Çocuklarımızın güvenini kazanma
Çocuğumuz dünyaya geldikten sonra ana hedefimiz çocuğumuzun mutluluğu, yüzünün gülmesi, üzüntülerden uzak olmasıdır.
Ancak kimi zaman duygusal düşünerek çocuğumuzun üzülmemesi adına beyaz sandığımız yalanlar söyleyebiliyor ve çocuğumuzun bize olan güvenini sarsmakla birlikte, çocuğumuzun zihninde soru işaretleri oluşturuyoruz.
Örneğin çocuğumuzu kreşe veya aile büyüklerinden birine bırakırken işimize gideceğimizi, kendisinin de bir müddet bulunduğu yerde kalması gerektiğini ve bunun bir süreç olduğunu söylemek yerine gitme sebebimiz hakkında farklı bahaneler uydurmak, bunun bir süreç olduğunu gizlemek çocuğumuzun bize güvenmemesine sebep olmakla kalmayıp, kendini de güvende hissetmemesine sebebiyet verecektir.
Oysa ki çocuğumuza karşı dürüst olmak anlık üzülmesine, ağlayarak tepki vermesine, bize sitem etmesine, zorluk yaşatmasına sebebiyet verecek olsa da uzun vadede bize güvenmesine, söylediklerimizden şüphe duymamasına ve kendi hayatında da dürüst olma kavramını benimseyerek çevresindeki insanlara karşı aynı doğrultuda davranmasına sebep olacaktır. Doktora gideceğimiz zaman gideceğimiz yeri doğru olarak söyleme ve burada yapılacak işlem hakkında doğru bilgi verme, fiziksel olarak acı duygusu yaşayabileceğini ancak bunun kalıcı olmadığını açıklama, oyun alanı, park, çocuğumuzun arkadaşı gibi çocuğumuzun zevk aldığı yerlere gittiğimiz zaman ayrılma vakti geldiğinde, oyun yeri kapanıyor, arkadaşının eve gitmesi gerekiyor gibi doğru olmayan açıklamalar yapmak yerine geldiğimiz yerde yeteri kadar zaman geçirdiğimizi, dönüp yapmamız gereken sorumluluklar olduğunu çocuğumuza anlatmak hem bize güvenmesine, sorumluluk duygusunun gelişmesine hem de zaman kavramını anlayarak hareket etmesine neden olacaktır.
İlk zamanlarda çocuğumuza dürüstçe davranmamız çocuğumuzun bize olumsuz tepki vermesine yol açacaktır. Bu tepkiler bize anlık gerginlikler, stres, öfke duygusu yaşatacak ve olaylar karşısında daha çok mücadele vermemize neden olacaktır.
Uzun vadede ise daha anlayışlı, empati kurma yeteneği gelişmiş, mantıklı davranışlar gösteren, sorumluluk sahibi bir bireyin yetişmesindeki rolümüz oldukça büyük olacaktır.
Çocuğumuza sadece kendi yaşam alanlarıyla ilgili değil kendimiz ve çevredeki insanlarla ilgili dürüst olmak çocuğun gelişiminde aktif rol oynamaktadır.
Üzgün olduğumuzda, ağladığımızda çocuğumuza gözlerim yaşardı, alerjim var vs… gibi gerçek dışı konuşmalar yapmak yerine üzgün olduğumuzu, her insanın bazen böyle hislere kapılabileceğini ve uygun bir dille üzgün olma nedenimizi anlatma çocuğumuzun da bize güven duyarak duygularını paylaşmasını sağlayacaktır. Çocuğun dış dünyayı sorunsuz olarak algılaması, ilerleyen zamanlarda hayata olan adaptasyonunu zorlaştıracaktır.
Açıklanmayan her bir kavram üzüntü, hastalık, ölüm çocuğun kendi zihninde farklı yorumlar yapmasına, gerçeklikten uzaklaşmasına hatta daha ağır travmalar yaşamasına sebep olacaktır.
Ayni şekilde kendimizle ilgili yaşantılarımız ve duygularımızda da çocuğumuza karşı dürüst olmak çocuğumuzun içtenlik, doğruluk ve şeffaflık kavramlarını geliştirecektir. Hislerimizi ve yaşantılarımızı çocuğumuzla paylaşmak ebeveynlerin de aynı sorunları yaşadığını görmesine, bunun hayatın normal akışı içinde oluşabilecek olaylar olduğunu anlamasına ve bu durumu sadece kendi yaşamadığı için kendini yalnız hissetmemesine neden olur. Örneğin “Bugün arkadaşımla yemeğe gidecektim ama işi olduğu için gidemedik, kendimi üzgün hissettim ancak başka zaman gideceğiz” cümlesini kurmak çocuğumuzun da arkadaşları kendisiyle oyun oynamadığı zaman bu olay karşısında daha anlayışla davranmasına neden olacaktır.
Çocuğumuzun uygunsuz davranışlarında da çocuğa karşı gerçekçi olmak önemlidir. Örneğin çocuğumuz arkadaşına zarar vermişse baskıyla özür dilemesini sağlamak yerine yaptığı davranıştan dolayı arkadaşına kendini affettirmediği takdirde arkadaşı tarafından kabul görmeyeceğini çocuğumuza anlatmak ve davranışının nedenini sorgulayarak problemi kaynağından çözmeye çalışmak çok daha etkili bir yöntem olacaktır. Çocuğa özür dilemesi konusunda baskı yapmak yerine neden özür dilemesi gerektiği, yaptığı davranışın sebebi ve karşıdaki çocuğun
ne hissettiği konuşulmalıdır.
Sonuç olarak insan ilişkilerinde maske takmak yerine açık ve dürüst olmak sağlıklı iletişimi sağlayan faktördür. Bu sebeple biz de çocuğumuzla iletişim kurarken maske takarak, gerçekleri söylemek yerine bahaneler bularak değil, uygun bir anlatım şekli ile doğruları söyleyerek dürüstçe iletişim kurmalıyız. Böylece birbirinin yüzüne gülerek samimiyetsizce davranan değil düşünce ve duygularını açıkça ifade eden samimi ilişkiler kuran bir nesil yetiştirmiş oluruz.