1. YAZARLAR

  2. Serhat İncirli

  3. CTP’siz ve AKEL’siz bir Kıbrıs, milliyetçiliğe ve yolsuzluğa mahkumdur!
Serhat İncirli

Serhat İncirli

CTP’siz ve AKEL’siz bir Kıbrıs, milliyetçiliğe ve yolsuzluğa mahkumdur!

A+A-

Bunu ben de çok yaptım!
Neyi mi?
CTP’yi yerden yere vurarak eleştirmeyi!
Neden?
Ya “davadan caydı”ğına kanaat getirdim, ya da keyfim öyle istedi!

-*-*-

AKEL’i mi?
Elbette AKEL’i de özellikle tam 20 yıl önceki Annan Planı Referandumu’ndaki “kararı” ya da “kararsızlığı” nedeniyle elimden gelse kıyma makinesine koyup kıyardım!

-*-*-

Yani, ne CTP, ne de AKEL “eleştirilemez”dir!
Elbette eleştireceksiniz; kesinlikle de yerden yere vuracaksınız!
Hatta bunu gerektiğinde CTP’lilerin ve AKEL’cilerin bizzat kendisi de yapacak!

-*-*-

CTP’ye “çok pasifsiniz, daha çok sokak” diyebilirsiniz; gerekirse Genel Başkan Tufan Erhürman başta olmak üzere, yöneticilerini, vekillerini de eleştirilerinizle kurşuna dizebilirsiniz!

-*-*-

Ancaaaaak; toplumdaki bazı sol karakter veya kesimlerde az sayıda da olsa, “pek anlam veremediğim” bir CTP düşmanlığı var!
Bu da “fraksiyonel farklılık”la açıklanabilir asılında…
Eskiler bilecek; “Bıyık şekli farkı” diyelim!

-*-*-

İşte bu anlam veremediğim “düşmanlık”; temelde “kendi kendine düşmanlık”tır!
İnanın, bu yazdıklarım, bu söylediklerim, tecrübeyle sabittir ki; CTP’nin ve AKEL’in etkili bir şekilde yer almadığı Kıbrıs Türk toplumu ve Kıbrıs Rum toplumu; milliyetçiliğe ve yolsuzluğa mahkumdur…


 


Çözümsüzlük, rant tezgahının devamıdır!


Türkiyeli gazeteci Cevheri Güven geçenlerde yayınladığı videoda, KKTC’yi çok güzel anlattı…
Tıpkı Türkiye’nin İsrail ile arasındaki ticari ilişkiyi anlattığı gibi…

-*-*-

Bir yandan mücahitlik, milliyetçilik, Filistin kardeşliği gazı veriliyor; öte yandan İsrail’le ticaret yapılıyor…

-*-*-

Asıl hedef rant!
Asıl gerçekler, milliyetçilikle, vatan – millet söylemleriyle örtülüyor ve arkadan iş çevriliyor…

-*-*-

İsimler de verdi Cevheri Güven…
Şu, bu yüzden seçildi; O bu yüzden göreve atandı falan…
Bir rant konsorsiyumu var; ciddi paralar koparılıyor ve bunları örtmek için milliyetçilik edebiyatı yapılıyor…

-*-*-

Mesela bir ara “topraklarımızı Yahudiler satın alıyor” diye bir yaygara koparılmıştı!
Oysa asıl alanlar, İsrailli değildi!
Ama rant çevrelerinin İranlılarla, Ruslarla, Ukraynalılarla ilişkileri bunu söylemeyi gerektiriyordu!

-*-*-

Kıb – Tek’e akaryakıt alım meselesini hatırlayın!
Kasten ve hileyle Kıb – Tek usule – hukuka uygun akaryakıt alımını “tu kaka” göstermek için yoğun çaba harcadılar…
Elektrikler kesildi…
Doğrudan akaryakıt alımının bir kurtarıcı olacağı havası yaratıldı ve yaklaşık 2 senedir, Kıb – Tek’e, nereden, kimden, kaça ve hangi kalitede akaryakıt aldığını kimse sormuyor!
Haliyle bu işin arkasında ciddi rant dönüyor!

-*-*-

Bile bile, göz göre göre iki eşit ve egemen devlet iddiasının, Kıbrıs’ta sadece çözümsüzlüğe yarayacağı da aynı oyunun parçasıdır!
Çözümsüzlük, rant tezgahının devamıdır!

-*-*-

Haaaa külliye mi?
O da, kendi adamlarının çok büyük paralar kazandığı rant teknesinden başka bir şey değildir!

-*-*-

Unutmadan yazayım!
Mahkeme, külliyecilere, 24 Nisan 2024’e kara süre verdi…
Ya önümüzdeki hafta içerisindeki bu tarihe kadar, 9 dönüm 2 evlek büyüklüğündeki arazi için sahibiyle anlaşırlar; ya da “kanunen” külliye inşaatı duracak!

-*-*-

“Kanunen” yani “yasal ya da anayasal” anlamda inşaatını durması gerekebilir!
Peki duracak mı?
Yani mahkeme bu yönde karar verdi diyelim; sizce külliye durur mu?
Durmaz!
Kim durduracak ki?
Polis ve asker mi?
Peki, “işgal var mı?”
KKTC diye bir devlet var mı?
Yaaaa, bilmem anlatabildim mi?


Bıçak!

Okullarda, sokaklarda “şiddet” artıyor mu?
Daha da artacak!
Tedbir almak kaçınılmaz!

-*-*-

Peki nasıl tedbir alınır?
Dünyayı yeniden keşfetmeye gerek yok!
Benzer sıkıntıları yaşamış, yaşayan ülkelerdeki örneklere bakılır!

-*-*-

Gerekirse o ülkelerin bu konuda uzmanlaşmış, çeşitli operasyonlar, etkinlikler düzenlemiş uzmanları ile temasa geçilir!

-*-*-

Mesela İngiltere!
İngiltere’de bıçaklı suç oranı yüksek kabul edilir!
Devlet, polis, okullar, psikologlar, psikiyatristler, sosyologlar hatta eski suçlular, eski mahkumlar toplanır, bıçak suçlarıyla mücadeleye yönelik ulusal polis girişimleri organize edilir…

-*-*-

Bunlardan biri geçen sene organize edildi!
Adına Sceptre Operasyonu dediler! 

-*-*-

Ülke genelinde bir haftada sokaklardan bine yakın bıçak topladılar!
Bin 693 kişiyi tutukladılar!

-*-*-

Okullarla temasa geçtiler, konferanslar, bilgilendirme toplantıları organize ettiler…
Polisin bıçaklı suçlarla ilgili en üst düzey kumandanı dedi ki; “… Bıçaklı suç karmaşık bir konu olmaya devam ediyor ve polis teşkilatının tek başına çözebileceği bir sorun değil. Bazı temel nedenleri ele almak ve gençleri bu konuda destek olmaya teşvik etmek için ortak kuruluşlarla işbirliği içinde çalışmamız gerekir”… 

-*-*-

Dönemin içişleri bakanı da dedi ki; “… Bıçakla suçlar mahallelerimizde ciddi bir sorun olmaya devam ediyor ancak polisin, okullarla ve topluluklarla birlikte çalışarak insanları bu silahları taşımaktan caydıracağına inanıyorum.”

-*-*-

Daha çok örnekleri vardır…
Konuya asılmak, ilgilenmek şarttır…
Eğitim temeldir…
Ailelerle işbirliği önemlidir…
Vesayre vesayre vesayre…

-*-*-

Önemli olan, “iş yapmak ve çözüm üretmektir”…
Bizde eksik olan da budur!
Çünkü ülkede her anlamdaki çöküş, yolsuzlaşma, kimlik bunalımı, kimliksizlik ve yoksullaşma; bu türden dertlerin artışta olacağının açık habercileridir…

scott-warman-twzutporzoi-unsplash.jpg

Bu yazı toplam 2312 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar