Çok Çalışsam Anne?
‘Kimileri o kadar fakirdir ki, sahip oldukları tek şey paradır.’
Rodolfo Costa
Hikayemiz bu kez Uzak Doğu orijinli. Son derece varlıklı bir ailenin iyice şımartılmış küçük oğlu çok mutsuzdur. Anne ve babası biricik oğulları için gece gündüz çalışır. Oğulları üzülmesin diye her istediğini alır, dilediği herşeyi anında gerçekleştirir. Yine de Xen’in yüzünde yaratabildikleri gülümseme saniyeler ile sınırlıdır.
Xen henüz yedi yaşındadır. Sürekli herşeyden şikayet eden, sinirli, tatminsiz, etrafını durmaksızın kırıp döken minik bir felakete dönüşmüştür bile. Ufaklığa güzel bir hayat dersi vermenin zamanı geldiğine inanan ailesi, Xen’i ne kadar şanslı olduğunu anlayıp, haline şükretmesi için Çin’in ucra bir köyüne yollamaya karar verir.
Bir ayını köyde geçirecek olan Xen’in yanında kalacağı fakir bir aile bulunur ve çocuğun tüm masrafları fazlasıyla karşılanır. Anlaşmanın tek bir koşulu vardır: Xen yaz tatillerini köyde ailelerine yardım ederek geçiren ailenin aynı yaşlardaki çocuklarından farklı bir muamele görmeyecektir.
Tatilinin sonunda eve dönen Xen’in eski hırçın, huzursuz tavrından eser kalmamıştır. Hanya’yı Konya’yı anladın tabii sen diye gülümseyerek karşılar Xen’i babası, mutlulukla elini sıkar. Xen’in evden uzakta neler yaşadığı konusunda çok meraklıdır annesi oğlunun sırtını sıvazlar. Aralarında geçen diyalog, dersi alan ile verenin yerini değiştirecek niteliktedir.
• Tatil nasıl geçti Xen, fakir olmanın ne demek olduğunu iyice anladın mı?
• Anladım baba, çok iyi anladım!
• Bizim yaşantımız ile onlarınki arasındaki fark sence ne peki?
• Oooo, arada çok fazla fark var anne.
• Mesela?
• Mesela, bizim sadece bir tane köpeğimiz var ve zincirlenmiş. Benimle hiç oynamıyor, hiç havlamıyor bile. Onların evinde sürekli neşeyle zıplayan dört bir tarafa koşturan tam 3 tane köpek var. Kediler, tavşanlar, sincaplar ile çok iyi anlaşıyorlar. Ben onları düşman sanıyordum.
• Bizim havuzumuzdaki su klorlu ve acı. Onların içilebilir, berrak suyu olan kocaman nehirleri var. İçinde balık bile var, bir görsen baba, rengarenk!
• Bahçemizdeki ampülleri her akşam bizim yakmamız, sabah söndürmemiz gerekiyor. Üstelik bizim ışığımız, onların Ay’ı ve sayısız yıldızı karşısında çok sönük kalıyor anne.
• Onların sınırsız bir bahçesi var. Benim gözlerim o kadar uzağı görmüyor ama yeni arkadaşlarım bahçelerinin denize kadar uzandığını söylüyor. Bizimkisi niye dört duvar ile sınırlı baba?
• Biz evde bilgisayar ile kuş, nehir sesi dinliyoruz. Onların şarkı söyleyen gerçek kuşları ve bir dolu müzikleri var anne. Doğa sesi diyorlar adına, onsuz uyuyamıyorlar!
• İletişim kurmak için biz telefonlarımızı, tabletlerimizi kullanıyoruz. Konuşurken birbirimizin yüzüne bile bakmıyoruz. Onlar sürekli birlikteler, doğa ile iç içe yaşıyorlar. İletişim kurmak için aracıya ihtiyaç duymuyorlar baba.
• Birbirlerine sarılıyorlar anne sık sık. İlk başlarda çok tuhafıma gitmişti, sonra alıştım.
• Yeni bir cümle öğrendim bir de: Seni Seviyorum.
• Bizim ne kadar fakir olduğumuzu çok iyi anladım baba. Bana böyle bir ders verdiğiniz için teşekkür ederim.
• Sence çok çalışsam ben de bir gün onlar kadar zengin olabilir miyim anne?
9 Ağustos 2015
Lefkoşa