1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. “Çok kültürlü Kıbrıs, dünyanın en önemli kesişme noktasında yer alıyor…”
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

“Çok kültürlü Kıbrıs, dünyanın en önemli kesişme noktasında yer alıyor…”

A+A-

Çifte Mazgallar ve Canbulat ile Deniz Kapısı arasındaki Mağusa Surları restorasyon projesinin tamamlanması ardından törende konuşan İki Toplumlu Kültürel Miras Teknik Komitesi Kıbrıslırum Eşbaşkanı Takis Hacıdimitriu: “Çok kültürlü Kıbrıs, dünyanın en önemli kesişme noktasında yer alıyor…”

 

UNDP tarafından projesi hazırlanan ve Avrupa Birliği finansmanıyla yapılan “Çifte Mazgallar ve Canbulat ile Deniz Kapısı arasında kalan Mağusa Surları projesinin tamamlanması ardından düzenlenen törende konuşan İki Toplumlu Kültürel Miras Teknik Komitesi Kıbrıslırum Eşbaşkanı Takis Hacıdimitriu, surların “biz yokolursak siz de yok olacaksınız” dediğini anlattı.

Oldukça etkileyici bir konuşma yapan Takis Hacıdimitriu, şöyle dedi:

“Martinengo Burcu ve Canbulat ile Deniz Kapısı arasındaki surlarda yapılan çalışmaların tamamlanması vesilesiyle burada, Mağusa surlarında büyük bir hayranlık duygusuyla duruyoruz. Bunlar Rönesans döneminin en önemli surları arasında oldukları düşünülen eserler. Mimar Giovanni Girolamo Sammichele tarafından inşa edilen surlar Mağusa’yı dünya çapında meşhur etmiş ve küçük ülkemiz Kıbrıs’ın gururu ve kıvancı olmuştur.

Teknik Komite kurulduğu ilk günlerden beri Mağusa surları için endişe duymaktadır. Othello Kalesi’yle başladık. Sancılı bir deneyim oldu. Duvarlarda çatlaklar, çökmek üzere olan kemerler, çürüyen veya düşmeye hazır taşlar ve önceden yerinden oynamış ve yerde duran taşlar gördük.

Yıllarca süren düzensizlik, iç çatışma, ihmal eser üzerinde gözle görünür hasar bırakmıştı. 2008 gibi ileri bir tarihte şahit olduğumuz durum hem Kıbrıs’tan hem yurt dışından birçok kişinin farkında olduğu bir durumdu. Gerçekten de telafisi mümkün olmayan hasar riski olduğuna dair endişeler sıklıkla dile getirilmekteydi.

Deneyim eksikliğimiz ve geçmişin önyargılarının yükü altında Mağusa surları konusunun çok esaslı ve aşılmaz bir sorun olduğunu düşünüyorduk. İyi bilinen yolu izlemeye koyulduğumuzda ve prosedürel açmazlarla karşı karşıya kaldığımızda, ilk dersimizi surların kendisinden aldık. Bize konuştu ve şöyle dedi:

“Sizin küçük çekişmeleriniz ve hesaplarınızdan dolayı, biz yok olmak üzereyiz ve biz yok olduğumuz zaman siz de yok olacaksınız. Biz olmadan siz gerçekte nasıl olacaksınız? Eserler ve bu toprakların tarihi olmadan siz nasıl olacaksınız? Şunu da anlayın: Eğer Mağusa surları yani biz yok olursak Kıbrıs kültürel mirasının tamamı da yok olacak. Medeniyet oraya buraya saçılmış birbirinden bağımsız parçalardan ibaret değildir. Medeniyet bir al ver meselesi değildir, pazarlığı yapılamaz ve şartlar ve koşullar kabul etmez. Eserler takas edilemez, birinin yerini bir başkası alamaz. Yüzyıllar, nesiller ve tarihi olayların günümüze kadar getirdiği tek bir kültür ve medeniyet var. Buna bu şekilde bir bütün olarak bakarsanız bunu doğru boyutlarıyla görebileceksiniz”.

İşte surlar bize bunları söyledi. Biz tutumumuzdan utandık ve eserlerin durumundan dolayı büyük bir acı ve vicdan azabı duyduk. Kendimizi aşmamız gerektiğinin farkına vardık. Bu mesaja kulak verdik ve adanın dört bir yanındaki kültürel mirası – Rum, Romalı, Fenikeli, Frenk, Venedikli, Osmanlı ve daha sonraları İngiliz eserlerini - bir bütün olarak kucakladık.

Tüm bunlar Kıbrıs’ın kültürel zenginliği, ortak tarihimizin, tüm Kıbrıslıların ortak kültürel geçmişidir. Tarihin eşsiz zenginliğini ve binyılın geleneklerini oluşturan insanlar ve durumlar bu eserlerden meydana gelmiştir. Çok kültürlü Kıbrıs dünyanın en önemli kesişme noktasında yer almaktadır. Ve burada, Engomi’den Salamis’e, Arsinoe’dan Constantia’ya uzun bir dizi muhteşem şehrin varisi ve halefi olarak Mağusa da adanın çok kültürlü kimliği en muhteşem şekliyle tezahür ediyor. Yüzyıllar, tarih ve insanların birbirinden ayrılmaz bir bütün olduğu şekliyle.

Ve biz de şunu dedik:

“Ortak zenginliğimizi kurtarmak istiyorsak, çatışma ve suçlamayı, şartlar ve koşulları bir kenara bırakmalıyız. Aramızda yeni bir ilişki yaratmalıyız. Ortak amaç için bir güven ve işbirliği ilişkisi’.

Hali hazırda büyük adımlar attık. Bugün Martinengo Burcu’nda, Canbulat ve Deniz Kapısı arasındaki Surlar’da duruyor ve Othello Kalesi, Ravelin Kapısı ve burcu tarafından yakından izleniyoruz. Canbulat surları da sıralarını bekliyor.

Mağusa Surlarına, Apostolos Andreas ve Ayios Panteleimonas eşlik ediyor. Daha uzakta Denya Camisi, Aynikola ve Ayanni, Baf’taki Osmanlı hamamları ve Hirsofu’daki su değirmeni bize eşlik ediyor. Bizi bekleyen çok iş var, yıllar alacak ama ülkemizin kültürü ve insanlarımızın yaşamları için yeni bir anlayış yaratacak.

Koşullar bu muhteşem eserin restorasyonunu bizim üstlenmemizi sağladı. Kolay bir görev değildi. Teknik Komite üyeleri, özellikle Danışma Kurulu üyeleri özenle ve müthiş bir bilgiyle çalıştılar. Projeyi tasarlayanlar, UNDP personeli ve direktörleri Tiziana Zennaro projeye çok büyük katkıda bulundular. AB’ye de sağladığı mali destekten dolayı müteşekkiriz.

Deneyimimiz bize imkansız görünenin, her gün ve sistematik olarak çalışarak gerçeğe dönebileceğini, mümkün olabileceğini öğretti. Surları koruyabilir ve barış yapabiliriz. Geçmişin mirasını koruyabilir ve geleceğe çok küçük bir katkıda bulunabiliriz.

Misyonumuz ve görevimiz, bir gün ada geneline yayılması ve küçük vatanımızın tüm sakinleri için bir birlik, barış ve ilerleme noktası olması umuduyla eserlerin ve medeniyetin ufak ışığının sönmemesini sağlamaktır.”

dd-001.jpg
Foto Kerem Belet

 

 

 

 

Bu yazı toplam 2702 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar