Çözüm önerisi: Kuzey Kıbrıs’ı Norveç’e bağlasak!
Avrupa'nın petrol ve doğal gaz zengini Norveç'te, elektrikli araç sayısı benzinli araç sayısını geçti…
Rakamlar önemli değil…
Burada önemli olan “zihniyet”tir!
-*-*-
Nasıl mı?
Açıklayalım…
-*-*-
Normal koşullarda, Norveç’te benzin ve dizel araç satışları teşvik edilmeli…
Çünkü benzin ve mazot üreten zengin iş insanları ya da dev şirketler, bunu böyle istiyor!
Siyasileri satın almak çok mu zor yani?
Zor olmalı…
-*-*-
Tam açıklayamadım mı?
Bir daha deniyorum:
Şimdi Norveç, KKTC gibi bir ülke olsaydı, burada insanlar, çevre dostu araçlar falan düşünülmeyecek ve hamasi nutuklarla, dev petrol şirketleri pohpohlanacaktı!
-*-*-
Şöyle bir örnek vereyim; belki alakası yok ama bağlantı kurabilirsiniz!
Efendim, Kıbrıs Toplum ve Sağlık Bilimleri Üniversitesi kimindir?
Türkiye’de faşist partinin bir vekilinin!
-*-*-
Peki mesela KKTC Cumhurbaşkanı veya hükümetinin elemanlarına göre, KKTC’de yüksek öğrenime zarar vermeye çalışan kimdir?
“Tabii ki Rumlar!”…
Ersin Tatar daha geçenlerde böyle bir şey söylemişti!
-*-*-
Oysa bahse konu MHP’li vekilin üniversitesinin ortağı ve yöneticisi, dün bir yardımcısı ile birlikte Güzelyurt’ta mahkeme huzurundaydı…
-*-*-
Kardeşim üniversite sahibi ile ortağı aynı şey değil ki!
Öyle mi diyorsunuz?
Ben de size, hadi oradan diyorum!
-*-*-
Güzelyurt Kaza Mahkemesi’nde ilk tahkikat duruşmasında ara karar verildi…
Güzelyurt Kaza Mahkemesi Yargıcı Gülay Süleymanoğlu Uğur, ilk tahkikat duruşmasında sanıklar aleyhine 130 dava getirildiğini, 11 tanık dinletildiğini ve 32 emare sunulduğunu belirtti.
Yargıç Uğur, davanın 14 Ekim’de oturum yapacak olan Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesi’ne havale edilmesine emir verdi.
-*-*-
Sanıklar aleyhinde “Sahtekarlıkla Para Temini”, “Dolandırıcılık”, “Sahte Belge Düzenleme ve Tedavüle Sürme”, “Hesaplarda Hile ve Sahtekarlık Yapma”, “Suç Geliri Aklama”, “Sahte Banka Ödeme Emrini Tahrik”, “Müstahdem Tarafından Sirkat” suçlamaları bulunuyor.
-*-*-
Norveç değiliz tabii ki!
Burası KKTC!
Sahte diploma dağıtanlar kahraman!
Çünkü Rum bizi kesecek!
Türkiye’nin etkin ve fiili şeyisi, haaa garantisi şart!
Evet, şart!
-*-*-
Herkes Kıbrıs’ta çözüm önerisinde bulunuyor ya…
Ben de şey diyecektim; Kuzey kısmını Norveç’e bağlayamaz mıyız?
Çok da mantıklı geliyor doğrusu…
Ben Norveç vatandaşı olmak istiyorum!
-*-*-
Eminim, Norveç; ülkeyi zerre kadar sevmeyen, soymaktan, sömürmekten, kullanmaktan başka derdi olmayanlarla aynı değildir!
Bilmem anlatabildim mi?
Masum insanlar, iki tarafın basiretsiz, ırkçı yöneticilerinin hatalarının kurbanı olmamalı
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Rumca yayınlanan gazetelerinin TKA tarafından çevirisi yapılan özetlerinde dün ilginç bir haber vardı…
-*-*-
Politis gazetesinin haberi… Habere göre, Esentepe’de inşa edilen konutların Almanya’da satışı için aracılık yapmak suçlamasıyla Güney Kıbrıs’ta tutuklanan Ewa Isabella Künzel (49) isimli Alman kadının davası, Perşembe günü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlandı…
-*-*-
Alman emlakçı, Esentepe’de emlak satışına aracılık ettiği gerekçesiyle Temmuz ayında Güney Kıbrıs’ta tutuklanmış Eylül ayı içerisinde Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesi’ne çıkarılmıştı.
-*-*-
Alman kadının avukatı Sotiris Argiru’nun savunma yaparken söylediği ve Politis’te yayımlanan bazı iddia veya bulgular bana çok ilginç geldi…
-*-*-
Daha önce Simon Aykut’un davasında savcılık makamı, konunun “siyasi” olduğunu itiraf etmişti…
Argiru da, “Kıbrıs Rum mallarının yağmalanmasına ilişkin davanın siyasileştirildiğini, hukuki olmadığını” söyledi…
-*-*-
Tabii burada akla gelen soru şudur; ki bu soruyu Argiru da sormuştur: Bu dava adil yargılama kapsamında mıdır? Ayrıca mahkeme bu davada taraf mıdır?
Tarafsa, yargılama adil olamaz!
Yani bir dava hukuki olmaktan çıkar ve siyasi olursa, mahkeme kesinlikle taraftır…
Ve mahkemenin taraf olması demek, adaletin olmaması demektir!
-*-*-
(Dilerseniz, bakınız Türkiye’deki siyasi davalar… Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş davaları da bunlardandır…)
-*-*-
Künzel’in avukatı Argiru’ya göre, “Kıbrıs sorununun 50 yıldır, Kıbrıs’taki siyasilerin ve siyasi liderliğin yetersizliği nedeniyle çözümlenemediğini, bu yetersizlik nedeniyle yükün, çözümlenmek üzere mahkemelere atıldığını” da kaydetti…
Bu konu da çok önemlidir…
-*-*-
Çünkü, masum insanlar, iki tarafın basiretsiz, ırkçı yöneticilerinin hatalarının kurbanı olmaktadır…
-*-*-
Argiru, Kıbrıs Cumhuriyeti savcılık makamına da sorular yöneltti:
Çok haklı sorular ve komik aynı zamanda…
Argiru diyor ki, Kıbrıs Cumhuriyeti Savcılık Makamı, illegal kabul ettiği Kuzey’deki örneğin tapu dairesinden belge ve bilgi mi isteyecek?
Mahkeme, tanımadığı KKTC’den verilerin ve belgelerin toplanmasını kabul mü edecek?
-*-*-
Argiru, müvekkilinin kendisine isnat edilen suçların, “Kıbrıs Cumhuriyeti” makamları tarafından kontrol edilmeyen bölgelerde gerçekleştiğini belirtiyor ve yüzde yüz haklıdır…
-*-*-
Bu rezalet bir an önce bitirilmelidir…
Bu rezaletin sorumlusu iki tarafın faşist, paylaşmayı, bölüşmeyi bilmeyen, aynı zamanda katil yönetcileridir…
Haaa mevcut yöneticiler bizzat cinayet işlememiş olabilir ancak ne yazık ki temsil ettikleri zihniyetler, geçmişin cani katillerinin zihniyetidir…
Çok önemli işaretler… Recep Tayyip Erdoğan, son dönemlerde ilk defa MGK toplantısı sonrası yaptığı açıklamada, “KKTC tanınmalı, Mavi Vatan, eşit egemenlik” falan demedi… Akdeniz’de kalıcı istikrar istediklerini açıkladı… Ve Ünal Üstel Ankara’dan döndü… Doluydu, anlattı da anlattı… İğneden ipliğe her konuya değindi, “eşit egemen devlet” konusuna girmedi… Bu iki mesele, Sisi, Esad yumuşamasına, Kıbrıs’ta çözüm yumuşamasının da eklendiğinin açık işaretleridir… Yanımıza yeniden hoş geldin Tayyip Bey… Sahi Tayyip Bey’in el sıkşıtığı kişi Mitsotakis Bey değil mi?