CTP gider mi?
Kıbrıs'ın kuzeyinde seçilmiş bir hükümet var.
Seçilmiş partiler…
Bu partilerin seçilmiş yetkili kurulları…
Ve bu durumu bile bile Türkiye bir dayatma ile mevcut sistemi yok etmeye kalkışıyor.
Açık açık bir darbe girişimi bu!..
Her şeyi ayaklar altına alan bir darbe.
Demokrasiyi…
Kıbrıslı Türklerin iradesini…
Bugün su, yarın başka bir konu, hiç fark etmez.
CTP-PM kararı sonrası oluşan paparaya bakacak olursak ciddi anlamda bir krizle karşı karşıyayız.
Anlaşılan o ki Türkiye suyun yönetimini özelleştirmekten öte 'Türkiyelileştirmeyi' hedefliyor.
Tekel bir özel şirket Türkiyelileştirmesi bu!..
Ve bu Türkiyelileşmeyi reddedenin de 'gideceği' bir durum yaratılmış sanki…
Zamanlama, kurgulama iyi ayarlanmış.
Zira 13. maaş, Ekonomik Program gibi mali konularla birlikte düğümlenmiş bir kriz yaşadığımız.
Türkiye'nin dayattığı modele bakacak olursak ülkedeki tüm su kaynaklarına hakim bir tekel yaratılmak istendiğini görebiliriz.
Suyu özel bir şirket tarafından işletilecek.
Tahsilatın aynı şirket yapacak.
İşin özeti bu.
Yani özelleştirme!..
Özelleştirmeden de öte Türkiyeli bir şirketin tekelinde bir su modeli.
CTP PM buna 'dur' dedi hafta sonu…
Şimdi kimileri merak ediyor, 'dur' dediği için gider mi CTP?
Kimilerine göre gidecek.
Gitse de gitmese de CTP dışında kalan toplumsal muhalefet için karar zamanı şimdi.
CTP direnecektir elbet.
Ancak bu direnişte desteğe ihtiyacı var.
Bu destek kendi başarısı için değil, toplumun başarısı için elzem.
Bu direnişin bedelleri de olacaktır, hiç kuşkusuz.
Maddi kayıpları da olabilir kimilerinin…
Türkiye topyekun toplumu cezalandırmak da isteyebilir, CTP'yi ötekileştirerek iç siyasete oynamayı da tercih edebilir.
Kendini çok 'kudretli' sananlar bu statükonun 'devam'ına aday olabilir örneğin!
Tam da bu noktada toplumsal muhalefetin karar vermesi gerekecek.
'Bulacan canım, bulamazsan gidecen canım' mı duruşumuz, yoksa direnişten yana mı?
45 yıllık direniş partisi elbette bu kavgayı verir ve yoluna devam eder.
Ancak bu zor sınavda sessiz kalanları tarih hiç affetmez.
Şimdi tam da o sesi çıkarma zamanıdır.
Ya şimdi, ya da hiçbir zaman.
Başka yolu yok.
---------------------------------------------------------------------------
SİYASİ KULİS…
'Halkın Partisi'nde 'kurucular' krizi…
Bu günlerde kuracağı partiyi açıklamaya hazırlanan Kudret Özersay'ın partisinin adı çok büyük ihtimalle “Halkın Partisi” olacak.
Birkaç hafta içinde, Ocak ayının ilk günlerinde partiyi ilan edecek Özersay cephesinden ilginç bilgiler var.
Kurucular arasında kimi isimlerin “sicillerinin” temiz çıkmadığı belirtiliyor.
Mesela bir kurucunun sicilinde “kavga ve darp” suçu olduğu iddiası var.
Önceden “kurucu” diye anlaşılan bazı isimlerin de son ada kurucu olmayı reddettiği de gelen bilgiler arasında…
Mesela DP kökenli bir üst düzey eski bürokratın kızı, avukat…
Son anda kurucu olmaktan vazgeçmiş.
Kurucular dışında “halkın” partisine ilgi duyan, ancak geri plandan “destekleyen” iş insanları da var, örneğin Girne bölgesinde büyük bir otelin sahibi…
Şimdilerde “teknik” olarak her şey hazır, ancak hem kurucularla ilgili sorunlar nedeniyle az biraz daha gecikebilir “Halkın Partisi”nin ilanı…
Taş patlasa Ocak ortasında bu iş ilan edilir.
Bekleyip göreceğiz.
-----------------------------------------------------------------
RESMİ AÇIKLAMA…
Saray'ın istihdam listesi
Sayfamda en ilgi çeken, en fazla sonuç alıcı bölüm “NE OLDU” diye sorduğum bölüm.
Çok ilginç…
En fazla geri dönüşü üstteki o 2-3 cümlelik bölümden alıyorum.
Geçen hafta Cumhurbaşkanlığı'ndaki istihdam konusunda soru sormuştum.
Cumhurbaşkanlığı'na Akıncı'nın seçilmesiyle kimler istihdam edildi diye sorumuş, bu konuda ses çıkmadı “NE OLDU” diye de eklemiştim.
Ne olduğuna dair Cumhurbaşkanlığı'ndan bildirim geldi.
İşte Cumhurbaşkanlığı resmi bildirimi ışığında Akıncı'nın seçilmesiyle Saray’a istihdam edilenlerin listesi:
Müsteşar: Gürdal Hüdaoğlu
Gülden İlkman: Daire Müdürü
Özel Kalem Müdürü: Cenk Gürçağ
Sözcü: Barış Burcu
Danışman: Deniz Birinci
Danışman: Meltem Onurkan Samani
Basın Halkla İlişkiler: Atıf Müezzinler
(Halil Sadrazam da Saray’da mesai harcıyor ancak asker emeklisi olduğu için ek bir maaş çekemediği için “gönüllü” olarak hizmet verdiği iddia edildi)
---------------------------------------------------------------------
BİR MEKTUP…
25 yıllık eğitimcinin gözüyle…
Geçen hafta eğitim, özel okullar ve devlet okulları ile ilgili yazıma bir eğitimciden görüş geldi.
İsmi bence saklı kalarak görüşü yayınlıyor, yorumu size bırakıyorum:
“Mert bey eğitimle ilgili yazınıza atfen; 25 yıllık idealist bir eğitimci olarak size katkı yapmak istedim.
Evet ifade edemesek de doğrudur ülke genelinde eğitim sıkıntılıdır.
Aileden,sistemsizlikten ,denetimsizlik,zaman ve teknolojinin değişmesi gençlerin ihtiyaçları..
Bazı eğitimcilerin görevini yerine getirmemesi ve adam kayırmacılık…
Ama özelde eğitim daha iyidir demek çok anlamlı değil bence...
Her Kıbrıslı gibi biz de büyük kızımızı Güneyde çok paralar harcayarak okuttuk…
İyi oldu 5 A Level ile Türkiye’de bir üniversitede tıp okuyor ve başarılı.
Küçük çocuk istemedi onu da kuzeyde bir özel kolejde okutuyoruz…
Senede birkaç defa idare ile konuşmak zorunda kalıyoruz…
Birçok branşta tecrübesiz öğretmen,İngilizcesi yetersiz olan, çocuğumuza hakaret edecek kadar pedagojik bilgisi olmayanlar da gördük .
Devlet -Özel ve güneydeki sistemi de karşılaştırabiliyorum…
Genelleme yapmak zor ama bakanlık gereğini yapıyor mu çalışanı takdir ediyor, suç işleyeni cezalandırıyor mu? Yoksa dershane ortaklarını daire müdürü yapıp sonra da özel dersler bitecek tam gün eğitim gelecek muhabbeti mi yapıyor?
Devlet okullarında çok iyi işler de yapılıyor emin olun, iyi çalışmalar.”
-----------------------------------
NE OLDU?
Lefkoşa'daki ASAL Şube'nin yakınlarında bulunan dinamitler konusu ne oldu? Biri tutuklanmadı, bir şey açıklanmadı, sahi ne oldu?