“Dayanıksız beton veren şirketler var”
İş insanı, Korman Construction Direktörü Günay Çerkez'den dikkat çeken çıkış...
▶ 45 yıldır inşaat sektöründe faaliyet gösteren Korman Construction’un Direktörü, deneyimli iş insanı Günay Çerkez, inşaatlarda kullanılan betonların ağırlık taşıma gücüne göre sınıflandırıldığını ve projeyi hazırlayan mühendislerin, tasarladıkları binaya uygun betonu talep ettiğini, ancak bazı beton şirketlerinin, bu talepten daha “dayanıksız” beton verdiğini iddia etti.
Ertuğrul SENOVA
“Depreme hazırlık sürecinde Kıbrıs ne yapmalı?” haber dosyasının bugünkü konuğu, hayatının uzun bir bölümünü, çok uluslu inşaat şirketlerinde çalışarak geçiren ve 1988’den bu yana Korman Construction isimli şirketi işleten iş insanı Günay Çerkez oldu.
Çerkez, inşaatlarda kullanılan betonların, ağırlık taşıma gücüne göre sınıflandırıldığını ve projeyi hazırlayan mühendislerin, tasarladıkları binaya uygun betonu talep ettiğini, ancak bazı beton şirketlerinin, bu talepten daha “dayanıksız” beton verdiğini iddia etti, bu durumun rekabet nedeniyle yaşandığını söyledi.
Çerkez, “Bazısından C-30 sınıf beton istersin, C-20 verir. İkisinin de rengi gri, dıştan bakarak kimse farkı anlayamaz. Bu yüzden bir denetim mekanizması oluşturulmalı, rastgele bir inşaattan numune alıp, eğer yanlışsa, ciddi bir para cezası kesilmesi gerekiyor. Bu görevi İngiltere’de belediyeler üstleniyor” dedi.
Çerkez ayrıca, Kıbrıs’taki insanların, “Mutfakla salonu birleştirsem bir şey olmaz, bu duvara kapı açsam ne olacak” gibi soruları kendilerinin yanıtladıklarını belirterek, “Bu soruları kendinize değil, ilgili odalara veya bir uzmana sorun. Bir duvara kapı açmak için ciddi bir bilgi birikimine ihtiyaç duyarsınız” şeklinde konuştu.
“’Mutfakla salonu birleştirsem bir şey olmaz, bu duvara kapı açsam ne olacak’ gibi soruları kendinize değil, bir uzmana sorun”
Deprem yönetmeliğine uymamanın bir yolu var mı?
“İngilizin bir terimi vardır; nerede bir istek varsa, yolu bulunur. Türkiye ile mukayese ettiğimizde, binalarla ilgili buradaki yasalar daha ciddi şekilde çalışıyor. Ancak bizim Kıbrıslının bir huyu var, her şeyi çok iyi bildiğimizi zannederiz. Mesela oturma odası ile mutfağı birleştirmek isteyenler, evin içine bakar, ‘orada da kolon var, burada da var, bir tanesini yıksam bir şey olmaz’ der. Ama bunu diyebilmek için ciddi bir bilgi birikimine ihtiyaç var. ‘Buraya bir kapı açsam ne olacak’ demeden önce, bir bilirkişiye, ilgili odalara sorulmasını şiddetle tavsiye ediyoruz. Ama biz her şeyi bildiğimiz için, vurup yıkıyoruz. Deprem yönetmeliğine uyum konusunda sorumlu kişi müteahhit değil, mühendistir. İmza yetkisi olan bir mühendis projeyi yapar. Müteahhit, yönetmeliğe göre kullanması gerekenleri kullanır ve uygular.”
“Bazı beton şirketlerinden C-30 istersin, C-20 verir… Bu konuda açık bir rekabet var”
Peki müteahhidi denetleyen biri var mı?
“Ada ülkesinde insanlar ‘açıkgözlük’ yapmaya çalışır. Örneğin evi yaptırmak isteyen kişi, ‘demiri, betonu ben alayım’ der Tamam, yapabilirsin. Ama bundan sonrası, malzemeyi alacağın yerin vicdanına kalır. Mühendis, evin projesini hazırlarken, betonun gücünü de hesaplar. Eğer mühendis C-30 beton kullanılması gerektiğini söylerse ama aldığın beton C-20 ise, mukavemeti sağlayamazsın. O zaman ne olur? Bina yükü kaldıramaz. Betonların sınıfları var. C-20’nin taşıma gücü, C-30’dan azdır. Gerekli betonu mühendis söyler, mal sahibi gider teklif alır. İşte bu süreci birinin kontrol etmesi gerek. Sen gidip C-30 sınıfında beton sipariş edersin ama bilirkişi değilsin, C-20’nin de rengi gri, C-30’un da. Aradaki farkı sıradan biri bakarak anlayamaz. Bu nedenle muhakkak rastgele beton numuneleri alınması ve laboratuarda incelenmesi lazım. Bizim de hazır beton şirketimiz var ve tüm beton şirketleri aynı titizlikle çalışmıyor… Bazısından C-30 istersin, C-20 verir. Bu konuda açık bir rekabet var. “
“Rastgele testler yapılıp, para cezası kesilmeli”
Yani bilerek, hatalı beton veren şirketler mi var?
“Evet, çok var. Örneğin İngiltere’de, bir inşaata beton dökmeden önce belediyeyi çağırmak zorundasınız. Belediye gelir, mühendisin çizdiği projeye göre betonun, demirin uygun olup olmadığını denetler. Bizim ülkede de belediyelere çeşitli başlıklarda paralar ödüyoruz ama birkaç titiz belediye dışında hiçbiri gelip kontrol etmiyor. Denetim yapmıyor. Bir bina yapılırken 20-30 kez beton dökülüyor. Bir denetim mekanizması olsa, gelseler, rastgele aniden betondan numune alsalar, ciddi para cezası verseler, bu bir korku yaratır. Bundan sonra hiçbir betoncu C-30 istenirken C16 vermez. Rastgele testler yapılması şart…”