CTP hükümetten gitmeli (!)
Başbakan Özkan Yorgancıoğlu’nun ‘İlahiyat Koleji’ açılış törenine katılması ve orada yaptığı konuşması bazı kesimlerden sert tepki aldı.
Daha önce de söyledim: Ben olsaydım o törene katılmazdım. UBP hükümeti döneminde pişirilip kotarılmış, Türkiye’deki siyasal iktidarın Kuzey Kıbrıs’ta öngördüğü ‘toplum mühendisliği’nin bir eseri olan külliyeye külliyen karşı çıkar, tepki koyardım.
Yorgancıoğlu bu törene katılmayı tercih etti. Bu tercihi yaparken bulunduğu pozisyonu, TC-KKTC ilişkilerini, partisinin yetkili kurullarını ve hükümet ortağını da hesaba kattı.
İlahiyat koleji açılışında bulundu, ama 10 bin kişilik caminin temel atma törenine katılmadı.
Kolej açılışındaki konuşmasında eğitime bakış açısının ilahiyatla uyuşmadığını nezaket kuralları çerçevesinde ve kendi üslubuyla dillendirdi.
Belki konuşmada ‘teşekkür’ kısmı fazla geldi. Zaten tepkilerin bir kısmı da bundan kaynaklandı.
**
CTP Genel Başkanı ve Başbakan Özkan Yorgancıoğlu son bir ay içinde sürekli krizlerle boğuşuyor.
Hükümeti kurmaya çalışırken TC Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’dan gelen “Hükümeti UBP’yle kurun” telkinini geri çevirdi. CTP-DP koalisyonunu kurdu.
Başbakan olduğu gün Boğaz’daki Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı’nın polis terfilerini açıklamasına sessiz kalmadı. Sert bir açıklamayla tepkisini ortaya koydu.
Birkaç gün sonra TOMA krizi kapıya dayandı. Yorgancıoğlu TOMA konusunda “yetkimiz yok” deyince kızılca kıyamet koptu. Oysa gerçeği söylemişti.
Ama orada durmadı. Diyalog yoluyla sorunu çözmek için çaba harcadı. Sonuçta TOMA’nın adaya gelmeyeceğini, bu konunun kapandığını açıkladı.
Bu sefer ‘kahraman’ ilan edildi.
Kahramanlığın tadını çıkaramadan bu sefer ‘mektup’ ortaya atıldı. TC Yardım Heyeti başkanlığı görevine yeni atanan bürokrata KKTC kanadı bürokratların yazdığı cevap tartışması yaşandı. Hükümetin “pakete onay” verdiği iddiaları konuşuldu. Mektupta öyle bir onay ifadesi olmadığı açıklandı.
Derken İlahiyat meselesi ortaya çıktı. Gitsin mi, gitmesin mi tartışmaları yapıldı.
Sonuçta gitti, tepkileri üzerine çekmeyi göze aldı.
**
Çoğun zaman ‘amaç’ ile ‘araç’ birbirine karışır hayatta… Araç, amacın önüne geçer ve amacın ne olduğu unutulursa eğer, yol değişir. Varılmak istenen konak yerine çok başka yerlere gidilir.
Hükümetler ‘araç’tır. ‘Amaç’, toplumu ve ülkeyi götürmek istediğiniz konaktır.
CTP-DP koalisyon hükümeti, toplumun büyük kesimince desteklenen “sivilleşme, demokratikleşme, ekonomik gelişmenin önünü açma” gibi temel konularda umut vadeden bir programla güvenoyu aldı.
Beklenti Anayasa değişikliği dahil bu yönde ciddi adımların atılmasıdır.
Herkes de çok iyi biliyor ki Anayasa’nın geçici 10’uncu maddesi ve diğer bazı unsurları değişmedikçe, yukarıda sıralananlara benzer krizlerin yaşanması değil, yaşanmaması anormaldir!
**
TC-KKTC ilişkileri uzun süredir gergindir. Bu gerginliğin temel sebebi Derviş Eroğlu’nun Başbakan olduğu dönemde imzaladığı ve UBP hükümetlerinin harfiyen uygulama sözü verdiği ekonomik pakettir.
Başta KIBTEK’in özelleştirilmesi/özerkleştirilmesi tartışması olmak üzere TC’nin buradaki temsilcisi, yani Büyükelçi ile koalisyon ortakları arasında ciddi görüş ayrılıkları vardır.
Büyükelçi geçen hükümetin ‘evet efendim’ci tavrından sonra şimdiki hükümetin ‘dik duruş’undan rahatsızdır. Ankara’daki bürokrasinin Kıbrıs’la ilgili siyaseti buradan giden raporlara göre şekillenmektedir ve zaten birçok sıkıntının nedeni de budur.
Geçmişte basına yansıdığı gibi, TC Büyükelçiliği’nin ekonomik programla ilgili önce “çok iyi gidiyor” tespiti yaptığı, sonra “işler iyi gitmiyor” şeklinde görüş verdiği hafızalarda ve arşivlerdedir.
Ankara’ya giden bilgilerin doğruluğu ve objektifliği su götürmektedir.
Külliye projesinin de, ilahiyat ve imam hatip konusunun da bu tür bir yanlış yönlendirmenin eseri olma ihtimali çok yüksektir.
**
CTP bu hükümetten gitmelidir!
Zira Özkan Yorgancıoğlu İlahiyat Koleji’nin açılış törenine katılarak Kıbrıslı Türklere ihanet etmiştir.
Bugünden tezi yok, Özkan Bey istifasını vermeli, sine-i millete dönmelidir.
Anayasa değişikliği, sivilleşme, demokratikleşme hedefleri bir başka bahara bırakılabilir.
Polisin ve güvenlik güçlerinin mevcut yönetim şekli böyle, olduğu gibi kalsın.
Biz sık sık “işgal var” diye bağıralım, yeter!
Protokole harfiyen uyma sözü verenler hükümete geri gelsinler.
Biz mitingler yapıp “pakete hayır” sloganları atalım yeter!
Külliyeler, camiler, medreseler dikmek için projeler üretsinler.
Biz ekranlarda “dini eğitim istemiyoruz” diye konuşalım, yeter!
Evet, CTP hükümetten gitmelidir.
Hemen, şimdi!
NOT: İki gün buralarda olamayacağım. Perşembeye görüşmek üzere…