Çürümüş elmalar ve ayvalar...
Bakkala gidip karşınızda çürümüş elma ve ayva gördüğünüzde ne yaparsınız? Bir daha o bakkala girmez veyahut bakkalı uyarırsınız. Siyasi ve sportif alanda da çürümüş elma ve ayvalar vardır. Toplum olarak onları bir kenara atma zamanı gelmiştir.
Senaristlerin yazmış olduğu senaryo karşısında doğan tepki, bazılarının sus-pus olmasına sebep vermiştir. Son günlerde ne Saray’ın, ne de Serdar beyin ağzını bıçak açmıyor. TFF’nin açıklamalarına olumlu görüş bildiren Antrenörler Derneği bile 720 derecelik bir dönüşle Futbol Federasyonu’ndan özür dileyebiliyor.
KTFF-TFF-KOP ve FIFA sürecinde Kıbrıs Türk toplumu, bizleri kimin yönettiğini, emellerinin ne olduğunu, spora ve futbola bakış açılarını çok daha net görmüştür.
İddia ediyorum! Bu zihniyetin sporun hiç bir dalıyla yakından uzaktan alakası olmadığı gibi, hiç bir spor dalının da kendi ideolojileri dışında hareket etmelerini istemezler. “Bireysel olarak ne yaparsanız yapın” deyip, “federasyonlar bazında kafamızı ağrıtmayın” en büyük arzularıdır. Yıldırım Demirören ziyaretinde ve TFF’nın FIFA’ya yazdığı mektubta çizmiş oldukları senaryo ve ortaya koymuş oldukları tavrı tüm toplum görmüştür.
Senaryoyu yazıp, çizen senaristler baktı gördü ki, gerçek anlamda Kıbrıs Türk insanı, çürümüş elma yemekten bıkıp usanmış, inanılmaz tepki gösteriyor, bu kez sinsice karşımıza çürümüş ayvaları çıkarttı. Kim bu çürümüş ayvalar? Pek tabi ki, Antrenörler Derneği Başkanı Süleyman Göktaş (kanka of Saray). TFF’nin açıklamasından sonra TFF’yi ayakta alkışlayıp, KTFF’nu yerin dibine sokanlar, siyasi baskı ve seçimi kaybetmekten korkan kesim tarafından zorlanıp, Kıbrıs lisanında (tükürdüğü balgamı yalayarak), bu kez KTFF’nu neredeyse uzaya çıkartarak bir numara yaptı.
Merak ettiğim konu şu! Neden Süleyman Göktaş, son yaptığı açıklamayı sıcağı sıcağına sarayda değil de, tepkilerden sonra yapmıştır? KTFF başkanı Sertoğlu’nun “sizleri kaale almıyorum” bu yüzden ilişlkilerimizi dondurdum sözüyle, antrenörler derneği (tüm antrenörler değil) zaten toplum karşısında ve futbol ailesi içerisinde sıfırlanmıştır. Bundan sonra yapacakları açıklama ve atacakları adımlar göz boyamasından öteye gitmez. İhanet işledikten sonra göz yaşı dökmenin alemi olmaz.
1950’li yıllardan bugüne kadar futbola hep siyaset sokulmuştur. KOP’tan ayrılışımızdan tutun da Çetinkaya’nın Gasibi sahasına alınmaması, sözde “bu sahaya ne Türkler ne de köpekler giremez” sloganı hep yalan ve o günkü TMT ruhuyla yapılmış propogandadır. Çürümüş elmalar bu ruhu ısrarla devam etirip geçmişte olduğu gibi, futbolun siyaset bağlantılı olmasını istiyor. Bu fantaziye, bu yalanlarla, siyasetin futbolun içerisinde olmasına dur deme zamanı gelmiştir.
Bugüne kadar siyasi ideolojinin futbola yaptığı ortada. KTFF’nun Kıbrıs Türk futbolu için başlattığı uluslararası seferberlik de ortada. Bu seferberliğin karşısında duranlar ise kendi egolarını tatmin etmek isteyen ve 1950 ruhunun devamını savunan çürümüş elmalar ve köle yaratıkları çürümüş ayvalardır. Kıbrıs Türk toplumunun çürük elma ve ayvalar için karar verme zamanı gelmişitir.