1. HABERLER

  2. HABERLER

  3. CTP Genel Başkanı Erhürman: Statüko çözümsüzlüktür
CTP Genel Başkanı Erhürman:  Statüko çözümsüzlüktür

CTP Genel Başkanı Erhürman: Statüko çözümsüzlüktür

Erhürman, ortaya atılan formüllerin 50 değil, 150 yıl da geçse gerçekleşemeyeceğinin uzmanlar tarafından ortaya konduğunu belirtti.

A+A-

 “Cumhurbaşkanlığında oturan kişiye eleştiri mümkündür. Ancak bu eleştiri sınırları aştığı zaman gündeme gelen tehdit ve hakaretler, o makamda oturana değil Kıbrıs Türk halkına yönelik olur.”

 “Temel derdimiz Kıbrıs Türk halkının varoluşunu, kimliğini, kültürünü geleceğe taşıma gailesidir. En önemli meselemiz budur.



Meclis Genel Kurulu'nda Kıbrıs sorunu ile ilgili konuşan CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman ‘statüko’ sözcüğünün artık birçok kesim tarafından kullanıldığına işaret ederek “ada için statükonun çözümsüzlük olduğuna” işaret etti.
Erhürman, “Tek bir Kıbrıslı Türk bile yoktur ki biz varlığımızı, kimliğimizi, kültürümü geleceğe taşımak istemiyoruz, kendi kararlarımızı kendimiz vermek istemiyoruz desin. O nedenle bu ortak ihtiyaca çözümleri ortak bulmalıyız” dedi.
Tufan Erhürman, kendilerine göre statükonun, doğrudan ticaret yapamama, direk uçuşların olmaması, Maraş’ın kapalı kalması, sanatçıların ve sporcuların uluslararası alana çıkamaması, turizm ile yükseköğretimde yaşanan sıkıntılar ve sonuçları olduğuna işaret ederek, bunun da bu şekilde devam etmesini kimsenin istemediğini kaydetti. 
Bu statükonun aşılması için akıl yoluyla düşünülmesi ve ortak hareket edilmesinin önemine işaret eden Erhürman, statükonun kırılması için en önemli imkanın önce Annan Planı döneminde, daha sonra da Crans Montana’da yaşandığını ancak  “o” veya “bu” sebeple bunun kaçırıldığını belirtti. 
Statükonun olduğu yerde kaldığını ifade eden Erhürman, bugünkü koşullarda direk ticaret, direk uçuş, Kapalı Maraş sorunlarını çözemediklerini, bu yüzden temel sorunun ‘bundan sonra ne yapılması gerektiği’ olduğunu kaydetti. 
 

“Sonuç odaklı”

 

Erhürman, bundan sonra sonuç odaklı, ucu açık olmayacak bir sürece önem verdiklerini ifade ederek, BM Genel Sekreteri’nin kendi koyduğu kriterlere sahip çıkmasının ve süreci bu şekilde yönetmesinin önem taşıdığını söyledi. 
Tufan Erhürman, Crans Montana sonrası iki buçuk yılın kaybedildiğini, ancak Berlin sonrası olumlu bir sonucun ortaya çıktığını ifade etti.
Erhürman, hedefin bir an önce kapsamlı çözüm olduğunu fakat ülkede bir türlü çözülemeyen “siyasi devamsızlık” gibi bir ciddi sorun yaşandığını ifade etti.
Eğitim sistemi içerisinde bilgisayar kodlama ve yabancı dilin öne alındığını fakat bu konuda da kısa vadeli hükümetlerin bu önemli sorunlara odaklanamadığını dile getiren Erhürman, Cumhurbaşkanlığı makamının halkını oyuyla doldurulan bir makam olduğunu ve klasik anlamda bir parlamenter sistemin olmadığını kaydetti.

“Eleştiri sınırı aşarsa…”

Cumhurbaşkanlığında oturan kişiye eleştirinin mümkün olabileceğini fakat eleştiriler sınırları aştığı zaman gündeme gelen tehdit ve hakaretlerin o makamda oturana değil Kıbrıs Türk halkına yönelik olduğunu söyleyen Erhürman, Cumhurbaşkanlığı makamına içerden ve dışardan her türlü hassasiyet gösterilmesi gerektiğini belirtti.


“50 değil 150 yıl geçse”
 

Bizim tarafta ‘50 yıldır federasyonu konuşuyoruz, artık başka formüller konuşmalıyız’ tartışmalarının yaşandığına işaret eden Erhürman, ortaya atılan formüllerin 50 değil, 150 yıl da geçse gerçekleşemeyeceğinin uzmanlar tarafından ortaya konduğunu belirtti.

Erhürman, “AB Çatısı altında iki ayrı devlet gerçekçidir derseniz, aslında dediğini şey, Sayın Anastasides’i KKTC’i tanıması konusunda ikna edeceksiniz, KKTC’nin tanınmasını ikna edeceksiniz… Bunun nasıl gerçekçi olacağını toplumla paylaşın dedik ama ben bugüne kadar tatmin edici bir şey duymuş değilim” dedi.

‘Bizim federal çözüm irademiz buradadır’ı ortaya koymak gerektiğine vurgu yapan Erhürman, çok daha proaktif olunması gerekliliğine de işaret etti.


“Doğal zenginlik”

“Hidrokarbon meselesinin çözüm olmadan çözülemez” mesajının, çözüm açısından önemine değinen Erhürman, bu konuda ‘özne’ olmamız gerektiğini, ada çevresindeki doğal zenginliğin barışa ve çözüme katkı’ için kullanılması gerekliliğini belirtti.

Maraş konusunda son dönemdeki hamlelere de değinen Erhürman, en haklı olduğumuz konularda bile uluslararası toplum tarafından ‘haksız’ sayılabileceğimizi ifade etti.

CTP Grubu’nun Cumhurbaşkanlığı Bütçesi’ne oyunun olumlu olacağını da açıklayan Erhürman, “Tek bir Kıbrıslı Türk bile yoktur ki biz varlığımızı, kimliğimizi, kültürümü geleceğe taşımak istemiyoruz, kendi kararlarımızı kendimiz vermek istemiyoruz desin. O nedenle bu ortak ihtiyaca çözümleri ortak bulmalıyız” dedi.

 

“BM ile kararları istişare ve müzakere etme zeminimiz vardır”

 

Bütçe görüşmelerinin ikinci gününde kürsüye çıkan CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman’ın konuşmasında öne çıkanlar şöyle:

“Son dönemde bazı kavramları ortak kullanmaya başladık. Bunlardan ne anladığımız farklı olabilir ama kullanılan kavramlar benzeşmeye başladı. Bunlardan biri ‘kendi ayakları üzerinde duran bir ekonomi yaratmak’ diğeri de ‘statüko’... Statüko daha önce çözüm konusunda istekli olanların sözcüğüyken şimdi farklı kesimler tarafından da dillendirilen bir sözcüğe dönüştü. Statüko denen şeyi tanımlarsak yol hattını da oluşturabiliriz. Statüko dediğimiz şey adada bir çözüme ulaşılamamış olması ve BM’nin sürekli olarak sürdürülemez dediği şeydir. Bunun yansımaları da en azından bizim açımızdan öngörülemez bir durumun devamlılığı, dünya ile arzu ettiğimiz biçimde buluşamamak, diyaloğu geliştirememek ve uluslararası hukukun çerçevesi içerisine bir türlü girememektir.”

“Daha somut tabirle içinde bulunduğumuz koşullar doğrudan ticaret yapamama, direkt uçuşların olmaması, Maraş’ın onlarca yıldır kapalı kalması, kültür, sanat insanlarımızın, sporcularımızın uluslararası alanda kendilerini göstermekte zorluklarla karşılaşması. Yükseköğretim kurumlarımızın yine bir sürü problemle karşı karşıya kalması.”

“Bunu değiştirmek konusunda hemfikir miyiz? Görebildiğim aynen devam etsin diyen biri yok. O zaman rasyonel gözle bakmamız lazım ve bu statükoyu nasıl değiştirebiliriz konusunda fikrilerimizi yarıştırmamız lazım.”

“Rumlar çözüm olmasa da AB’ye gireceklerini düşünerek oy kullandılar ve hayır dediler. Statüko olduğu gibi kaldı. Bugünkü koşullarda doğrudan ticaret yapamıyoruz, turizmin ihtiyacı olan direkt uçuşlar konusunu çözmüş değiliz. Statüko buysa ve bugüne kadar değiştirilemediyse ne yapmamız gerekir konusu temel sorudur.”

“Cumhurbaşkanlığı makamı BM şemsiyesi altında toplum liderliği makamıdır. Bunun üzerinden çok daha proaktif olmak zorundayız. Elimiz güçsüz değil, Maraş konusunda bir şeylerin değişmesi gerektiği ortadır. BM ile kararları istişare ve müzakere etme zeminimiz vardır.”

“Temel derdimiz Kıbrıs Türk halkının varoluşunu, kimliğini, kültürünü geleceğe taşıma gailesidir. En önemli meselemiz budur. Bunu öteye taşıyıp Kıbrıslı Türkleri özne kılacaksak kendi ayakları üzerinde duran bir ekonomi yaratmalıyız. Bu olmadığı müddetçe kendi kararlarımızı kendi organlarımızla olması gerektiği biçimde veremeyeceğimiz ortadadır.”

“Kapsamlı çözüme ulaşamadığımız koşullarda çözüme adım adım ilerleme yolunda adım atmamız lazım. Zaman zaman tek taraflı, zaman zaman GYÖ ile gerçekleşir ama hepsini bütün dünya ile konuşarak yapmak mümkündür.”

“Türkiye ile KKTC her konuda aynı şeyi düşünmek zorunda değildir. Geçmişte de olmadı. Lokmacı Barikatı’nın açılması sırasında yaşananları hatırlayın ama asla diyalog kopmadı ve ekonomik açıdan büyük fayda sağlayan kapı açıldı.”

“Yürümemiz gereken yol rasyonel düşünüldüğünde çok net biçimde karşımızda duruyor. Sonuca ulaşamadığımız noktada hem çözüm irademizi hem de hak ettiklerimizi, haklı taleplerimizi anlatmak gerekir.”

“Cumhurbaşkanlığı makamını daha efektif kullanmamız gerekiyor. Hükümetler olarak siyasi istikrar sorunumuz var ve 12 – 13 aylık hükümetlerle bu işlere odaklanamıyoruz. Cumhurbaşkanlığı makamının yürütme yetkisi ve görevi başlığı altında yazanları tartışmaya ihtiyacımız var. Kamu işlerinin kesintisiz ve düzenle sağlaması gerektiğini konuşmamız gerekiyor. Anayasanın 111 maddesinde güvenlik sorunu tartışılırken Cumhuriyet Güvenlik Kurulu’nun başında cumhurbaşkanının bulunduğunu, dolayısıyla bu kurulun güvenlikten temel sorumlu kurul olduğunu hatırlamaya ihtiyacımız var. Ekonomi konusunda da cumhurbaşkanının yetkisi vardır. Beş yıl görev yapan bir makam olduğunu düşünürsek ve cumhurbaşkanlığının yetkilerini artırırsak hükümetler değişse bile o kurulların istikrarı ileriye doğru taşınabilecek demektir.”

“Cumhurbaşkanlığı makamı doğrudan halk oyuyla seçilen bir makamdır. Türkiye buna yeni geçti ama bizde 1975’ten beri cumhurbaşkanını halk seçiyor. Cumhurbaşkanı aynı zamanda toplum lideridir ve içinde bulunduğumuz statüko içinde Rum liderliği ile eşitlendiğimiz tek yer burasıdır. O makamda kim oturursa otursun o kişiye yönelik olarak elbette eleştiri yapılabilir ancak sınırların aşıldığı, hakarete, tehide varıldığı noktalarda bu sadece makamda oturan kişi için sorun değil Kıbrıs Türk halkı için sorundur. O hakaretler Kıbrıs Türk halkının iradesine yönelmiş demektir. İçeride de dışarıda da bu hassasiyet önemlidir. Özne olma potansiyelimizin en önemli parçası cumhurbaşkanlığıdır.”

 

Bu haber toplam 1898 defa okunmuştur
İlgili Haberler