1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. "Cumhurbaşkanlığı 1974’ten sonra en kötü dönemini yaşıyor"
"Cumhurbaşkanlığı 1974’ten sonra en kötü dönemini yaşıyor"

"Cumhurbaşkanlığı 1974’ten sonra en kötü dönemini yaşıyor"

YENİDÜZEN’in yazı dizisi 4 Soru, 4 Cevap’ın yeni konuğu Sağlık Eski Bakanı ve CTP Lefkoşa Milletvekili Filiz Besim oldu. Filiz Besim ile 4 soruda güncel ülke sorunlarına değindik, çözümlerini konuştuk.

A+A-

YENİDÜZEN’in yazı dizisi 4 Soru, 4 Cevap’ın yeni konuğu Sağlık Eski Bakanı ve CTP Lefkoşa Milletvekili Filiz Besim oldu. Filiz Besim ile 4 soruda güncel ülke sorunlarına değindik, çözümlerini konuştuk. Ülkede en önemli sorunun kontrolsüz nüfus akışı olduğuna işaret eden Filiz Besim, sağlık ve eğitim alanındaki sıkıntıların da bundan kaynaklandığını ifade etti.

Besim, Cumhurbaşkanının söylemleri ve attığı adımlarla ilgili de “Cumhurbaşkanı maalesef bu dönemde halktan kopuk, halkın anlayamayacağı şekilde sanki başka bir dünyada yaşıyor gibi. Bu ciddi bir tehlikedir. Bazen komik diye nitelendiriyoruz ama aslında komik değil, trajiktir” ifadelerine yer verdi.

SORU

1:

Ülkedeki güncel sorunlardan 3’ünü önem sırasına göre sıralayabilir misiniz?

 

“Önemli sorunlardan biri kontrolsüz nüfus akışı”

“Bize göre, yani Cumhuriyetçi Türk Partisi’ne göre şu anda en önemli sorunlardan biri kontrolsüz nüfus akışı. Nüfusun net bir şekilde bilinmemesi, gelen nüfusun takip edilip düzgün bir planlama yapılamaması maalesef ülkede nüfusa hizmet veren kurumları da felç etmiş durumda. Sağlık bu yönde çok büyük sıkıntı yaşıyor ve yetişemiyoruz. Hastaneler yapacağız diyoruz ve yapamıyoruz. Yaptıklarımızın da bu yoğun nüfusa ne kadar yetişeceği belli değil. 

Eğitimde okullarımız ciddi alt yapı sıkıntısı yaşıyor. Var olanların da aslında bu nüfusa yetemeyeceği çok net. Bunun en net göstergesi cezaevidir. 300 kişilik cezaevini 650 kapasiteye çıkardık ama şu anda cezaevinde 1000 kişi var. 2-3 tane daha cezaevi mi yapacağız, ne yapacağız? Bu bize çok ciddi bir alarm vermeli. Aslında en önemli konu olan nüfus sorunuyla ilgili ciddi bir planlama yapılmalı.”

 

“İnsanlar neredeyse 2 yıldır ilaç bulamadı”

“Sağlıkta sıkıntılar ciddi bir sorun. İnsanlar neredeyse iki yıldır ilaç bulamadı, doktora ulaşamadı. Son dönemde yaşanan reçete yolsuzluğunun da aslında nedenleri tam da budur. Daha köke baktığımız zaman da, esas olay nüfusun planlanamaması, gelen nüfusun kontrol altına alınamamasıdır. Her gelene sağlık hizmeti yetiştireceğiz derken aslında sağlıkta yapmamız gereken yatırımları ve planlamaları yapamaz duruma geldik. Kontrolsüz nüfus ve eğitimde zamanında yapılamayan alt yapı sorunları da eğitimdeki kaosa büyük bir çanak tutuyor. Üç sorunun da başında kontrolsüz nüfus geliyor.”

 

SORU

2:

 

 Sözünü ettiğiniz 3 sorunun çözümleri sizce neler?

“En ana sorun, nüfus planlaması”

“En ana sorun, nüfus planlaması.  Hükümetler ülkenin geleceği doğrultusunda, ihtiyaçları göz önüne alarak politikalar oluşturmak ve gelen nüfusu planlamak zorundadır. Önce nüfusu bileceğiz, sonra bu nüfus üzerinden ülkemize gelen insanlara ne kadar ihtiyacımız var onu belirleyeceğiz. Turist olarak gelip burada kaçak yaşama mı katılıyor, öğrenci olarak gelip, inşaatlarda mı çalışıyor? Bunları bilmek, planlamak, programlamak ve takip etmek, denetlemek zorundayız. Üniversitelerimize eğitim amacıyla gelen öğrenciler bizim için çok önemlidir. Onlara kaliteli eğitim vermek gibi bir gailenin yanında, bu öğrencilerin gerçekten de üniversitelerde öğrenci olarak okuduklarını da takip etmek zorundayız. Üniversiteler ciddi boyutta iç takip sistemi kurmak zorundadır. Aslında bu sistem kurulu ancak bazı üniversitelerde bu iç takip sistemine uymuyor. Eğitim bizim prestijimizdir. Eğitimi bir sektör gibi değil, bir bilim yuvası gibi görmek zorundayız. Nüfus anlamında bu çok önemlidir. Mekânsal Adres Sistemi yerel yönetimler tarafından tamamlanmalı ve net nüfus bilinmelidir. Sonrasında da tanımlanan nüfusa sağlık, eğitim ve yaşamın her alanında çağdaş hizmetler verebilmek için kısa, orta ve uzun vadeli planlama yapılmalıdır. Aslında elimizdeki verilerle; Çalışma Bakanlığı’ndaki çalışma izinleri, üniversitelerdeki öğrenci sayısı ve buna benzer verilerle nüfus politikası çok da zor değildir.’’

 

“Sağlıkta çok ciddi hastane problemlerimiz var”

“Eğer biz nüfusu bilirsek elbette ne kadar hasta bakabileceğimiz ile ilgili kapasitemizi, ne kadar ilaç ihtiyacımız olduğunu da biliriz. Sağlıkta çok ciddi hastane problemlerimiz var. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi 3. basamak hastane olarak artık ya ciddi bir revizyona girmeli veya yeni bir hastane yapmak zorundayız. Girne’deki ve Güzelyurt’taki hastaneler bir an önce bitirilmelidir. Mağusa’daki hastane yeni gibi görünse de ek binalara ihtiyacı vardır. Bunun yanında mutlaka sağlık merkezlerinin sayısını arttırarak; hekimlerle, cihazlarla ve ilaçlarla donatmak zorundayız ki halk kendi bölgesinde sağlık hizmetine erişebilsin. İnsanlar Dipkarpaz’dan kalkıp Lefkoşa’ya gelmemeli, devlet Dipkarpaz’a gitmelidir.”

 

“Eğitimde çok ciddi bir alt yapı sorunumuz var”

“Eğitimde çok ciddi bir alt yapı sorunumuz var. Bu sorunu çözüp, sınıfları çağdaş standartlara getirmeliyiz. Müfredatlarımız bizim ülkemizin gelenek, görenek, kültür ve yapımıza göre hazırlanmalı. Eğitimde içine düştüğümüz en büyük sorunlardan birisi sınıflardaki Türkçe bilmeyen çocukların olmasıdır. Bu sorun bir an önce sağlıklı bir şekilde çözülmeli ve sınıflarda homojen bir öğrenci yapısı olmalı ki öğretmen de verdiği eğitim müfredatını ayarlayabilsin. Bunun yanında dönemsel gelen emekçi çocukları ve okul döneminin yarısında gelen çocuklarla ilgili de önlem alınması lazım. Bu da kontrolsüz nüfus akışı nedeniyledir. Mayıs’ta gelen bir çocuk Haziran’da mezun olamaz. Bizim ilkokullarımızda sınıfta kalmak da yok. Mutlaka üst sınıfa geçiliyor ama nasıl geçiyor? Bunlar eğitimde ciddi sıkıntılar. Sınıflarımız da çok kalabalık.”

 

SORU

3:

 Siyasete güvenin azaldığı, halkın politikaya olan bakışında değişimler olduğu tespiti yapılıyor. Sizce yurttaş siyasetten uzaklaştı mı? Ayrıca halkın güncel sorunlara duyarsız kaldığını düşünüyor musunuz?

 

“Siyasete güven azalıyor ve siyaset bir yerde itibarsızlaşıyor” 

“Siyasette güvenin azaldığı çok nettir. Bunu bir siyasetçi olarak maalesef üzülerek de izliyorum. Birçok makama geldiğiniz zaman aslında net bir şekilde biliyorsunuz ve görüyorsunuz ki bu sorunları demokrasilerde ancak siyaset çözebilir. Örneğin nüfus politikasını organize edecek ve çözecek olan güçlü bir siyaset kurumudur. Yine güçlü bir siyaset kurumudur ki sağlığı, eğitimi, çevreyi ve birçok sorunu çözebilecek. Siyasete güven azalıyor ve siyaset bir yerde itibarsızlaşıyor da aynı zamanda. Bu büyük bir risktir; çünkü sorunlarda olduğu yerde kalma veya daha kötüye gitme gibi bir durumla karşı karşıya kalıyoruz. Diyoruz ki polis daha çok denetim yapsın, yargı daha çok davalara baksın. Ancak polise daha çok memur alacak ve kapasitesini, niteliğini arttıracak olan yine siyaset kurumudur. Aynı şekilde bu yargı, sağlık ve eğitim için de geçerlidir. Siyaset kurumu olarak mecliste oturup da çağdaş yasaları, ülkemize göre güncellemezsek o zaman hükümet de gerekli kadroları çıkıp bu insanları alamaz veya çağdaş düzenlenen yasaları uygulayamaz.”

 

SORU

4:

 

Cumhurbaşkanı’nın söylemleri ve attığı adımlarla ilgili ne düşünüyorsunuz? Kıbrıs sorunu konusunda nasıl bir yol izlenmeli?

 

 “Cumhurbaşkanı halktan kopuk, sanki başka bir dünyada yaşıyor”

“Cumhurbaşkanı maalesef bu dönemde halktan kopuk, halkın anlayamayacağı şekilde, sanki başka bir dünyada yaşıyor gibi. Bu ciddi bir tehlikedir. Bazen komik diye nitelendiriyoruz ama bu durum aslında komik değil, trajiktir. Cumhurbaşkanına bu ülkede toplum lideri gibi bir vasıf da yüklenmiştir. Uluslararası camiada da tanınan, sayılan bilinen bir makamdır. Birey değildir burada önemli olan. Biz Kıbrıslı Türklerin en çok ihtiyacı olan konu aslında, dünyaya ne kadar çok sesimizi duyurabildiğimizdir. İstediğimiz de budur. Ama bakıyorsunuz ki Cumhurbaşkanı ya ülkeye kapanmış, halktan çok kopuk söylemlerle gündeme geliyor veya sadece Türkiye’nin illerinde dolaşıyor. Özellikle Kıbrıslı Türkler için, başka makamların çok da uluslararası anlamda yurtdışına gidip de ses çıkaramadığı bir dönemde, Cumhurbaşkanının makamını bu anlamda çok iyi kullanması gerekir. Maalesef bununla ilgili bir gaile veya uğraş da yok.”

 

“Cumhurbaşkanlığı 1974’ten sonra en kötü dönemini yaşıyor”

“Cumhurbaşkanının Kıbrıs konusu ile ilgili söylemlerini BM kararları doğrultusunda doğru bulmuyoruz. Yine Kıbrıs konusuyla ilgili tek taraflı sesler çıkarılıyor. Biz iki toplumlu, siyasi eşitliğe dayalı bir federasyonu savunuyoruz. Elbette ki görüşme süreci takvimlendirilmeli ve sonuç odaklı olmalıdır. Kıbrıs konusuyla ilgili söylemler, toplumda kafa karışıklığına neden olmamalı net olmalıdır. Cumhurbaşkanlığında böyle bir durum yoktur. Cumhurbaşkanlığı 1974’ten sonra en kötü dönemini yaşıyor. Bu anlamda çok üzgünüm.”

 

“Kıbrıs sorununa sadece bugün itibari ile bakmamak lazım”

Kıbrıs sorununa sadece bugün itibari ile bakmamak lazım. Kıbrıs konusu 1968’lerden beri görüşmelerin yapıldığı ve bugüne kadar devam eden bir toplumsal hafıza ve tecrübedir. Bu anlamda Cumhurbaşkanlığı çok önemlidir. Kıbrıslı Tükler adına bu konuyu Cumhurbaşkanlığı götürüyor. Masada Türkiye Cumhuriyeti, BM, Güney Kıbrıs, Yunanistan, İngiltere ve zaman zaman değişen değişen aktörler vardır. Cumhurbaşkanının görevi o masada Kıbrıslı Türklerin haklarını en iyi şekilde savunmaktır. Daha önce kabul edilen kazanımlar ile devam ederek bu anlaşmaların üzerine uluslararası kabul gören bir dille Kıbrıslı Türkleri adada sağlıklı bir çözüme kavuşturmak Cumhurbaşkanının en önemli görevidir. Annan Planı Kıbrıslı Türklerin belki de sesini dünyaya en çok duyurdukları bir dönemdi. Günün sonunda çözüme ulaşamadık ama artılarıyla ve eksileriyle bir dönüm noktası oldu. Bunların hepsi bizim bu anlamdaki toplumsal belleğimizdir. Crans Montana’da yaşananlar, Guterres çerçevesi önemlidir. Politika değişiklikleri ancak toplumun da talebiyle ve tüm diğer siyasi partilerle istişare edilerek olabilecek konulardır. Uluslararası camiada istikrarlı, saygın bir politika izlenmelidir. Bir toplum ancak uluslararası camianın içinde olursa uluslararası hukukun da içinde olur.

TEK KELİME, TEK CEVAP

 Nüfus: Kalabalık

 Kıbrıs sorunu: Yara

 Pahalılık: Çöküş

 Hükümet: Atanmış

 Kıbrıslı Türkler: Mağdur

Kıbrıslı Rumlar: Yurttaş

Türkiye’deki AKP iktidarı: Seçilmiş

Cumhurbaşkanı: Trajik

Siyaset: Umut

Meclis: Sesimiz

 

 

Bu haber toplam 4198 defa okunmuştur