Davutoğlu: “2013’te ya taksim ya çözüm”
Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Kıbrıslı Rumlar’a 3 alternatif sunduklarını açıkladı ve Kıbrıs için 1960’larda düzenlenen mitinglerin ‘ya taksim, ya ölüm’ sloganının, 2013’te ‘ya taksim, ya çözüm’ olacağını söyledi.
Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Kıbrıslı Rumlar’a 3 alternatif sunduklarını açıkladı ve Kıbrıs için 1960’larda düzenlenen mitinglerin ‘ya taksim, ya ölüm’ sloganının, 2013’te ‘ya taksim, ya çözüm’ olacağını söyledi. Türkiye’de yayınlanan Star gazetesine göre, Davutoğlu, Gürcistan’ın başkenti Tiflis’e geçerken uçakta soruları cevapladı. Güney Kıbrıs’ta Cumhurbaşkanlığı’na Anastasiadis’in seçilmesinin çözüm umutlarını yeşerttiğini kaydeden Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun gönderdiği mektuba Anastasiadis’in “Prensipte olur ama zamana ihtiyacım var. Ekonomik krizle uğraşıyorum” diye cevap verdiğini kaydetti. Davutoğlu, Kıbrıslı Rumlara sunulan 3 alternatifli öneriyi şöyle anlattı: “BM misyonu hızlandırılmalı ve taraflar bir an önce kapsamlı çözüm için bir araya gelmeli. Takvim çerçevesinde bu görüşmeler neticelendirilmeli. Bu doğal kaynaklar da yeni birleşik Kıbrıs’ın olmalı. Türklerin de ortak olduğu yeni devlet bunu kullanmalı. Eğer bu olamıyorsa kısa zamanda ve bu kaynaklara ihtiyaç varsa müzakereler sürerken iki taraf ortak bir komite oluşturmalı ve bu kaynakların pazarlanmasını, çıkarılmasını birlikte yönetmeli. Oluşturulacak kaynak da bir hesapta bloke edilmeli, barış sonrası ve barış süreci için kullanılmalı. Bu esasen 2011’de mektupla da karşı tarafa bildirilmişti. Yok bunlar olmuyor da GKRY tüm bu kaynaklar onların tarafında olduğu için ‘Biz sahibiz diyorsa’ zımnen ‘Kuzeye de Kuzey’dekiler sahiptir’ demiş olur ve böyle bir iddia ile davranıyorlar ise iki devletli çözümü de müzakere etmeye hazırız. Öyleyse de gelin oturun iki devleti konuşalım. Sonra bu iki devlet AB’de buluşurlar.”
Bu noktaya nasıl gelindi?
Türkiye’nin bu noktaya nasıl geldiğini ise Davutoğlu, şöyle anlattı:
“Rum kesiminin 17 milyar euroluk bir pakete ihtiyacı var. Bunun 10 milyarını veriyorlar. (AB) 7,5 milyar eurosunu Rumların karşılamasını istiyor. Mevduatın bir kısmına el koyarak çözmek istiyorlar. Bu mevduatın önemli bir kısmı Ruslara ait olduğu için bir fikir buldular. Kıbrıs’ın güneyindeki daha çıkmamış doğalgazın bonolarını özellikle Rusya’ya satıp bunu kapatmak çalışmasına girdiler. Bir kanun çıkardılar parlamentoda, tam biz İsrail’in özür işiyle uğraşırken. Cuma günü konuyu Sayın Başbakanımız’la da ele aldık Cumartesi günü de olağanüstü bir toplantı yaptık. Bir açıklamada bulunduk.”
“Adada bir Rus üssü hayal olur”
Yine son zamanlarda gündeme gelen GKRY ile Rusya arasındaki mali yardım karşılığı askeri üs pazarlığı iddialarına da açıklık getiren Davutoğlu, “Biz garantör devletiz bizim orada üssümüz yok. Uluslararası hukuk olarak mümkün değil. Bu tür tartışmaları da çok ciddiye almıyoruz. Bu Kıbrıs’ın kurucu anlaşmalarına aykırıdır mümkün değil” diye konuştu.
Türkiye’nin tavrının ciddiyetine dikkat çekerek “Türkiye 30 yıl sonra ilk defa iki devletli çözüm için açıkça tavır alıyor” diyen Davutoğlu şunları anlattı: “Eğer diyorlarsa ki ‘Güney tarafı bizim, Kuzey tarafı sizin’... Tek taraflı olarak Güney’de bir şeyler yapıyorsa bunu kabul ediyorlar demektir. Güney’deki doğal kaynaklar üzerinde her türlü hakkı kendinde görüyorsa Türkiye o zaman Kuzeydeki her kaynak üzerinde KKTC ile yaptığı anlaşmalar çerçevesinde her türlü arama yapmayı değerlendirme opsiyonunu ele alır. Biz bunu bir tehdit değil pozitif bir manivela olarak görmek istiyoruz. Ama ‘Tüm kaynaklar bizim’ gibi bir anlayışı kabullenmemiz mümkün değil. Zaten BM parametreleri de ortadan kalkar.”
“Enerji için Türkiye’ye mecbur”
Güney Kıbrıs planının gerçekçi olmadığını kaydeden Davutoğlu şunları kaydetti:
“O gazın gidebileceği tek yer Türkiye. Başka hiçbir yere gidemez. Bu çevreye baktığınızda enerji açığı olan ve enerji ihtiyacı olan hangi ülke var? Peki transit gelip Avrupa’ya gitmek istese nereden gidecek. Ya denizin altından Girit’e, oradan Yunanistan’a orada öyle büyük fay kırıkları var ki oradan geçmesi mümkün değil. Yani mecburlar.”