Çok fark eder çok!
Borç da gene borç!
Doğmamış bebekler dahi sırtlarında “Ulusal” bir borç yüküyle dünyaya gelecekler.
Bütçe borca yazılıyor şimdi…
Oysa…
“Dörtlü Hükümet” döneminde tek kuruş mali katkı gelmemişken bütçe artı vermişti.
Hem de “güvenlik” dahil tüm giderler karşılanarak.
“Türkiye’den en iyi parayı biz kopartırız” sıradanlığı üzerinden hükümete gelen Ulusal Birlik Partisi, her ay yeni bir borçlanma yapıyor.
Hayatlarımızdan çalıyor.
* * *
Yoksullaşıyoruz.
Çok daha fazla “muhtaçlık” ilişkisine itiliyoruz böylece…
Yoksullaştıkça kimliğimizi ve kültürümüzü daha çok yitiriyoruz.
İrademizi teslim ediyoruz.
Bütçe açığı arttıkça dileniyor, karşılığını da “eksilerek” ödüyoruz.
* * *
Yeni dönemde hükümeti ya UBP kuracak demiştik ya da CTP.
Bu tablo son derece açık, net...
Kimileri halen “ne fark eder” diyebilir.
“Çok fark eder çok” demiştim.
Hem de geçmişin eksiğini, aksağını, hayal kırıklıklarını hesapsız eleştiren biri olarak…
Son 10 seneye bakınız bütçe açığının büyüdüğü süreçlerde hep Ulusal Birlik Partisi var.
Bu fark bile yeter!
* * *
UBP – ki bayrak, vatan, soydaşlık üzerinden siyaset yapıyor – ülkenin beyin gücünü yurt dışına göçe zorluyor; ehil ustasını, işçisini güneye gönderiyor.
Elektrik Kurumu’na tek bir yatırımı yok.
Yeni kuşak belki bilmez ancak savaş sonrasında senelerce elektrik enerjisi güneyden alındı, karşılığı ödenmedi, o ödenmeyen para halktan tahsil edildi ve Ulusal Birlik Partisi hükümetlerince partizanca üleşildi.
Tek çivi çakılmadı.
İlk kez ve son kez ve tüm santral yatırımları CTP hükümetleri döneminde oldu.
Avrupa Birliği finansmanı ile scada sistemi hayata geçirildi en son…
Önemli bir yatırımdı, yeni bir teknoloji…
Avrupa Birliği’yle Ulusal Birlik Partisi’nin ne işbirliği şansı var, ne de finansman!
Yeşil Hat Tüzüğü’nü bu zihniyet başaramazdı.
Ekonomik gelişim için yüzümüzü ve yönümüzü Avrupa’ya dönmek şarttır ve bunun için iktidar belirleyici olacaktır.
* * *
Bir yanda “Külliye” var, bir yanda “Engelli Yaşam Evi” projesi!
Böyle bir fark!