Çözüm süreci masaya yatırıldı
“Çözüm Sürecinde Son Nokta mı?” konulu panel düzenlendi.
Girne Amerikan Üniversitesi (GAÜ) ile Kıbrıs Amerikan Üniversitesi (KAÜ) çalışma grubunun oluşturduğu Kıbrıs Masası, 4 milletvekilinin konuşmacı olarak katıldığı “Çözüm Sürecinde Son Nokta mı?” konulu panel düzenledi.
Panel, bugün saat 11.00’de GAÜ Millenium Senato Kongre Merkezi’nde yer aldı.
GAÜ Rektörü Prof. Kutsal Öztürk ile Siyasal Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Aykut Toros’un açılış konuşmalarının ardından panele geçildi.
Siyasal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Hasibe Şahoğlu’nun moderatörlüğünü üstlendiği panelde, UBP Milletvekili Ersin Tatar, CTP Milletvekili Birikim Özgür, DP Milletvekili Mustafa Arabacıoğlu ve TDP Milletvekili Zeki Çeler konuştu.
TOROS: “MÜZAKERE SÜRECİNDE BİZİM İÇİN İLİM, BİLİM VE OBJEKTİVİTE ÖNEM TAŞIYOR”
Siyasal Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Aykut Toros yaptığı konuşmada, çözüm sürecinde değişik ortamlarda çok farklı görüşlerin dile getirilmekte olduğunu belirterek, bu kapsamda kendileri için; ilim, bilim ve objektivitenin önem taşıdığını ifade etti.
Siyaset bilimci olarak kendisinin makro düzeyde bazı konuların dikkatini çektiğini ifade eden Toros, bunların başında Doğu ile Batı’nın Akdeniz havzası medeniyetleri içinde yer alan adalarda birbirinden ayrılması ve devamlı olarak inanç, bilgi paylaşımı ve alış veriş yapmasının kendisi için inceleme konusu olduğunu söyledi.
“KIBRIS ADASI ÇOK ÖNEMLİ BİR YER TUTUYOR”
Kıbrıs adasının bu alış veriş içerisinde çok önemli bir yer tuttuğunu da ifade eden Toros, çözüm süreci içerisinde ontolojinin (varoluş) büyük önem taşıdığını kaydetti.
ONTOLOJİ..
“İki ayrı toplumun ontolojisi ve ontolojik tutumları çok önemli ve bugünü şekillendirmede çok ön planda. Bunun yanında bu toplumların yöneticileri toplumlarda sosyal kontrat bazında yetki almış insanlarla kendi ontolojilerini toplumun ontolojisi adına feda ettiklerini düşünüyorum” diyen Toros, Kıbrıs’ın çözüm sürecine tarihi perspektiften bakıldığında bu çabaların 7 yüzyılda Emevi Sultanı 1’inci Abdülmecit ile Bizans İmparatoru 2’inci Jüstinyanus’un yaptığı anlaşmadan başlayarak bugünlere kadar gelen uzunca bir liste bulunduğunu vurguladı.
Toros, son 50 yıldan bugüne bakıldığında ise siyasetin birleşme ve ekonomiyi sürükleyen bir stratejiye dayalı bir çaba olduğunun görüleceğini kaydetti.
Toros, gelinen aşamada son dönemlerde sözkonusu stratejide bir değişiklik olup olmadığı ve ekonominin siyaseti sürükleyeceği bir stratejinin daha iyi mi olacağının konuşulmaya başladığını savundu.
Bu noktada kendisinin bir tespiti olduğunu ifade eden Toros, bu tespiti şöyle ifade etti:
“Siyaset bilimi açısında önemli konulardan birisi¸ Kıbrıs’ta iki ayrı toplumu birleştirmeden yaşama neden sürdürülebilir bir düzen olarak kabul edilmiyor. Yarı asırı aşan bir süre sık sık bu düzenden bir birleşme düzeni içerisine girmeye çalışıyor. Yani Neden Kıbrıs halkı ayrı yaşamayı kabul etmiyor.”
ÖZTÜRK: “KIBRIS MASASI’ CENEVRE SONRASINI DEĞERLENDİRMEYİ AMAÇLIYOR”
GAÜ Rektörü Prof. Kutsal Öztürk ise GAÜ’nün KAÜ ile birlikte oluşturduğu çalışma grubu “Kıbrıs Masası”nın özellikle Cenevre sonrasını değerlendirmeyi amaçladığını belirterek, bilim insanı olarak geleceğe yönelik objektif değerlendirmeler yapmanın bir görev olduğunu söyledi.
Kıbrıs Masası’nın kuruluşundan itibaren Kıbrıs ile ilgili her sorunda araştırma ve yuvarlak masa toplantıları yaparak fikir üretmeye başladığını belirten Öztürk, masanın gelinen aşamada başarılı olduğunu ifade etti.
Bugünkü panelin de bu toplantıların bir tanesi olduğunu söyleyen Öztürk, panelin yararlı olacağını düşündüğünü kaydetti.
ENOSİS... EOKA…
Öztürk, son zamanlarda nefret edilen iki kelime; “Enosis –Eoka”nın konuşulduğunu bugünlerde Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın olağanüstü çabalarıyla bir noktaya getirdiği süreci yok edecek nitelik taşıdığı ve kendisini üniversite öğrencisi olduğu 1960’lı yıllarda düzenlenen; “Ya Taksim Ya Ölüm” mitinglerine götürdüğünü söyledi.
Sorunun çözümü yönünde Milli Mücadele Lideri Dr Fazıl Küçük ve Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş olmak üzere tüm Cumhurbaşkanlarının inanılmaz çaba gösterdiği ifade eden Öztürk, gelinen aşamada Kıbrıs Türkü’nün karşısına yine nefret dolu sözcüklerin böylesine önemli bir zamanda niye gündeme getirildiğini sordu.
Öztürk, Türkiye Cumhuriyeti’nin kırmızı çizgisinde çok haklı olduğunun daha iyi anlaşıldığı ve garantörlüğünden vazgeçmediği ve vazgeçmeyeceğini de belirtti.