Çokuluslu Yaşam’ın Kısacık Kılavuzu
Çokuluslu Yaşam’ın Kısacık Kılavuzu
Ulaş Gökçe
Çokuluslu ve çokdinli ortamda çalışma ve yaşama dair bazı tavsiyeler
DİL
Kimse sizden başka dilde konuşmanızı beklemez ve beklememelidir. Yabancı dil biliyorsanız bu yararlıdır, güzeldir, kolaylıktır. Ancak bilmiyorsanız kendinizi kötü hissetmenize gerek yok. Bununla birlikte yabancıların sizin dilinizde konuşmanızı da onlardan talep etmeyin. Onların sizden dillerini, sizin onlardan dilinizi konuşmayı talep etmeniz, bunu bir şart olarak öne sürmeniz haksızlıktır. En iyisi karşılıklı adım atmaktır. Siz karşınızdakinin dilini öğrenmeye çalışın, karşınızdaki sizin dilinizi öğrenmeye çalışsın. Bundan daha kolay dil öğrenmenin yolu yoktur. Her öğrendiğiniz yabancı kelime ve karşınızdakine öğrettiğiniz her kelime sizi birbirinize yakınlaştıracaktır. Eğer bir dili yeni öğrenmeye başlamışsanız veya dil bilginiz yeterli değilse bu dili iyi bilen bir yabancıdan saygı beklemek sizin hakkınızdır. Aynı şekilde sizin dilinizi bir yabancı öğreniyorsa ona hoşgörüyle ve anlayışla, yardımseverlikle yaklaşmanız beklenir. Onu mahcup edecek durumlardan kaçınınız. Ondan mükemmel bir telaffuz, dilbilgisi beklemek yerine bunun için ona yardım ediniz.
DİN
Dini inançlarınıza saygı gösterilmesini beklemek sizin hakkınızdır. Yabancı olsun, kendi hemşeriniz olsun sizin dini duygularınıza saygı göstermesi gerekir. Bununla birlikte kimseden sizin dininize, sizin tanrınıza inanmasını talep etmeyiniz. Sizin inancınızı anlayan birinin sizin dininize inandığını düşünüp ondan tapınma veya hayranlık beklemeyiniz. Dinleri birleştirmek veya ortak noktalar bulmaya çalışmak sizin işiniz değildir. Bu oldukça zor ve bir kişinin başaramayacağı bir iştir. O nedenle “Aslında tek bir tanrıya inanıyoruz” gibi genellemelerden başlayarak ortak noktalar inşa etmeye çalışmayınız. Çünkü büyük bir ihtimalle sizin ortak nokta olarak gördükleriniz sadece sizin dininizin görüşleridir ve başka dinlere uymamaktadır. Örneğin hoşgörülü Müslümanların bazıları Hıristiyanlara “Tek bir tanrıya inanıyoruz. İsa bizim de peygamber olarak kabul ettiğimiz biridir” derler. Hâlbuki Hıristiyanların çok büyük çoğunluğu İsa’yı tanrı olarak kabul ederler ve ona tanrı olarak taparlar. Ayrıca Hıristiyanlarda tanrının üç ayrı kimliği vardır. Yani bu tür tartışmalara girmeniz sizi yakınlaştırmaz, uzaklaştırır. İnsanların kaynaşması, dost olması için ortak yanları olması gerektiğini bir şart olarak görmeyin. Çünkü böyle bir şart yoktur. İnsanları karşısındakinde çeken daha çok farklılıklardır. Bunu unutmayın. Farklılıklara saygı ise en iyi dostluk yöntemidir. Diyalog içinde olduğunuz bir başka dinin mensubunun hassasiyetlerini öğrenin. Yemek ve içki konusundaki kısıtlamaları, oruç tutup tutmadıklarından başlayarak temel gereklilikleri öğreniniz. Bunu öğrenirken kendi hassasiyetlerinizi de çekinmeden ortaya koyunuz. Çünkü siz saygı göstermeyi kendinize bir görev bilirken, saygı görmeyi beklemek de hakkınızdır. Karşınızdaki yabancı veya hemşerinizin dinsiz olabileceğini unutmayınız. Sizin inancınızın ispatları olabileceği gibi inanmayanın da inanmamak için ispatları olabilir. Kendi dininize saygı beklerken başkasının dinsizliğine de saygı gösteriniz. Kendi dininizi iyilik, adalet, dürüstlük, mutluluk için tek yol görmeyiniz. Bir hedefin birden fazla yolu olabilir. Bu yollara saygı gösteriniz. Aynı şekilde hiçbir tanrıya veya dine inanmayanın dürüst, mutlu, adaletli, iyi olamayacağını düşünmeyiniz. Dindar olup kötü insan olduğunu görüp, inançsız olup iyi insan olabileceğini hiç unutmayınız. Tanrıya ve dine inanmayanın inançsız olduğunu da düşünmeyiniz. Dinsiz insanların da derinlikli inançları vardır. Kimi bilime, kimi vicdana inanır. Sizin tanrıya ve dine inandığınız gibi… Sizin kutsal saydığınız bir unsura başkalarının saygı duymasını bekleyiniz. Ama o unsuru kutsal kabul etmesini beklemeyiniz. Aynı şekilde başkalarının kutsallıklarına da saygı duyunuz.
MİLLET
Her milletin tarihinde gurur duyulacak veya utanılacak dönemler vardır. Her insanın geçmişinde gurur duyulacak ve utanılacak dönemler vardır. Bu dönemleri tartıp hangisinin fazla, hangisinin daha az utanılacak veya gurur duyulacak dönemler olduğunu belirleyecek bir terazi yoktur. O nedenle bir millet için iyi veya kötü diye bir genelleme yapmak, bir insan için genelleme yapmak kadar zordur, gereksizdir, anlamsızdır. Her milletin güzel yanı vardır ama sizin sevemediğiniz veya anlayamadığınız yanı da vardır. Bir ülkede her şehrin tatlısı, kahvesi, dansı farklı olur. Bir şehrin tatlısını seversiniz ama kahvesini sevmezsiniz. Bir şehrin kahvesini seversiniz ama tatlısını yiyemezsiniz. Ama bu ülkede yaşarsınız ve sevdiğiniz kahve de, tatlı da sizinledir. İşte milletlerle bu dünyada yaşamak da böyledir. Kimi millet sizin asla yiyemeyeceğiniz eti yer, kimi siz et yerken et yemez, kimi sizin tatlınızı beğenmez, kiminin içkisini siz çok beğenirsiniz. Diğer tüm milletleri kendi milletinizdeki farklılıklar gibi kabul edin. Farklı olmak kötü olmak değildir. Farklı olmak bazen sizin kabul edememenizdir ama bazen de sizde olmayan bir güzelliktir. Yani tüm milletler sizin milletinizle birlikte koca bir dünya oluşturur. Memleketinizin bir şehri olmadan nasıl mutsuz olursanız aynı şekilde dünyada bir milletin kaybolmasıyla öyle mutsuz olacağınızı unutmayınız. Başka milletlerden insanların sizin milletinize saygı duymasını talep ediniz. Aynı zamanda başka milletlere de saygı gösteriniz. Biri sizin milletinize büyük hayranlık duyabilir. Ama siz kendi milletinize hayranlık duymayınız. Başkalarını sizin milletinizden nefret edebilir. Siz kendi milletinizden nefret etmeyiniz. Başkaları sizin milletinizden nefret edebilir. Siz onun milletinden nefret etmeyiniz. Üstün millet, düşmüş millet, iyi millet, büyük millet yoktur. Bir milletin tarihteki seyri inişli çıkışlıdır. Bir millet bazen yüz yıl hiçbir şey üretemez sonra yükselir ve dünyanın ona müteşekkir kalacağı şeyler üretir. O nedenle kendi milletinizin inişleri ve çıkışlarını kabul ettiğiniz gibi başka milletlerin inişleri ve çıkışlarını da kabul ediniz. Her bir insan bağımsız bireydir. Ülkelerin, milletlerin yaptıklarından insanlar sorumlu tutulamazlar. Aynı şekilde insanların yaptıklarından milletler veya ülkeler de sorumlu tutulamazlar. Bir bireyle ilişkinizde tarihin hesabını görmeye çalışmayın.
DİNİ BAYRAMLAR
Bayramlarınıza saygı talep ediniz. Ama başkalarının bayramlarına saygı duymuyorsanız saygıyı hak etmiyorsunuz demektir. Aynı şekilde sizin bayramınızı başkaları kutlarken siz onların bayramını kutlamıyorsanız saygı beklemeniz vicdani olmayacaktır. Biri sizin bayramınızı kutladığı zaman siz de onu bu bayramla kutlayınız. Bu onu aynılaştırmak, onun farklılığını unutmak değil onu kendinizden saymanızın belirtisi olacak bir nezakettir. Bayramların sizi yabancılarla yakınlaştıracağını unutmayınız. Bayramlar güzel sözler söylemek, birlikte eğlenmek için bir fırsattır. Bu fırsatı değerlendiriniz. Bu fırsatı değerlendirirken kendi inancınızdan veya milletinizden taviz vermek zorunda değilsiniz. Aynı şekilde başkalarının da inancından taviz vermesini beklemeyiniz. Dini bayramları hiç kutlamayanlar olduğunu unutmayınız. Farklı dini inançlar olan bu dünyada aynı zamanda tanrı veya dini inancı olmayanlarla birlikte barış içinde yaşanması gerektiğini unutmayınız.
ULUSAL BAYRAMLAR
Bir ülkenin zafer bayramı, bir başka ülkenin en dramatik anına tekabül edebilir. Bu tür bayramların başkalarını üzecek, dışlayacak, küçük düşürecek bir şekilde kutlanmasından uzak durunuz. Aynı şekilde sizi hor gören bir kutlamaya karşı gururunuzu koruyunuz. Ulusal bayramlar tarih tartışmalarına vesile olabilir. Bunda bir sakınca yoktur. Ama tarihle yaşanmayacağını, bugünün sahibi olarak insanlar ve ülkeler arasında barışı tesis etme sorumluluğunun sizde olduğunu da unutmayınız.