DAÜ’DE ŞİDDET VE ŞİKE KONUŞULDU
Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Sosyal ve Kültürel Aktiviteler Müdürlüğü’ne bağlı Hukuk Kulübü tarafından organize edilen ve DAÜ Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erkan Küçükgüngör ile Habertürk yazarı ve Okan Üniversitesi Öğretim Görevlisi Öm
Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Sosyal ve Kültürel Aktiviteler Müdürlüğü’ne bağlı Hukuk Kulübü tarafından organize edilen ve DAÜ Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erkan Küçükgüngör ile Habertürk yazarı ve Okan Üniversitesi Öğretim Görevlisi Ömer Gürsoy’un konuşmacı olarak katıldıkları “Sporda Şiddetin ve Şikenin Önlenmesi” adlı konferans, dün saat 12.00’de, Aktivite Salonu’nda gerçekleştirildi.
İlk olarak söze başlayan DAÜ Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erkan Küçükgüngör öncelikle spor ve şiddet arasındaki ilişkiden bahsetti. Spor ve şiddetin yan yana gelmemesi gereken kavramlar olduğunu ve maalesef son zamanlarda bu durumla sıkça karşılaşıldığını ve özellikle Türkiye Cumhuriyeti’nde bu kavramların sürekli birlikte anıldığını belirtti. Sözlerine sporda şiddeti azaltmak için uygulanması gereken iki önemli unsurdan bahsederek devam eden Küçükgüngör, bu unsurları “elektronik bilet uygulaması” ve “kişinin müsabakayı seyirden yasaklı olması halinde maçın olduğu saatte en yakın karakola gidip maçta olmadığını ispat etmesi” olarak sıraladı.
Küçükgüngör bu iki hususta şu ana kadar herhangi somut bir adım atılmadığını üzülerek ifade ettiğini belirtti. Daha sonra sporda şike ve teşvik primi konusuna değinen Küçükgüngör, Türkiye’deki şike ve teşvik primi konusunda verilen cezaların çok ağır olduğunu ve cezaların makul bir seviyeye indirilmesi gerektiğini vurguladı.
Küçükgüngör’ün konuşmasının ardından sözü alan Habertürk Yazarı ve Okan Üniversitesi Öğretim Görevlisi Ömer Gürsoy, Türkiye’de spor hukuku alanında çok eksikler olduğunun altını çizerken şu benzetmeyi yaptı: “Bir yasa şiir gibi olmalıdır. Kolay okunmalı ve anlaşılır olmalıdır. Fakat maalesef bizim yasalarımız öyle değil”. Gürsoy, sporda özellikle futbolda, futbol aktörlerinin birçok şeyi devletin omuzlarına yüklediklerini ifade ederek aslında asıl sorumluluğun Türk Futbol Federasyonu’nda olması gerektiğini vurguladı.