1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. “Çok saldırıya uğradık ama empati ve vicdan hep ön plandaydı”
“Çok saldırıya uğradık ama empati ve vicdan hep ön plandaydı”

“Çok saldırıya uğradık ama empati ve vicdan hep ön plandaydı”

YENİDÜZEN, ‘İŞİN Zor’u yazı dizisiyle son kez hemşerileri konuk ediyor. Her serviste ayrı görevleri ve zorlukları bulunan hemşirelerden Barış, Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde görev yapanları kaleme aldık

A+A-

YENİDÜZEN, ‘İŞİN Zor’u yazı dizisiyle son kez hemşireleri konuk ediyor. Her serviste ayrı görevleri ve zorlukları bulunan hemşirelerden Barış, Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde görev yapanları kaleme aldık. Sündüz Düzce ve Devrim Ertürk, psikiyatride hemşire olmanın zorluğunu, yorgunluğunu ve kırılmaya çalışan ön yargıları anlattı…

Didem MENTEŞ

Akıl hastanelerine karşı insanların hep bir ön yargısı olmuştur. Farklı gözle bakılmış, korku duyulmuştur kimi zaman. Ülkemizde de aynıdır bu durum. Kıbrıs’ın kuzeyinde ruh sağlığının kalbi olan Barış, Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi de bu ön yargıların merkezindeki bir kurum. İnsanların kimi zaman önünde bile geçerken ürperti duyduğu bir kurum. Ve bu kurumda ruh sağlığını yitirmiş binlerce insana emek veren, özveriyle çalışan insanlar bulunuyor. Doktoru, hemşiresi, güvenlikçisi, temizlikçisi… En zoru da 24 saat hastalarla iç içe olan, onları gözlemleyen, tüm bakımlarını üstlenen hemşireler…

Sündüz Düzce ve Devrim Ertürk

YENİDÜZEN, ‘İŞİN Zor’u yazı dizisiyle bu hafta son kez hemşerileri konuk ediyor. Her serviste ayrı görevleri ve zorlukları bulunan hemşirelerden Barış, Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde görev yapanları kaleme aldık. Halk dilinde ‘akıl hastanesi’ olarak bilinen Barış, Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde görevli Sündüz Düzce ve Devrim Ertürk, psikiyatride hemşire olmanın zorluğunu, yorgunluğunu ve kırılmaya çalışan ön yargıları anlattı…

İçeri girerken tedirgin olsak da…

Barış, Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde hemşirelerimizle buluşuyoruz. Başhemşire Teslime Akbaş da bizlere eşlik ediyor. Röportaj öncesi hastaları ve hastanenin diğer bölümlerinden fotoğraflar çekmemizin yasak olduğu konusunda uyarılıyoruz. Toplantı odasında yaptığımız röportajın ardından fotoğraflar için sadece koridorları ve ana girişi kullanıyoruz. İçeriye girip çıkarken bile insanın etrafa bakışı değişiyor, tedirgin olabiliyor. Soğuk bir yer görünse de onlarca insanın derdine derman aradığı bir merkez olarak görülebiliyor

Düzce: “Acilden bir hastamızı bize gönderdiler. Hasta kendisine ve çevredekilere şiddet uyguluyormuş.  Kişilik bozukluğu olan bir hastaydı. Hasta servise geldi ve ben normal bilgileri alırken, bir anda bizim malzemelerimiz içinden makası aldı ve üzerime saldırdı. Hayatımda ilk defa psikiyatride korktum”

Düzce: “İlk kez gelen hasta ve aileleri tedirgin oluyor ama…”

20 yıllık hemşire Sündüz Düzce ve tam 20 yıldır Barış, Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde çalışıyor. Hastanede tüm servislerde rotasyon yaptıktan sonra, en son kararı akıl hastanesinde hizmet vermek olur. Psikiyatri, psikolojinin ilgisini çekmesi nedeniyle bu bölümden yana tercih yapar. Gönüllü olarak başladığı bu serviste yıllardır mutlu bir şekilde işini yapıyor.  Öğrencilik döneminde başlayan gönüllü çalışma isteği 20 yıldır bıkmadan, usanmadan, “insan odaklı” devam ediyor…

Devrim Ertürk ise 5 buçuk yıllık hemşire. Kadro atamasıyla gelir Barış, Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde görev yapmaya başlar. Hastanede hoster, klinik ve kronik servislerinde çalışır. Psikiyatriye olan ilgisi ve sevgisiyle işini en sağlıklı şekilde yapmaya çalışıyor.

Sündüz Düzce, Barış, Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nin aslında dışarıdan görüldüğü gibi bir yer olmadığını anlatıyor.

Hemşirelerin hastayı takip- gözlem yöntemiyle takip etmesinin, hastanın her şeyini bilmeleri gerektiğinin önemine değiniyor. “Her türlü vaka bize geliyor. Hasta psikiyatriye ilk geldiğinde en önemli şey servise oryantasyonunu sağlamaktır. Çünkü hasta yabancı bir ortama ilk kez geliyorsa tedirgin oluyor, aile de tedirgin oluyor. Hastanenin ismi bile bazen tedirgin edebiliyor insanları. Hani dışarıdan görüldüğü gibi bir yer olmadığını anlatmaya çalışıyoruz.  Serviste oryantasyonunu sağlamak bez bakımı, yemesi, içmesini yani hastanın her şeyi bizim için önemli.  Öz bakımı, giyinmesi, yemesi içmesi gibi… Onları ilk önce biz gözlemliyoruz hastalarda eksik olan neyse i yapamadığı, yapmakta zorlandığı, yapmak istemediği o yönde yardımcı oluyoruz. Hastayı burada en önemli şey aslında hemşire için takip-gözlemdir. Çünkü hemşirenin hastayı gözlemleyip hareketini, davranış ve konuşmalarını doktora aktarması önemlidir. Bizim yazdığımız raporlar var bunlar da çok önemlidir”

 “Empati, vicdan ve sabır gerekiyor”

Akıl hastanesinde çalışmanın en başında ‘vicdan ve empati’ geldiğine işaret ediyor Sündüz Düzce. Empati yapmayanların hastayı anlamasının çok kolay olmadığını söylüyor. Devrim Ertürk ise bazı ailelerin kendi hastasına bile tahammül edemediğini anlatıyor.  Ailelerin sabretmesi yönünde büyük görevleri olduğunu düşünüyor. Her iki hemşire de Barış, Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde çalışan hemşirelerin işinin çok da kolay olmadığını söylüyor.

“Empati, vicdan ve sabır olmadan burada uzun süre çalışmak mümkün değil. Yani birde Nalbantoğlu Hastanesi’ndeki hemşireler, burada hiç iş yok gibi, bizim hiç iş yapmadığımızı zannediyor. Aslında öyle değil yani buraya gelip bakılırsa, hastaya bütüncül yaklaşmaya çalışıyoruz. Dahili vakalara profesyonel yaklaşarak hem öz bakımını yapıyoruz hem onları anlamaya çalışıyoruz a yaklaşırken onlar biz hem profesyonel olarak yani banyosu önemli her şeyi önemli öz bakımı hem onu anlamak. Genellikle dışarıdan görenlerin bu hastaneye karşı bir önyargısı var. Hani göz önünde olmayan kapalı bir yer, burada ne yapıyorlar diye görünüyor olsa da içeriğinde kesinlikle öyle bir yer değil. Burası bir dal hastanesi ve çok özellikli bir yer olduğu için buradaki hemşireler daha fazla özveri gösteriyor”

Devrim Ertürk de Barış, Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde çalışan hemşirelerin daha fazla empati, özverili olması ve gözlem yapmasının daha çok ön planda olduğunu vurguluyor. “Bir hemşirenin bu özellikleri olması gerekiyor ki psikiyatride çalışabilsin yoksa psikiyatride çalışmak mümkün değil” diyor.

 


Başhemşire Akbaş:
“Psikiyatride deneyim çok önemli”

 

Psikiyatri için hemşireliğin branşlaşması gerektiğine inanıyorum. Teorik ve pratik olarak bilgili olmaları gerekiyor”

Başhemşire Teslime Akbaş söze giriyor ise, Barış, Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde çalışan hemşirelerin branş hemşiresi yani psikiyatrist hemşiresi olması gerektiğine inanıyor. Akbaş, psikiyatride çalışacak hemşireler için deneyimin çok önemli olduğuna vurgu yaparak, bu hastanedeki hemşirelerin deneyim kazandığına değiniyor. Akbaş, şunları söylüyor: “2014 Mart Barış, Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne Başhemşire oldum. Burhan Nalbantoğlu Hastanesi’nden buraya geldim. Türkiye’den mezun olduğum için bu hastanede stajda yapmadım, gerçekten nasıl bir yer olduğunu hiç bilmiyordum. Buradaki hemşireler nasıl çalışıyor diye hep bir merakım vardı. Türkiye’de de psikiyatri yaptığım için staj biliyorum ama burayı bilmiyorum. Girdiğimde gerçekten çok özverili çalıştıklarını gördüm. İnanılmaz bir şekilde insanların kendisinden ödün vermesi var. Ama dışarıdan buradaki hemşirelerin çok iş yapmazlar gibi görünüyor. İçeriğinde gerçekten öyle değil dolayısıyla deneyimli hemşireler bunu kazanmışlar, hastalara nasıl davranılması gerektiğini çok iyi biliyorlar. Psikiyatri için hemşireliğin branşlaşması gerektiğine inanıyorum. Teorik ve pratik olarak bilgili olmaları gerekiyor. Ben hemşirelerime çok teşekkür ediyorum ki bu hastanede bu psikolojiyle bu şekilde çalışıyorlar. 20 yıllık hemşirenin halen burada çalışma isteği olması ve bunları düşünmeleri gerçekten hemşirelik adına kendilerine teşekkür ediyorum”

 

Ertürk: “Psikiyatride çalışan hemşireler daha fazla empati kurması, özverili olması ve vicdanlı olması gerekiyor. Bir hemşirenin bu özellikleri olması gerekiyor ki psikiyatride çalışabilsin yoksa psikiyatride çalışmak mümkün değil” diyor.

 

Ertürk: “Yıpratıcı ama her şey ‘insani’ bakmakla olabiliyor”

Yeniden Devrim Ertürk söze giriyor. Psikiyatri servisinde çalışmanın aslında çok yıpratıcı bir süreç olduğunu anlatıyor. “Aslında burada kendini bilmeyen hastalar bazen bir şeyler istiyor. Onlara daha sonra yapmamız gerektiğini anlatmaya çalışıyoruz. Sırası gelir sürekli bunları sabırla tekrarlıyoruz. Aslında bunlar sürekli insanı yıpratan şeylerdir. Eve gittiğimizde de ailemize bazen gerekli sabrı gösteremiyoruz. Akıl hastanesi insanlara pek sempatik gelmiyor olabilir ama bizler bu insanlara sempati duyuyoruz, duygusal yaklaşıyoruz.

Psikiyatri servisinde hemşire olmanın “insani bakmakla” olabileceğini söyleyerek, söze giriyor Sündüz Düzce. “Hastaların birçoğu ilk kez geliyor onun tedirginliğini, korkularını hissediyorsun. Bu nedenle  daha çok insani bakmakla alakalı olduğunu düşünüyorum. Sadece bu mesleği yapıyorum, bakmayım, sabredeyim olarak düşünmüyorum. Zaten öyle bakarsan yapamazsın daha insani bakıyorsun onlara karşı sabrın kendiliğinden oluyor.

Kimi hastalarda hem fiziki hem psikolojik olarak ciddi anlamda yorulduklarını söylüyor Sündüz Düzce. Ama bir hastanın iyi bir şekilde hastaneden ayrılması, kendilerine teşekkürlerini sunması en büyük mutlulukları olduğunun da altını çiziyor. İşlerindeki en önemli motivasyon kaynağının kötü durumda gelip, iyi vaziyette çıkan hastalar olduğunu anlatıyor Düzce. Hastaların oraya çok farklı bir insan olarak gelip, çok farklı bir insan olarak çıktıklarını anlatıyor.

“Psikiyatride her zaman için özne hastadır çünkü farklı düşünemezsin farklı yapamazsın” diyor Sündüz Düzce ve bu işin ekip işi olduğunu vurguluyor

“Kimi zaman aileleri ikna etmek, hastayı ikna etmekten daha zor”

Hemşireler, hasta yakınlarının da bazen kendilerini anlamakta güçlük çektiğini söylüyor. Kimi zaman aile yakınlarını ikna etmenin, hastayı ikna etmekten daha zor olduğuna dikkat çekiyorlar. “Rutinde refakatçi yasaktır. Hasta yanında ailesiyle birlikte öfkeli bir şekilde gelir. Ailesi yanında gelen hastalar çok açılmaz,  aile yanındayken kendi içine kapanır. Mesela refakatçi kalmak istiyorlar diyorsun ki olmaz. Onu anlatmaya çalıştığında hemen bir tepki oluşuyor. Prosedürü açıkladığınız zaman  çok kabul etmek istemiyorlar. Bazen onlarda hastaneye karşı endişeli ve korku dolu olabiliyorlar. O yüzden onları ikna etmek bazen hastayı ikna etmekten zor olabiliyor. Buranın dışarıdan göründüğü gibi bir yer olmadığını, hastanın yatılı tedavi görmesi gerektiğini anlatıyoruz. Buranın koşullarını insanlara anlatmak, tanıtmak da bazen zor olabiliyor. Direk sana karşı tepkili olabiliyorlar.

Akıl hastanesinin korkutucu bir yer olmadığını söylüyorlar. Özverili, sabır ve empati kurabilen her hemşire adayının yapabileceğine dikkat çekiyorlar. Mesleklerinden hiç vazgeçmeyi düşünmediler.

 

 “Buradaki hemşirelerin işinin insani bakmakla alakalı olduğunu düşünüyorum. Sadece bu mesleği yapıyorum, bakmayım, sabredeyim olarak düşünmüyorum. Zaten öyle bakarsan yapamazsın daha insani bakıyorsun, sabrın kendiliğinden oluyor. Psikiyatride her zaman için özne hastadır çünkü farklı düşünemezsin farklı yapamazsın”

 

Düzce: “Bir hasta makasla üzerime saldırdı, ilk kez çok korkmuştum”

Mesleğinde ilk kez korktuğu ve hiç unutmadığı bir olayı da şöyle anlatıyor Sündüz Düzce. “Kaç yıl önce olduğunu unuttum ama bir gece nöbeti devretmek üzereydim. Acilden bir hastamızı bize gönderdiler. Hasta kendisine ve çevredekilere şiddet uyguluyormuş.  Kişilik bozukluğu olan bir hastaydı. Hasta servise geldi ve ben normal bilgileri alırken, bir anda bizim malzemelerimiz içinden makası aldı ve üzerime saldırdı. Allah’tan iki tane güvenlik arkadaş vardı, onlar tuttular ama hayatımda ilk defa gerçekten korkmuştum. Çünkü aramızda çok mesafe yoktu, bana ulaşabilseydi makası bana saplayacaktı. Çünkü karşındaki kendisini çok rahat kesmiş bir hastaydı. Hayatımda ilk defa psikiyatride korktum. Ama bin türlü de çok şiddet içerikli şeylerimiz oluyor. Bazen tokat gibi şeyler yediğimiz çok oluyor.

“Hasta enjektörü bana saplamaya çalıştı”

Devrim Ertürk de kısa bir süre önce yaşadığı bir olayı paylaşıyoruz. “5-6 ay kadar önce sabahleyin gece vardiyasında hastadan kan almak için enjektörü hazırlıyordum. Hasta biranda elimden enjektörü kapıp, bana saplamaya çalıştı. Kendimi korumaya çalıştım. Sağ olsun erkek personel vardı orada hemen müdahale etti ama bende çok korktum. Hastaya da zarar vermemek gerekir. Erkek personel hastayı tutuktan sonra enjektörü elinden aldık. Bu hastayla daha sonra karşılaştım. Hatta bir şekilde eşimle tanışıyorlarmış.  Karşılaşınca benden çok özür diledi. Hatta hediye vermek istedi ‘yok teşekkürler sen yeter ki sakin ol,iyi ol bizim için’ dedim”

bas1.jpg
Başhemşire, hemşirelerimize görev dağılımı yapıyor

bas2.jpg
Hastanede büyük bir özveri ve disiplin bulunuyor

 

FOTOĞRAFLAR: Fehime ALASYA

Bu haber toplam 8144 defa okunmuştur
İlgili Haberler