Çullisine nüfus, muhaceret ve göç siyaseti!
Her medeni ülkenin, hatta medeniyetle pek “uyumlu” olmadığı iddia edilen bir çok petrol zengini Arap ülkesinin çok ciddi “nüfus” ve “vatandaşlık” politikaları vardır…
-*-*-
Ülkeler, ihtiyaçlarına göre göçmen kabul eder ve vatandaşlık verirken de KKTC’deki “Gollifa” sistemini uygulamaz…
Uluslararası hukuk ve iç hukuk çerçevesinde, ihtiyaca göre göçmen ve ihtiyaca göre vatandaşlık, bir ülkenin en demokratik hakkıdır…
-*-*-
Haaa göçmenler mi?
İnsan hakları çerçevesinde, göçmenlerin de hakları uluslararası hukuk ve yine iç hukuk çerçevesinde düzenlenmelidir…
Herkesin “insan hakkına saygı” esas alınmalıdır…
-*-*-
Göç veya göçmenliğin en ciddi sıkıntısı “ırkçılık”tır…
Şu anda Türkiye’de yaşanan en çarpıcı örnek budur…
Özellikle Suriyeli ve Afgan “erkek göçmen nüfusa” karşı inanılmaz bir ırkçılık söz konusudur…
-*-*-
Kültürler çatışmaktadır tabii ki…
Kültürel uyumsuzluk had safhadadır ve bu durum; göçmenlerin ekonomik bazı kazanımlarla daha belirgin olması noktasında rahatsızlık yaratmaktadır ancak tekrar ediyorum, bu rahatsızlık “dışlama” ya da daha kötüsü “ırkçılık” olarak kendini göstermektedir.
Ve evet büyük bir sorundur.
-*-*-
Türkiye’de, Suriyeli veya Afgan göçmenlere tahammül edemeyen “ırkçılık”, Kıbrıs’ın Kuzey kesimindeki “plansız”, “programsız” hatta “tamamen kontrolden çıkmış” göçmen ya da nüfus siyasetiyle ilgili olarak “iki yüzlü”dür!
-*-*-
Merhum Rauf Denktaş, meseleye “gelen Türk giden Türk” açıklamasını getirmiştir ki, sorun, “ırksal” veya “etnik” olarak değerlendirilmemelidir…
Çünkü sonuçta Suriyeliler için de “gelen Arap, giden Arap” denebileceği gibi, “tüm gelenler Müslüman kardeşimizdir” de denebilir.
-*-*-
Asıl sorun, en başta ekonomiktir…
Ardından “kültürel çatışma”dır…
Diyelim ki ikisini de aştık…
“Suçlardaki artış”, güvenlik güçlerinin başına derttir…
Ve “göçmen sayısı arttıkça”, suçların da artışı kaçınılmaz olacaktır…
Suç artışı da “ırkçılığı” yukarı çekecektir…
-*-*-
KKTC’de dünkü gazetelere bakıp, bu konuda “spesifik” örnek vermek, meseleyi anlatmak açısından faydalıdır…
-*-*-
İnsanlar sandala biniyor, Türkiye’den KKTC’ye geliyor, ülkenin en iyi korunan, hatta belki de “tek özel koruma ekibi” bulunan Halil Falyalı’yı vuruyor ve gayet rahat kaçıyor…
Ellerini ve kollarını sallayarak hem de…
Halil Falyalı’yı vuran insanlar, Türkiye’de, Adana’dan Mersin’e gider gibi; KKTC’ye geliyor, vuruyor, dönüyor…
-*-*-
Bir başka örnek…
Dünkü gazetelerden…
Adamın biri, 10 adet çok pahalı telefon sipariş ediyor…
Getiren çalışanı vuruyor, telefonları alıyor, sandalla Türkiye’ye kaçıyor…
-*-*-
Dört kadın, Türkiye’den gemiye biniyor, KKTC’ye geliyor, soygun işine giriyor, yakalanıyor…
Birkaç ay, bilemediniz, üç beş ay sonra “iade” ediliyor…
-*-*-
Alayköy’de, 155 polis telefon hattı üzerinden dolandırıcılık yapılabiliyor…
-*-*-
Afrikalı öğrenciler mi?
Tabii ki “tümü suç örgütü üyesidir” demek kadar salakça bir saptama olamaz ama görüntü, herkesin bu kişilere potansiyel kriminal olarak bakmaya başladığı yönündedir…
-*-*-
Peki ne olacak?
Olması gereken tek şey; KKTC’nin, Kıbrıs sorunu çözülsün veya çözülmesin; “çullisine nüfus, muhaceret ve göç siyasetini”, “kontrol altına alması”dır.
-*-*-
Senelerdir KKTC’de yaşam süren yüzlerce emekçi insan vatandaşlık hakkını almı olmasına rağmen, vatandaşlık alamıyor ama onlarca ne idüğü belirsize “parayla ya da başka usullerle” vatandaşlık veriliyor…
Mesela, İçişleri Bakanı Ziya Öztürkler, en başta bu “iddiayı” çürütmek mecburiyetindedir.
-*-*-
Değerli komutanımız, tüm deniz alanının kontrolleri altında olduğunu söylemişti.
Halil Falyalı’yı vuranlar, girdi – çıktı, mahkeme tutanaklarında da bunları yakında okuyacağız…
I – phone telefonları çalan adamın da sandalla kaçtığı söyleniyor…
Bizim arkadaşların dalgıçlık okuluna ait tekne Alsancak’tan çalındı, hala Türkiye’de ve iade de edilemiyor… Edilmiyor…
-*-*-
Sonuç mu?
KKTC, sorma gir hanıdır.
Dingo’nun Hanı’dır…
Ne derseniz deyin; çok geç kalınmıştır belki ama hiçbir şey yapılmaması da doğru değildir…
-*-*-
Haaa şu da çok önemli; Türkiye’de Suriyeli ve Afgan göçmenlerin, siyasette oy hakları çok tartışılıyor…
Peki, Kıbrıs Türk toplumunun geleceğini belirleme hakkının tam anlamıyla elinden alınmış olmasına ne dersiniz?
Doğru, doğru; gelen – giden aynıydı değil mi?
Bu konuyu yeniden yazarız canım…
İyi pazarlar…
KKTC’de bazı adalet türleri
Hedefim kesinlikle “her hangi bir kişi” değildir…
Ancak, tek kuruşluk iş yapmayan hatta yapacak işi dahi olmayan onlarca “dış görevli”miz var…
Çok merak ediyorum, ortalama 4 bin 500 Euro aylık maaşı olan bu “dış temsilci ya da görevlilerimiz”, şimdi yüzde 56 falan zam mı alacak?
Asgari ücretli de vergi kesintileri ile birlikte 7 bin TL’yi hesabında zar zor mu görecek?
Adalet mi bu?
-*-*-
Ticaret Odası Başkan Vekili Ramazan Gündoğdu’nun bir açıklamasını, Ada News adlı digital gazetede okudum…
Gündoğdu özetle şöyle soruyor: Mersin Limanı’ndan 20 TL fiyatla çıkan bir ürün, Mağusa Limanı’nda nasıl 5 TL olarak gösteriliyor ve çarşıda nasıl oluyor da 30 TL’ye satılıyor?
Vergi kaçakçılığı mı?
Vergi adaletsizliği mi?
Hepsi mi?
-*-*-
Adalet…
Bu ülkede “askerlikte bile” eşit değiliz...
Parası olan yapmayabiliyor…
Cumhurbaşkanı oluyor sonra mesela…