“Coğrafyanın dışına taşacağız!”
Avrupa Parlamentosu milletvekili adayı Prof. Dr. Niyazi Kızılyürek dün akşam Gönyeli Belediyesi’nde gerçekleştirilen ‘Kıbrıs’ta Federal Çözüm ve Avrupa Birliği’ konulu panelde adaylığı ve Kıbrıs Sorunu hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Avrupa Parlamentosu milletvekili adayı Prof. Dr. Niyazi Kızılyürek dün akşam Gönyeli Belediyesi’nde gerçekleştirilen ‘Kıbrıs’ta Federal Çözüm ve Avrupa Birliği’ konulu panelde adaylığı ve Kıbrıs Sorunu hakkında değerlendirmelerde bulundu. Kızılyürek panelden önce Gönyeli Belediyesi Başkanı Ahmet Yalçın Benli’yi de ziyaret ederek teşekkürlerini iletti. Konferans salonunu dolduran katılımcılar, yaklaşık iki saat süren panelde sorular sordu.
Kızılyürek konuşmasında Kıbrıs’ın kuzeyinden gelecek her bir oyu çok önemsediğini belirterek bu oyların barışa atılan oylar olduğunu söyledi.
İki taraftaki statüko yandaşlarını yarattı
Son bir yıldır işlerin iyi gitmediğini ifade eden Kızılyürek, arabuluculara rağmen ortak zemin yaratılamadığını kaydetti. “Ortada bir sürü BM kararı var. Çözüme yönelik külliyat hayli yüklü. Gelin görün ki hiç yol kat edilemiyor. Hala ortak zemin var mı yok mu bu konuşuluyor” diyen Kızılyürek, ülkede 1964 ve 1974 yıllarında oluşan statükolar nedeniyle sonuca hala ulaşılamadığını kaydetti. Adanın iki yanında da oluşan statükonun kendi yandaşlarını doğurduğu üzerinde duran Kızılyürek, bunlardan yararlanan toplumsal kesimler oluştuğunu aktardı.
Kızılyürek sözlerini şöyle sürdürdü:
1960’ta devleti tekeline alan Kıbrıs Cumhuriyeti içinde çıkar grupları oluştu, zihniyetler oluştu. Kıbrıslı Türklerle yönetimi paylaşmak istemeyenler oluştu. Kıbrıs’ın kuzeyinde ise 1974’te oluşan ve buradaki belirsizlikten beslenen ve ancak bu statüko içinde var olan kendi içine kapanık kesimler oluştu. Bunlardan yola çıktığımız zaman Kıbrıs Sorunu’nun neden bu kadar durağan bir sorun olduğunu görürsünüz. Anastasiadis daha yeni dedi ki etkin katılım ya da siyasi eşitliği kabul etmem. İşte resmin büyüğü bu...”
Kıbrıslı Türkler iki önemli haktan vazgeçirildi
Kıbrıs’ın kuzeyinde siyasi tarih, hukuk, uluslararası hukuk, ticaret ve siyaset olmadığını ifade eden Kızılyürek, hiçbir statüsü olmayan bir Kıbrıs Türk toplumu ile karşı karşıya olunduğunu, sadece bir coğrafyanın üzerinde oturulduğunu belirtti. Kızılyürek şöyle devam etti:
“Yine de bu halkın bazı haklara sahip olma hakkı vardır. Kıbrıs ülkesinde devlette hak sahibidir ve bu hakkı hiç kullanamadık. Ayrı devlet fantezisi nedeniyle o hakkı talep etmedik. Devletin parçası olduğumuz olgusundan çok kolay vazgeçildi. Federal çözüme angaje olmak da bunda ısrar etmeyi gerektirir. Diğer hakkımız ise biz AB yurttaşıyız ama farkında değiliz. Yani AB yurttaşlar topluluğunun asli parçasıyız. Fransız, Alman kadar söz sahibiyiz. Avrupa Parlamentosu seçimleri yurttaşların seçimiyle gerçekleşiyor. Oy vererek Avrupa’nın işlerine müdahil olacağız. Ve görünmeyen bu coğrafyanın dışına taşacağız.”
Kıbrıslı Türklerden gelecek her oy safkan barış oyudur!
AKEL’in sunduğu bir imkân olarak tarihte ilk defa Kıbrıs ülkesinde ortak bir mücadele verildiğini ifade eden Kızılyürek, adaylığının bu kadar etnik ayrım üzerine kurulmuş bir ülkede birlikte yapma, birlikte eyleme amacını taşıdığını söyledi. Nerede federalist bir Kıbrıslı varsa onların oyuna talip olduğunu belirten Kızılyürek, federal devlete inanan, ortak mücadele vermek isteyen insanlar olduklarını ve mücadelelerini bu yönde sürdüreceklerini söyledi. Kızılyürek sözlerini şöyle tamamladı:
“Kazanmamız durumunda statükolara sarılanlara da sağlam bir yanıt vermiş olacağız. Federalist Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar el ele verdik, biz buradayız diyeceğiz. Şimdi yarım bıraktığımız bir durumu canlandırmak ve sonuca ulaştırmak için 26 Mayıs’ta sandıkta buluşuyoruz ve herkesi birlikte mücadeleye davet ediyoruz. Bu ortak mücadelede Kıbrıslı Türklerin yer alması ve AB yurttaşıyım diyerek oy kullanması çok önemlidir. Bu oyların hepsi safkan barış oyudur. Bu federalizme, barışa, kardeşliğe, birlikte yaşamaya atılacak bir oydur. Yeni bir mücadele alanı, ortak bir kamusal alan, etnik ayrımın olmadığı bir alan bu. Ayrıca Kıbrıslı Türklerin AB’nin parçası olduğunun beyanıdır. Bütün statükoculara cevaptır.”