1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. CTP Girne Milletvekili Ceyhun Birinci: “Müdahaleyi kim yapıyor açıklansın”
CTP Girne Milletvekili Ceyhun Birinci:  “Müdahaleyi kim yapıyor açıklansın”

CTP Girne Milletvekili Ceyhun Birinci: “Müdahaleyi kim yapıyor açıklansın”

CTP Girne Milletvekili Ceyhun Birinci, Girne Hastanesi’nin de neden yapılamadığına ilişkin soru işaretlerinin olduğunu belirterek, ‘rant ilişkisi mi engel oluyor” sorgusunda bulundu.

A+A-

Fayka ARSEVEN KİŞİ

CTP Girne Milletvekili Ceyhun Birinci, son yaşanan siyasi gelişmeleri ‘etik dışı’ olarak tanımladı, bu kadar müdahalenin ilk kez yaşandığına vurgu yaptı.

Birinci, kabineye müdahale kimin tarafından, niçin yapıldığına yönelik açıklamanın Başbakan tarafından yapılması gerektiğine dikkat çelerek, “bir taraftan UBP ‘egemen devletiz, ayrı devletiz’ derken, bir taraftan bu uygulamalara gidiyor. Buna dünyayı bu şekilde inandıramayız. Bu doğru bir yol değildir” dedi.

CTP Girne Milletvekili Ceyhun Birinci, Girne Hastanesi’nin de neden yapılamadığına ilişkin soru işaretlerinin olduğunu belirterek, ‘rant ilişkisi mi engel oluyor” sorgusunda bulundu.

Bu hafta CTP Girne Milletvekili Ceyhun Birinci ile yaşanan siyasi gelişmeleri konuştuk.

 “Bu müdahaleleri yapanı da çıkıp başbakanın açıklaması gerekir. Kim kabine değişikliğini istedi, bu öneri nerden geldi, sebepleri açıklanması lazım.”

  • YENİDÜZEN: Siyasetle hep ilgiliydiniz ancak şimdi tam merkezinde Meclis’te görev aldınız. Genelde ve son bir haftada siyasette yaşananları nasıl yorumlarsınız? Hem Meclis Başkanlığı seçiminde yaşananlar hem de kabine değişikliğindeki süreç…
  • Ceyhun BİRİNCİ: Siyasi etik dışı… UBP’yi tanıyorduk, politikalarını biliyorduk. Başbakan Faiz Sucuoğlu maalesef ne söylediğiyse ardından tam tersi oldu. Kıbrıs Türkü adına aslında aşağılayıcı ve küçük düşürücü bir hareket. Çünkü bu iradenin olmadığını gösteriyor. Özellikle UBP kendi kararını verdikten sonra ve bir kabineyi onaylattıktan sonra bir haftada kabine değişikliği yapılması gerçekten çok kötü bir durum.  Bunu aslında UBP’nin başkanı çıkıp açıklaması lazım. Hatta normalde bu hareketi yapmak zorunda kalan bir partinin bakanları, partilisi buna tepki göstermeliydi. Niye bakanlığa kabul edilmediği açıklanması gerekirdi, hatta istifalar bile olmalıydı.
    Kurultay döneminde de iki adayın ikinci tura kalmasıyla Sucuoğlu’nun adaylıktan çektirilmesi de bir müdahaleydi.
    Hatta Maraş’ın açılması sırasında Başbakan ve Dışişleri Bakanı’nın haberi olmadan açılması konusu gündeme geldi. Daha sonraları buna benzer hareketlerden dolayı koalisyon bozulmuştu.
    Yani sürekli müdahaleler yapılmaktadır. Bu da gerçekten sandığa giden halkın kafasında soru işaretleri yaratmaya başladı; “Ben sandığa gidiyorum, şu partiye oy veriyorum ve o partiden bir beklentim var.”
    Ama bu partideki birtakım insanların sorunları varsa bu halka açıklanmalıdır. Niye bu kabul ediliyor da diğer milletvekili kabul edilmiyor bunun sebepleri ortaya konmalıdır. Bu müdahaleleri yapanı da çıkıp, başbakanın açıklaması gerekir. Kim kabine değişikliğini istedi, bu öneri nerden geldi, sebepleri açıklanması lazım.
    CTP olarak bu konuda gerekli tavrı koyacağız. Ama bu gidiş iyi bir gidiş değil.

 “Bir alt yönetim gibi olmamalı”

 “Bir taraftan UBP ‘egemen devletiz, ayrı devletiz’ derken, bir taraftan bu uygulamalara giriyorlar. Buna dünyayı bu şekilde inandıramayız. Bu doğru bir yol değildir. Eğer burada KKTC ve bir Meclis’i varsa bu iradenin ortaya konması gerekir. Türkiye ile olan ilişkiler de iki devlet ilişkisinde, seviyeli olmalıdır.  Bir alt yönetimi gibi olmamalıdır.”

  • YENİDÜZEN: TC’nin müdahaleleri her dönem oldu ama ilk defa mı bu kadar hissedilir ve direk müdahalelerle karşı karşıyayız?
  • Ceyhun BİRİNCİ: 20 yıl önce hükümetin bakanlar kurulu oluşturduktan sonra çok kısa bir sürede bakanlarını değiştirdiğine rastlamadık. O yüzden son yıllarda bu daha da bariz hale geldi. Biliyorsunuz Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de bu ispatlı şekilde buraya müdahale edildiği tespit edildi. Bu müdahaleler gerçekten Kuzey Kıbrıs halkında çok rahatsız edici boyuta ulaştı.
    Bir taraftan UBP ‘egemen devletiz, ayrı devletiz’ derken, bir taraftan bu uygulamalara giriyorlar. Buna dünyayı bu şekilde inandıramayız. Bu doğru bir yol değildir. Eğer burada KKTC devleti varsa ve bir Meclis’i varsa bu iradenin ortaya konması gerekir. Türkiye ile olan ilişkiler de iki devlet ilişkisinde, seviyeli olmalıdır.  Bir alt yönetimi gibi olmamalıdır.
     
  • YENİDÜZEN: Şu an ki görüntü o mu? Türkiye’nin bir alt yönetimi şeklinde miyiz?
  • Ceyhun BİRİNCİ: Bu müdahalelerle o anlaşılıyor, her şeye müdahale ediliyor. Ekonomik konularda iş birliği yapılır, sorunlar masaya yatırılır, iki ülke arasında bunlar nasıl çözülebilir, masaya konulur, tartışılır, konuşulur ama buradaki meclis karar verecek buradaki yasalara, kararlara, kimin bakan olacağına, kimin başbakan olacağına, partiler özgürce davranabilmelidir. Maalesef UBP bu tavır ve yaklaşımlarla inandırıcılığını, bağımsızlığını kesinlikle kaybetmiştir. Bu vatandaşın gözünde de bir gerçeklik olarak durmaktadır. Önümüzdeki seçimleri de tüm bunlar tartışılır duruma getirecektir. Bundan vazgeçilmelidir.
     
  • YENİDÜZEN: Bu müdahaleler yaşanırken, nasıl bir süreç bizi bekliyor?
  • Ceyhun BİRİNCİ: Pandemi döneminde insan sağlığını tehdit eden en yoğun olduğu dönemlerde UBP’nin yine müdahalelerle kurultayını yaşamıştık, gündem değiştirilmişti. Daha sonra yine UBP’nin seçim dönemleri veya seçimden sonra kimlerin bakan olacağı, kimlerin olmayacağı hatta UBP’de kabine oluştuktan sonra da bakan olmayanlar bir küskünlük içerisinde olduğunu gördük.
    Gerçekten çok zor günlerden geçiyoruz. Vatandaş bu hükümetten bir an önce çözümler beklerken, maalesef biz halen daha kabine değişikliğine gidiyoruz. Hala daha kim bakan olacak tartışmaları yaşanıyor. Bunun bir an önce bitmesi ve kesinlikle parti içi müdahalelerin ortadan kalkması lazım. CTP olarak elimizi her zaman taşın altına koymaya hazırız. Yeter ki hükümet bizim önümüze halkın yararına, menfaatine ekonomik durumunu düzeltecek yasalar, kanunlar getirsin. Biz bunlara destek vereceğiz.
    Ama bunun dışında halkımızın ekonomik durumunu, sağlık sorunlarını daha kötü bir pozisyona sokacak bir takım yasa veya uygulamalar önümüze gelirse kesinlikle bunun karşısında duracağız. Bunda kararlıyız.
     
  • YENİDÜZEN: Zor bir dönem ve süreç daha da zorlaşacak. CTP nasıl bir muhalefet yöntemi izleyecek?
  • Ceyhun BİRİNCİ: CTP her konuda daha aktif daha inandırıcı ve halkımızın yanında eylemlerini her yerde, sokakta, meclis içerisinde ilgili kurumlarla istişare ederek, bütün sorunları masaya yatırarak, bunların düzelmesi için şiddetle ve sürekli eylemlerini ortaya koyacak. Halkımızla birlikte bu sorunları nasıl aşacağımızın öncüsü olmalı ve UBP’yi yönlendirmelidir. Bu kaçınılmazdır. Gerçekten ekonomik krizden geçiyoruz. Savaşların olması, Türkiye ekonomisinin şu an iyi olmamasından ve TL’ye bağımlılığımızdan dolayı dövizin çok kısa sürede katlanarak yükselmesiyle vatandaşımız bu ülkede çok ciddi sorunlar yaşamaktadır. Alım gücü çok düşmüştür. Biliyorsunuz biz seçim programımızda vatandaşın alım gücünü korumak adına TL’yi stabil para birine endeksleme düşüncemiz vardı halen daha bunu savunuyoruz. Çünkü her gün alım gücü düşmektedir. Her gün marketlerdeki fiyatlar yükselmektedir. Petrol fiyatları gün be gün artmaktadır. Bu daha da yükselecektir. Bu da demektir ki önümüzdeki süreç yine enflasyonun hiper enflasyona dönüşeceği bir dönemdir. Bu konuda acilen oturup hükümetin tedbir alması gerekir. Vatandaşın alım gücünü koruması lazım. Hatta şu duyumları da alıyoruz; bırakın alım gücünü korumak tamamen vatandaşı zorlayıcı önlemler söz konusu.
    Hayat pahalılığı da bence iki ayda bir verilmelidir. Çünkü fiyatlar her gün artmaktadır.

 “Hayat pahalılığı ödeneğinin kaldırılacağına dair duyumlar alıyoruz. Ama hükümet her şeyi olduğu gibi bunları da dedikodu diye tabir ediyor. Ama her konuşulan da ardından oluyor. İnşallah bu dedikodu olur ve oluşmaz. Çünkü bu çok kötü olur.”

 

  • YENİDÜZEN: Hayat pahalılığın kaldırılması veya başka uygulamalar mı gündemde?
  • Ceyhun BİRİNCİ: Duyumlar alıyoruz. Ama hükümet her şeyi olduğu gibi bunları da dedikodu diye tabir ediyor. Ama her konuşulan da ardından oluyor. İnşallah bu dedikodu olur ve oluşmaz. Çünkü bu çok kötü olur.
    Ekonomik sıkıntı olduğunu hepimiz biliyoruz. Ama buna çare vatandaşın alım gücünü kısarak olmaz. Hatta vatandaşın alım gücünü artırarak, çarkların dönmesi sağlanmalıdır. Çünkü vatandaş bir şey alamıyorsa ve alım gücü düşmüşse piyasa duruyor. Piyasa durduğu zaman bugün küçük esnafımız kepenk kapatıyor. İşsizlik artıyor, bu zincirleme gidiyor. Hatta bu devletin kaynaklarına ters etki yaparak gelirlerini düşürüyor. Kısır döngüye girilirse bu ülkenin iflası demektir.
    Ekonomik tedbir alınacaksa vergi düzenlemeleri ile çok kazanandan çok az kazanandan daha az alınmalıdır. Kayıt dışı paraların kayıt altına alınması, bunlardan vergi alınması gibi uygulamalar yapılabilir.  
    Ama vatandaşın alım gücünü daha da geriye götürerek bu ekonomik krizden çıkamayız.
    Elektrik zammı da çok ciddi bir zamdır. Faturalara Mart ayı sonunda yansıyacak. Bu da kesinlikle kabul edilebilir değildir. Bunun da bir miktarının maliyeye yüklenmesi gerekirdi, bir geçiş dönemi olarak. Tarife sistemi de kaldırılmaması gerekirdi. Çünkü düşük gelirli vatandaşın da ödeyeceği miktarı bu uygulama ile artırıyoruz. O zaman insanları daha da zor duruma sokuyoruz. Bunun daha iyi planlanıp, daha ılımlı bir geçişle düzenlenme gerekirdi.

Girne Hastanesi’ne rant ilişkisi mi engel oldu?

  • YENİDÜZEN: Uzun yıllar başhekimlik yaptınız, sağlıkta yaşanan sorunları yakından biliyorsunuz. Girneli olarak da yapılacak olan yeni Girne Hastanesi’ndeki gelişmeleri de yakından biliyorsunuz. Nedir yaşananlar? Sağlıkta yaşanan sıkıntıları nasıl yorumlarsınız?
  • Ceyhun BİRİNCİ: Ekonomi, sağlık ve eğitimdeki sorunları düzeltemezsek bu ülkeyi iyi bir yere götüremeyiz.
    Bu ülkede federal bir çözümü zorlayarak, çözümü sağlamamız lazım. Bu ülkeyi biz dünya ile buluşturamazsak ve statüko dediğimiz olay devam ederse maalesef müdahalelerle birtakım yanlış kararlarla gidişimiz iyiye gitmez. Ne kadar tedbir alsak ne kadar iyi şeyler yapsak gelip bir yerde tıkanıyoruz.
    Sağlık konusunda bana göre çok da geç kalındı. Çok daha önceden bu yatırımlar yapılmalıydı. Ama bir Girne Hastanesi’nin yapılması gündeme geldi, hatta karkas bina hazır, 2018 yılının ortalarında bu konu gündeme geldi, hızlı bir şekilde çalışmaları yapıldı ve son şekli yapıldı.
    Hatta ben emekli olmadan 2021 yılında açılışını göreceğim diye de sevinmiştim. Ama maalesef buradaki farklı ilişkilerden, rant ilişkilerindendir diye düşünüyorum çünkü hatta o zaman 30 milyon TL sağlık fonundan ayrılmıştı. Bir miktar da maliye tamamlayacaktı ve bu bitecekti. Düşünün şimdi yapmaya kalksak belki de bu fiyatın 4-5 katı bir maliyetle karşılaşacağız.
    O zaman ihaleye çıkıldı, çıkılamadı belli sebepler ortaya kondu ama benim kafamda soru işaretleri oluştu.
    Tabi ki sadece sağlık konusunda sadece hastane yapmak gerekmez. Doktorların ciddi sorunları var, kadro sorunlar var, değişik kadrolarda çalışan hekimlerimiz var. Hekim yasasının biran önce geçirilmesi gerekir.
    Tabii sadece doktorlar değil, hemşirelerle ilgili sorunlar, eksiklikler var. Diğer çalışan personelle ilgili de…
    Biliyorsunuz taşeron firmalardan yemek ve temizlik konusunda hizmet satın alınıyor. Düşünün bu insanlar iki aydır maaşlarını alamıyor.
    Başhekimliğim dönemimde bunlarla ilgili Sağlık Bakanlığı’na yazı da yazarak; bu taşeron firmaların gereğini yerine getirmediğini ve bu alımların sonlandırılmasını istemiştim. Halen daha devam ediyor ancak taşeron firmalarla sağlık götürülmez.
    Bunun dışında sağlığa bir sistem, çalışma düzeni gelmelidir. Geçmiş dönemlerde part time ful time çalışma tartışması vardı. Bunun gündeme gelmesi gerekir. Çünkü bu sistemde bu şekilde iyi bir hizmet verilmediği ortada.
    Sağlıkta yapılacak çok iş var ve bunları yapmalıyız. Çünkü insanlarımızın bu hizmeti alması hakkıdır. 2022 yılında iyi bir sağlık hizmeti almak doğal hakkımızdır.
    Diğer konularda da yapılacak çok iş var. Bir an önce hükümetin oturup bu konuları ciddi ciddi masaya getirmesi lazım. Bizim de buna destek vermemiz gerekir.
     
  • YENİDÜZEN: CTP hep eleştirildi UBP tarafından ‘CTP elini taşın altına koymuyor’ diye. Bu eleştirilere cevabınız nedir?
  • Ceyhun BİRİNCİ: Evet son hükümet oluşumunda da suçlandık. Ama kesinlikle öyle bir şey yok. UBP ciddi olarak CTP ile hükümet kurmayı düşünmedi. Yaklaşımlarından o ortaya çıktı biz hep ciddi tekliflerde bulunulmasını bekledik. Bizim önerilerimizle birlikte bir hükümet kurulabilirdi. Ama bizim önerilerimizin hiçbirini zaten onlar hükümet programlarına koymadı.
    Bizim önerdiklerimiz; vatandaşın alım gücünü korumak, eğitimin tam gün olması, sağlık ve diğer alanlarda vatandaşın yararına olan önerilerdi. Ama maalesef onlar hükümet programlarına bunları koymadılar ve belli başlıklar halinde geçiştirdiler. Sadece Kıbrıs konusu değildi engel olan ancak o şekilde yansıtmaya çalıştılar. Biz her zaman elimizi taşın altına koymaya hazırız.
     
  • YENİDÜZEN: Yerel seçimler öncesi bir de yasal değişiklik gündemde. Nedir sizin yaklaşımınız?
  • Ceyhun BİRİNCİ: Bu konu yıllardır konuşuluyor. Seçimlere neredeyse 2 ay kala belediye sayılarının azaltılmasını gündeme taşıyorlar. Bu da aslında başka yerden pişirilmiş gibi görülüyor. Bu da bir müdahalenin sonucu gibi ortaya çıkıyor. Çünkü UBP bunu düşünseydi, kafasında olsaydı geçmiş dönemde de bunu masaya yatırırdı. Azaltmak demek, hizmetin kaliteli olacağı anlamına gelmiyor. Masrafların düşeceği anlamına gelmiyor. Bugün CTP’li belediye başkanları en kötü şartlar da bile çalışanın maaşlarını takır takır ödüyor. Hizmetleri de çok güzel, batmış da değil. Ama maalesef UBP’li belediye başkanlarının yönetiminde olan belediyelerin çoğu batmış durumda. Çünkü zihniyet farklılığı var. Bunu azaltmak demek daha iyi olacak demek değil. Ama şu yapılabilir; alınır, masaya getirilir, ortaya konur ve bölge belediyelerin fikri alınır. Belediyeler Birliği’nde oturulup konuşulur, bölge insanına sorulur ve en doğrusu yapılır. Benim şu rakama gelinsin diye bir düşüncem yok. Belediyelerin hizmetleri şimdi mi iyi yoksa yeni sistemde mi daha iyi olacak, masraflar, gelirler nasıl olacak, katkısı ne yönde olacak, hangisi olursa daha iyi olur ortaya konulur ve doğrusu ne ise o yapılır. Doğrusu şu an ki pozisyonun kalması ise onu bırakmamız gerekir. Hızlı acele bir şekilde geçirelim de bu seçimlere böyle gidelim mantığına ben katılmıyorum. Bunun tartışılması lazım ve doğru ne ise o yapılmalı ve bana göre bu seçime yetmez bir sonraki döneme bunu uygulamamız gerekir.
Bu haber toplam 3184 defa okunmuştur
Etiketler : , ,