Bu günlerde çoğunluk,  hiç umursamazmış gibi görünse de, Rum’un Türk’ün,  herkesin kafasındaki soru şu:  “Çözüm Müzakereleri kopmanın eşiğinde  mi ?”
Kim tarafından sızdırıldığı pek belli olmasa da (!),  Anastasiadis’in sinirlenip görüşme masasını terkettiği haberi, Bayram öncesinde patlayan en önemli haberlerden biriydi. ‘Doğru’ kabul edilen bu haberden sonra herkes,  ama herkes,  kendine göre yorumlar yapmaya başladı. Kimine göre bunun böyle olacağı zaten belliydi... Kimilerine göre ABD önce BM’yi devreye koyar, ne yapar yapar herkesi yeniden masa etrafına toplardı... Kimilerine göre ise, haber doğru değildi. Görüşmeleri dinamitlemek için ortaya atılmıştı....  v.s. v.s. v.s.
Öte yandan, K.K.T.C. Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan bir açıklama kafaları daha da karıştırdı. Bu açıklamaya göre, Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan bilgilendirme toplantısında, böyle bir bilgi verilmemişti.
Bunlar arasında benim en çok dikkatimi çeken, Dışişleri Bakanı’nın, Türk tarafının masaya koyduğu önerilerden, önceden haberleri olmadığı, önerileri, verildikten sonra Cumhurbaşkanlığı’ndaki brifingde öğrendikleri açıklamasaydı.
Birşeyler  ‘ters’ ama ne ?
‘Çözüm’ umudunun sadece birkaç kişinin ( Yanlış anlaşılmasın. Kesinlikle ilgili kişileri küçümsediğim falan yok) eline  ve insiyatifine bırakılması doğru mu ?  Bırakın Dışişleri Bakanı ve Bakanlığını, ‘çözüm’ konusunda atılacak adımlarda, siyasi partilerin tümünün, hatta ve hatta sivil toplum örgütlerinin de devreye sokulması gerekmiyor mu ?

Kıbrıslı Türkler ve ‘vatandaşlık’ konusu

Cumhurbaşkanımız bir  röportajında  “Kıbrıslı Türkler, Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı değil K.K.T.C. vatandaşıdır” demiş.
Muhtemelen Cumhurbaşkanımıza, geçtiğimiz günlerde Güney’de yapılan Avrupa Parlamenter Seçimi ‘Seçmen Kütükleri’ni veren veya gösteren olmamıştır.  Kıbrıs  Cumhuriyeti’nin ‘Seçmen  Kütükler’indeki,  Kıbrıs Cumhuriyeti Vatandaşı Kıbrıs Türk seçmen sayısı belli. Bu işin bir yanı... Bir başka yanı daha var. Sayıyı bir kenara bırakın, listede kimler var kimler ?  TMT’ciler mi istersiniz ?... 50 senedir ‘KKTC’ nutukları atanlar ve onların kızları, oğulları, torunları, damatları, gelinleri v.s. v.s. mi ? ... Ve işte bunların tümü de Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı...
Merak eden bakar, bulur, görür. Görünce de parmaklarını mı ısırır, tırnaklarını mı yer, bilemem.
Haaaa...  Cumhurbaşkanımız, Türkiye’den ithal edilen nüfustan söz ediyorsa, diyecek bir şey yok tabii.
Aslında sözün özü şu: Kıbrıslı Türk ne,  ne olduğunu, ne  hangi ülkenin vatandaşı olduğunu yıllardır, ama yıllardır bilememektedir. Aralarında, üç hatta dört kimlik  veya pasaport tutanlar bile vardır. Örneğin, İngiltere,  KKTC , Kıbrıs Cumhuriyeti,  Türkiye Cumhuriyeti gibi.  Buna, ‘Çok kimlikliler’ demek de mümkündür, ‘Kimliksizler’ demek de... Ve de, böyle bir durumun, dünyada da bir örneği yoktur. Aynı, Kıbrıs’daki karmaşık durumun bir örneğinin olmadığı gibi.