CTP barış yolunda 46 Yıl
Erhürman, yeni CTP’nin 46 yıllık onurlu mirasın üzerine inşa edileceğini belirterek, CTP’nin yolunun barış, özgürlük, demokrasi ve dayanışma yolu olduğunu vurguladı.
Didem MENTEŞ
Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) bu akşam düzenlenen resepsiyonla 46’ıncı kuruluş yıldönümünü kutladı. Bir hafta konferanslar ve panellerle gerçekleşen yıldönümü etkinlikler, dün akşam Lefkoşa Hidden Garden’da düzenlenen görkemli resepsiyonla final yaptı.
Genel Başkan Tufan Erhürman ve Genel Sekreter Erdoğan Sorakın tüm konukları girişte eşleri ile birlikte karşıladı. Resepsiyona Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Meclis Başkanı Sibel Siber, TDP Genel Başkanı Cemal Özyiğit, BKP Genel Sekreteri İzzet İzcan, güneyden AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu ve PEO Sendikası Genel Sekreteri Pampis Kyristis, kuzeyden de bazı sendika yöneticileri ve partililer katıldı.
Gecede Niyal Öztürk Band müzik grubu sahne alırken, Kıbrıs Halk Dansları ve Sanat Merkezi gösteri yaptı. CTP Girne İlçesinin hazırladığı ‘Notlarla 46 yıl’ isimli CTP şarkılarının yeni versiyonundan oluşan CD’ler de satışa sunuldu. Hemen ardından Mehmet Civa yönetiminde CTP Geleneksel Piyangosunun çekilişi yapıldı.
Resepsiyonda konuşan CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, yeni CTP’nin 46 yıllık onurlu mirasın üzerine inşa edileceğini belirterek, CTP’nin yolunun barış, özgürlük, demokrasi ve dayanışma yolu olduğunu vurguladı. CTP’nin tüm Kıbrıslıların insan haklarına sahip çıkmaya devam edeceğini belirterek, Kıbrıs’ı barış adası haline getirme hayallerinden asla vazgeçilmeyeceğinin altını çizdi.
“Hayallerimiz barıştır, özgürlüktür…”
CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, konuşmasında şunları aktardı: “Barışın yolundan asla şaşmayanlar, yürekleri tam da atması gereken yerde solda atanlar hepiniz hoş geldiniz. Dolu dolu geçen bir 46 yılı geride bıraktık, bu 46 yıl her bir yoldaşımızın emeğini acımdan, her türlü bedeli ödemeyi göze alarak, gözünü budaktan sakınmadan geçirdiği 46 yıldır. Ama bu 46 yılı sadece acılarla sadece ödediğimiz bedellerle anmıyoruz. Son derece onurlu 46 yıldır geçmişimizde bıraktığımız. Onurludur dayanışma içinde bir sevgi, güzelliklerle doludur. Ne mutlu bize ki böyle bir onurlu mirası devir aldık. Kimileri şuanda aramızda olmayan yitirdiğimiz, kimileri bu akşam da bizimle birlikte olan yol arkadaşlarımız, yoldaşlarımızın emeği ve ödediği bedellerdir bu 46 yıllık onurlu mirası devir almamız sağlayan. Yeni CTP’yi yine birlikte bu onurlu mirasın üzerine inşa edeceğiz. Sevgili yoldaşımız Mehmet Ali Talat aramızda. Kendisinin hep söylediği bir şey var; ‘Biz yıllar yılı fedakarlığı paylaştık, külfetleri paylaştık, paylaşacak başka bir şeyimiz yoktur. Ama biz bunların yanında onuru, dayanışmayı, sevgiyi paylaştık. Mehmet Ali Talat yoldaşımıza sözümüz var, onurunu, sevgiyi, dayanışmayı paylaşamaya, fedakarlığı paylamaya devam edecek miyiz? Sevgili Ferdi Sabit Soyer yoldaşımız aramızda. Hep söylediği, ağzından düşürmediği bir laf var; ‘Biz CTP’liler için öyle makam, mevki, iktidar uğruna ölecek Leyla değil bizim için uğruna ölünecek bir tane Leyla var, o Leyla hayallerimizdir, barıştır, özgürlüktür, demokrasidir, dayanışmadır... Biz de bundan sonra Ferdi Sabit Soyer yoldaşımızın dediği gibi bir tek Leyla’nın uğruna ölürüz artık sadece hayallerimizin sadece barışın sadece özgürlüğün sadece adaletin sadece demokrasinin uğruna ölürüz. Ferdi Sabit Soyer yoldaşımıza sözümüz var… Bu sözümüzü tutacak mıyız? Partimizin kurucu genel başkanı, şakağına silah dayanmış, şakağına silah dayanmasına rağmen hayallerinden zerre ödün vermemiş, hayallerinden asla vazgeçmemiş Ahmet Mithat Berberoğlu yoldaşımız, bugün hayalleriyle aramızda. Berberoğlu yoldaşımıza sözümüz var; şakağımıza silah dayasalar da hayallerimizden vazgeçecek miyiz?”
Erhürman: “İnsan haklarını sonuna kadar savunacağız”
Erhürman, partiye başkanlık eden isimlere tutulacak sözleri olduğunu ve bu sözleri yerine getirmek için ‘söz’ verdiklerini ifade etti. Erhürman, şunları söyledi: “Geçenlerde Başbakanlık önünde eylemler oldu. O eylemlerde 15 yaşındaki çocuklarımız polisle karşı karşıya getirildi. Polis tahrike edildi, çocuklarımızın üstüne yürüsün diye teşvik edildi. Oysa bizim de arkadaşlarımız bizim de yoldaşlarımız Başbakanlık yaptı bu ülkede. Özkan Yorgancıoğlu yoldaşımız aramızda. Bizim Başbakanımıza karşı eylem yapan eylemciler, o Başbakanlığa doğru yürürken, polisler onların karşısına çıktığında Yorgancıoğlu polislerin arasına karışıp, eylemcileri çekti oradan aldı. Hayallerimiz, özgürlüklerimiz asla ve asla polisin ellerine bırakmadı hayallerimize ihanet etmedi. Özkan Yorgancıoğlu yoldaşımıza sözümüz var, hayallerimize ihanet edecek miyiz? Ve ikinci genel başkanımız, anısı önünde saygıyla eğildiğimiz Özker Özgür yoldaşımız; ‘Ben bütün Kıbrıslıları insan haklarına inandım, son nefesimi verene kadar da inanmaya devam edeceğim’ dedi. Son nefesini verene kadar da yalnızca Kıbrıslı Türklerin ve Kıbrıslı Rumların değil bu adada yaşayan nerede doğmuş olursa olsun, hangi dile hangi mezhepte olursa olsun hangi etnik kökenden gelirse gelsin hangi dili konuşursa konuşsun hangi cinsiyeti, cinsel kimliğe, cinsel yönelime mensup olursa olsun son nefesine verene kadar Özker Özgür yoldaşımız, bütün Kıbrıslıların insan haklarına sahip çıktı, hepsinin insan haklarını korudu. Ona sözümüz var… Bütün Kıbrıslıların insan haklarını sonuna kadar savunmaya devam edecek miyiz? Bu yoldaşlarımız kan akıttı, ter akıttı, bedeller ödedi CTP’yi 46 yılına kadar onlar taşıdı. Ama bir de isimlerini şuan saymaya başlasam sabaha kadar bitiremeyeceğim, adsız kahramanlar var. Onlar en zor günlerde köy köy dolaştılar, oya örer gibi bu partinin ocak örgütlerin hiç nefes almadan, yorulmadan kurdular, oluşturdular. Onlar şanlı matbaa direnişinde, matbaamızın önünde kol kola omuz omuza göğüslerini baskılara siper ettiler. O yoldaşlarımız bize bir tek şeyi öğrettiler, ne kadar baskı altında kalırsanız kalın, en zor koşullarda bile yoldaşlarınıza kol kola olacaksınız, omuz omuza olacaksınız. O adsız kahramanlara sözümüz var. Sözümüzü tutacak, kol kola omuz omuza yoldaşlık duygularından asla vazgeçmeden, mücadeleye devam edecek miyiz?
“Kıbrıs barış adası olacak”
Erhürman, Kıbrıs’ın orta doğunun barış adası olması için hayalleri olduğunu vuguladı. Erhürman, “bu halk için bu ülke için çocuklarımız için torunlarımız için bizim hayallerimiz var. Biz siyaseti bizden önce gelenlerden makam, mevki arayışı olarak öğrenmedik. Biz bizden önce gelenlerden siyaseti hayal kurmak, bu ülke için bu halk için gelecek kuşaklar için hayal kurmak olarak öğrendik. Onlardan ne öğrendikse bundan sonrası da onların öğrettikleriniz yapacağımız dönemdir. Nasıl ki onların hayalleri vardı bizim de hayallerimiz var. En büyük hayalimiz bu ülkeyi barış adası yapmaktır. Bu ülkeyi yalnızca Kıbrıslı Türklerin değil yalnızca Kıbrıslı Rumların değil yalnızca Kıbrıslı Latinlerin, Maronitlerin, Ermenilerin değil nerede doğarsa doğsun, hangi mezhepten gelirse gelsin, bu ülkeyi kendine vatan bilenlerin barış adasıdır yapmaktır hayalimiz. Hem de sadece bu ülkede yaşayanların değil Türkiye’nin de Yunanistan’ın da bu bölgenin de barış adası olacak burası. Bizim en büyük hayalimiz budur”
Bu adayı öyle bazılarının söylediği gibi çatışmaların, bazıların arzu ettiği gibi kumarın, gece kulüplerinin adası yapmak değil istediğimiz. Biz, bu adayı turizm adası yapacağız, eğitim adası yapacağız, kültürün sanatın merkezi yapacağız. Biz bu adayı orta doğuda barışın, adaletin, özgürlüğün, üretimin, haysiyetin, hizmetin vahası yapacağız. Bizim hayallerimiz var…
“Biz kendi özeleştirimizi yaparız”
“Biz makamın, mevkiinin, iktidarın peşinde değiliz, hayallerimizin peşindeyiz. Bu hayaller için tarihimizde bedel ödeyenler var. Biz de bu bedelleri ödemekten asla çekinmeyeceğiz, bedeli neyse ödeyeceğiz. 46 yıllık bir geçmişimiz var. Ben de 46 yaşındayım. 46 yıllık geçmişimde elbette hatalar vardır. Elbette yapmasaydım dediğim şeyler vardır ama 46 yaşında ben bunu özeleştirişini yaparım, ben bundan dersler çıkarırım. CTP de 46 yaşında bu olgunluğa erişmiştir. Kimsenin bize özeleştirini yap diye çağrıda bulunmasına gerek yok. Biz kendi özeleştirimizi yaparız, dersi neyse çıkarırız ve yoldaşlarımızı el ele, omuz omuza önümüze bakarız, geleceğe bakarız ve yürümeye devam ederiz, kimsenin bize yürü demesine gerek yok. Ama elbette bu hatalarımızdan, elbette bu yanlışlardan kırılan yoldaşlarımız var. Bu yoldaşlarımızın duyguları bizim için önemlidir. Kırdığımız kalpler olabilir, yaptığımız hatalar olabilir ama biz kırdığımız kalpleri tamir etmesini de biliriz. Biz yaptığımız hataları düzeltmesini de biliriz. Kimsenin şüphesi olmasın, tek bir yoldaşımızın kalbi kırıldıysa, tek bir yoldaşımız herhangi bir hatamızdan dolayı üzüldüyse bu bizim için meseledir. Ve bunu mesele bileceğiz, tek bir yoldaşımızın kırılan kalbini tamir etmek için ne gerekirse sonuna kadar yapacağız.
“Hayallerimizin peşinden koşmaya hazır mısınız?”
Erhürman, verilen sözlerin tutulması için mücadele verileceğini, bedeller ödemeye hazır olduklarını ifade etti. Erhürman, şöyle devam etti: “Karşımızda birileri var. 46 yıldır bu CTP bitsin, yok olsun, hiçbir şey yapamaz haline gelsin de bu statüko sonsuza kadar yaşasın diye bekleyen, umut eden birileri var. Onlar geçmişin politikasını yapıyorlar, biz, geleceğin politikasını yapıyoruz. Onlar çatışmaların politikasını yapıyorlar, biz barışın politikasını yapıyoruz. Onlar öfkenin politikasını yapıyorlar, biz sevginin politikasını yapıyoruz. Onlar makam, mevki iktidar peşinde koşuyorlar, biz hayallerimizin peşinde koşuyoruz. Ve hayallerimizin peşinde koşarken, hiçbir yoldaşımızın geride kalmasına asla gönlümüz razı değil. elbette unutmadım, elbette sevgili Naci Talat yoldaşımı asla unutmadım. ‘Biz birbirimizi sokakta bulmadık’ demişti. Biz birbirimizi sokakta bulmadık ve asla birbirimizi sokakta bırakacak değiliz. Naci Talat yoldaşımıza sözümüz var. Biz birbirimizi sokakta bırakacak mıyız? Asla… Sözümüzü tazelemeye ihtiyacımız var; bu ülke için bu halk için çocuklarımız için gelecek kuşaklar için hayallerimizin peşinde koşmaya, barış, özgürlük, eşitlik, adalet, haysiyet, üretim ve hizmet için gecemizi gündüzümüze katmaya hazır mısınız? Bütün bunlar için mücadeleye etmeye, emek harcamaya, gerekişe bizden önceki yoldaşlarımızın 1970’den beri ödedikleri bedelleri ödemeye var mısınız? Siz varsanız, ben de varım, iyi ki varsınız…”