Çocukların 'fuhuş pazarı'
Barış Başel Sosyal Hizmet Uzmanı… Artık toplumumuzda tanınan bir sima… Suça itilen çocuklarla, erkek ve kız çocuklar arasında artan fuhuş olaylarıyla ilgili, uyuşturucu kullanımıyla ilgili konuşmak için anlaşmıştık. Gazetede buluşmaya geldiğin
· Fuhuş pazarlık yerleri; Lefkoşa’da Kuğulu Park, hendek içi, surlar içindeki internet cafeler, Vakıflar Pasajı, Girne’de Kale arkası, Kordonboyu Mendirek ve bazı barlar…
· Lefkoşa internet cafelerde 13-14 yaşında erkek çocuklar facebook’ta fuhuş için pazarlık yapıyor, kız çocuklar Vakıflar İş yerinde asker ve işçilere pazarlanıyor
· Başel: Toplum olarak seyrediyoruz. Kendimi bazen çok yalnız hissediyorum. Bu olaylar, çocuklar bilinmesine ve polise bilgi verilmesine rağmen hiçbirşey yapılamıyor
· “…Ailelerdeki istismar, sevgisizlik çocukları fuhuşa, uyuşturucuya hırsızlığa sevkediyor. Suç işleyen çocuklar değil, suça itilmiş çocuklar demek doğru tanımdır.”
Barış Başel Sosyal Hizmet Uzmanı… Artık toplumumuzda tanınan bir sima… Suça itilen çocuklarla, erkek ve kız çocuklar arasında artan fuhuş olaylarıyla ilgili, uyuşturucu kullanımıyla ilgili konuşmak için anlaşmıştık. Gazetede buluşmaya geldiğinde yüzünde dünden kalan sakalı, yorgunluğuyla karşılaştım. Çünkü buluşma gününden önceki gün yine bu konularla ilgili uğraştığı için Girne’deki evine gidememiş, Lefkoşa’da bir arkadaşında kalmış, sabahı da randevumuza bu suça itilen çocuklarla ilgili poliste uzayan işinden dolayı biraz gecikerek gelmek durumunda kalmıştı.
KORKUNÇ MANZARA
Sorularımıza ve yanıtlarımıza geçmeden önce telefonları hep çalıştı. Konuyla ilgiliydi telefonlar hep… Ve ses kayıt cihazımın tuşuna basmadan önce “gidip çocukların pazarlık yaptıkları internet cafeleri görelim mi?” diye sordu Barış Başel. “Hemen gidelim” dedim. Yanımıza Burhan’ı da alıp Lefkoşa’nın surlar içine girdik. Bir sokakta durduk, özellikle bir çocuk arıyorduk. Yan yana sokaklardaki birkaç internet cafeye girip o aradığımız çocuğu sorduk. “Tanımıyorum” diyen oldu, “tanırım, göstereyim” diyen oldu, olabileceği tahmin edilen internet cafe’ye girdik, sorduk, “iki gündür gelmiyor, gelirse aradığınızı söylerim” dediler.
Barış Başel’in o çocuğu aramasının nedeni; başına bir dert gelmeden sahip çıkmak. O gün o çocuğa ulaşamadık ama daha önce geçtiğim o yollarda işletilen internet cafelerde bu gibi işlerin döndüğünü öğrenmek odukça tedirgin edici, korkunç ve oldukça düşündürücü… Bilgisayarların başında 13-15 yaşlarında çocuklar facebook’taki sayfalarından yetişkin erkeklerle pazarlık ediyorlar. O pazarlık sonucunda da gece yarısı o internet cafelerin önünden çocuklar arabalara bindirilerek götürülüyor.
FUHUŞ YERLERİ
Küçük yaştaki erkek çocuklar için farklı pazarlık yerleri, küçük yaştaki kız çocuklar için de farklı yerler var. Kızlar daha çok Lefkoşa’daki Vakıflar Pasajı içinde müşteriye, yani daha çok asker ve işçilere pazarlanırken, erkek çocuklar da daha çok yine surlar içindeki bazı internet cafeler aracılığıyla ‘müşteri’ buluyorlar. İnternet cafeler gibi, Kuğulu Park, Hendek içi de bu pazarlık yerlerinden… Girne’de Kale arkası, Kordonboyu Mendirek de bu yerlerden iken yine Girne’deki bir gay barın ise daha çok yabancı erkeklerin küçük yaştaki erkek çocuklarla birlikte olmaları için kullanılan bir yer olduğu biliniyor.
“KENDİMİ YALNIZ HİSSEDİYORUM”
Barış Başel bu bilgileri verirken kendini çok yalnız hissettiğini söylüyor. Bu olayların bilinmesine ve polise bilgi verilmesine rağmen sonuca gidilmemesinin yalnızlık duygusunu artırdığını belirtiyor.
Başel; “Şu duraklardan çocuklar aranacak, gidip bakın diyorum ama polis aracı oraya giderken sirenlerini çalıştırıyor, çocuklar kaçıyor ve daha derin yerlere gidiyor olay” şeklinde anlatırken çabaların boşa gitmesinden duyduğu acıyı, üzüntüyü anlamak çok zor değil.
Küçük yaşta fuhuşa ve uyuşturucuya itilen bu çocukların çoğunluğu, hatta geneli Türkiye’den gelen ailelerin çocukları… İlginçtir, yine Başel’in aktardığına göre eve para götüren çocuğun elindeki paranın nerden geldiği aileler için önemli değil. “Eve para gelsin de nasıl geldiğinin önemi yok!”
“ÇOCUKLAR CİNSEL HASTALIK TAŞIYORLAR”
Ve Barış Başel bunları anlatırken şu önemli açıklamayı yapmaya gerek duyuyor; “Sanki göçmenleri karalamak için söylüyoruz gibi algılanabilir ama değil, bu durumu Kıbrıslı Türkler de gittikleri ülkelerde yaşıyorlar, bu olay genelde göçmenlerin yoğunlaştığı bölgelerde en çok çocuk ve kadını etkiliyor. Oralarda ciddi bir rant dönüyor. Yaşlar çok küçük, cinsel hastalıklar çok fazla, genç yaşta hamilelikler yaşanıyor, kaçak durumda, hastaneye gidemiyor. Bu gibi ciddi durumlarda Erol Uçaner bize yardımcı oluyor Devlet Hastanesi’nde… O yardımcı oluyor bu gençlere ancak herkese ulaşamıyoruz. Şimdi birçoğu cinsel hastalık taşıyor ve çarptıkları yerde mayın gibi patlamasından sözediyoruz. Bir kere kendi aralarında da çok erken keşfediyorlar cinsel deneyimi… 11-12 yaşlarında ilk cinsel deneyimi yaşıyor. Partneri 13 yaşında. Yasal düzenlemeye baktığınızda da ikisi de ceza yasası kapsamının dışındadır 16’dan küçük olduğu için. Zaten olsa da o yaşta bu çocuğu cezaevine göndermezsiniz.”
“SUÇ ÇOCUĞUN DEĞİL, AİLENİN…”
Sosyal Hizmetlerden söz etmesini istediğimde şunları söylüyor Barış Başel; “Koruyucu, önleyici, destekleyici, geliştirici, tedavi ve rehabite edici bir misyona sahip olması lazım. Ancak bizim ülkemizde çocuklar yasal düzen içerisinde çok farklı yer alıyorlar. Bizim devlet kurumları daha çok mağdur ve kurban oldukları zaman faaliyete geçilmesine yasalarımız izin veriyor. Sistemimizde 18 yaşına gelene kadar çocuk yurttaş değildir. O yaşa kadar aile için bir birey değil, devlet için de bir yurttaş değil.” Çocuk yaştaki kız ve erkek çocukların suça itilmesinde ailelerin etkisinin direkt olduğunu söyleyen Barış Başel, ‘zaten ortada bir suç! varsa o suçun çocuğa değil aileye ait olduğuna’ vurgu yapıyor ve örnek veriyor; “Bir kız çocuk, örneğin 13 yaşında eve 2 saat geç kalmışsa bekaret kontrolüne götürülüyor aile tarafından ve cinselliğin onlara göre ne kadar önemli olduğunu gösteriyorlar ve çocuğun da cinselliği fark etmesini sağlıyorlar. Bekaretini kaybeden kız da istenmiyor, ‘yuvaya alın, istemiyorum’ diye diretiliyor ve getirip bırakılıyor.”
AKVARYUM
Başka tehlikeler de gündeme geliyor tabii bu anlatılan olaylarla birlikte veya ardından… Barış Başel bunları da şöyle anlatıyor; “Biz önlem almak için bir şeylerin kafamıza vurmasını bekliyoruz. Cinsel hastalıklar toplumun tümüne yayıldığında, bir yakınımız ameliyat olacağında veya kaza geçirdiğinde verilecek kanın nasıl olduğunu bin kere düşüneceğiz ama başka çaremiz olmayacak. Kanın kuluçka süresi var, ne olduğu belli değil. Ondan sonra berbere gittiğimizde, pedikür, maniküre gittiğimizde hep kuşku duyacağız. Bir paranoya durumu oluşacak. Ancak hala daha birçok dünya ülkesinden çok temiz bir toplumuz. Onun için de önleme programları dediğimiz şeyler ekonomik ve pratiktir. Kısa zamanda halledilebilecek bilinçlendirme çalışmalarıdır. Tam gün eğitimden sendikalarımız bahsetmiyor. Hayat artık türkçe, matematikten ibaret değil. Bir tuşla artık dünyaya açılıyor. Bizim eğitim sistemimiz nerede kaldı? Cinsel üreme sağlığı, sosyal yaşam becerileri, temel yaşam becerileri… Bir çocuğu, bir genci, yaşama tutunacak hale getirecek bunlardır. Bir akvaryumdaydık ama artık bu akvaryumdan çıkmak gerek.”
“BU İŞ BİZİ ÇOK ZORLAYACAK”
Peki aileler bu konuda neler yapıyorlar? Yani çocuklarının fuhuşun, uyuşturucunun içinde olduklarını bilmelerine rağmen ailelerin tutumu ne? Sorumuz bu, Barış Başel’in yanıtı şu; “Türkiye’de de, dünyada da kırdan kente gelen ailelerin tutunduğu temel değerler sistemidir. Yani patlıcanını, biberini dizerek, gözlemesini açarak bir yaşam kurmaya çalışır, çünkü yetişkinler biraz dirençlidirler ancak çocuklar ve gençler çok kolay entegre olabiliyorlar göç ettikleri yere…
Baktığımızda sadece çocuk fuhuşundan bahsedemeyiz. Çocuk ve ergen yaşta fuhuştan sözederiz. Biz sosyal hizmetlerde suça itilmiş ve fuhuşa itilmiş genç tabirini kullanmayı tercih ederiz. Fuhuş olan noktada sirkat dediğimiz suçlar da ortaya çıkıyor. Daha önce yaptığım bazı açıklamalara bazı farklı cinsel yönelim derneklerinden olan bazı arkadaşlar çok tepki gösterdi. Benim amacım bu yönelimleri karalamak değil. Ben her çıktığım yerde ezilen kesim olduğunu ifade ediyorum ve o yasamız değişmezse biz yakın bir zamanda eşcinsel cinayetlerine de tanık olacağız. Daha önce yaşandı ama çoğalması mümkün. Bu insanlar polise gidip şikayet edemiyorlar. Aralarında bıçaklananlar var, gaspedilenler var. Toplumun değişik kesimlerinden de şunu duyar gibi oluyorum. “O zaman yapmasınlar.” Zaten çok ötekileştirilen bir grup. Orda garip bir bağımlılık var. İki grup birbirini besliyor aslında. Yasal bir düzenleme olmadığı için yer altına çekilmiş durumda şu anda ama farklı cinsel yönelimler özgür olsalardı bu iş yer altına çekilmeyecekti. Bazen çok umutsuzluğa kapılıyorum ve bu iş bizi çok zorlayacak gibi geliyor.”
KENDİMİZİ KORUMAK VE ENTEGRE ETMEK
Barış Başel, bu işlerin içinde olan çocuk veya gençlerin içinde oldukları ruhsal durumu da şöyle özetliyor; “Öfkelidirler… İyi yaşayan bir kesim var ama onlar yoksul ve sorunlu ailelerden geliyorlar. Babaları tarafından dayak yiyorlar. Mıknatıslı küpe taktığı için babasından dayak yiyen erkek çocuklar var. İstismar altında yetişiyorlar. Uyuşturucunun, fuhuşun, şiddetin, her şeyin temelinde bu yatır. Dünyanın her yerinde göçmenler ‘old town’ dediğimiz yerlerde yerleşir ve yerli kesim de şehir dışına çıkar. Ama bu bölgeler için gelişmiş ülkeler toplum merkezleri kurar, çocuk-aile-ergen danışma merkezleri kuruyor, belli hizmetleri ücretsiz götürüyorlar. Biz bu insanları sadece ötekileştiriyoruz. Eğer aynı toplum içerisinde yaşıyorsak kendimizi korumak için entegre etmeliyiz.
Ailelerin varsa tepkilerini, çocuklarının fuhuş, uyuşturucu veya başka suçlarla yaşamlarına verdikleri önemi soruyorum; “Çocuklar eve ister para isterse altınla gelsin, önemli değil. Onun için de davalarda sürekli söylüyorum; içeri girecek varsa çocuk değil, ailelerini getirin. Çocukların korumaya alınması lazım. İstismar altında, suça itilmiş çocuk diyoruz zaten biz…”
CİNSEL SUÇ
Başel, çocuk hakları sözleşmesini kabul ettiğimizi ancak iç hukukun parçası haline getiremediğimizi de anlatıyor. Rum tarafında alınan önlemleri aktarıyor, orada bu iş için oluşturulmuş sivil ekipler olduğundan söz ediyor ancak oradaki denetim ve buradaki denetimsizlik sonucu da güneyden kuzeye bu işi sevenlerin talebi olduğu da Başel’in aktardıkları arasında… Başel; “çocuklarla böyle bir ilişki arayan yetişkinler de çok ciddi problemi olan bireylerdir. Bunlar birer cinsel suçludur.” cümlesini de ekliyor ve fuhuş için pazarlık yapıldığı yerlerle ilgili bilgili veriyor. Başta da saydığımız yerler arasında olan Girne’deki bir gay barda yabancı yetişkin erkeklerin kendi yaşlarına göre fiyat artırdıkları da Barış Başel’in gözlemleri arasında… Yani yaşı 60 ve üzeri ise 50-100 sterlin arası para ödeyebiliyorken daha genç olan bir kişinin fuhuş için 5-10 sterlin ödemesi yeterli oluyor.
Barış Başel dolu… Bulgularını zaten sormadan anlatıyor… Toplumu bilgilendirmeye çalışıyor; “Bulgularımız arasında 11 yaşında çocuğun dahi uyuşturucu ve fuhuşla bağlantılı olduğunu görüyoruz. Aralarından biraz zeki olanlar geleceğin bu işlerini yöneten kişileri olabiliyorken, daha az zeki olanlar da başka işlerde kullanılıyor.
Alayköy ve Haspolat’ta yetişkin iki grup var. İsimleri, telefonları var, polise verdim ama hiçbirşey yapamıyorlar çünkü fuhuşla ilgili yasa buna izin vermiyor. Bu iki grup aralarında en düzgün fizikli ve kendilerine hizmet edecek olan kişileri seçip yetiştiriyorlar. Daha ‘aptal’ gördüklerini hırsızlık gibi işler, torbacılık işleri için yetiştiriyorlar.
16 yaşından sonra hapise girenler için cezaevi artık bir sanat okuludur! Oraya girip çıkan işi daha çok öğrenmiştir. Bu çocuklar için iş falan arıyorum ama iş veren yok. ‘Yol arkadaşı’ dediğimiz bazı eczanelerden ilaç, kondom gibi şeyler alıp veriyorum.”
SEVGİSİZLİK
Tabii burada ‘kondom’ vermekle ilgili suçlamalar gelebileceği konusunda dikkatini çekerken Başel, “bunun önüne geçmek çok isterdim ama en azından sağlıkları açısından böyle bir yöntem dünyada uygulanan bir yöntem olarak ortaya çıkıyor.” diye yanıtını veriyor.
Sohbetin sonuna doğru bu durumdan, yani bataktan kurtardığınız kişiler var mı diye soruyorum. Yanıt “var” oluyor Barış Başel’in… %8 oranında kurtarılan çocuklar olduğunu ve bu durumun oluşma nedeni olarak aile kendini toparladığı zaman çocuğun da kurtulduğunun altını çiziyor Başel ve ekliyor; “Herşeyin başı sevgisizlik, çok sevgisiz bu çocuklar.”
Bu söylenenlerin hepsi birer mesaj ama biz yine de son bir mesaj istiyoruz Sosyal Hizmet Uzmanı Barış Başel’den; “Bazen topluma çok kızabiliyorum. Çok neme lazımcı bir toplum haline geldik. Bizim evimize gelmediği sürece bir sorun yok gibi düşünüyoruz. Çocuklar hırsızlık yapıyor, fuhuş yapıyor, uyuşturucu kullanıyor ama seyreden bir toplum var. Seyrediyoruz. Çok yalnız hissediyorum kendimi, birkaç yol arkadaşı dışında kendimi çok yalnız hissediyorum.”