Covid-19 sürecinde küresel ekonomik toparlanma nasıl gidiyor?
Covid-19 pandemisinin son 18 ayda tüm dünyada bizlere tecrübe ettirdiği gelgitleri göz önüne alındığında ekonomik açıdan ileriye dönük endişeler yarattığı bir gerçek. Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) küresel ekonomin durumuna ilişkin değerlendirme raporlarına bakıldığında son üç ayda bu raporların çok az değiştiği görülüyor. Bu çerçevede IMF bu yılın Nisan ayındaki değerlendirmesinde, küresel ölçekte ekonomik büyümenin bu yılsonunda %6 gibi yüksek bir seviyede olacağını belirtti ve bu önceden yapılmış olan tahmini değiştirmedi. Ancak ilginç olan detay son raporda %6 ortalama büyüme tahmini değişmese de İngiltere, Almanya ve Fransa gibi refah seviyesi yüksek ülkelerin büyüme oranları yükseltilerek revize edilir irken, gelişmekte olan ekonomilerin büyüme beklentileri düşürülerek revize edilmiştir.
Dolayısıyla IMF’nin periyodik olarak izlediği, küresel ekonominin büyümesine ilişkin raporlarının detayları incelendiğinde yıllık büyüme beklentisi değişmese dahi, gelir dağılımı ile ilgili bazı endişelerin de söz konusu olduğu anlaşılmaktadır. Şöyle ki, gelişmiş ülkeler için ekonomik görünüm iyileşirken, gelişmekte olan ülke ekonomileri için görünümün kötüleşmekte olduğu görülmektedir. Diğer bir değişle, Bu süreçte gelişmiş ve refah düzeyi yüksek olan ülkeler daha da zengin ülkeler haline gelirken gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelerin refah seviyesinin gerileyerek daha da fakirleşmeleri sonucunu ortaya çıkarmaktadır. Bu sonuç küresel ölçekteki gelir dağılımında yeni bir kutuplaşma yaratacağından bu büyük bir endişe kaynağı olarak önümüzde durduğu IMF raporunda da altı çiziliyor.
Covid-19 pandemisinin sonuçlarının tezahürü pek tabi de ülkelerin yönetim becerileri ve covid-19 pandemisi ile ilgili uyguladıkları ekonomik önlem politikalarıyla doğrudan ilişkilidir. Refah düzeyi yüksek zengin ülkeler kriz sırasında ekonomilerini destekleyecek mali güce, planlama ve yönetme kapasitesine sahipken, gelişmekte olan ülkeler deki durum hiçte öyle değil. Örneğin IMF raporunda, İngiltere’nin aşılama programındaki organizasyon ve uygulama başarısı ayni zamanda devam eden mali destek programları nedeniyle en güçlü büyüyen ekonomi olarak gösteriyor.
Refah seviyesi daha düşük gelişmekte olan ülkeler özellikle plan program yapabilme yetisine sahip olmayan mali imkânları zayıf ülkelerde durum hiç te öyle gerçekleşmiyor maalesef. Bu yüzden bu tip ülkeler aşı programları gelişmiş ve mali kaynağa sahip ülkelerin çok gerisinde kalıyor. Böylelikle Covid-19 pandemi süreciyle birlikte uygulamaya konan başarılı ve başarısız politikalar neticesinde, dünyadaki ekonomik yapı gelir açısından iki kutup haline evirilecek gibi duruyor. Bir kutup hayatın yılsonuna kadar hem ekonomik hem sosyal açıdan normale dönmesini dört gözle bekleyebilecek kadar iyi durumda olan ülkeler ve hala artan bulaşma oranları ve ölüm oranlarıyla karşı karşıya olan ve dolayısıyla ekonomik açılımları gerçekleştiremeyen ülkeler diğer kutup.
Covid-19 pandemi sürecinde ortaya çıkan bahse konu kalkınmış ve kalkınmakta olan ekonomiler arasındaki gelir farkının pandemi sırasında genişlediği görülmektedir. Dolayısıyla gelecek yıl bahse konu durumun daha da kötüleşme riskini önlemek için gerekli adımların atılması şarttır. IMF'nin kendi raporunda belirttiği gibi, virüs başka yerlerde dolaştığı sürece, bulaşma oranlarının nispeten düşük olduğu dünyanın farklı bölgelerinde bile kalıcı bir iyileşme garanti edilmesi mümkün değildir. Son 18 ayda zor da olsa acı bir şekilde öğrenilen ders, virüsün sınır tanımadan dolaşabilmesidir. Dolayısıyla yaşamını normalleştirme potansiyeli olan ülkeler bile dünyada bu virüs kontrol altına alınmadan ekonomik ve sosyal düzenlerini sürdürebilmeleri mümkün değildir. Ayrıca gelir açısından kutuplaşmış bir dünyada gerek siyasi gerekse ekonomik istikrardan söz etmek de mümkün olmaz.
Bu senaryoların olmasını önlemek için önlemler alınabilir ve alınmalıdır. Aşıların daha yaygın bir şekilde kullanılabilir olmasını sağlamak için ülkelerin birbiriyle entegre ve organize bir şekilde dayanışması lazımdır. Gelişmekte olan ülkelerdeki idari kapasite yetersizliklerinden dolayı kaynakların kullanımında ortaya çıkan israfının mutlaka önüne geçilmeli ve ülkeler plan ve program yapmaya özendirilmelidir. Yurtiçinde, sağlanan teşvik ve desteklerin çok erken geri çekme konusunda, farklı ülkelerde yaşanan tecrübeler son derece dikkatli olunmasını ve asla acele edilmemesini gerektiğine dikkat çekiyor.
Sonuç olarak ileriki yıllarda bahse konu riskler yönetilebilir. Bunu başarabilmenin temelinde ise etkin aşı programları uygulayabilmek ve verimli kaynak kullanımını optimize edecek plan ve program uygulamasının önemsenmesi vardır. Ülkeler arası covid-19 süreciyle ilgili dayanışma ve tecrübe transferi çok önemli imkânların yolunu açacak ve kaynak kullanımındaki israfı azaltacaktır. Bu unsurları yapamayan, kendi eksenlerinde dünya ile gereksiz bir inatlaşma içinde olan ülkeler yok mudur? Tabi ki vardır, ancak yukarıda saydığım önlemleri alamayan ve covid-19 sürecine gereken ciddiyeti göstermeyen ülkeler yukarıda anlattığım risklerden kaçınmaları çok zor olacak.