1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Çok sesli ‘covid’ korosu
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Çok sesli ‘covid’ korosu

A+A-

bb-062.jpg

Üç hafta önce Sağlık Bakanı birkaç doktoru aramış, yardım istemiş, sonra kulak tıkamış, dinlememiş...
O dönem “sakın” denmiş, “sakın ha Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’ni karantina hastanesi
yapmayınız, pek çok hasta var, tüm ülkenin kalbidir...”


*  *  *

Bir “bilim kurulu” üyesi anlatıyor:
“Bilim Kurulu diye ilan ettiler ancak göstermelik. Kurulda pandemi hastanesinin kapısından içeri giren tek kişi yoktur. Bu süreci bilim insanları ya da profesörler, hekimler ya da temel sağlık uzmanları değil turizmciler ve reklamcılar yönetiyor.”

*  *  *

Bir profesör anlatıyor:
“Çok gereksiz gündemler üzerinde boğuluyor, skora odaklanıyoruz. Asıl gündemimiz şu olmalı: Hastane altyapımızı geliştirerek, kapasiteyi artıracağız, tıbbi malzeme ve ilaç stokunu yapacak, sağlık profesyonellerine yönelik eğitim ve organizasyonu tamamlayarak normalleşmeye hazır olacağız.”

*  *  *

Bir üst düzey uzman anlatıyor:
“Bilim Kurulu hastaların tedavisine ayrıca iyileşen vakaların incelenmesine yönelik çalışmalıdır. Tedavi protokollerine yönelmelidir. Çoklu hasta senaryoları üzerinden analiz yapmalıdır. Dünyayı taramalıdır. İyileşen vakaları inceleyerek ülkedeki hastalık yapısını ortaya çıkarmalıdır. Bilim Kurulu tek ve tartışmasız olmalıdır. Salgına dair her karara yön vermelidir.”

*  *  *

Bir “Koordinasyon Kurulu” üyesi anlatıyor:
“Sağlık Bakanı aslında basın toplantısına da bir karış suratla geldi, Başbakan’ın zoruyla, tam bir gösteri yapıldı, o toplantıdan sonra bu kurulla hiçbir iletişimi olmadı. Ne bilim kuruluyla iletişim var, ne Tabipler Birliği’nin kurullarıyla, her kafadan bir ses çıkıyor.”

*  *  *

Sağlık Bakanı sormuştu ya, “Biz eğer hızlı test yaparsak ve 5 bin kişi pozitif çıkarsa ne olacak?”
Çok deneyimli bir hekim şunu söylüyor: “En kötü ihtimalle, bu beş bin kişi izole edilecek. Niye teste karşı bu kadar direnç gösteriliyor?”

*  *  *

Bir hekimle konuşuyorum, şu soruyu yöneltiyor:
“Bu hızlı testlere madem ki sağlık bakanı dahi güvenmiyor, peki ithal iznini kim, nasıl verdi, bu testler ülkeye niye geldi? Ayrıca karantina süreci sonunda yurt dışından gelen öğrencilere hızlı test yapan ve negatif çıkanları eve gönderen yine kendileri değil mi? Bu testlere güven yoksa, öğrencilere niye yaptılar?”

*  *  *

Bir bilim kurulu üyesi tümüyle bakanı destekliyor:
“Semptom yoksa, yüksek ateş yoksa, öksürük ya da nefes darlığı yoksa herkese test yapmak gereksiz panik ve israftır, bilimsel değildir; bunu ticari beklentilerle dürtenler var.”

*  *  *

Bakan başkanla çatışıyor, başkan üyeyle ters düşüyor, kurul diğer kurulla çelişiyor, hekim hekimle didişiyor.
Kamplaşıyor giderek hepsi...

*  *  *

Mesele Sağlık Bakanı ya da Başbakan’ın kişisel yetenekleri, temiz kalbi, insani duruşu değil, organizasyon...
Siz gerçekten tüm talebin “hitabet ustası” bir bakan olduğunu mu düşünüyorsunuz?
Nasıl söyledikleri ya da göründükleri değil neyi söyledikleri ya da sustukları dert!
Bir de nasıl yönettikleri...

*  *  *

Bu toplum en azından tartışmasız tek bir ‘bilim kurulu’nu ve bilimsel duyarlılıkların dikkate alınacağı kolektif bir yönetimi hak etmiyor mu?

 

Bu yazı toplam 1898 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar