CTP’nin enerjisi
Kurultay geride kaldı. Yorgancıoğlu dört yıllık Genel Başkanlık görevini Mehmet Ali Talat’a devretti.
Delegeler ‘doğal üyeler’ dışında Parti Meclisi’nde görev yapacak 40 kişiyi belirledi.
Ne Başkanlık seçiminde, ne de Parti Meclisi’nde ‘sürpriz’ oldu.
CTP’de yaşanan gruplaşmalara bağlı denge Parti Meclisi’ne de büyük ölçüde yansıdı.
Delegeler bir anlamda bütün kesimlere “ne senden, ne ondan, ne de diğerinden vazgeçerim” mesajı verdi.
Bu mesajı okumak partinin yeni yöneticilerine düşüyor.
Ve tabii ki parti içinde ısrar ve inatla gruplaşma yaratanlara…
**
Kurultaylar siyasi partilerin enerji depoladığı, azalan nefesini ciğerine doldurduğu, yeni bir sayfa açtığı önemli dönemeçlerdir.
Kadroların ve izlenen siyasetin gözden geçirilmesi, yenilenmesi ya da güven tazelemesi siyasetin itici güçlerinden biridir.
14 Haziran kurultayıyla birlikte bu ülkenin en eski, en köklü ve şu anda en büyük siyasi partisi durumundaki CTP enerji depoladı.
Zaten ciddi bir güç sahibi olan CTP, şimdi daha da enerji dolu bir şekilde yoluna devam edecek.
Peki ama bu biriken enerji nereye harcanacak?
CTP kurmaylarının esas kafa yorması gereken soru budur.
**
CTP son yıllarda enerjisini çoğu zaman boşa harcadı.
Parti içi sürtüşmelere ne kadar enerji gitti mesela!..
Seçim dönemlerinde yapıldığı iddia edilen liste çalışmaları nedeniyle başlatılan, basına da sızdırılan amma ve lakin -her ne halse- sonuçlandırılmayan disiplin süreçleri ne çok enerjisini aldı, götürdü CTP’lilerin…
İki kurultayda seçimi kazanan, sonra Başbakan da olan Genel Başkan’ın gerek Merkez Yönetim Kurulu, gerekse yakın çalışma arkadaşlarıyla ters düşmeleri, medya önünde çelişkili açıklamalar yapmalarıyla ne kadar enerji yitirdi CTP…
Ve bitmek tükenmek bilmeyen ‘kişisel’ sürtüşmeler, kulis çalışmaları, kesmeler, ‘benden’ ve ‘benden olmayan’ diye ayrıştırmalar, hep CTP’nin enerjisinden aldı, götürdü bu süreçte…
**
Oysa CTP’nin ve CTP’lilerin yapacak çok işleri var!
O boşa akıp giden enerjiyi harcayabileceği onca yer var ki CTP’nin…
Kıbrıs sorununa çözüm sürecinde çok daha aktif olmak mesela…
Kah kuzeyde, kah güneyde çözümü, yeniden yakınlaşmayı, iki toplumlu aktiviteleri zorlamak…
Yurt dışında, Kıbrıs’la ilgili aktörleri sürekli marke etmek, enforme etmek, toplumsal çıkarlar konusunda lobi yapmak…
Ve içeride ülke sorunlarına, toplum sorunlarına odaklanmak, onlara çözüm önerileri üretmek…
Sosyalist bir partiye yakışır, emekten yana politikalar geliştirmek, projeler yapmak, sivil toplumla dayanışmayı geliştirmek ve ülkede ekonomiyi büyüterek herkesin kazanacağı bir ortam yaratmak…
Dünyada benzer sol hareketleri izleyerek politikalarını gözden geçirmek, dar ve yerel gündemin dışına çıkıp enternasyonalist bakış açısını topluma taşımak…
Başta siyaset merkezleri, medya ve sivil toplum olmak üzere Türkiye’de aktif siyasi çalışmalara girişmek, bölgesel barışın tesisinde katalizör rol oynayacak kadar önemli işlere soyunmak…
Ve daha neler var yapılması gereken, enerji gerektiren…
Umalım ki CTP yeni dönemde enerjisini bu ve benzeri işlere harcasın…
Kendi kendini yemeğe değil!..