1. YAZARLAR

  2. Kutlay Erk

  3. Cumhurbaşkanı ve Hükumetin Rol Paylaşımı…
Kutlay Erk

Kutlay Erk

SİYASET MEYDANI

Cumhurbaşkanı ve Hükumetin Rol Paylaşımı…

A+A-

KKTC’nin siyasi yönetimi Cumhurbaşkanı (CB) ve hükümet taraflarından oluşur; hükümet doğrudan icra organıdır. CB’nin siyasi yönetime doğrudan katılımı ise Kamu Hizmeti Komisyonu, YÖDAK gibi kamu kurumlar ile sınırlı kalıyor; bir de kendi talebiyle Bakanlar Kurulu’na başkanlık edebilmesinin anayasada yer almasından kaynaklanıyor.

Ancak, CB’nin siyasi yönetime dolaylı etkin katılımı önünde hiçbir engel yoktur. Bu özellik geçmişte pek de kullanılmış değil… Erhürman’dan anlaşıldığı kadarıyla CB olarak seçildiğinde siyasi yönetime dolaylı etkin katılımda bulunacak… Bu konuyu, yani neyin nasıl olabileceğini irdelemekte gelecek açısından yarar var.

Önce CB’nin Bakanlar Kuruluna başkanlık etmesi pratiği ile ilgili bir saptamayı paylaşmak gerek… Geçmişte çok az sayıda olmak üzere ve bazı çok özel durumlarda Bakanlar Kurulu CB’nin başkanlığında toplandı. Her toplantı CB ile hükümet arasında bir gerilim konusu oldu. Gerilim de, ülkede yaşanan önemli bir sorunun çözümü konusunda tarafların birbirinden rol çalma yaklaşımı içinde olmasından veya öyle algılanmasından kaynaklandı. Toplantı iç politik tüketim için, vitrinlere hitap için olduğu gündem oldu ama içerik boş geçildi. Dolayısıyla, doğrudan icraat makamı olan hükümet, CB başkanlığındaki toplantının sonuçlarına pek itibar etmedi.

CB’nin kendi başkanlığında Bakanlar Kurulu toplantısı davetini yapmasının pratikte başka sıkıntıları da hissedildi… CB, Başbakan ile aynı partiden gelmiş ise, “Yoldaşım yanlış anlayabilir” evhamı, muhalif partiden ise de “Muhalifim ters tepki koyabilir; kendi partililerim de Başbakana yardımcı olmaya çalışıyorum diye yorumlayabilir” endişeleri egemen oldu. Ve CB, attığı taşın ürküttüğü kuşa siyaseten değeceği durumlarda Bakanlar Kurulunu kendi başkanlığında toplantıya çağırmayı tercih etti. CB ve Hükümet arasında bu konuda böylesine tavır, endişe ve algıların olmayacağı bir uygulamaya ihtiyaç var ve bu ihtiyaç da siyasi yönetime dolaylı etkin katılım yapması gereken CB’nindir. Dolayısıyla, sıkıntıyı çözümleyecek marifet CB’den gelmelidir.

Çok da zor bir marifet değil aslında… Yeni seçilen CB, görevdeki hükümete veya yeni göreve gelen hükümete mevcut CB diyebilir ki, örneğin, her üç ayda bir kez Balanlar Kurulu CB başkanlığında toplanacak. İstisnai durumlarda böyle toplantıların yapılması da bu programı aksatmayacak… CB ve hükümetler bu konuda bir çalışma protokolü ve hatta tüzüğü yapabilir. Bu toplantıların gündemi de CB’nin kendi oluşturduğu amaca özel (ad-hoc) komitelerinin ülkenin makro konularında yaptığı çalışmayı hükümetle paylaşmak olmalıdır. Bir KKTC gerçeğidir ki hükümetlerin ortalama ömrü 14 aydır; siyasi yönetimin icra organındaki bu istikrarsızlık makro konulardaki sorunları çözümsüz bırakmakta, sorunlar stoku artmaktadır. CB ise beş yıl devam ediyor; dolayısıyla makro sorunların aşılmasında yapılacak çalışmalar kesintisiz devam edebileceği gibi, günün hükümetine de icraata koyabileceği hazır malzeme sağlayacaktır.

Bir örnek… KKTC’de 28 belediye olması etkili ve verimli bir yapılanma değildir; mali ve insan kaynağı israfı olduğu yirmi yıldan beridir tartışılır, belediyelerin birleştirilerek sayısının azaltılması projesi bu süreçte yeniden ve yeniden ele alınır ama sonuç yok… Kısa ömürlü hükümetler belediye başkanları ile siyasi sürtüşme riskini göze alamıyor. Bozuk yapı devam… CB bu konuda bir komite kurup, Belediyeler Birliği ile de birlikte çalışıp, hükümetin meclise sunabileceği bir yerel yönetimlerin yeniden düzenlemesi projesini sonuçlandırabilir. Kamu görevlilerine yönelik reform projesi meclis gündemine kaç hükümet döneminde geldi, sonuç yok ve bozuk kamu yönetimi ile devam… CB bu konuda başka bir özel komite kurup tüm paydaşların katılımcılığı bir sonuç üretip hükümete verebilir… Gerisi hükümetin ve meclisin sonuca gitmesine kalmış olur… Benzer çalışmalar, kamu kaynaklarını tüketen teşvik sistemi, yurttaşlık yasasının yeniden düzenlemesi, kamu çalışanlarının ikinci iş yapması gibi kangren olmuş sorunlara etkin çözüm üretecek çalışmaların yapılmasında da kullanılabilir.

Bir başka örnek de diş ilişkilerle ilgili olarak verilebilir. CB uluslararası siyasetin tüm kurumları tarafında meşru muhatap olarak kabul ediliyor; onun görevlendirdiği özel temsilci de bu kurumlarla muhataplıkta sorun yaşamıyor. Ancak, başbakan ve hiçbir bakan muhatap olarak kabul edilmiyor. Dış İşleri Bakanı’nın zaman zaman yaptığı dış temaslar TC Dış İşleri Bakanlığı üzerinde oluyor ve muhatap da TC’nin Kuzey Kıbrıs’taki alt yönetiminin bir görevlisi ile görüşmüş addediyor kendisini. Halbuki, CB’nin özel temsilcisi ve örneğin Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisine özel davetli olarak katılan KKTC milletvekilleri ile oluşacak bir heyet, Kıbrıs’taki yabancı misyonlar üzerinden istedikleri temasları yapmak üzere randevular alabilir ve Kıbrıslı Türkler adına yurtdışında etkin lobi çalışmaları yapabilir…

Daha birçok örnek vermek de mümkün… Temel nokta, CB ve Hükümetin birbirinden rol çalma tavrı olmamasında, Kıbrıslı Türklerin faydasına icraatlar yapılması için rol paylaşımında bulunulmasında, aklı akla katarak sinerji yaratılmasında… Elde edilecek sonuç da siyaseten ne CB’nin ne de hükümetin hanesine puan olarak yazılacak çünkü sonuç ortaktır ve anonimdir. Dolayısıyla CB’nin siyasi yönetime dolaylı etkin katılımı mümkündür, uygulamaya girebilmelidir. Tılsım, tavırda karşı tarafla yelkenleri yakmamak hassasiyetinde, siyasi faydacılığı halkın çıkarlarından daha önemli görmemekte, rol paylaşımı ve sinerji yaratma konusunda gayret göstermekte…

Doğrusu bu… Erhürman’ın Cumhurbaşkanlığında bu doğru hayat bulacak…   

 

 

 

 

 

Bu yazı toplam 2053 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar