CTP GENÇLİKTEN ÇAĞRI
Güney Kıbrıs eski ekonomi bakanı Mihailis Saris ve 6 kişinin, “Doğaya aykırı cinsel ilişkiye” girdiği iddiasıyla tutuklanmalarıyla yaşanan gelişmeler üzerine bir basın açıklaması yayınlayan CTP Gençlik Örgütü Genel Başkanı Haşim Kiracıoğlu
Güney Kıbrıs eski ekonomi bakanı Mihailis Saris ve 6 kişinin, “Doğaya aykırı cinsel ilişkiye” girdiği iddiasıyla tutuklanmalarıyla yaşanan gelişmeler üzerine bir basın açıklaması yayınlayan CTP Gençlik Örgütü Genel Başkanı Haşim Kiracıoğlu “Kişinin sırf insan olduğu için sahip olduğu haklar demek olan “insan hakları” kavramı gerek BM Sözleşmelerinde gerekse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde güvence altındadır. CTP Gençlik Örgütü, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde ve Avrupa Sosyal Şartı’nda düzenlenen insan haklarına derinden bağlıdır. KKTC Anayasası’nın ve mevzuatının bir an önce uluslararası insan hakları standartlarına uygun olarak değiştirilmesini savunur. Ancak, insan haklarının korunmasının ve geliştirilmesinin yalnızca mevzuattaki düzenlemelerle sağlanamayacağının da bilincindedir ve çoğulculuk, eğitim, hoşgörü ve açık fikirlilik olmadan demokratik toplumun olamayacağı görüşündedir” dedi. Kiracıoğlu’nun açıklamasının tam metni şöyle;
Farklılıkların Farkındalığı!!!
“Kişinin sırf insan olduğu için sahip olduğu haklar demek olan “insan hakları” kavramı gerek BM Sözleşmelerinde gerekse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde güvence altındadır. CTP Gençlik Örgütü, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde ve Avrupa Sosyal Şartı’nda düzenlenen insan haklarına derinden bağlıdır. KKTC Anayasası’nın ve mevzuatının bir an önce uluslararası insan hakları standartlarına uygun olarak değiştirilmesini savunur. Ancak, insan haklarının korunmasının ve geliştirilmesinin yalnızca mevzuattaki düzenlemelerle sağlanamayacağının da bilincindedir ve çoğulculuk, eğitim, hoşgörü ve açık fikirlilik olmadan demokratik toplumun olamayacağı görüşündedir.
Birleşmiş Milletler, içinde bulunduğumuz dönem içerisinde, uzun ve gergin görüşmelerin ardından tarihinde ilk defa eşcinseller, lezbiyenler ve cinsiyet değiştiren kişilerin haklarını tanıyan bir kararı kabul etmiştir. Uluslararası Af Örgütü, aynı cinsiyete sahip kişiler arasında karşılıklı rızaya dayalı birlikteliğin 76 ülkede yasadışı sayıldığını ve pek çok ülkede eşcinsellerin, taciz ve ayrımcılığa uğradığını ortaya koymuştur. KKTC de eşcinselliği cezai kovuşturmaya tabi tutan çağdışı bir Ceza Yasasına sahiptir. Bu ayrımcı uygulama ve neden olduğu nefret söylemi; insanın kendisine duyduğu öz saygıyı yitirdiği gibi, başkalarının kişiye gösterdiği saygının dayandığı kişisel değerleri, güveni ve sahiplenmeyi erozyona uğratmaktadır.
Partimiz, kadın-erkek eşitliği konusunda toplumda farkındalık yaratma çalışmalarına öncülük etmiş, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW) kabul edilmiş bunun yanında pratikte de bu ilkelerin yer etmesi için çaba sarf etmiştir. Bunu yanında, ‘Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Mekanizması’ adı altında tüm sorunları bütünlüklü olarak ele alacak bir mekanizmanın kurulması gerekliliğini savunmaktadır. LGBTT bireylerin yaşadıkları ayrımcılıklarla ilgili olarak da başta ceza yasasının ilgili maddesinin değiştirilip çağdaş normların kabulü olmak üzere her türlü çalışmayı desteklemektedir ve bununla birlikte sivil toplum-devlet işbirliği ile kurulacak bir mekanizmaya ihtiyaç olduğu tespitini yapmış bulunmaktayız.
CTP Gençlik Örgütü; kadınların, LGBTT bireylerin, engellilerin, azınlıkların ve çocukların karşılaştığı insan hakları ihlalleri konusunda farkındalık yaratmak ve bu alandaki insan hakları ihlallerinin kaldırılması için her platformda mücadele etmek konusunda kararlıdır. Bu konuda CTP Gençlik Örgütü her türlü desteğe ve işbirliğine hazır olup, ceza yasamızın ilgili maddelerinin çağdaş hukuk normlarına ve uluslararası hukuk ve değerlere göre tadil edilmesinin de takipçisi olacaktır.
Tüm yukarıdakilere ek olarak, medyanın, kişi hak ve özgürlüklerini yok sayarak, yasa dışı bir uygulama nedeni ile sadece zanlı durumunda olan kişilerin, özel hayatlarına müdahil olarak, toplum önünde sosyal linç girişimlerini de doğru bulmamaktayız. Medyanın önyargı ve ayrımcılıkla meşrulaştırdığı haber sunumları, “ötekinin” sadece insan olmaktan kaynaklanan haklarının yok olmasına, çiğnenmesine, yok sayılmasına neden olabilmektedir. Kamuoyunun aydınlatılması ve toplumdaki farklılıklarla ilgili olarak medyanın farkındalık yaratması konusunda önemli sorumlulukları bulunduğunu ve nefret söylemlerinden kaçınan, ötekileştirmeyi değil hoşgörüyü vurgulayan bir ödevi olması gerektiğini hatırlatmak isteriz.”