Livaneli'nin son romanı “Huzursuzluk”ta da geçiyor, ölü ağlayıcıları...
Hani bunu bir “meslek” olarak yapanlar!
Öylesine acıyla, bağıra çağıra ağlarlar ki, çoğu zaman “gerçek acılı insanlar”a dahi üzülmez insan, onlara üzüldüğü kadar!
Cenazedeki “acı”yı daha kalabalık görmenin gösteriş budalası bir yöntemi!

*  *  *

“Çokluğu” sevmek ya da kutsamak üzerinden gelişen kültüre, genelde, ileri toplumlarda pek rastlanmaz!
"Niteliği" umursamayan bizim gibi budala toplumlar "kalabalıkla" övünür; oysa içerik, yani kalite, ilerici anlayışlarda öne çıkar!

*  *  *

"90 bin üniversite" öğrencisi ile övünmek, sadece "çokluğa" yoğunlaşmak bizdedir!
“Nüfus” için bir takıntı da bu değil mi?
“Daha çok olalım, daha kalabalık...”
“En fazla tıklanan” internet sitesinin en başarılı görüldüğü, “kalabalık” basın toplantılarına “iyi olmuş” dendiği, “çok oy potansiyelli” her ismin memlekete yarar getireceğine inanıldığı, “ağzına kadar dolu”ysa eğer beğeninin arttığı bir kültürde yaşıyoruz.
Hep bir “alkış toplamak” hevesi!
Böyle olunca da, “iyi insan” payesi, en kalabalık düğünler ya da cenazelerle ölçülüyor!

*  *  *

Nereden nereye geldim...
Ucu ucuna yetişebildim dün, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Kıbrıs'ın basın toplantısına.
17 galiba şu anda üniversite sayımız!
27'ye doğru da yol alıyoruz!
Övünüyoruz (!)
ODTÜ Kıbrıs farklı...
İlk kadın rektör de burada, işte size bir diğer farklılık...
Prof. Dr. Nazife Baykal, “Elimizi taşın altına koymaya hazır ve kararlıyız” diyor.
90 bin üniversite öğrencisinden -ki ne kadarı öğrenci, tartışılır- pek çoğu değer üretmeden, “turist” gibi yaşıyor.
Böylesi bir ortamda ODTÜ KIBRIS, “Teknoloji Geliştirme Bölgesi Projesi” için mayıs ayında temel atmaya hazırlanıyor.
Hemen hatırlatalım, her sene sadece 620 öğrenci kayıt yapıyor, ODTÜ Kıbrıs...
Yüksek puanlı öğrencileri, “başarı bursu”yla alıyor okula, başka da istemiyor!
“Çok mezun”la değil “nitelikli mezun”la övünüyor, bunu hedefliyor.
Böylesi örnekleri seviyorum.
Kim bilir, başkaları da kıskanır "çokluğun" marifet olmadığını anlar...

*  *  *

Toplum olarak “içerik” ve “niteliğe” yoğunlaşmadan “çokluk” üzerine titremeye devam edersek hep...
“Ölü ağlayıcıları”na dahi gerek kalmayacak, “mevta”yı kaldırırken!