ÇÖZÜME 5 Mİ VAR?
Kıbrıs’ta kalıcı bir çözüme doğru mu gidiyoruz?
Son dönemlerde, özellikle geçen hafta yaşanan gelişmeler umutları artırdı.
Kendi adıma, umut çıtasını hala çok yükseklere çekmiyorum. Konjonktürün, içinde bulunduğumuz bölgenin ve her şeyimizle bağımlısı olduğumuz Türkiye’nin pozisyonu nedeniyle çözümün ‘zor’ olacağını düşünüyorum.
Bununla birlikte gerek Ankara’nın 11 Şubat sürecine aleni ve güçlü destek vermesi, hele garantilerle ilgili yeni açılım yapması heyecan yaptı.
“Dış politikada çok sıkışan Türkiye’nin bir pozitif gelişmeye ihtiyacı var ve bu da Kıbrıs’ta mümkün” diyenler haklı mı acaba?
Yoksa Türkiye yine ‘takiyye’ mi yapıyor ve bir sonraki aşamada gerçek yüzünü gösterip çözümsüzlüğe mi yatacak?
Bir başka ihtimal, Türk tarafı sonuna kadar çözüme ‘OK’ diyecek, çünkü Rumların bir yerde ‘cırlayacağını’ biliyorlar.
Sonrası ise meçhul…
* * *
Oturduğumuz yerden milyon çeşit senaryo yazabiliriz.
En olumlusundan en felaketine kadar…
Lakin Kıbrıs’ta hariçten gazel okuma zamanı kalmadı.
Şu cümleyi daha sık duyar oldum: “Bu süreç son şans gerçekten ve eğer bir şey olmazsa çekip gideceğim. Ama bu son şansı zorlamamız, gerekirse gece-gündüz uyumamamız lazım…”
Bu motivasyonun yaygınlaşması lazım.
Kıbrıs’ta statükonun bizi iyiye değil, hep kötüye götüreceğini bilen, hisseden herkesin sürecin bir kenarından tutması gerekiyor.
Bunun mümkün olabilmesi için siyasi elitin yol göstericiliğine ihtiyaç var.
Bilgi verici, aydınlatıcı, yol açıcı olmalı çözüm için mücadele eden siyasiler…
Yazık ki bu yönden şanslı değiliz. Ama umut etmeye devam edelim ki birileri bu rolü üstlenecek, halk da ışığı görüp sürece sahip çıkacak.
Elbette Akıncı ve müzakere heyetine güven vardır, UBP-DP gibi marjinal söylemlerle kendi tabanına bile yabancılaşanlara prim veren azdır.
Ama ‘çözüme 5 var’sa eğer, daha fazlası lazımdır.
* * *
Türkiye garantiler konusunda esnedi.
Yunanistan da öyle…
Biri “garantiler aynen devam edecek”, diğeri “garantilere gerek yok” diyordu.
Her iki garantör de şimdi ‘farklı şeyler’ söylüyor. Cuma günkü müzakere masasına konulan ‘farklı şey’, aslında Girit’te Kocias ile Çavuşoğlu’nun gayrı resmi pişirdiği menüydü.
Anastasiadis, Akıncı’nın bilgisi dahilinde bunu açıkladı, peşi sıra Akıncı da bunu teyit etti.
Zira Güney’de başta DİKO olmak üzere bütün çözüm karşıtları Anastasiadis’e karşı topyekun saldırıya geçmişti. Garantilerle ilgili ‘yeni şeyler’ duymak, Kıbrıs Rum Toplumu’nun ve özellikle fanatiklerin gazını almak için iyi geldi.
Bizdeki fanatiklerin durumu ise biraz daha değişik. Zira ‘farklı şeyler’ Ankara’nın eseri…
Ama tekrar edeyim: Boş verin fanatikleri… Asıl çözüm isteyen sessiz çoğunluğu sürece nasıl katacağız, ona bakalım.
‘Çözüme 5 var’sa eğer, daha neyi bekliyoruz ki?