“Çolak ve ailesine toplum olarak teşekkür etmemiz gerekiyor”
Üroloji Uzmanı Dr Necmi Bayraktar, YENİDÜZEN’e hem nakil ameliyatını hem de Çolak’ın ailesinin verdiği karar sonrasında yaşananları anlattı.
Ayşe GÜLER
“Kolay bir karar değildir… Bir yakınınızın, eşinizin, akrabanızın önce vefat ettiğini duymak… Beyin ölümü denilen süreçte hastanın sadece beyni ölüyor. Kalp fonksiyonları devam ediyor… Bir ümit her zaman insanların içerisinde oluyor. Ancak bu ümidin kaybedilerek, durumun idrak edilmesi kişilerin olgunluğu ile çok alakalıdır” diyor Üroloji Uzmanı Dr Necmi Bayraktar…
Geçirdiği iş kazası sonrasında 10 gün yaşam mücadelesi veren, sonrasında da beyin ölümü gerçekleşmesi nedeniyle ailesi tarafından organları bağışlanan Soner Çolak’ın, 2 hastaya gerçekleştirilen kadavradan böbrek nakli ameliyatına giren Dr Bayraktar, hem Çolak’a hem de ailesine toplum olarak örnek davranışlarından dolayı teşekkür etmemiz gerektiğini vurguladı.
Bayraktar, yapılan organ bağışı sonrasında Çolak’ın ailesinin kalp ve karaciğerin de kullanılmasını istediğini yönünde söylemlerinin olduğunu anlatarak, “Herkesin kabullenemediği, halen ciddi tartışma konularının olduğu bir süreç… O yüzden hayatını kaybeden hastaya ve ailesine toplum olarak örnek davranışlarından dolayı teşekkür etmemiz gerekiyor” dedi.
Dr Bayraktar, yapılan organ bağışının 4 kişinin hayatına çok büyük katkılarının olduğunu söyledi.
Üroloji Uzmanı Dr Necmi Bayraktar, YENİDÜZEN’e hem nakil ameliyatını hem de Çolak’ın ailesinin verdiği karar sonrasında yaşananları anlattı.
“10 gün tedavi görmüştü, son 3-4 gün de potansiyel kadavradan donördü…”
Kadavradan nakil yapılan hasta Soner Çolak’ın yaklaşık 10 gün boyunca hastanede tedavi gördüğünü söyleyen Bayraktar, son 3-4 gün ‘potansiyel kadavradan donör’ olarak takip altına alındığını ve ailesinin bilgilendirildiğini ifade etti.
Bayraktar, bu süreçte Organ Nakil ekibi ve Organ Nakil Koordinatörü’nün sadece uzaktan durumu izlediğini, müdahil olmadığını dile getirerek, beyin ölümü tanısı koyacak doktorlar çeşitli klinik yöntem ve muayenelerle tespit ederek, ilgili doktor tarafından tanının aileye izah edildiğini anlattı.
“Süreç tamamlandıktan sonra, kadavradan donör olabilecek hastalarla ilgili aile bilgilendirilir. Aileden organlar istenir… Bu süreci belli bir ritim ve enerjik bir şekilde yapmanız gerekiyor” diyen Bayraktar, bu noktada olabilecek kesintinin sürecin kopmasına neden olabileceğini de kaydetti.
6 hasta belirlendi…
Nefroloji Ünitesi’nin nakil için 6 hasta belirlediğini, bu hastaların doku ve kan gruplarına, yaşına, ameliyatı geçirip geçiremeyeceğine bakıldığını anlatan Bayraktar, özel puanter sistemine göre, doktor inisiyatifine bağlı olmadan yapıldığını ifade etti.
Bayraktar, bugüne kadar canlıdan canlıya 3 hastaya nakil yapıldığını aktararak, yasaya göre böbrek nakli bekleyen hastaların listelenerek, doku gruplarının belirlenmesi sürecinin tamamlanması gerektiğine işaret etti.
Öncelik çocuklar…
Bayraktar, nakil için bekleyen 12 yaş altındaki çocukların puanlarının oldukça yüksek olduğunu kaydederek, “90 yaşındaki bir hastaya göre 12 yaş altındaki çocukların puanı daha yüksektir, daha çok hak eder. Bu durum hem cerrahi hem de hak ediş açısındandır” dedi.
Son dönem böbrek yetmezliği tedavisinde 3 farklı tedavi yönteminin uygulandığını aktaran Bayraktar, bunların periton diyalizi, hemodiyaliz ve böbrek nakli olduğunu söyledi.
Bayraktar, 3 tedavi yöntemi arasında en iyisinin böbrek nakli olduğunu ifade ederek, kullanılacak organların uzun ömürlü olması ve ziyan olmaması adına nakil yapılacak kişilerin çok özenle seçilmesi gerektiğine vurgu yaptı.
Aileden örnek davranış…
Çolak’ın ailesine de teşekkür edilmesi gerektiğini vurgulayan Bayraktar, 4 kişinin hayatına çok büyük bir katkılarının olduğunu söyledi.
Bayraktar, ailenin verdiği kararın da kolay bir karar olmadığını belirterek, süreci çok büyük bir olgunlukla kabul ederek, belli bir aşamada da ‘ön ayak’ olduklarını anlattı.
“Bir yakınınızın, eşinizin, akrabanızın önce vefat ettiğini duymak… Beyin ölümü denilen süreçte de hastanın sadece beyni ölüyor. Kalp fonksiyonları devam ediyor… Bir ümit her zaman insanların içerisinde oluyor. Ancak bu durumun idrak edilmesi kişilerin olgunluğu ile çok alakalıdır” şeklinde konuşan Bayraktar, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ailenin kalp ve karaciğerinin de kullanılması istediği yönünde söylemleri olmuştu. Herkesin kabullenemediği, halen ciddi tartışma konularının olduğu bir süreçtir. O yüzden hayatını kaybeden hastaya ve ailesine toplum olarak örnek davranışlarından dolayı teşekkür etmemiz gerekiyor”
“Hastaların takipleri normal seyrinde”
Pazartesi gecesinden itibaren ameliyathanede olduğunu ve Çarşamba günü hastaneden ayrıldığını söyleyen Bayraktar, nakil olan hastaların sağlık durumlarının iyi olduğunu, ameliyata bağlı herhangi bir komplikasyonun olmadığını ifade etti.
Bayraktar, hastaların ilk kontrollerinin de yapıldığını, nakil edilen böbreklerin kanlanmalarında sıkıntılarının bulunmadığını dile getirerek, takiplerinin normal seyrinde devam ettiğini kaydetti.
“Tıbbi personel dışında kimse giremiyor”
Nakil olan ve 50’li yaşlardaki iki kadın hastanın yanına belirli tıbbi personel dışında kimsenin giremediğini söyleyen Bayraktar, her iki hastanın da yoğun bakımda olmadıklarını, hayati tehlikelerinin şu an için bulunmadığını ve özel bir cihaza bağlı bulunmadıklarını ifade etti.
Bayraktar, hastaların bakımlarının normal bir hasta gibi sürdüğünü aktararak, uyum sürecinde temas izolasyonun kısıtlandığını, birinci derece aile yakınlarının 2-3 günden sonra ziyaretlerine izin verildiğini, taburcu edildikten sonra da kısıtlı bir ziyaretçi durumuna müsaade edildiğini kaydetti.
Ameliyatı gerçekleştiren ekipler…
Nakilleri gerçekleştiren ekiple ilgili de bilgi veren Bayraktar, kadavradan organların alınmasının Salı günü sabah 10.00-11.00 gibi başladığını ve 13.30’a kadar sürdüğünü söyledi.
Söz konusu ameliyatta kendisinin yanı sıra hastanedeki anestezi uzmanlarının görevli olduğunu belirten Bayraktar, kalbin ve karaciğerin alınmasında ise Antalya’dan gelen ekiple birlikte yine kendisinin ve Dr Hasan Birtan’ın da yer aldığını dile getirdi.
Bayraktar, böbreklerin nakillerinde ise Hacettepe Üniversitesi’nden gelen bir profesörle birlikte kendisinin, Dr Süleyman Uluçay ve Dr İsmet Başar’ın görevli olduğunu anlatarak, sürece Nefroloji Bölümü’nden Dr Düriye Deren Oygar ve Genel Organ Koordinatörü’nün de destek verdiğini sözlerine ekledi.
Öte yandan Bayraktar, Antalya’ya gönderilen kalp ve karaciğerin hastalara nakil edildiği bilgisini de verdi.
Bir ilk…
Dr. Necmi Bayraktar, ilk kez kadavradan organ naklinin gerçekleştirildiğini ifade ederek, organların bir kısmının yurt dışına gönderilerek, bir sağlık hizmetinin verildiğini söyledi.
Yapılan organ bağışı ile uluslar arası bir organizasyonun hayata geçtiğini dile getiren Bayraktar, daha önce de beyin ölümü gerçekleşen hastaların takip edildiğini ancak organ nakil aşamasına getirilemediğini belirtti.
Bayraktar, kadavradan organ naklinin günümüz tıbbının geldiği en son nokta olduğuna vurgu yaparak, “İşlem görmeyen, çok hasta olan bir organı yenisiyle değiştiriyorsunuz. Herhangi bir ilaç ya da cerrahi ile değil, tamamı ile organın damarlarını, diğer bağlantılarını uygun olacak şekilde bir hastaya takıyorsunuz. Yaptığımız iş bu…” şeklinde konuştu.
“Organ tedarikleri çok sancılı bir süreç”
Organların ‘tedariklerinin’ çok sancılı bir süreç olduğundan bahseden Bayraktar, uygun bir kadavranın bulunması gerektiğini söyledi.
Bayraktar, “Kadavradan nakil denildiğinde; ölen birisinin organlarını alıp bir diğer hastaya nakil etmek algısı oluşuyor. Bir taraftan doğru ancak diğer taraftan yanlıştır” diye konuşarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Burada sadece beyin ölümü olan, tıbben ölmüş kabul ettiğimiz bir hastanın organlarını alıyorsunuz. Aldığımız organlar yakinen takip ediliyor, nakile uygun olup olmaması değerlendiriliyor. Bu arada kan ve doku uyumlarına bakarak bir hazırlık sürecine başlanıyor. Enerjik süreçte hem beyin ölümü gerçekleşen hastanın, hem de organların nakil olacağı hastanın tespiti tamamlanıyor. Bu süreci tamamlayabiliyorsanız, nakil gerçekleşebiliyor.0”
“Beyin ölümü tanısı için 3 farklı bölümün onayı gerekiyor…”
Bayraktar, beyin ölümü tanısı konmanın da belli bir süreç olduğunu ifade ederek, ilgili yasada 3 farklı bölümün de onayının gerektiğine işaret etti.
Konunun hukuksal sürecinin de olduğunu ve bu sürecin de tamamlanması gerektiğine işaret eden Bayraktar, bunların yanı sıra nakil edilecek organların da korunması gerektiğine değindi.
Bayraktar, kadavradan nakil hastası açısından da tedavi sürecinin başladığını anlattı.
“Organ alınır alınmaz, 1.5-2 saat içerisinde nakil edilmeli”
Organları bağışlanan Soner Çolak’ın kalbinin Türkiye’ye gönderildiğini söyleyen Bayraktar, organ alınır alınmaz yani 1.5 – 2 saat içerisinde nakil edilmesi gerektiğini ifade etti.
Bayraktar, burada organlığın kırılganlığı ve bozulmasıyla alakalı bir durumun söz konusu olduğunu belirtti.
“Böbreklerin 36 saat ‘bekleyebilme süresi’ var”
Lefkoşa Dr Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nde 2 hastaya böbrek nakli gerçekleştiğini söyleyen Bayraktar, böbreklerin 36 saat ‘bekleyebilme süresinin’ bulunduğunu kaydetti.
Bayraktar, bu nedenle organize olunarak, dikkatli davranılması gerektiğine işaret etti.