DARBELER BİTMEZ
Son bir haftada darbe olmadı sanırım.
'Sanırım' dedim, zira bir haftadır farklı bir moddaydım, bu yüzden darbe olsa da habersiz olabilirim.
Çok alışık değilim bu moda, ama iyiymiş.
Habersiz, umursuz, gailesiz...
Duymayan, izlemeyen, konuşmayan...
'Üç maymun modu'nda da değildim tabii... O kadar uzun boylu değil.
Topu topu 5-6 gün kafa dinledim. Memleketin denizlerinde yüzdüm, biraz gezdim, çaldım söyledim, bol kitap okudum, dost sohbetlerinde ve sofralarında bulundum.
Darbenin ardına iyi geldi doğrusu. Gündemsiz bir hafta yorgunluğu biraz da olsa aldı. Şimdi artık 'normal' hayata döndüm. Haberler, günlük ve bitmeyen dertler, incir ipi misali uzayan gündemler...
Acaba 'anormal' hayatta mı kalsaydım ne?
***
Bana kalsa 'anormal'ini tercih ederdim hayatın... Hem hangisi 'normal', bilemedim!
Lakin bana kalmıyor. Rutine dönüp memleket meselelerini, siyasetin iç ve dış kavgalarını, olmayan ekonominin zarıncayışını, her halimizle çuvalladığımız çevresel bozulmaları ve daha bir yığın mevzuyu konuşacak, yazacak, 'Ne olacak bu memleketin hali?' sualine cevap arayacak ve böylece 'normal' hayata adapte olacağım.
Bugünden itibaren o devir başladı!
Şimdi artık darbe dahil her şey olabilir.
Bir dakika...
"Şimdi artık darbe dahil her şey olabilir" cümlesi tehlikeli değil mi?
Eğer böyle bir cümle kurarsam, ben de Fetö'cü sayılabilirim pekala!
Darbeyi desteklermişim gibi bir cümle kurarsam eğer, tabii ki Fetö'cü de olurum. Yani olmam da, oldururlar.
***
Hikmet Afif Mapolar'ın yıllar, on yıllar önce yazdığı, ancak yenile yayımlanan ASLAR adlı eserinde anlatıldığı gibi, bizim buralarda 'bişeyci' ilan edilmek pek kolay. Mesela 1930'lardan 1950'lere kadar toplumda önemli roller oynayan Necati Özkan gibi son derece milliyetçi, Atatürk hayranı, ayrıca dini bütün bir siyasetçiyi kötülemek için bile 'komünist' damgasını kullanmışlar!
Yani sadece solcuları değil, istemedikleri, rakip ya da engel gördükleri sağ görüşlü insanları bile 'komünist', hatta daha koyu bir algı yaratsın diye 'kızıl komünist' ilan etmişler.
Bir haftalık 'anormal mod' süresince okuduğum dört kitaptan biri ASLAR ve Kıbrıs Türk siyasetinin ve sosyal yaşamının çok az bilindiği 1930-1960 dönemiyle ilgili bir yığın önemli bilgi, belge, anı içeriyor. Ve bir sürü kavga, küslük, ayrılık... Siyasetçilerimizin (dolayısıyla toplumun) genlerinde var galiba bu!..
***
Darbeden çıktık yola, ama tatilde öyle şeyler olmaz tabii... Yine de darbesiz kalmadım. Kalkıp 'Son Ada'yı okudum Livaneli'den... Tam da 'son darbe'den, yani 12 Eylül 1980'den sonrasını anlatıyordu yazar, lakin artık 15 Temmuz 2016 da var! En azından girişim. Ya da kalkışma. Her neyse!..
Şimdi Zülfü Livaneli o kitabın adını 'Sondan Bir Önceki Ada' diye değiştirir mi acaba?
Aslında kabahat yazarda... Türkiye'de darbelerin sonu gelir mi hiç?
Bakın, o cuma gecesine kadar herkes "Artık darbe marbe olmaz" diyordu. Nasıl da oldu!
Yani az kalsın oluyordu. Şimdi 'darbe tersine döndü' diyorlar. Fetöcü avı var. Sanırım bizde de birileri bu filmden zararlı çıkacak. Ama kimler?
En komik durumdakiler ise "Vallahi de ben Fetöcü değilim" mealinde açıklama yapanlar, Erdoğan'a ve demokratik(!) Türkiye'ye sadakat ve yağ dolu mesajlar iletenler...
Darbeciler başarsaydı bunlar ne yapacaktı dersiniz?
Boşverin, birşey demeyin.
Nefes tüketmeye değmez.
Ama unutmamak lazım. Bu coğrafyada savaşlar da, darbeler de bitmez.
Biz de 'maşrapa' olmaya devam...
***
'Normal'e dönmem biraz zaman alabilir.
Hoş bulduk!..