CTP ‘evet’ deseydi
Ana muhalefet CTP-BG’nin ‘Kıta Sahanlığı Sınırlandırma Antlaşması’na ‘hayır’ kararıyla ilgili tepki ve yorumlara bakınca insan hayret ediyor.
Türkiye’nin AB Bakanı Egemen Bağış’a yaranmak için midir nedir, millet
Ana muhalefet CTP-BG’nin ‘Kıta Sahanlığı Sınırlandırma Antlaşması’na ‘hayır’ kararıyla ilgili tepki ve yorumlara bakınca insan hayret ediyor.
Türkiye’nin AB Bakanı Egemen Bağış’a yaranmak için midir nedir, millet CTP’nin kararını eleştirme sırasına girdi!..
Sağdan sola, statükocudan çözüm yanlılarına kadar geniş bir ‘ekip’ CTP Parti Meclisi kararının ‘yanlışlığı’ anlatmaya çabalıyor.
Kimileri bu kararla UBP’nin ekmeğine yağ sürüldüğünü söylerken, kimileri de ‘CTP hep bu tür çıkışları yüzünden kaybetti’ savını dillendiriyor.
Bir başka yaklaşım ise şu: CTP’nin kararı Ankara karşıtlığı üzerinden okunacak, bu da doğru bir tablo değil.
Elbette her karar, her politika eleştiriye, tartışmaya açıktır.
Ortaya konulan her görüşe de saygı duymak dışında elden bir şey gelmez.
Yalnız şu sorunun cevabını birileri versin lütfen…
“EĞER CTP-BG PARTİ MECLİSİ KITA SAHANLIĞI SINIRLANDIRMA ANTLAŞMASI’NA ‘EVET’ DEME KARARI ALMIŞ OLSAYDI ACABA NELER OLACAKTI?
***
Eğer CTP-BG ‘evet’ kararı alsa, ‘hayır’a tepki koyanların neler söyleyeceğini, neler yazacağını çok iyi tahmin ediyor olmalı herkes…
“CTP’nin yeni yönetimi Ankara’dan korktu, ‘evet’ kararı çıkarttı…”
“Parti tabanına rağmen CTP yönetimi Türkiye’yle yapılan anlaşmayı reddedemedi…”
“Erdoğan’ın imzasına ‘hayır’ diyemediler…”
Ve daha bir sürü buna benzer, hedefi belli laf duyacaktık ‘evet’ çıkarsaydı CTP…
Hele bugün ‘hayır’ı realist bulmayan ‘solcu’ yahut ‘çözüm yalısı’ kalemlerden damlayacak mürekkebin ne kadar keskin olacağını varın siz tahmin edin.
***
CTP’nin kararı sokakta ilk andan itibaren destek buldu, yankı yarattı.
Toplumun bağrından çıkan bir tavır olarak algılandı karar ve moral değerleri yükseltti.
Bununla birlikte çok önemli tarafı daha var CTP’nin kararının…
Güney’deki siyasi iklimi etkileme bakımından da CTP çok önemli bir pozisyon elde etmiş oldu.
Eğer ‘evet’ demiş olsaydı CTP’nin Kıbrıs Rum siyasi partileri, medyası ve toplumuna mesaj vermesi imkansız hale gelecekti.
Şimdi antenler açıktır. Kendi meclisinde TC-KKTC antlaşmasına ‘hayır’ diyen bir Kıbrıs Türk partisinin Güney’dekilere şu mesajı vermesi çok daha kolaydır:
“Bakın biz kendi tarafımızdaki yanlışları söyledik, tavır aldık. Şimdi sıra sizdeki yanlışlarda… Siz de Hristofyas’ın attığı gereksiz ve zamansız adımlara karşı sesinizi çıkarın. Petrol arama işini çatışmaya değil, çözüme katkı için kullanalım…”
Nitekim kararın hemen ardına denk gelen DİSİ ziyaretinde bu mesaj çok net olarak verildi ve adanın her iki kesiminde olumlu yankılandı.
Salı günkü AKEL ziyaretinde de aynı mesajın verileceği ve Güney’deki siyasetin ‘petrol arama krizi’ konusunda tansiyonu aşağıya çekilmesi konusunda ikna edilmesi yönünde girişim üstlenileceği anlaşılıyor.
***
CTP kimilerinin akıl verdiği gibi “Hristofyas’ın çılgınlığına TC-KKTC birlikte cevap vermeliydi” anlayışıyla hareket etmiş olsa ve Erdoğan-Eroğlu anlaşmasına ‘evet’ deseydi, ne Kuzeyde ne de Güneyde tansiyon düşürmede katalizör olamazdı.
Kuşku yok ki tansiyonun yükselmesini isteyenler vardır ve bunlar Kıbrıs’ta kalıcı taksimin lobicileridir.
1970’ten bugüne Kıbrıs’ta adil ve kalıcı bir çözümü savunan CTP’nin ise o kampta yeri yoktur.
Bu dirayetli duruş Kıbrıs’ta çözüm umutlarının sonlanmasını ve entegrasyonu engellediği gibi, Egemen Bağış ve Dimitris Hristofyas’ın siyasi kariyerlerine de çok büyük katkılar yaptı.
Petrolle ilgili ‘hayır’ kararı, çözümle ilgili ‘evet’in sigortası gibidir.