"Çözüm modeline önce halklar sahip çıkmalı”
Cumhuriyet Meclisi’nden yapılan açıklamaya göre, Siber, Kanal T’de yayınlanan “Açık Oturum” adlı programda soruları yanıtladı.
Cumhuriyet Meclisi Başkanı Sibel Siber, kamuoyunda tartışılan arazi kiralanması konusu ile ilgili Cumhuriyet Meclisi Başkanlığı adına Başsavcılıktan istediği görüşün hükümete iletildiğini, bu konuda hükümetin hukuki görüş doğrultusunda gereğini yapacağına inandığını belirtti.
Başsavcılıktan, Bakanlar Kurulu’nun 5 yıldızlı otel için kiralama kararının Anayasa ve ilgili yasalara uygun olmadığı görüşü geldiğini ifade eden Siber, kendi Başbakanlığı döneminde de yine benzer kiralamalarla ile ilgili aldığı hukuki görüşe göre birtakım arazi kiralamalarını iptal ettiklerini söyledi.
Cumhuriyet Meclisi’nden yapılan açıklamaya göre, Siber, Kanal T’de yayınlanan “Açık Oturum” adlı programda soruları yanıtladı.
Yeniden başlayacak Cenevre sürecini de değerlendiren Siber, Rum liderin güvenlik ve garantiler konusundaki tutumunu eleştirdi. Siber, “Rum liderin iddia ettiğinin aksine, garantilerin devam etmesini isteyen Türkiye’den ziyade Kıbrıs Türk halkıdır” dedi.
“Sosyal adalet anlayışı ile hareket edilmeli"
Son günlerde kamuoyunun gündeminde olan arazi kiralanması konuları hakkında soruları yanıtlayan Siber, KKTC’nin bir hukuk devleti olduğunu ifade ederek, KKTC’yi yaşatmanın sadece atılacak nutuklarla değil, hukukun üstünlüğü, sosyal adalet ilkelerine yöneticilerin sahip olması ile olabileceğini belirtti.
Anayasa’nın 159. Maddesinin ve İTEM yasasının gayet net ve açık olarak bu arazilerin hangi şartlarda eşdeğer kapsamından çıkarılacağını yazdığını söyleyen Siber, Eşdeğer kapsamından arazi çıkarmanın ancak “kamu yararına” olan kullanımlarla kısıtlı tutulduğunu ve “kamu yararının” ne olduğu konusunun da yasada açık olduğunu kaydetti.
Yine 1987 yılında alınan Anayasa Mahkemesi kararına da vurgu yapan Siber, kararda turizm amacıyla arazilerin eşdeğer kapsamından çıkarılarak kiralanmasının yasal olmadığını belirtti.
Ülkede yaşayan insanların yaşam kalitesinin yüksek olması için her bir bireyin kendini güvende hissetmesi gerektiğini ifade eden Siber, “Devlet olanaklarından yararlanmada, yurttaşlar arasında ayrım gözetmeksizin sosyal adalet anlayışı ile hareket edilmeli” dedi.
“Siyasi irade yaptığı hatayı düzeltmeli”
Arazi kiralamaları ile ilgili yaşanan sürece seyirci kalıp hiç bir şey olmamış gibi davranmanın, “daha önce de olduydu” diyerek sorgulamamanın, bundan sonra bu tip olabilecek hadiselere de örnek teşkil edebileceğini vurgulayan Siber, Başsavcılığa konu ile ilgili yazı yazıp görüş istediklerini söyledi.
Meclis’in yasama yanında en önemli görevlerinden birinin hükümeti denetlemek olduğunun altını çizen Siber, turizm maksatlı olarak Lefkoşa’da bir arazinin Bakanlar Kurulu kararıyla kiralanması ile ilgili savcılıktan görüş istendiği ve geçtiğimiz gün başsavcılık görüşünün geldiğini söyledi.
Başsavcılıktan, Bakanlar Kurulu’nun 5 yıldızlı otel için kiralama kararının Anayasa ve ilgili yasalara uygun olmadığı görüşü geldiğini ifade eden Siber, kendi Başbakanlığı döneminde de yine benzer kiralamalarla ile ilgili aldığı hukuki görüşe göre birtakım arazi kiralamalarını iptal ettiklerini söyledi.
Başsavcılıktan gelen görüşü Başbakana ilettiklerini ifade eden Siber şöyle devam etti:
“Başsavcılık devletin hukuki görüş aldığı bir kurumdur ve hukuk devletinde bizler bu görüşlere göre uygulamalarımızı yaparız, yapmalıyız. Hukukun üstünlüğü ilkesi ve hukuk devleti kurallarına göre bu alınan kararın Bakanlar Kurulu’nda iptal edileceğine inanmaktayım. Aksi hukuku hiçe saymak olur.”
“Sosyal adaleti zedeliyor"
Turizm yatırımlarının teşvik edilmesi gerektiğini ancak bunun yolunun bu şekilde olmaması gerektiğini söyleyen Siber, bu tür uygulamaların sosyal adaleti zedelediğini, özgüven ve aidiyet duygusuna zarar verdiğini belirtti.
Siber, kişisel görüşüne göre de, artık 5 yıldızlı otel yerine eko turizm yatırımlarına ağırlık verilip desteklenmesi gerektiğini söyledi.
“Çözüm modeline önce halklar sahip çıkmalı”
Programda, Kıbrıs sorunu konusunda da soruları yanıtlayan Siber, müzakerelerde arzu edilenin iki tarafın da içine sindirebildiği bir çözümle kalıcı barışın sağlanması olduğunu söyleyerek çözüm arzusu ile realitenin farklı şeyler olduğunu ifade etti.
Önemli olanın halkların barışması olduğunu vurgulayan Siber, “Zorlama ile imzalanacak bir çözüm modelinin yaşayabilir olması zordur. Çözüm modeline önce halklar sahip çıkmalıdır” dedi.
Federasyonu, federasyon kavramını, birlikte yaşama ve barış kültürünü içselleştirmiş, o olgunluğa erişmiş toplumların kurabileceğini belirten Siber, Güney Kıbrıs’ta halkın bir federal çözüme ne kadar olumlu baktığına dair şüpheleri olduğunu ve gerek Rum liderin açıklamaları, gerekse Rum basınında çıkanlara bakıldığı zaman böyle bir olumlu algının varlığından söz etmenin zor olduğunu ifade etti.
“Güney’in federal bir çözüme istekli olduğu algısı yok”
Başkan Siber, tutanaklarda Rum tarafının isteklerine bakıldığı zaman federasyondan ziyade bir üniter devlet arzusunun gayet net görülebileceğini belirtti.
Siber şöyle devam etti:
“Rum liderin yaklaşan seçim nedeniyle tavır değiştirdiği söylemleri var; aslında esas düşünülmesi ve kaygı duyulması gereken, Güney’de federal çözüm ve barış söylemleri ile yürütülen bir propagandanın prim yapmadığı gerçeğidir. Halbuki bizde son Cumhurbaşkanlığı seçiminde çözümü gerçekleştireceğini söyleyen aday kazandı. Federal çözümü vurgulayarak kazandı. Kıbrıs Türk halkı iradesini çözüm ve barış yönünde kullandı. Ama ne yazık ki böyle konuşan bir liderin Güney’de kazanma şansının olmadığı anlaşılıyor. O nedenle Güney’de halkın federasyonu ne derecede istediği ve federal çözüme ne kadar hazır olduğu konusunda bir referanduma ihtiyaç var diye düşünüyorum. Düşünün, artık müzakerelerde sona yaklaşıldığı sinyalleri verilirken, çözümün temel parametresi olan siyasi eşitlik konusunda bile ayak sürüyen bir Rum lider var...”
“Garantileri isteyen Kıbrıs Türk halkıdır”
“Rum liderin, çözüm için Türkiye’nin garantileri kaldırmasını beklediği yorumunu” eleştiren Siber, güvenlik ve garantiler konusunda hassasiyeti olan ve garantilerin devamından yana olanın Kıbrıs Türk halkı olduğuna işaret etti.
Siber, müzakere ruhuna aykırı söylemlerle açıkça geri adım attığı belli olan ve çoğu gözlemci tarafından da eleştirilen Rum liderin amacının, olası bir çözümsüzlükte uluslararası kamuoyu baskısından kurtulmak ve eleştiri oklarını Türkiye tarafına çevirmek olduğunu söyledi.
“Garanti anlaşmasının Avrupa Birliği (AB) hukukuna uygun olmadığı” konusunun yanlış ve maksatlı olduğunu ifade eden Siber, Rum kesiminin, “Garanti ve İttifak Anlaşmaları” ile birlikte AB’ye alındığını kaydetti.
Halkın onay vereceği ve halka güven verecek bir anlaşmanın önemine dikkat çeken Siber, liderlerin imzalayacağı bir çözümün halkın bilgisine getirileceğini ifade etti.
Siber, Kıbrıs sorununun toplumsal bir sorun olduğunu, bir partinin ya da kişinin değil tüm halkın birlikte karar vereceği bir mesele olduğunun altını çizdi.
"Olumsuzlukla sonuçlanırsa, dünya objektif değerlendirmeli"
Siber şöyle devam etti:
“Tüm arzumuz müzakerelerden olumlu sonuçlar çıkmasıdır. Ancak olumsuz bir sonuç çıkarsa da, bu sonucun objektif olarak değerlendirilmesini istiyoruz. Gerek BM gerekse uluslararası gözlemcilerin bu konuda objektif değerlendirme yapması gerekiyor. Bu iki toplum federasyon temelinde anlaşamayacaksa, bu durum geçmiş 50 yılın müzakereleri de göz önünde bulundurulup, samimi bir şekilde açıklanmalıdır. Toplumlar veya toplumlardan biri federal çözüm modeline hazır değilse, federasyon gerçekleşemez. Eğer böyle bir sonuç çıkarsa, saygı duyulmalı, bu konu tabu olmaktan çıkarılmalı ve yeni bir uzlaşı zemininde başka formül arayışına geçilmelidir. Belki de çözüme uygun olan model, yeni zeminde yaratılabilir ve arzulanan çözüme bizi ulaştırabilir. Örneğin federal devlette iki toplumun aynı Meclis çatısında olacağı bir modelden ziyade zayıf bağlarla ilişki içinde olacağı bir konfederasyon modeli tartışılabilmelidir. Zaten bunun hem Güney’de hem Kuzey’de çözüm ve barış taraftarları tarafından da zaman zaman tartışılıyor olduğunu görmekteyiz.”
“Rum tarafı üniter devletinden taviz vermek istemiyorsa, siyasi eşitlik anlayışından uzaksa, bu federasyon ilkelerine ters bir durumdur. Bu durumda yeni formülün tartışılabilmesi gerekir” diyen Siber, federal çözüm olmayacaksa kavga etmek yerine yeni bir uzlaşı zemininin yaratılabilmesinin önemini vurguladı.
Çözümsüzlük durumunda, faturanın Kıbrıs Türk halkına ödetilmemesi gerektiğini vurgulayan Siber, çözüme ulaşılsın veya ulaşılmasın, mutlaka izolasyon ve ambargoların kaldırılması ve bu yönde mücadele edilmesi gerektiğini vurguladı.