‘Çürük’ elma
İnsan tiksiniyor bazen, bu yarım ülkede yaşadığına...
Ada yarısının nefesi kirlenmiş, ruhu yaralı, kalbi kırık...
Buraların iyice çivisi çıkmış!
* * *
“KKTC kimliği” niçin bu kadar ucuz?
Buyurunuz!
Onca “sahtelik” içinde “gerçek” bir örnek hepimize sırıtıyor.
* * *
Siz ey sayınlar!
Şimdi “hesabını sormadığınız” bir yurttaşlığın filmini izliyorsunuz.
Bak gör “deneyimli siyasetçi” sen de!
Gurur duy eserinle...
* * *
Tek bir gün “çalışma izni” olmadan...
Tek bir gün “sigorta yatırımı” dahi yapmadan..
Tek bir “mühür” taşımadan...
Yurttaşlık verdiniz.
Yasanın “canının çektiğine verebilirsin” maddesi böyle buyurmuş.
Niçin?
“Ulusal” siyasetin ambarına oy devşirmek için...
Gel gör ki, o yurttaşlığı altın tepside sunan gemiyi dahi terk etmiş miço!
* * *
Şimdi kime kızalım biz?
İlkesizliğe mi, yüreksizliğe mi yoksa?
* * *
Yurttaşlık da yetmemiş...
Polisle “didişirken” gördüğünüz vekil, bu yüksek enerjisine rağmen “askerlik yapamaz” raporu almış.
“Milliyetçilik” küreği yine örtmüş, onca yalanın üzerini...
Hadi “askeri eğitim” yapamıyor.
Mutfakta patates de mi ayıklayamazdı sahi?
“Çürük” elmaları ayırır, “kirli” tabakları parlatırdı.
* * *
Bir öğrenci “sigorta kapsamı dışında, evraksız, yetkisiz” araç kullanıyor ve hayatına sahtelik ilişmiş vekil buna arka çıkıyor.
Öyle ya “dokunulmaz” nasılsa (!)
En fazla da bize saldırdı dün...
O elinde tutup salladığı bu gazete var ya, alınlarımız kadar temizdir.
“Adalılar ölmez” manşeti vardır tarihinde, milliyetçiliğe uşaklık etmemiştir tek bir gün...
Kendi yurdunda “yurtsuzluk” dayatmasına karşı başını eğmemiştir.
Yenilmemiştir köhneliğe!
Çünkü yarıda kalmış eski bir masal şarkısı değildir bu ülke...
Kimine “şaibeli yurttaşlık” olabilir...
Bize sınırsız bir yurttur.