Cumhurbaşkanı ipin ucunu kaçırmıştır!
“Hah, aha Cumhurbaşkanı özür dileyecek” dedim içimden!
Çünkü, “Cumhurbaşkanlığı’ndan Boğaz Şehitliği fotoğrafı ile ilgili açıklama…” gibi bir başlık gördüm haber sitelerinde…
-*-*-
Ve gerçekten, “… Gerek verdiğimiz poz, gerek fotoğrafı paylaşmamız ve akabinde de hemen kaldırmamız sonrasında, tüm ülkede sebep olduğumuz öfke nedeniyle; en başta saygısızlık ettiğimiz şehitlerimiz olmak üzere; tüm halkımızdan, Meclis Başkanı Zorlu Töre, Başbakan Faiz Sucuoğlu ve TC Lefkoşa Büyükelçisi Ali Murat Başçeri’den özür dileriz” gibi bir açıklama bekliyorduk!
O da nesi?
-*-*-
“Dibelik da gaçırdı mı be bunlar?” dedirten bir açıklama gördük!
-*-*-
Efendim, orada kahvaltı yapılmamış!
-*-*-
Mesela kahvaltı yapılması değil ki!
Çünkü, asker, törene katılan mülki ve askeri zevat ile zerzevata izaz ve ikramda bulunmuş olabilir!
Siz de soğuk havada çayınızı içer, böreğinizi yersiniz de, “plajda güneşlenen mankenler gibi bir paylaşım neyin nesi?”; mesele odur.
Şehide saygısızlıktır önemli olan!
-*-*-
Mesele sadece o da değil!
Paylaşımı yaptıktan sonra, neden kaldırdınız?
Kim kaldırmanızı istedi?
“Sorun yoksaydı, neden paylaşıp sildiniz”?
-*-*-
Gerçek dışı yayıncılık yapıldığını söylüyorsunuz…
Allah aşkına, son derece salak bir şekilde paylaşımı yapan siz, yine son derece ödlek bir şekilde paylaşımı kaldıran da siz; bunun haberini yapmak nasıl gerçek dışılıktır?
Nasıl hasmanedir?
-*-*-
Kardeşim; “hade diyelim ki hasımlarınız, yani düşmanlarınız bu haberleri yazdı”…
E öyle bir şey de yok!
En aşırı sağcısından bir yığın insan, sanal ortamda sizi yerden yere vuran paylaşım yaptı!
En Türk milliyetçisi köşeciler bile sizi eleştirdi!
-*-*-
Siz ipin ucunu iyice kaçırdınız!
Özür beklerdik; en azından sessiz kalmanızı kabul etmiştik ama yok da bu kadar!
-*-*-
Bazen içimden ne geçiyor biliyor musunuz?
Sanki, birileri bunları Ersin Tatar’ı rezil etmek için kasıtlı yapıyor!
Olmaz, imkansızdır ama kardeşim, tam Kıbrıslısınız vallahi; illa sövme istersiniz gibi bir durum var ortada!
Dürtüyorsunuz!
Kaçıyor, kaşınıyorsunuz!
-*-*-
Kesin sesinizi, aha bir ya da iki kişi kaldı yazan; onlara da zaten “cumhurbaşkanınız”, “düşman, Rumcu, hain” diye bakıyor…
Yok, “yapın efendim bir açıklama!”…
Yapıyorsunuz ve tam moka batırıyorsunuz!
-*-*-
O salakça fotoğrafın çekilmesini kim istedi?
Paylaşımı kim yaptı?
Sonra kim sildirdi?
Kim sildi?
-*-*-
Şehitlikte, plaj pozunu çeken Ali Kişmir’di!
Paylaşımı Dr. Okan Dağlı yaptı!
Silinmesi talimatını da sakın Tayyip Erdoğan vermiş olmasın!
Kim sildi peki?
Ben mi sildim?
Şener Elcil silmiştir!
-*-*-
Kendi kendinizi rezil ediyorsunuz ve çırpındıkça daha da batıyorsunuz!
Batarken, beraberinizde Büyükelçi, Başbakan fark etmez, kim varsa götürüyorsunuz!
Ve işin en ilginç yanı, özrünüz kabahatinizi aşıyor ama hiç utanmıyorsunuz!
Acaba, sıra – usul mü bilmiyorsunuz?
-*-*-
O zaman ayıbı yok, sorar öğrenirsiniz!
Ve ne bu kadar zavallı duruma düşersiniz; ne de temsil ettiğiniz toplumu bu kadar aşağı çekersiniz!
-*-*-
Geçenlerde de yazmıştım; Ersin Tatar’ın ciddi bir tatile ihtiyacı var…
İnternet, telefon, televizyon olmayan ıssız bir Ada’da, üç beş gün sırf masajlı, detokslu bir tatil!
Vize almasına gerek yok; İngiliz Pasaportu ile gidebileceği bu tip yerlerin reklamları var sanal alemde…
-*-*-
Reklama girecek ama Phuket, Ko Samui, Koh Phi Phi, Marbella, Algarve, Bali, Antigua, Dubai…
Pahalı da değil…
Zaten masraflar bizdendir!
Paranın önemi yok!
Maksat, başkanımız, liderimiz sağlığına kavuşsun!
O’na bir şey olursa biz ne yaparız?
Gerçi Tahsin abim var ama…
Neyse!
UBP’siz olur mu?
Ne yalan söyleyeyim, Türkiye’nin gayet açık hatta apaçık bir şekilde müdahalesi sonrası Faiz Sucuoğlu’nun siyasi hayatının bittiğine kanaat getirmiştim…
Yanıldım…
Faiz bey postu yere vurmadı…
Hasan Taçoy ile birlikte “adaylıktan çekildik”leri ilk UBP kurultayından tam bir yıl sonra, siyasi literatüre İngilizlerin soktuğu “landslide” yani “heyelan” diye niteleyebileceğimiz bir “güçle” partisine genel başkan seçildi.
-*-*-
“Türkiye O’nu istemiyor; şucudur, bucudur, şunun adamıdır” falan gibi daha çok “sola uygulanan” karalama yöntemleri ile çok yıpratıldığını sanıyordum.
-*-*-
Faiz beye ve Hasan Taçoy’a “adaylıktan geri çektirenler”, partinin genel başkanlığına atadıkları Ersan Saner’i öne çıkarmayı denediler ama O da talihsiz bir kazaya kurban gitti.
Ve gerek UBP kurultayı, gerekse hemen akabinde genel seçimler, Faiz bey için tam bir siyasi zafer olarak tarihe geçti.
-*-*-
Derken, Faiz bey kabinesini de hazırladı.
Ersin Tatar’a sundu.
“Falan, filan, feslikan ekerkan…”, tıpkı ünlü şarkımızdaki gibi, usul usul doladılar arkasına kabineye müdahale ettiler ve daha önce de yazdık, haddini bir şekilde bildirdiler…
-*-*-
Bunları neden anlattım?
Hemen belirteyim…
Efendim, bu ülkede UBP, DP, YDP koalisyonu, Türkiye’nin memurlarına tavla teslimdir…
Ve bunun adı, “egemen eşit bağımsız devlet” değil; olsa olsa “rezalet”tir!
Ve çok acıdır, tavla teslim bir zihniyet varken, bu ülkede “çözüm” çok zordur…
UBP’lilerin de gerçeği anlaması ve ikna edilmesi şarttır.
Mümkün mü?
“Çalışmak lazım”…
Burçin Aybars’ın çektiği ve Yenidüzen’in bugünkü ön sayfasında kullandığı dev fotoğraf her şeyi anlattı bence… Kararlıyız… Toplum kararlıdır; dayatma hikayelerle kandırılmaya “evet” demeyeceğiz…