1. YAZARLAR

  2. Derya Beyatlı

  3. Çok gereksiz, katılıyorum...
Derya Beyatlı

Derya Beyatlı

Çok gereksiz, katılıyorum...

A+A-

Hangi aklıselim sahibi saatlerce bir metrekarelik bir alana hapsolmak için gönüllü olur?

Gönüllü olmayı boşver, bir de üstünden para verir?

Sağında oturan sofistike madamın meraklı sorularına cevap yetiştirmeye çalışırken, bir yandan da arada sol omuzuna düşen başı sarsmadan, yavaşça kaldırmayı sorgusuz sualsız kabul eder?

Eğlence sistemi bir tamam, kocaman bir uçak olsa bile hapishaneniz, arka arkaya kaç film izleyebilirsiniz ki bir defada?

Kaç şarkı dindirir baldırlarınızdaki karıncalanmayı?

İki koltuk önünüzde, hiç durmadan ağlayan çocuğunu hırpalayan anneye pasifizm dersi vermenizi engeleyecek kaç şiir daha okumalısınız yolculuk arkadaşınız Jehan Babur’dan?

Ne kadar süre bulutları ülkelere, hayvanlara benzeteceksiniz ki? Bir zaman sonra sıkılırsınız bu oyundan da. Etraftaki bir kaç kişi üzerine hayali hikayeler de uydurdunuz, o da tamam. Yapılacak çok bir şey yok, bindik bir alamete misali, gidiyoruz bilinmeze, kıyamet olmasa bari...

Gereksiz sorular zamanıdır yolculuklar bence, hele de manzarasız uçak yolculukları. Hiç cevabını bulamayacağınız sorular sormaya başlarsınız kendi kendinize. Yok atom fiziği falan değil, felsefik sorulardan da bahsetmiyorum. Bir kez yere inince, artık umursamayacağınız için cevapsız kalacak sorular bunlar. Benim aklımı her defasında kurcalayıp dururlar uçtuğum sürece, sonra bir daha ki seyahata kadar rafa kaldırılırlar. Hoş, şimdi not alıyorum ya, bir gün araştırır bulurum belki cevaplarını, kimbilir? Yazıyı kendin için yazmalısın diye boşuna dememiş işi bilenler. Cevaplamak isteyen de olursa, seve seve...

Buyurun, başlıyorum gereksiz sorular seansıma:

Niye uçak yolculuklarındaki menülerin ille ki ‘makarna mı, tavuk mu’ sorusuna meal veren menüler olduğunu hep merak eder dururum mesela. Her kültür mü makarna ya da tavuk yiyor? Başka seçenekler olamaz mı? Ya da vejeteryan yemek ‘lüksüne’ kavuşmak için neden 48 saat önceden sipariş verme zorunluluğu var, hemen hemen her havayolunda?

Önceden niye hosteslerin hep kadın olduğunu ve prezentabıl- her ne demekse- olmak zorunda olduğunu düşünürdüm, şimdi steward gördüğümüzde şaşırmayı ne zaman bıraktığımızı hatırlamaya çalışıyorum.

Sahi, tüm kabin ekibi kendi aralarında niye sizli bizli, hanımlı beyli konuşurlar? Sıkılmazlar mı hiç bu suni nezaketten?

Merak ettiğim başka bir nokta, karşımda gördüğüm uçuş planında neden özellikle kimsenin adını hiç duymadığı şehirlerin sıralandığıdır, arka arkaya. Bildik şehirlerin üstünden geçsek olmuyor mudur?

Kaptan pilotumuz indiği limanlarda neler yapıyordur acaba? Şehri gezecek, alışveriş yapacak şevki kalıyor mudur? Her limanda bir sevgili fenomeni sadece bir şehir efsanesinden mi ibarettir, aslı var mıdır?  Seyahat seçim değil de ekmek parası olduğu zaman, aynı zevki veriyor mudur? Ya tatillerini nasıl geçiriyordur kaptan, başka ülkelere gitmek işkenceye dönüşmüşse eğer?

Uçağın kargosunda seyahat eden hayvanlar neler düşünüyorlardır acaba kafeslerinin içinde? Korkuyorlar mıdır? Çok ağlasalar duyar mıyız kabinden?

Bilim kurgu filmlerindeki gibi uçağa ölümcül, hiperbulaşıcı bir virüs girmesi ve tüm Avrupa kıtasını haritadan silmesi mümkün müdür? Avrupa kıtasındaki nüfus bayağı tükense mesela, Afrikalılar ülkeleri aralarında paylaşıp, sömürge sistemini yeniden, ama bu kez tersten kurarlar mı? Avrupa’ya ‘Demokrasi ve Medeniyet’ taşırlar mı? İngiltere’yi, Fransa’yı yaplaşacak kaç ülke sıraya girer?

Uçak her sallandığında kaç farklı dilde, başka başka kaç tanrıya neler adanıyordur? Uçtuğu zaman ‘vallahi de inançlı’ olduğunu hatırlayan kaç ateist vardır?

Bir kaç saat önce havalanan ‘066’ numaralı sefer kaç kişiyi üzmüş, kaçını heyecanlandırmıştır? Bir kez gideceği yere vardığında kaç kişiyi sevindirecektir?

Uçakların isimlerini kim, neye göre seçer peki?

Şu önde oturan gözlüklü adamı ben nereden tanıyorum? Adı da dilimin ucunda üstelik.

Yolculuklarda neden yazı yazma isteğinin istilasına uğruyordur savunmasız amatörler?  

Bu yazı yayınlanmadan önce daha kaç kez değişecektir? Yayınlanacak bir yazı olmuş mudur?

Böyle gereksiz sorular soran kaç kişi vardır yerkürede?  Ya ötesinde?

Sahi,...


22 Kasım 2013
‘066’ İstanbul-Jakarta seferi

Bu yazı toplam 2272 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar