1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. ‘Çözüm için yine evet’
‘Çözüm için yine evet’

‘Çözüm için yine evet’

YENİDÜZEN Kıbrıs Türk medyasında ilk kez yer alan “Kuzey Kıbrıs'ta Siyaset ve Toplum”anketinin sonuçlarını yayımladı

A+A-


Kıbrıs barışında en güçlü çözüm formülü olarak Kıbrıslı Türkler “federasyon”, Türkiyeli göçmenler “ilhak” diyor
 

‘Bölünme’den herkes rahatsız

Ankete katılan Kıbrıslıların yüzde 60.4’ü ve Türkiyelilerin yüzde 51.9’u “Kıbrıs adasının bölünmüş olması beni rahatsız eder” cevabını verdi

Ciddi ‘kutuplaşma’ var


Kıbrıslı ve Türkiyeli göçmenler içindeki çoğunluk, iki grup arasındaki ilişkiyi “kötü” ya da “çok kötü” olarak tanımladı. İlişkilerin iyi olduğunu düşünenlerin oranı sadece yüzde 5

Kıbrıslı Türklerin % 62’si ‘Kuzey Kıbrıs’ı, % 31’i Kıbrıs’ın tümünü vatan olarak görüyor; Türkiyeli göçmenlerin % 56’sı vatanları olarak Türkiye’yi tanımlıyor. Türkiye’yi vatanı olarak gören Kıbrıslı Türklerin oranı sadece % 5,8. Türkiyeli göçmenlerin % 93,9’la neredeyse hiçbiri adanın bütününü vatanları olarak görmüyor.

Kıbrıs'ın kuzeyinde yaşayanların farklı siyasi ve sosyal meselelere yönelik tutumlarının araştırıldığı anketin sonuçları, özellikle yerli Kıbrıslı Türkler ile 1974'ten sonra adaya gelen Türkiyeli göçmenler arasındaki farklılık ve benzerlikleri ortaya koydu.

Ankete katılan Kıbrıslıların yüzde 60.4’ü ve KKTC yurttaşı Türkiyelilerin yüzde 51.9’u “Kıbrıs adasının bölünmüş olması beni rahatsız eder” dese de Kıbrıs sorununun çözümünde “federasyon” Kıbrıslı Türkler arasında en çok tercih edilirken, “ilhak” Türkiyeli göçmenlerin çoğu için en popüler seçenek oldu.

Ankete katılan her iki gruptaki çoğunluk, Kıbrıslılar ve adada yaşayan Türkiyeli göçmenler arasındaki ilişkiyi “kötü” ya da “çok kötü” olarak tanımlarken, her yirmi kişiden sadece birinin bu ilişkinin “iyi” ya da “çok iyi” olduğunu söylemesi düşündürücü sonuçlardan biri olarak dikkat çekiyor.


Bilimsel çalışma, ciddi sonuçlar

Akademisyenler Sertaç Sonan, Ebru Küçükşener ve Enis Porat, 1665 kişiyle yaptıkları ve vatandaşların Kıbrıs'ın kuzeyindeki farklı siyasi ve sosyal meselelere yönelik tutumlarını ortaya çıkaran anketi, “Kuzey Kıbrıs'ta Siyaset ve Toplum: Bir Anket Çalışması” başlığıyla raporladı.

Anket çalışmasına dayananan rapora göre çalışmada, özellikle, yerli Kıbrıslı Türkler ile 1974'ten sonra adaya gelen Türkiyeli göçmenler arasındaki farklılık ve benzerliklere odaklanıldı.

Anket sonuçları, bir takım temel siyasal ve sosyal konularda, iki grubun tutumlarında ciddi farklılıklar olsa da, bazı konularda önemli benzerliklerin de gözlemlenebileceğine işaret ediyor.

Rapor, bir anket çalışmasını esas alarak, Kıbrıs’ın kuzeyindeki siyaset ve toplumun farklı yönlerine ışık tutmayı hedefliyor. Araştırma, Kıbrıs ile ilgili çalışmaların çoğunun aksine, Kıbrıs sorununa ve ülkedeki iki ana etnik topluluk olan Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türkler arasındaki bölünmeye değil bu toplumlardan bir tanesinin kendi içerisindeki bölünmenin farklı boyutlarını incelemeye odaklanıyor.

Ankete katılan Kıbrıslı Türkler “Kıbrıslılıklarını” vurgulama eğilimindeyken, göçmenler arasında “Türklük”, kimliğin baskın unsuru olarak dikkat çekiyor. Bulgular, beklenen doğrultusunda göçmenlerin Kıbrıslı Türklere göre çok daha dindar olduğunu gösterdi.

Kıbrıslı Türkler ile göçmen Türkler arasında en yakın alan, demokratik değerlere güçlü bağlılık ve askeri yönetme karşı hoşnutsuzluk oldu.

Her iki gruptaki ezici bir çoğunluk “diğer insanlara” güvenmeme eğilimini ortaya koydu.

İdeolojik olarak, Kıbrıslı Türklerin genel olarak sola doğru meylettiği görülürken, göçmenlerin genel eğiliminin sağa doğru olduğu ortaya çıktı.

Kıbrıslı Türkler genel olarak daha eşit bir temele dayanan bir ilişki modelini desteklerken ve Ankara’nın KKTC’nin iç işlerine karışmasından rahatsızlık duyma eğilimindeyken, göçmenlerin çoğunluğu asimetrik “anavatan-yavru vatan” ilişkisinden ve Türkiye’nin KKTC politikalarından rahatsızlık duyuyor.

Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik tutumlarda ise Kıbrıslı Türkler arasında en çok tercih edilen seçenek federasyonken Türkiye tarafından ilhak edilmek en çok karşı çıkılan seçenek oldu.

Bunun aksine, ilhak, Türkiyeli göçmenler arasında en popüler seçenekken, federasyon ise en karşı çıkılan seçenek olarak ortay çıktı.

Metodoloji ve örneklemin demografik profili

20 Ocak-3 Şubat 2018 tarihleri arasında 1665 KKTC vatandaşıyla Lipa Danışmanlık tarafından yüz yüze görüşme yöntemiyle yapılan ankete dayanan rapor, Kıbrıs ve Türkiye kökenli KKTC vatandaşlarının belirli siyasi ve sosyal meselelere yönelik tutumlarının karşılaştırmalı bir analizini sunuyor.

Friedrich-Ebert-Stiftung Kıbrıs Ofisi tarafından finanse edilen anketteki örneklem en az bir ebeveyni 1974’ten önce Kıbrıs’ta doğmuş “Kıbrıslı Türkler” ve kendileri ve/veya her iki ebeveyni de Türkiye’den olan “göçmenler” olarak gruplandırıldı.

  anket-003.jpg

 



Kimlik bölünmesi dikkat çekiyor

“Kendinizi öncelikli olarak nasıl tanımlarsınız?” sorusunun yanıtı derin kimlik bölünmesini ortaya koydu. Kıbrıslı Türkler “Kıbrıslı”, Türkiye’den göçmenler “Türklük” kimliğini öne çıkardı.
 

 

t3-078.jpg

“Kuzey Kıbrıs'ta Siyaset ve Toplum” raporu için yapılan anket “Kendinizi öncelikli olarak nasıl tanımlarsınız?” sorusuyla başlıyor. Bu soruya verilen cevaplar, iki grup arasındaki derin kimlik bölünmesini açıkça ortaya koyuyor.

Anketi yanıtlayan Kıbrıslı Türklerin yüzde 55,6’sı kendilerini “Kıbrıslı Türk” olarak tanımlarken, yüzde 33,7’si kendilerini sadece “Kıbrıslı” olarak gördüklerini söyledi. Yani Kıbrıslı Türk gruptakilerin yüzde 89,3’le ezici çoğunluğu “Kıbrıslılıklarını” vurguladı.

Öte yandan Türkiyeli göçmenlerin yüzde 53’lük çoğunluğu kendilerini öncelikli olarak “Türk” olarak tanımladı. Bu gruptakilerin sadece yüzde 27’si “Türklüklerine” ek olarak “Kıbrıslılığı” belirtme gereği duydu ve kendilerini Kıbrıslı Türk olarak tanımlamayı seçti. Kıbrıslı Türkler “Kıbrıslılık”a vurgu yaparken, Türkiyeli göçmenlerin vurgusu “Türklük” üzerine oldu.

Kıbrıslı Türklerin sadece yüzde 5,8’i kendilerini sadece “Türk” olarak tanımlarken, kendilerini sadece “Kıbrıslı” olarak tanımlayan Türkiyeli göçmenlerin oranı yüzde 4,5’te kaldı.

Çalışmayı yürüten akademisyenler bu durumun, Kıbrıslı Türkler için Türklüğün kendi başına, Kıbrıslılıktan bağımsız olarak, önemli bir konuma sahip olmadığını gösterdiğini belirtiyor.

Anket sonuçları açıkça Kıbrıslı Türklerde adaya, toprağa, coğrafyaya ve Kıbrıslılığa bağlılık olduğunu gösteriyor. Öte yandan, Türkiyeli göçmenler arasında güçlü bir etnik kimlik veya “Türklüğe” ait olma duygusu bulunuyor.

Her iki gruptaki sadece küçük bir azınlık kendilerini dini kimlikleriyle özdeşleştirmeyi tercih ederken Türkiyeli göçmenlerin yüzde 13,3’ü “Müslüman” olduklarını söyledi; bu oran Kıbrıslı Türkler için yüzde 3,5’le daha da düşük kaldı.

Akdemisyenlerin bu sonuca ilişkin yorumu şöyle:

“Etnik olarak heterojen olan veya göçmen kökenli çok sayıda vatandaşı barındıran toplumlarda, ‘vatan’ olarak benimsenen yer kimlik algısının tamamlayıcı bir göstergesidir.

‘Vatanınız olarak nereyi tanımlarsınız?’ sorusuna verilen cevaplara bakıldığında, kimlik algısındaki farklılıkların grupların mekânsal aidiyet duygusu üzerinde doğrudan etkisi olduğu gözlemlenmektedir. Burada verilen cevaplar ile bir önceki soruya verilen cevaplar arasında bir paralellik vardır.”

Türkiyeli göçmenlerin % 56’sı vatanları olarak Türkiye’yi tanımlıyor

Anketin sonuçları açıkça, Kıbrıslı Türk ve göçmen grupların vatanları olarak farklı yerleri kabullendiklerini gösteriyor.

Kıbrıslı Türklerin yüzde 62,2 ile büyük bir çoğunluğu “Kuzey Kıbrıs”ı vatanı olarak görürken, yüzde 31’i kuzey kısmının ötesine geçerek tüm Kıbrıs adasını vatanı olarak tanımladı. Türkiye’yi vatanı olarak gören Kıbrıslı Türklerin oranı sadece yüzde 5,8.

Türkiyeli göçmenlerin % 56’sı vatanları olarak Türkiye’yi tanımlıyor.

Rakamlar, yüzde 93,2 gibi yüksek bir oranla neredeyse tüm Kıbrıslı Türklerin adaya olan bağlılıklarını ifade ettiklerini ortaya koydu.

Öte yandan Kıbrıslı Türklerin neredeyse üçte ikisi bütün ada yerine Kıbrıs’ın sadece kuzeyini vatanı olarak tanımladı. Bu tutum araştırmayı yürüten akademisyenlerce “iki bölgelilik” ilkesinin Kıbrıslı Türkler tarafından güçlü bir şekilde içselleştirildiğinin bir işareti olarak yorumlandı.

“Vatanınız olarak nereyi tanımlarsınız?” sorusuna Türkiyeli göçmenlerin yanıtları farklı bir tablo ortaya çıkarıyor. Bu gruptaki nüfusun yüzde 59,7’yle bariz çoğunluğu, kendilerini Türkiye’ye bağlı hissediyor.

Diğer taraftan, göçmenlerin yaklaşık üçte biri ise, vatanı olarak Kuzey Kıbrıs’ı seçerek, buraya aidiyet beslediğini gösterdi. Türkiyeli göçmenlerin yüzde 93,9’la neredeyse hiçbiri adanın bütününü vatanları olarak görmüyor.
Araştırmayı yürüten akademisyenler bu sonucu “oldukça anlaşılır” diye niteledi ve coğrafi bölünmeyi takiben 1974’ten sonra adaya gelen bu grubun adanın güneyiyle hiç teması olmadığını anımsattı. Nisan 2003’te kontrol noktalarının açılmasına rağmen Türkiyeli göçmenlerin çoğunun güneye geçememesi de ayrıca araştırmaya not düşüldü.
 

Buradaki tek istisnanın Kıbrıslı Türklerle evli olanlar ve bu karma evliliklerden doğan çocuklar olduğunu kaydeden akademisyenler iki gruba, bir siyasi varlık olarak KKTC’ye bağlı olup olmadıklarını sorduklarında her iki grupta ezici çoğunluğun “evet” yanıtını verdiğini kaydetti.

 



Kıbrıslı Türkler ve Türkiyeli göçmenler birbirini nasıl tanımlıyor?

Adanın kuzeyinde ayrı bir bölünme

t2-145.jpg

t1-153.jpg

Ankette her iki gruba, diğer grubu nasıl tanımladıkları da soruldu ve sonuçlar, her iki grubun da birbirlerine, büyük ölçüde, “güvenilir” ve “dost canlısı” gibi olumlu özellikler atfettiklerini gösterdi.

Kıbrıslı Türkler arasında her üç kişiden biri göçmenleri “farklı” olarak tanımladı; göçmenlerin de yüzde 18’i diğer grup için aynı şeyi söyledi.

Buna rağmen, iki grup arasındaki ilişkiyi değerlendirmeleri istendiğinde, her iki grupta da sadece yaklaşık yüzde beşlik bir kesim, ilişkinin iyi veya çok iyi olduğunu söylerken, çoğunluk, gruplar arasındaki ilişkinin kötü veya çok kötü olduğunu ifade etti.

Akademisyeler Sertaç Sonan, Ebru Küçükşener ve Enis Porat’ın bu bölümdeki sonuçlara dair yorumu şöyle:

“Bu bölümde sunulan anket sonuçları, Kıbrıslı Türklerin kendilerini etnik kökenlerinden ziyade Kıbrıs ve Kıbrıslılıkla özdeşleştirme eğiliminde olduğunu gösterirken, göçmenlerin çoğunluğunun ise Türkiye’yi ve Türklüğü kimliklerinin önemli bir unsuru olarak gördüğüne işaret etmektedir. Aynı zamanda, her iki gruptaki büyük çoğunluğun siyasi bir varlık olarak KKTC’yle güçlü bir bağa sahip olduğu görülmektedir. Dikkat çekici bir şekilde, her iki grup da birbirlerini olumlu sıfatlarla tanımlasalar da, iki grubun çoğunluğu aralarındaki ilişkiyi kötü olarak tarif etmiştir.”

t4-039.jpg

t5-010.jpg


Ortak istek: Demokratik bir ülkede yaşamak

grafik-1-dindar.jpg

Türkiyeli göçmenlerin yüzde 57,6’sı Kıbrıslı Türklerinse yüzde 23,7’si kendini “dindar” diye tanımlıyor

Anketin bulguları, Türkiyeli göçmenlerin neredeyse yarısının KKTC Cumhurbaşkanını liderleri olarak görmekte zorlandığını gösteriyor
 

Genel olarak göçmenlerin sağa, Kıbrıslı Türklerinse siyasi yelpazenin soluna doğru meylettiklerini söylemek mümkün
 

Kıbrıs’ın kuzeyinde yapılan araştırmaya göre Kıbrıslı Türkler ile Türkiyeli göçmenler arasında en keskin fikir ayrılığı cami ve ihaliyat koleji inşası konusunda ortaya çıkıyor.

Kıbrıslı Türklerin yüzde 60’ı cami, yüzde 64,3’ü de daha fazla ihaliyat koleji inşasına itiraz ediyor. Daha fazla cami yapılmasına Türkiyelilerin yüzde 47,3’ü, Kıbrıslı Türklerinse yüzde 20’si destek veriyor. Daha fazla ihaliyat koleji isteyenlerde ise bu oran sırasıyla yüzde 44,8 ve 14,7.

Ankete göre ülkede yaşayan Türkiyeli göçmenlerin yüzde 57,6’sı Kıbrıslı Türklerinse yüzde 23,7’si kendini “dindar” diye tanımlıyor.

Akademisyeler Sertaç Sonan, Ebru Küçükşener ve Enis Porat, 1665 kişiyle yaptıkları ve vatandaşların Kıbrıs'ın kuzeyindeki farklı siyasi ve sosyal meselelere yönelik tutumlarını ortaya çıkaran ankette Kıbrıslı Türk ve Türkiy’den göçmenlerin dine ve dini değerlere karşı tutumlarını da inceledi.

“Kuzey Kıbrıs'ta Siyaset ve Toplum: Bir Anket Çalışması” başlığıyla raporlanan anketin sonuçlarına göre Kıbrıslı Türkler, kendilerini Türkiye’den gelen insanlardan özellikle yaşam tarzı, kültürel özellikler ve dindarlık üzerinden ayırıyor.

 

Dini değerler üzerinden farklılık

“Herhangi bir dine mensup musunuz?” sorusunu yanıtlayan 1665 kişinin çoğu bir dine inandıklarını belirtti ancak bu çoğunluğun büyük bir kısmı belirgin bir farklılık gösterdi. Türkiyeli göçmenlerin yüzde 91’lik büyük çoğunluğu bir dine inandıklarını ifade ederken, Kıbrıslı Türk dini inanç sahiplerinin oranı yüzde 70 ile göçmenlerinkinden daha düşük kaldı.

Kıbrıslı Türklerin yaklaşık üçte biri (yüzde 30), herhangi bir dine inanmadıklarını belirtirken, bu oran göçmenler arasında her on kişide birin altında çıktı.

Her iki grupta bir dine inandığını belirtenlerin neredeyse tamamı Sünni mezhebine mensup olduğunu ifade etti. Türkiyeli göçmen grubunda yüzde 3,8’lik Alevi bir azınlık yer aldı. Kıbrıslı Türklerin içindeki Alevilerin oranı ise yüzde birin altında çıktı.

“Camiye gidip gitmediğinize bakmaksızın, kendinizi dindar bir kişi olarak görüyor musunuz?” sorusunu yanıtlayan Kıbrıslı Türklerin cevaplarıyla Türkiyeli göçmenlerin cevapları arasında ciddi bir fark gözlemlendi.

Türkiyeli göçmenlerin yarısından fazlası kendilerini “dindar” bir birey olarak kabul ederken, bu oran Kıbrıslı Türkler arasında dörtte birin altına düştü.

Bir dine ait olduğunu belirten Kıbrıslı Türklerin nerdeyse yarısı, aynı zamanda “dindar olmadıklarını” da belirtti. Buna karşılık, “dindar olmayan” Türkiyeli göçmenlerin oranı ise yüzde 17,1 ile oldukça düşük.

Araştırmayı yapan akademisyenler, anketin bu bölümündeki sonuçlara dair şu yorumu yaptı:

“Burada altı çizilmesi gereken önemli bir nokta da şudur ki, göçmenler arasında kendilerini dindar olarak tanımlayanların oranı (yüzde 57,6), DDA 2011 sonuçlarına göre yüzde 83,5 olan Türkiye’deki rakamdan önemli ölçüde düşüktür.”

Kıbrıslı Türkler ile Türkiyeli göçmenler arasındaki keskin bir fark, cenaze törenleri dışında dini seremonilere ne sıklıkla katıldıkları sorusunun yanıtında görüldü.

Kıbrıslı Türklerin üçte ikisi Müslüman olduklarını belirtmiş olsa da, yüzde 61,4'ü cenaze törenleri dışında camiye hiç gitmediklerini söyledi. Cenaze dışında camiye hiç gitmediklerini belirten Türkiyeli göçmenlerin oranı ise yüzde 25 ile önemli ölçüde daha düşük

Bu farklılaşma “Cuma Namazı” ve “Ramazan” ayında da geçerli. Türkiyeli göçmenlerin yüzde 11,5’i Ramazan ayında camiye gittiğini bildirirken, bu oran Kıbrıslı Türkler için yüzde 5 civarında. Benzer şekilde, Türkiyeli göçmenlerin yaklaşık onda üçünün (yüzde 29,3) “Cuma Namazına”’ gittiği görülürken, Kıbrıslı Türklerin sadece yüzde 8,2’lik küçük bir kesimi böyle bir alışkanlığı olduğunu ifade etti.

Sadece bayram namazlarına giden Kıbrıslı Türklerin oranı (yüzde 16,5), Türkiyeli göçmenlerin (yüzde 14,9) oranının önüne geçti.

Ankete katılanlara kamuoyunda hararetli tartışmalara neden olan son yıllarda Türkiye’nin finansmanı ile Kuzey Kıbrıs’ta birçok cami ve bir dini okul inşa edilmesine dair sorular da soruldu.

 

Cami ve ilahiyat koleji konusunda keskin fikir ayrılığı var

grafik-2-cami-ilahiyat.jpg


Araştırmada daha fazla cami ve ilahiyat okulu açılmasını destekleyip desteklemedikleri sorusuna verilen yanıtlar, Kıbrıslı Türkler ile Türk göçmenler arasında keskin bir fikir ayrılığı olduğunu gösterdi.

Türkiyeli göçmenlerin yüzde 47,3’lük oranla neredeyse yarısı daha fazla cami inşa etme fikrine destek verdiklerini ifade ederken bu oran Kıbrıslı Türkler arasında yüzde 20 çıktı.

Yüzde 60’lık oranla Kıbrıslı Türklerin belirgin bir çoğunluğu daha fazla cami inşa etme fikrine itiraz ederken, Türkiyeli göçmenler arasında bunu desteklemeyenlerin oranı yüzde 30.

“KKTC’de daha fazla ilahiyat koleji açılmasını destekliyor musunuz?” sorusu sorulduğunda, Türkiyeli göçmenlerin neredeyse yarısı (yüzde 44,8) bu fikri desteklediğini belirtirken, Kıbrıslı Türkler arasında sadece yüzde 14,7’lik küçük bir azınlığın buna destek verdiği görüldü.

Daha fazla cami inşa edilmesine ilişkin görüşlerine paralel olarak, Kıbrıslıların neredeyse üçte ikisi (yüzde 64,3) daha fazla ilahiyat koleji kurulmasına karşı olduklarını ifade etti.

Akademisyenlerin bu sonuçlara ilişkin yorumu da şöyle:

“Bulgularımız, dine ve ilgili konulara yönelik tutumların hâlâ iki grubu ciddi şekilde böldüğünü göstermektedir. Göçmen grubunun üyeleri, daha dindar olma ve dinin toplumdaki etkisini artırmayı amaçlayan politikalara daha açık eğilimindedir.”

 

Kuzey Kıbrıs’ta demokrasi kültürü

Kıbrıslı Türkler ve Türkiyeli göçmenler demokrasi ve demokratik değerlere yönelik tutumlarda benzeşiyor

grafik-3-demokratik.jpg

Anketin sonuçlarında buraya kadar, her kategoride iki grup arasında dikkate değer bir farklılık olduğu görülürken bundan farklı olarak, iki grubun demokrasi ve demokratik değerlere yönelik tutumları söz konusu olduğunda, güçlü bir benzerlik ortaya çıkıyor.

Demokrasi ile yönetilen bir ülkede yaşamak, Kıbrıslı Türk (yüzde 91,9) ve Türkiyeli göçmenlerin (yüzde 93,3) ezici çoğunluğu için önemli veya çok önemli.

Kıbrıslı Türklerin yüzde 86,3’ü “demokratik bir siyasi sisteme sahip olmayı” iyi ya da çok iyi bir şey olarak tanımladı. Aynı zamanda, ironik bir şekilde, katılımcıların yüzde 31,2’si “parlamento ve seçimlerle uğraşmak zorunda olmayan güçlü bir lidere sahip olmayı” iyi bir şey olarak gördüklerini belirtti.

Kıbrıslı Türk katılımcılar, dini kurallara ve liderlere dayalı bir idare (yüzde 81,7) ve askeri yönetime (yüzde 78,4) karşı da açık bir karşı duruş belirtti. Teknokratlardan oluşan bir hükümet de ankete katılanların sadece dörtte bir kadarı (yüzde 27,7) tarafından iyi bir siyasal sistem olarak tanımlandı.

Kıbrıslı Türklere benzer şekilde, Türkiyeli göçmenlerin de yüzde 88,8’i de demokrasinin iyi veya çok iyi bir siyasi sistem olduğunu söyledi. Fakat, yine Kıbrıslı Türklere benzer şekilde, yüzde 35,1’lik önemli bir kesim, aynı zamanda “parlamento ve seçimlerle uğraşmak zorunda olmayan güçlü bir lidere sahip olma” hakkında olumlu görüş bildirerek, bu güçlü görüşle çelişti.

Kıbrıslı Türklere kıyasla dini değerlere karşı daha olumlu bir tutum sergilemelerine rağmen, Türkiyeli göçmenlerin de teokratik bir yönetimi desteklemedikleri görüldü. Ankete katılanların sadece yüzde 7,7’si böyle bir yönetim şeklini iyi ya da çok iyi bir sistem olarak nitelendirdi.

“Sizce bu ülke ne derece demokratik bir düzenle yönetiliyor?” sorusuna cevaben, her iki grup da benzer görüşler ifade etti. Hem Kıbrıslı Türklerin hem de Türkiyeli göçmenlerin çoğunluğu KKTC’yi demokratik olarak değerlendirirken, her iki gruptan yaklaşık dörtte birlik bir kısım demokrasi seviyesini kötü veya çok kötü olarak nitelendirdi.

Her iki gruptan katılımcılara “genel olarak bugünlerde hayatınızdan ne kadar memnunsunuz?” diye sorulduğunda, her iki grubun yaşam memnuniyet düzeylerinin paralel olduğu ortaya çıktı. Her iki grubun çoğunluğu hayattan memnuniyet duyduğunu söylerken, sadece yüzde 15’lik bir kesim memnuniyetsizliğini dile getirdi.

Araştırmaya katılanlara “Genelde erkekler kadınlardan daha iyi siyasi lider olurlar” ifadesine katılıp katılmadıkları da soruldu. Her iki grup bu soruya benzer cevap verdi ve her iki grubun yaklaşık üçte ikisi cinsiyet eşitliğini destekleyen bir pozisyon aldı.

Araştırmayı yürüten akademisyenler bu noktada, Türkiyeli göçmenlerin bu soruya verdikleri cevapların, tıpkı dindarlık ile ilgili soruda olduğu gibi, Türkiye’de aynı soruya verilen cevaplardan oldukça farklı olduğunun altını çiziyor. DDA 2012 sonuçlarına göre, Türkiye’de ankete katılanların sadece yüzde 28,5’i bu ifadeye katılmadığını söylerken, yüzde 68’inin buna katıldığını beyan ettiği kaydedildi.

Diğer insanlara güvensizlik eşit

“Sizce genelde insanlara güvenilebilir mi yoksa, insanlarla ilişkilerde çok dikkatli mi olunmalı?’ sorusuna verilen yanıtlar her iki grubun da diğer insanlara karşı eşit derecede güvensiz olduğunu gösteriyor.

Her iki gruptaki yaklaşık on kişiden dokuzunun “dikkatli olunmalı” cevabını vermesi, kişilerarası güven düzeyinin her iki grupta da son derece düşük olduğuna işaret ediyor.

Her iki gruptaki çoğunluğun KKTC’deki demokrasi seviyesine geçer not verip yaşamlarından memnun olduklarını bildirmeleri demokratik kültür için iyi bir işaret olarak yorumlanırken “ Öte yandan, kişilerarası güven düzeyi korkutucu derecede düşüktür” değerlendirmesi yer aldı.

 

Herkes siyasal sistemden şikayetçi

 “Kuzey Kıbrıs’ta siyasal kültür” başlıklı bölüme göre Kıbrıslı Türkler ve Türkiyeli göçmenler KKTC vatandaşı olmaktan gurur duyuyor ancak ülkedeki sistemden memnun değil


Anketin bulguları, göçmenlerin neredeyse yarısının KKTC Cumhurbaşkanını liderleri olarak görmekte zorlandığını gösteriyor


Genel olarak göçmenlerin sağa, Kıbrıslı Türklerinse siyasi yelpazenin soluna doğru meylettiklerini söylemek mümkün

Kıbrıs'ın kuzeyinde yaşayanların farklı siyasi ve sosyal meselelere yönelik tutumlarının araştırıldığı ankete göre hem Kıbrıslı Türkler hem de Türkiyeli göçmenler siyasal sistemden memnun değil.

Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşayan Kıbrıslı Türklerin ve Türkiyeli göçmenlerin siyasal kültürlerinin karşılaştırmasını da sunan anketin raporu, her iki grup da KKTC vatandaşı olmaktan gurur duyduklarını söylemesine rağmen, KKTC’nin siyasal sisteminden gurur duymadıklarını gösterdi.

KKTC’de yaşayan ancak vatanları olarak Türkiye’yi gören göçmenlerin yüzde 72,4’lük bir çoğunluğu KKTC vatandaşı olmaktan da gurur duyduklarını ifade etti.

Benzer şekilde, Kıbrıslı Türklerin de yüzde 81’i KKTC vatandaşı olmaktan gurur duyuyor.


Bulgular, her iki grubun da KKTC vatandaşı olmaktan gurur duyduklarını söylemesine rağmen, KKTC’nin siyasal sisteminden gurur duymadıklarını gösteriyor.

Her iki grubun çoğunluğu (Kıbrıslı Türklerin yüzde 53,7’si ve Türkiyeli göçmenlerin yüzde 52,6’sı) KKTC’nin siyasal sisteminden gurur duymadıklarını söyledi. Ayrıca her iki grubun da üçte ikisinden fazlası, ülkede işlerin yanlış yöne gittiğine inanıyor.

Kıbrıslı Türklerin sadece yüzde 16,7’si, göçmenlerinse sadece yüzde 10,4’ü işlerin doğru yönde gittiği görüşünü taşıyor.

Anket sonuçlarına göre Kıbrıslı Türklerin yüzde 56’sı, Türkiyeli göçmenlerin ise yüzde 55’i siyasette aktif değil.

Yüzde 24 ve yüzde 22’lik oranlarla “KKTC siyasetinde aktifim” ifadesine katıldığını söyleyen Kıbrıslı Türkler ve Türkiyeli göçmenler, benzer siyasal katılım düzeyleri belirtti.

Türkiyeli göçmenlerin yüzde 53,3’ü ve Kıbrıslı Türklerin yüzde 57,9’u siyasi haberleri takip ettiklerini ifade etti.

KKTC ile Türkiye arasındaki güçlü bağlar dikkate alınarak, her iki gruba da Türkiye’deki siyasete ilgi duyup duymadıkları da soruldu. KKTC’deki siyasete ilgi düzeylerine paralel olarak, Kıbrıslı Türklerin yüzde 58,9’u Türkiye’deki siyasetle de ilgilendiklerini söyledi. Türkiyeli göçmenlerse, Türk siyasetine (yüzde 77,1), Kıbrıs Türk siyasetine kıyasla çok daha fazla ilgi duyduklarını bildirdi. Benzer sorulardaki bulguları da destekler nitelikte olan bu durum Türkiyeli göçmenlerin hala Türkiye’ye karşı güçlü bir transnasyonel bağa sahip olduklarını gösteriyor.


KKTC yoksa TC Cumhurbaşkanı’nı mı lider görüyorlar?


Bulgular, göçmenlerin neredeyse yarısının KKTC Cumhurbaşkanını liderleri olarak görmekte zorlandığını gösteriyor

grafik4-lider.jpg
Ankette “Hangisini lideriniz olarak görüyorsunuz?” sorusuna verilen cevaplarda, Kıbrıslı Türk grubun çoğunluğunun bağlılığının KKTC Cumhurbaşkanı’na olduğu gözlemleniyor. Diğer yandan, Türkiyeli göçmenlerin yüzde 39,2’lik oranla önemli bir bölümünün bu soruya cevaben her ikisi de seçeneğini tercih ettiği, üçte biri kadarının ise sadece Türkiye Cumhurbaşkanı dediği görülüyor.

Bulgular, göçmenlerin neredeyse yarısının KKTC Cumhurbaşkanını liderleri olarak görmekte zorlandığını gösteriyor.


‘Çözüm için yine evet’

grafik-1-referandum.jpg


"Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum liderlerin üzerine anlaştığı ve 3 garantör ülkenin onayladığı, siyasal eşitliğe dayalı iki bölgeli iki toplumlu bir çözüm anlaşmasının referanduma götürülmesi durumunda ne yönde oy kullanırdınız?" sorusuna Kıbrıslı Türk kökenliler % 60, KKTC yurttaşı Türkiyeli göçmenler % 44.7 oranına evet diyor.

Kıbrıslı Türklerin % 23.8'i, Türkiyeli göçmenlerin % 36.4 böylesi bir referanduma HAYIR yanıtını veriyor. Yüzde 15 ile 19 arasında bir grup ise kararsız kaldığını söylüyor.

Çözüm senaryolarına bakış

İki Devlet

İki devlete Kıbrıslı Türklerin yüzde 40’ı tam destek verirken Türkiyeli göçmenlerin yüzde 39’u ise tamamen karşı… Bu grubun yüzde 35.6’sı destek veriyor.
 

Federal çözüm
 

 Kıbrıslı Türklerin yüzde 42,5’i tamamen desteklerken, yüzde 26’lık grup bunun uzlaşılabilecek bir çözüm olabileceğini ifade etti. Kıbrıslı Türklerin sadece yüzde 22,8’i federal çözüme tamamen karşı çıktı. 

Türkiyeli göçmen grubun yüzde 39,8’i federal çözüm modeline tamamen karşı dururken, yüzde 32.6’sı destek verdi.

Türkiye’ye ilhak
 

Kıbrıslı Türklerin yüzde 53,2’si ilhaka karşı çıkıyor, Türkiyelilerin yüzde 44,2’si ise tamamen destekliyor.

"Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum liderlerin üzerine anlaştığı ve 3 garantör ülkenin onayladığı, siyasal eşitliğe dayalı iki bölgeli iki toplumlu bir çözüm anlaşmasının referanduma götürülmesi durumunda ne yönde oy kullanırdınız?" sorusuna Kıbrıslı Türk kökenliler % 60, KKTC yurttaşı Türkiyeli göçmenler % 44.7 oranına evet diyor.

Kıbrıslı Türklerin % 23.8'i, Türkiyeli göçmenlerin % 36.4 böylesi bir referanduma HAYIR yanıtını veriyor. Yüzde 15 ile 19 arasında bir grup ise kararsız kaldığını söylüyor.

Araştırmaya göre Kıbrıslı Türkler, Türkiye ile KKTC arasında “iki kardeş ülke” ilişkisi istediklerini belirtti. Türkiyeli göçmenler arasında ise en popüler cevap anavatan-yavru vatan ilişkisi oldu. Öte yandan, neredeyse her dört kişiden biri “iki kardeş devlet” arasındaki ilişkinin ötesine geçerek iki ayrı devlet ilişkisini seçti.

20 Ocak-3 Şubat 2018 tarihleri arasında 1665 KKTC vatandaşıyla Lipa Danışmanlık tarafından yüz yüze görüşme yöntemiyle yapılan anket ve 2021’de tamamlanan araştırma raporu, Kıbrıs'ın kuzeyinde yaşayanların farklı siyasi ve sosyal görüşlerini irdeliyor.

grafik-mudahale.jpg
 

“İçişlerine müdahale” rahatsız ediyor

Ankette katılımcılara “Bence Türkiye, KKTC’nin içişlerine çok fazla karışıyor” cümlesine ne oranda katıldığı da soruldu. Göçmenlerin neredeyse yarısı bu ifadeye katılmazken, aşağı yukarı aynı orandaki Kıbrıslı Türk katılımcı ise bu ifadeyle hemfikir olduğunu söyledi.
“Türkiye’nin KKTC’ye yönelik politikalarından memnunum” cümlesine katılıp katılmadıkları sorulan Kıbrıslı Türk katılımcılar arasında dikkat çekici bir şekilde, en yaygın cevap “ne katılıyorum ne katılmıyorum” oldu.
Anket, en son seçim süreçleri öncesinde yapıldı.

Araştırmayı yürüten akademisyenler bu sonucu “Açıkça görülüyor ki, bu grup, Türkiye hükümetinin Kıbrıs’ın kuzey kesimine yaklaşımı hakkında karışık hislere sahiptir” diye yorumladı.

Anketi yanıtlayan Kıbrıslı Türklerin yaklaşık üçte biri Ankara’nın KKTC karşısındaki siyasi duruşundan memnun olmadığını söylerken yaklaşık yüzde 30’u ise memnuniyetini dile getirdi.

Buna karşın, göçmenlerin neredeyse yarısı (yüzde 46,7) Türkiye’nin politikalarından memnun olduklarını söylerken, bu gruptaki üçte birlik bir kesim “ne katılıyorum ne katılmıyorum” diyerek belirsiz bir tutum gösterdi. Aşağı yukarı her beş kişiden biri ise memnuniyetsizliğini dile getirdi.

Bu soruya verilen cevaplar irdelendiğinde genel olarak, Kıbrıslı Türklerin Türkiye ile ilişkilerin yeniden yapılandırılması yönünde bir eğilim gösterdiği söylenebilirken, Türkiyeli göçmenlerin mevcut durumdan daha az rahatsız olma eğilimi taşıdıkları görülüyor.

senaryo-1.jpg

senaryo-2.jpgsenaryo-3.jpg

senaryo-4.jpgsenaryo-5.jpg

5 senaryo: Öncelikli tercih federal çözüm

Kıbrıslı Türkler, Türkiyeli göçmen gruba kıyasla, statükodan daha fazla rahatsız olduğunu söyledi; olası bir federal çözüme daha fazla destek beyan etti ve ve yeniden birleşme durumunda, bir Kıbrıslı Rum komşuya sahip olma fikrine daha sıcak baktığını ifade etti

Ankette Kıbrıslı Türkler ve göçmenlerin adanın mevcut bölünmüşlüğüne ve Kıbrıs sorununun çözümü için alternatif modellere karşı tutumları incelendi ve Kıbrıs sorununun çözümünün ardından Kıbrıslı Rum bir komşuya sahip olma hakkındaki düşünceleri de ele alındı.

Bu bölümdeki ilk soruda katılımcılara “Kıbrıs adasının bölünmesi beni rahatsız ediyor” ifadesine katılıp katılmadıkları soruldu.

Her iki grubun çoğunluğu da adada devam eden bölünmeyi onaylamadıklarını ifade etti.

 

5 senaryo

Bununla birlikte, bu bölünmenin nasıl sona erdirileceği konusundaki görüşleri birbirinden ayrılıyor.

Beş olası senaryo sunularak çözüm modellerini ne ölçüde destekledikleri sorulan anket katılımcıları “statükonun devamı, Türkiye tarafından ilhak, iki devletli çözüm, Kıbrıs Cumhuriyeti çatısı altında üniter bir devlet, siyasi eşitliğe dayalı iki bölgeli, iki toplumlu bir federasyon” seçenekleri arasından tercih yaptı.

Kıbrıslı Türkler ve Türkiyeli göçmenlerin bu soruya yantıları birbirinden oldukça farklı oldu.

Katılımcılara sunulan ilk senaryo, bölünmüşlüğün devamı olarak da anlaşılabilecek olan statükonun devamıydı. Kıbrıslı Türklerin yarıya yakını (yüzde 46,3) statüko ve bölünmenin devamına kesin bir şekilde karşı olduklarını ifade ederken, beşte biri bunu tamamen desteklediklerini söyledi.

Öte yandan, Türkiyeli göçmenlerin üçte biri statükonun devam etmesini çok olumlu bir senaryo olarak algılarken, grubun di ğer bir üçte birlik kesimi bunun tam tersini düşündüğünü ifade etti.


Kıbrıslı Türklerin yüzde 53,2’si ilhaka karşı çıkıyor, Türkiyeli göçmenlerin 44,2’si ise tamamen destekliyor


Ankette çözüm alternatiflerinden en tartışmalısı olan “KKTC’nin Türkiye tarafından ilhak edilmesi” senaryosu, Kıbrıslı Türklerin yüzde 53,2 çoğunluğu tarafından kesinlikle karşı çıkılan bir senaryo olarak dikkat çekti. Anket katılımcısı Kıbrıslı Türklerin beşte biri ise bu modele tamamen destek verdi.

Türkiyeli göçmenlerin yüzde 44,2’si için ilhak tamamen desteklenebilecek tatminkâr bir seçenek. Ancak, Türkiyeli göçmenler arasında da, neredeyse üçte bire varan bir oranda, bu seçeneğe kesinlikle karşı çıkan büyük bir grup var.


İki devlete Kıbrıslı Türklerin yüzde 40’ı tam destek verirken Türkiyeli göçmenlerin yüzde 39’u tamamen karşı göçmenlerin 44,2’si ise tamamen destekliyor


Özellikle Kıbrıs Türk sağı tarafından ideal çözüm olarak kabul edilen KKTC’nin uluslararası alanda tanınacağı iki devletli çözüm, ankete katılan Kıbrıslı Türklerin yüzde 40’ının tamamen desteklediği bir çözüm seçeneği oldu. Ancak ilginç şekilde Türkiyeli göçmenlerin neredeyse yüzde 39’u bu seçeneğe tamamen karşı çıktı.

Anketten çıkan dikkat çekici bir başka sonuç Kıbrıs Cumhuriyeti çatısı altında üniter bir modelde yeniden birleşmenin, Kıbrıslı Türklerin, çok küçük de olsa bir çoğunluğu tarafından “tatmin edici bir seçenek” ya da “karşılıklı ödün verilerek üzerinde uzlaşılabilecek bir çözüm” olarak görülmesi.

Araştırmayı yürüten akademisyenlere göre normal şartlarda bu, politik yelpazenin neresinde olursa olsun tüm politikacılar tarafından pek de savunulamayacak bir model olarak kabul ediliyor.


“Federal çözüm” bakış

Katılımcılara sunulan son çözüm modeli, iki toplumun liderleri tarafından Birleşmiş Milletler himayesinde uzun süredir müzakere edilen ve 2004’teki Annan Planı referandumunda yüzde 65’le destek verdiği model olan siyasal eşitliğe dayalı, iki bölgeli-iki toplumlu federasyon.

Kıbrıslı Türklerin yüzde 42,5’i bu modeli tamamen destekleyeceklerini söylerken, bir diğer yüzde 26’lık grup bunun bazı karşılıklı tavizlerle uzlaşılabilecek bir çözüm olabileceğini ifade etti. Anketi yanıtlayan Kıbrıslı Türklerin sadece yüzde 22,8’i federal bir çözüme tamamen karşı çıktı.

Adadaki Türkiyeli göçmen grubunun cevaplarına bakıldığında, bu çözüm modeline tamamen karşı olan Türkiyeli göçmenlerin oranı yüzde 39,8’e ulaşırken, federal bir modelden yana olanlar katılımcıların yaklaşık üçte birini oluşturuyor.

 

Yeni bir referandum olursa

Garantörlerin desteğiyle anlaşmaya varılıp referanduma götürülürse...

Soru farklı şekilde formüle edilip, katılımcılara, üç garantör devlet tarafından da desteklenen bir anlaşmaya varılıp, referanduma götürülmesi durumunda, nasıl oy kullanacakları sorulduğunda, Kıbrıslı Türk grubunun açık çoğunluğu lehte oy kullanacaklarını söyledi; sadece dörtte biri “hayır” oyu vereceğini ifade etti.

Göçmenlerden oluşan grupta “evet” oyu vereceğini söyleyenlerin oranı “hayır” oyu vereceğini söyleyenlerden daha fazla olsa da, iki grup arasındaki fark çok büyük değil ve “evet” oyu vereceğini söyleyenlerin oranı yüzde 50’nin altında çıktı.


Kıbrıslı Rum bir komşu: Kıbrıslı Türkler daha sıcak

Kıbrıslı Türklerin yaklaşık yarısı Kıbrıslı Rum bir komşusu olmasına olumlu bakarken, göçmenlerin yüzde 58’i buna karşı çıkıyor.

Bu bölümde son olarak, katılımcılara Kıbrıs sorununun çözümünün ardından bir Kıbrıslı Rum komşusu olmasını isteyip istemedikleri soruldu.

Kıbrıslı Türklerin yüzde 48,8’lik oranla yaklaşık yarısı Kıbrıslı Rum bir komşu sahibi olma konusunda olumlu görüş bildirirken, Türkiyeli göçmenlerin yüzde 58’le çoğunluğu ise Kıbrıslı Rum komşu sahibi olma fikrine karşı çıktı.


Göçmenler arasındaki tutumların değişimi

* Bulgular, göç dönemi ile Kıbrıs'la bağ oluşturma arasında bir ilişki olduğunu gösteriyor

* Ankete katılan 1665 kişiden 352'si 1970’lerin sonuna kadar adaya yerleşen ilk göçmen dalgasının parçasıydı. Bu gruptaki katılımcıların yüzde 40,5’i kendilerini ‘Kıbrıslı Türk’ veya ‘Kıbrıslı’ olarak tanımlıyor

*Federal bir çözümü en çok destekleyen alt grubun 1970’lerde gelen göçmenler olduğu anlaşılıyor

Kıbrıs’ın kuzeyinde siyaset ve toplum konusunda 1665 kişinin katılımıyla yapılan anketin sonuçları adaya 1970’lerde gelenlerin kendini Kıbrıslı Türk veya Kıbrıslı olarak tanımladığını ortaya koydu.

Akademisyeler Sertaç Sonan, Ebru Küçükşener ve Enis Porat’ın yürüttüğü araştırma için, 1665 kişiyle yapılan ve vatandaşların Kıbrıs'ın kuzeyindeki farklı siyasi ve sosyal meselelere yönelik tutumlarını ortaya çıkaran ankette son olarak göçmenler arasındaki tutumların değişimi irdelendi.

Göçmen grubu içerisindeki farklılıklar üzerinde durulan ankette, adaya varış zamanının, katılımcıların algı ve tutumları üzerinde bir rol oynayıp oynamadığı konusunda inceleme yapıldı.

Bu çerçevede, göçmen grubu, aileden adaya gelen ilk kişinin göç dönemine göre, dört alt gruba ayrıldı. Ardından, bazı sorular seçilerek göçmen grubundaki grup içi farklılıkları görmek için çapraz tablolama yapıldı.

Bazı sorularda, adaya geliş döneminin belirleyiciliğini gösteren net ilişkiler tespit edilirken; diğer sorulardaysa ilişki bu kadar belirgin olmadı.

İlk olarak bulgular, göç dönemi ile Kıbrıs'la bağ oluşturma arasında bir ilişki olduğunu gösteriyor.

Ankete katılan 1665 kişiden 352'si 1970’lerin sonuna kadar adaya yerleşen ilk göçmen dalgasının parçasıydı

Bu gruptaki katılımcıların yüzde 40,5’i kendilerini ‘Kıbrıslı Türk’ veya ‘Kıbrıslı’ olarak tanımladı.

Tüm katılımcılar arasında bu oran yüzde 31,5 olarak saptandı. Kendini “Kıbrıslı Türk” veya “Kıbrıslı” olarak tanımlayan katılımcıların sayısının 2000’lerde adaya gelen katlımcılar arasında yüzde 16’ya düştüğü dikkat çekti.

Bu bulgularla adaya ilk dalgalarda göç ednelerin sonraki dalgalarda gelen göçmenlere göre (en azından sübjektif kimlik açısınan) daha iyi entegre oldukları söylenebilir.

Göçmenlerin geliş dönemlerine göre vatan algısı incelendiğinde, kimlik algısına benzer bir resim ortaya çıkıyor. Daha önce gelenler arasında adayı vatanları olarak tanımlama eğiliminin daha yüksek olduğu görülüyor.

 

1970’lerde gelenler federal çözümü destekliyor

İlk dalga göçmenlerin neredeyse yarısı kuzey Kıbrıs’ı ya da hem kuzey Kıbrıs sorununun çözümü ile ilgili alternatif senaryolara gelince, federal bir çözümü en çok destekleyen alt grubun 1970’lerde gelen göçmenler olduğu anlaşılıyor.

Bu gruptaki açık çoğunluk (yüzde 56’nın üzerinde) ya bu modeli (federal çözümü= tamamen desteklediğini ya da uzlaşılabilir bir çözüm olarak gördüğünü ifade etti.

2000’lerde gelenler arasında bu sayı yüzde 36,5’e düşüyor. Ancak, biraz çelişkili bir şekilde, 1970’lerde gelenler ilhak seçeneğine de ciddi destek belirtti. Genel olarak, adaya geliş dönemi ile ilhak seçeneğine verilen destek arasındaki ilişkinin daha az belirgin olduğunu söylemek mümkün. Aynı şey Türkiye ile ilişkiler hakkındaki görüşler için de söylenebilir. Ana-yavru ilişkisinden en fazla memnun olan alt grup 1970’lerde gelenlerken (yüzde 54,83), en az memnun olanlar ise (yüzde 35,79) 1980’lerde gelenler oldu.

1970’lerde gelenler, diğer gruplara göre daha dindarken, 2000’lerde gelenler arasında dindar olmayan ve hiç dindar olmayanların oranı en yüksek. Bununla birlikte, daha fazla cami inşa edilmesine en güçlü destek, yine 2000’lerde gelenlerden oluşan alt gruptan çıktı.

Anket sonuçlarında adaya geliş dönemi ile cinsiyet eşitliğine yönelik tutum arasında bir ilişki olup olmadığına da bakıldı. Burada da, 1980’lerde ve 1970’lerde gelenlerin diğer iki gruptan biraz daha liberal olma eğiliminde olduğu söylenebilse de, net bir ilişki görmek mümkün oldu.

Göçmenlerin geliş dönemine göre tutumlarındaki varyasyonlar analiz edildiğinde, tutarlı bir model ortaya çıkmıyor. Çapraz tablo analizi, adaya geliş döneminin, kimlik ve vatan algısında önemli bir rol oynadığını ve daha önce gelmiş olmanın göçmenlerin Kıbrıs ile özdeşleşme olasılığını artırdığını gösterse de, bu bölümde ele alınan diğer sorularda, söz konusu ilişkinin bu kadar belirgin olmadığı görüldü.


yd-destek-gorseli-026.jpg

Bu haber toplam 9537 defa okunmuştur
İlgili Haberler