Davutoğlu cebinde ne getirdi?
Şimdi herkes bu soruların yanıtının peşinde…
Acaba TC Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun ziyaret nedeni neydi?
Davutoğlu basına söylediklerinin dışında, kapalı kapılar arkasında KKTC yetkililerine neler söyledi?
“Çözüm için elimizden geleni yapacağımızı dünyaya ilan ederiz” derken, acaba samimi miydi?
Maraş’ı bir yandan ‘bütünlüklü çözümün parçası’ diye nitelerken, bağlı cümlede ‘eşit güven artırıcı önlemler’den söz ederken, Maraş kapısını ‘gındırık’ mı bırakıyordu?
Ahmet Davutoğlu’nun ABD Başkan Yardımcısı Biden’dan birkaç gün önceye denk gelen ziyareti bir ‘çözüm’ün habercisi miydi?
Yoksa Ankara yine ‘şirin’ görünüp ‘statükonun devamı’na mı oynayacaktı?
**
Sorular burada bitmiyor tabii…
Şimdi bir de Joe Biden’ın ziyareti var.
Koskoca ABD Başkan Yardımcısı Kıbrıs’a neden geliyor acaba?
Amerika buraya bu kadar üst düzey bir ismi göndermeyeli yarım asır olmuş.
Şimdi neye dalalettir Biden’ın gelişi?
Akdeniz’deki hidrokarbon yatakları ABD için çok mühim olmalı…
İsrail’e ait gazın Avrupa’ya taşınmasına Washington yardımcı olmayacak da kim yardımcı olacak?
Yahudi lobisi ABD’deki en büyük ve güçlü lobi değil mi?
İsrail ABD’nin en sadık ve vazgeçilmez işbirlikçisi değil mi?
Demek ABD-İsrail ikilisi petrol boru hattı meselesini bir noktaya bağladılar, ya da bağlamak üzereler…
Eğer bağlandıysa mesele, demek Türkiye ile Kıbrıs Cumhuriyeti de işin içinde…
O zaman, Davutoğlu’nun ziyareti bu uzlaşının KKTC’ye deklaresi için miydi?
**
Davutoğlu ve Biden geldiğine göre, yakında Yunanistan’dan da adaya ‘üst düzey’ bir ziyaret olacak herhalde…
Belki Birleşik Krallık’tan da…
‘Büyük patron’ bile Kıbrıs’a Başkan Yardımcısı’nın gönderdiğine göre, ‘garantörler’in de sıraya girmesi kaçınılmaz değil mi?
Demek ki bir yere bağlanıyor Kıbrıs meselesi…
Davutoğlu Maraş kapısını bile kapatmadığına göre, oldu-oluyor galiba bu iş!..
Hade hayırlısı!!!
**
Cumartesi akşam üzeri bir sosyal mekanda buluştuğumuz dostlar “Davutoğlu ne demek istedi?” diye sordular.
“Vallahi izlemedim, yorgundum, eve gidip uyudum. Ne söylemiş Davutoğlu?” diye soruyla karşılık verdim.
TC Dışişleri Bakanı’nın ziyarette neler söyleyeceğini gerçekten de merak etmiyordum. Üç aşağı beş yukarı söylenecekleri tahmin ettiğimden falan da değil.
Kıbrıs’ta toplumların bu kadar pasif, bu kadar dıştan gelecek mesajlara endeksli oluşuna tepkimdendi meraksızlığım!..
Çözüm için yapılacak onca iş varken, üzerine ölü toprağı serpilmiş kitlelerin hali ve onlara öncülük yapması gereken örgütlerin ortalıkta olmayışıydı mesele…
Yoksa Davutoğlu elbette cebinde bir şeyler getirecek, ‘bizimkiler’e Ankara’nın durumunu anlatacak, Türkiye’nin çıkarları çerçevesindeki siyaseti izah edecekti.
Biden da cebinde bir şeyler getirecek, o da Washington’ın çıkarlarını sergileyen politikasını dile getirecek hafta içinde…
Biz neredeyiz bu oyunda peki?
Sahi, bizim cebimizde ne var?
Var mı bir şey?
Yoksa cep delik, cepken delik!..