
değil sadece göz boyamadır”
● CM: Şunu da merak ediyorum ‘Özel Ders’ organizasyonuna karşı nasıl direndiniz?
● C. Özyiğit: O dönem kolej sınavları yoktu. Sonrasında hükümet değişince ve kolej sınavları geri gelince, bunun da tedbirini aldık, bu yönde kurslar yaptık. Şimdi örneğin tam gün eğitim yapılan özel okullarda, çocukların akşam üzeri özel ders almalarını hayret ve şaşkınlıkla karşılıyorum. Kolej giriş sınavı modeline de zaten karşıyım. Böyle ezbere dayalı test sınavı olmamalı... Bilgiyi ölçen bir değerlendirme yöntemi olmalı...
● CM: Şu anda yapılmak istenen nedir? Özel ders yine gündemde ve kimi adımlar da atıldı…
u C. Özyiğit: Şimdi hedeflenen ‘Tam Gün Eğitim’ değil sadece göz boyamadır. Bir ders saati artırıldı aslında... Haftanın iki günü, güya tam gün eğitime geçildi gibi bir iletişim yapılıyor. Tam gün eğitim böyle olmaz, böyle planlanmaz ve böyle uygulanmaz.
● CM: Nasıl başarılabilir? Mümkün mü?
● C. Özyiğit: Pek çok okul tam gün eğitime hazırlanabilir. Önce bir standart belirlemek ve bunu okul okul uygulayarak, adım adım ilerlemek gerekiyor. Dörtlü Hükümet döneminde bunun için hazırlanmış 3 yıllık projemiz vardı. Adım adım ilerleyerek üç yıl sonunda tüm okullarda tam gün eğitime geçecektik. Unutulmasın, Avrupa Birliği de bu hedef için yeni kaynaklar yaratabilir.
● CM: Tam gün eğitime geçişte en önemli sorun sizce nedir?
● C. Özyiğit: Özel okullara, dershanelere, özel dersçilere yenilmemek... Sendikanın ikircikli tutumunun da nedeni bu baskıdır. Şimdi mesai 15.30’a çekildi, bu önemli bir fırsattır. Çok daha kolay başarılabilir. Okullar da buna göre ayarlanabilir. Elbette öğretmenin hakkını alması için bütçe yaratılması da şarttır.
“Elimizi taşın altına koymazsak bu çocuklar heba olacaklar”
● CM: Cemal hocam, hep geçmişten örnek verilir ve çok daha imkansızlıklar içerisinde eğitim süresinin daha uzun olduğu anlatılır. Kendi ilkokul yıllarınızı da düşünürseniz, bunu nasıl yorumlarsınız?
● C. Özyiğit: Bizim çocukluğumuzda ilkokul tam gündü, Cumartesi günleri de okula gidiyorduk. Ama temel bir fark vardı, okuldan evimize yürüyerek gidebilirdik. O nedenle evimize gider, yemeğimizi yer, okula geri dönerdik. Nüfus hem kontrollüydü hem de kayıt altındaydı. Yine de bunu gözünüzde çok büyütmeyiniz, dayanışma ve yardımlaşma ile tüm okullarda yemekhane yapılabilir ya da sağlıklı ortamda çocuklara yemek sunulabilir, tabildotlarda yemek dağımı olabilir. Niyet ve planlama varsa hepsi mümkündür.
● CM: Tam gün eğitime ve bunun yararlarına gerçekten inanıyor musunuz?
● C. Özyiğit: Tam gün eğitim şu nedenle önemli, çocuklarımız için güvenli, bilimsel, çağdaş eğitim alacakları yer okullardır. Çocukları okullarda tutmazsak, birileri alıyor, Kur’an kurslarına götürüyor. Okullarda tutmazsak ya ticari hesapların eline düşüyor çocuklarımız ya da tekkelerin, dergahların, aşiretlerin… Çocukları okullarda tutmazsak nerelere gittiklerini görüyoruz. Elimizi taşın altına koymazsak bu çocuklar heba olacaklar. Bana kalırsa okullar yaz dönemi de açık olmalıdır. Örneğin yaz dönemi okullar yerel yönetimlerin kontrolünde faaliyet yapabilir; okullar belediyeler, sendikalar, sivil toplum ve okul aile birliği işbirliğinde yaz sürecinde de okullar açık kalabilir. Tatil dönemin daha verimli olması ve bilimsel temelde eğitim almaları için bu önemlidir.