“Çok ciddi, büyük bir hata yapılmak üzere”
Yeşil Barış Hareketi, “Mağusa, İskele, Yeniboğaziçi İmar Planı” konusunda kaygı belirterek, “Ülkemize olan güveni, planlamaya olan inancı yıkacak çok ciddi, büyük bir hata yapılmak üzere” değerlendirmesinde bulundu.
Yeşil Barış Hareketi, “Mağusa, İskele, Yeniboğaziçi İmar Planı” konusunda kaygı belirterek, “Ülkemize olan güveni, planlamaya olan inancı yıkacak çok ciddi, büyük bir hata yapılmak üzere” değerlendirmesinde bulundu.
Doğru planlamaya destek belirten örgüt, bu hatadan dönmek için hala geç olmadığını kaydetti; “siyasilerin oturup aklıselim bir karar vermesini ve Başbakan’ın, planın şimdiki haliyle yayınlanmasını askıya almasını” talep etti.
Yeşil Barış Hareketi, 26 Aralık’ta süresi sona erecek emirnamenin, ucu açık olmayacak bir biçimde, makul bir süre uzatılmasının plan taslağının kamu yararı açısından gözden geçirerek düzeltmek, geliştirmek ve yeniden halkın katilimin açmak, halkın katilimi surecinde ortaya çıkacak tüm görüşleri dikkate alarak plana son seklini vermek ve Birleşik Kurul/ Belediye meclislerine yeniden onaya sunmak için yeterli olacağını belirtti.
Yeşil Barış Hareketi Yönetim Kurulu imzasıyla yapılan yazılı açıklamada, hükümeti bilerek yanlış yapmakla eleştirdi ve “Dünyada yurdunu parsel parsel satarak kalkınmış tek bir ülke dahi yoktur... Bu yaklaşım ülkeyi sorumsuzca tüketmek anlamına gelmektedir” ifadelerine yer verdi.
Yapılan yanlışın, bütün insanların inancını sarstığı, güvenini sıfırladığı savunulan açıklamada, mücadelenin henüz bitmediği, planın ciddiyetle yeniden ele alınmasını talep etmeye devam edecekleri vurgulandı.
“Uzun zamandır gündemi meşgul eden “Mağusa, İskele, Yeniboğaziçi İmar Planı”nın sonuçlandığı ilan edildiği ve yürürlüğe girmek üzere olduğu duyurulduğu andan itibaren iki çıkmaz yol kavşağına getirildiğimizi görmek çok düşündürücüdür ve ürkütücüdür” denilen Yeşil Barış Hareketi açıklamasında, şu değerlendirmeler yer aldı:
“Tam son istasyona varmak üzere iken, bütün insanları ezerek, ülkemizin geleceğini satarak birkaç kişinin cebini para doldurabilmesi için aradan fitili ateşlenmiş dinamitlerle yüklenmiş bir tren misali son istasyona varmak üzereyiz. Ya çok savunduğumuz, ‘Truva Atı’ kılığına sokulan planla havaya uçacağız, ya da sorumluların geri adım atıp bu yanlışı düzeltmeye gitme zahmetine katlanmayarak, duyarsızca, bir başka hata daha yaparak ‘Plansız ne haliniz varsa görün!’ diyerek her şeyin serbest bırakılması ile birlikte intihar etmiş olacağız…
Çok iyi bilinmelidir ki, dünyada yurdunu parsel parsel satarak kalkınmış tek bir ülke dahi yoktur... Başımızı kaldırıp, bu yaklaşımın ülkeyi sorumsuzca tüketmek anlamına geldiğini artık görmek ve anlamak zorundayız. Sadece bugünü, doğal kaynaklarımızı sorumsuzca tahrip ederek, yok ederek paraya tahvil edecek işleri değil, uzun vadede ülkemizi refaha taşıyacak, duyarlı, sürdürülebilir stratejileri hayata geçirmeyi düşünmeliyiz. Her yıl plansızlık yüzünden kirli suyunu arıtamadan denize akıtan, bu kirlilik yüzden denize girmekte zorlanan adalılar olarak her gün salgın hastalıklarla ölümler yaşamaya başlayan, trafikte onlarca insanının kurban verildiği bir ülke haline geldik. Bizler artık, köylerle kentlerin kişiliklerini ve tanımlarını yitirdiği, yürüyecek kaldırımı ve yeşil parkları olmayan, içme suyu ile elektik enerjisi yetersiz, alakasız insanların doluştuğu kalabalıklar olarak yaşamak istemiyoruz. Bizim de, çocuklarımızın da sağlıklı kentlerde, sağlıklı bir ülkede yaşama isteği en doğal hakkımızdır.”
“TALEBİMİZ KAMU YARARININ ÖNE ÇIKARILACAĞI PLANLAR”
Yeşil Barış Hareketi’nin plandan, planlamadan yana olmayı sürdüreceği vurgulanan açıklamada, ülkeyi ve geleceği tehdit edecek uygulamalara izin vermeyeceğini, talebinin, kamu yararının öne çıkarılacağı, şeffaf, doğru kararlarla üretilmiş planlar olduğu belirtildi.
“Mağusa, İskele, Yeniboğaziçi İmar Planı ile ilgili halkın görüşlerinin ve kamu yararını savunan bütün örgütlerin görüşlerinin alınmasına rağmen plana yansıtılmamasının ve son anda bütün kesimleri karşısına alacak; planlamayı ve bölgenin geleceğini dinamitleyen kararları cebren hayata geçirmeye kalkışmanın” halka ve ülkeye ihanet niteliği taşıdığı kaydedilen açıklamada, şu ifadeler de yer aldı:
“Kimsenin bu planı halka rağmen bu haliyle geçirmeye hakkı yoktur!…” Halka hizmet etmek için onların oyları ile göreve gelenler, böylesine bir yanlışı bilerek yapmaları büyük tepkilere neden olmuştur. ‘Bu sefer de rant kazandı’, ‘Çocuklarımız ve geleceğimiz kaybetti’ dedirtecek kadar, ülkemizde yaşayan herkesin son umutlarını ve yurt sevgisini ciddi bir biçimde kökten dinamitleyerek, gelmiş geçmiş yaşanacak en büyük hayal kırıklığını yaratmışlardır... Bu yanlış, bütün insanların inancını ve güvenini sıfırlamıştır. Dahası, her tek bireyi yollara dökecek kadar isyan ettiren söz konusu dayatma, genel toplum düzenini bozacak, her konuda itaatsizlikleri gündeme taşıyacak kadar potansiyel tehlikeli boyutlardadır. İpin ucu kaçırılmamalıdır. Eğer bu olursa, Dipkarpaz’dan Yeşilırmak’a kadar yurdun her karışının yitirilmesine kapı açılmış olacaktır.”
Yeşil Barış Hareketi, Cumhurbaşkanı’nın görüşlerinin dahi dikkate alınmadığını ve hiçbir iyileştirme yapılmadan durumun siyasi bir karar olduğunu söyleyen İçişleri Bakanı’nın yangından mal kaçırırcasına planı “Birleşik Kurul”a tekrar sunarak yasallaşma sürecini başlatmasının da çok düşündürücü olduğunu kaydetti.
İmar planının yol açacağı sorunlardan örneklere yer verilen açıklamada, “betonlaşma fermanı vermenin vebalinin hem ülkeye hem de verene çok ağır olacağı” belirtildi.
“MAKUL BİR SÜRE UZATILMALI”
Yeşil Barış Hareketi’nin açıklamasında, Mağusa, İskele, Yeniboğaziçi İmar Planı’nın şimdiki haliyle askıya alınması istendi ve şöyle denildi:
“Ülkemizin her metrekare toprağı hepimizin sorumluluğu altındadır ve mücadelemiz henüz bitmemiştir. Planı çürüten yanlışları ayıklamak için hala fırsatlar vardır. Bunun için de iyi niyet ve sağduyu devreye girmelidir. Planın kamu yararına gözden geçirilebilmesi ve bilimsel temelde meslek odalarının, üniversitelerin ve uzmanların ortaya koyduğu kamu yararına olacak düzenlemelerin plana dâhil edilebilmesi için gerekli sürecin başlatılabilmesi için siyasilerin oturup aklıselim bir karar vermesi ve Başbakanın, planın şu haliyle yayınlanmasını askıya alması gerekiyor. 26 Aralık’ta süresi sona erecek olan emirnamenin, ucu açık olmayacak bir biçimde, makul bir süre uzatılması bu olanağı değerlendirmek için yeterli olacaktır.”