Come on Ers!.. Bu Ekonomik Önlemler Paketin Hayal Kırıklığıdır…
Meslek birikimi ve deneyimi açısından Başbakan ve Maliye Bakanı maliyecidir. Tatar-Özersay Hükümeti adına Başbakan’ın açıkladığı paketi “Toplumsal Dayanışma İçin 1. Ekonomik Tedbirler ve Destek Paketi” diye isimlendirdiler ama aslı “1. Mali Tedbirler Paketi” olmalıydı. Bu pakette ekonomi için önlem yok… Bu pakette toplumsal dayanışmanın ne kendisi ne de ruhu var… Belli ki ekonomistlerin katkısına maliyeciler geçit vermemiş…
Paketin ruhunda devlet bütçesinin açığının büyümemesi gailesi var… “Ordan-burdan keselim, şuraya–buraya ödeyelim, bütçe dengesi korunsun” mantığı ve hedefi ile hazırlanmış bir mali paket… Ekonomi ne olacak, ekonominin güçleri, yani çalışanlar ve çalıştıranlar ne olacak fazla bir dert olmamış… Sendikalar öneriler verdi, işveren örgütleri öneriler verdi; onları bir harmanlasalar idi, uygulama açısından hem toplumsal dayanışmaya zemin, hem de ekonomiye önlemler hazırlamış olacaklar idi… Siyasi partiler de öneriler verdi… Onları da değerlenmiş olsalardı, pakete siyasi boyutunu da katabileceklerdi… Kendileri sadece ellerindeki veri tabanı ile, kendilerine yapılan önerileri şekillendirmiş olsalardı, “Ekonomik Önlemler Paketi” olabilecek, “Toplumsal Dayanışma” da oluşacaktı…
Tatar-Özersay Hükümeti’nin paketi iki unsuru korudu… Bütçe denkliği ve bankaların karlılığı… Halka dikte edici, bankalardan da ricacı olan bir tarz… Kamu çalışanlarından maaş kesintisi, vergi borçluları için de ödeme tarihini hatırlatmak… Türkiye’nin öteden beridir istediği Hayat Pahalılığı ve 13. Maaş uygulamasının kaldırılması, fazla mesailerin de emeğe karşılığını vermemek üzere yeniden düzenlenmesini bu yangında, fırsat bu fırsat diyerek halletmek gailesi var… Bankalardan 100 mTL kaynak temin ediliyormuş ama çalışma hayatının mağduru olan gerçek ve tüzel kişilerin karşılaşacağı ilave faiz yükünün bankalara ödenmesine kullanılacak… Ekonomiye plase edilmeyecek… Piyasadaki çekler için Takas Odası açık olacak, kapatılmış şirketlerin çekleri açıldıkları zaman işlem görecekmiş; sanki de işyerleri kapıları açtıklarında, kapı önünde yığılmış paralar kapıdan içeri girecek de Takas Odası’nda çekleri hallolacak…
Kapatılan işyerlerinde çalışanlara iki ay için 1500 TL aylık maaş katkısı verilecek… Akmasa damlar… Ama Tatar-Özersay Hükümeti’nin ırkçılıkla verdiği bir karar uygulanacak ve üçüncü ülke yurttaşlarına bu destek ödeneği verilmeyecek… Utanmak yok; hem vahşi kapitalistler hem de ırkçılar bunlar… Sömürülen yabancı emeği daha da sömürmek için “Dayanışma Tedbiri” alıyorlar! T.C. yurttaşı işgücüne ödeme yapılacak ama; serde Türkiye’nin AKP Hükümeti’ne yağ çekmek var… Kıbrıs Türk halkına yakışmıyorlar; bu halkta bu vahşi duygular hiç olmadı, olmaz da… 175 Suriyeli düzensiz göçmene yardım için, dayanışma için bu halk koşuştu… Halktan utansınlar! Başbakan paketini açıklarken, “Bir de bunlar kaldı başımıza” diyor… Ağzından çıkanı kulağı duymaz… Ağzı da beyninden hızlı çalışır… Zaten, daha önce de yabancı işçileri “Temizlemek gerek” demişti…
Benzer sorunla boğuşan dünya ülkeleri, Türkiye dahil, ekonominin girdiği dar boğazı aşmak ve pazar faaliyetlerini tetiklemek için piyasaya para pompalamaya çalışıyor. Kamu yatırım projelerini borçlanarak-harçlanarak da olsa acilen gerçekleştirmeye çalışıyor; yurttaşın satın alma gücü düşmesin diye gelirlerine dokunmuyor, hatta Türkiye bayram ikramiyesini ödemeyi bile erkene alıyor. Tatar-Özersay Hükümeti tam tersi… Diğerleri ekonomik önlemler alırken, Kuzey Kıbrıs’takiler mali önlem alıyor… Kimse hayretmeyi ummasın… Birincisi, pazar faaliyetlerinin müşterisinin satın alma gücü iyicene budandı… İkincisi de ve daha da önemlisi, bu budama tüketicide geleceğe dair belirsizlik ve endişe yarattığı için elindeki-avcundakini de harcamayacak… Tatar-Özersay Hükümeti, pazar faaliyetlerini tetikleme gayreti şöyle dursun, yerinde saymasını bile istememiş, geriletmeyi tercih etmiştir… Bilinçli mi? Evet! Türkiye’ye bağımlılığı daha da artırmak için; Türkiye’ye halkı razı etmek için… Bu misyonla kurulmuş bir hükümet… Özersay’ın yıktığı 4’lü koalisyon hükümeti kendi kaynakları ile ülkeyi 14 ay yönetebilmiş ve mali-ekonomik protokolede de Türkiye’ye karşı kafa tutmuştu. Türkiye’den olma, Özersay’dan doğma şimdiki hükümetin misyonu, Kıbrıslı Türklerin kendi kaynakları ile kendine yetmesi değil, Türkiye’ye biat-itaat-şükran kültürünün Kuzey Kıbrıs’ta etkili olabilmesi için Kıbrıslı Türkleri Türkiye’ye muhtaç hale getirmektir. Başbakan kendi kaynaklarımıza yöneleceğiz derken, onun kendi kaynakları biat ve itaat edip şükran çektiği Türkiye kaynaklarıdır…
“Come on Ers!... You must be kidding!”… Halkla dalga geçmeyiniz…
Açıkladığınız paket ekonomiyi kötüleştirecektir, halkı aptal yerine koymayınız… Özersay’la birlikte misyonunuz Kıbrıslı Türkleri Türkiye’ye onulmaz bir bağımlılığa sokmaktır; Kıbrıslı Türklerin zekâ düzeyini hor görmeyiniz… İlk seçimde gidersiniz; Allah’a mı ısmarlarsınız, Erdoğan’a mı bilinmez ama gidersiniz… Ona da mı maraz?!