Değişen bir şey yok
Uzun bir aradan sonra yine beraberiz. Yazacak çok malzeme birikmiş. En sıcak haber, Çetinkaya divan başkanı Dizdarlı’nın elinde kilitle genel kurula gelmesi gibi. Ama ben yine de küçük bir nostalji yapmayı uygun gördüm. Çünkü geçmişte yazdıklarımıza kulak vermeyenler, bugünlerde ağlamayı beğenmiyor.
15 Mayıs tarihli “Lingiri daha cazip” başlıklı yazımda şunları söylemiştim:
“Sertoğlu güzel bir rüyadan sonra silkinip yeni süreç için hazırlıklara başlamalı. KOP konusunda hiç kimsenin cesaret edemeyeceği doğru adımlar atmıştır. Ancak iç yapıda hala daha o cesareti gösteremedi. Futbolda yeni düzenlemelere ihtiyaç vardır. Özellikle mali yapılar, denetim ve kulüp sayıları elden geçirilmeli. Var olan lig sisteminin sürdürülebilir olduğuna kesinlikle inanmıyorum. Bu sistemde on parmağımı geçmeyen bireyler yıldızlaşır. Meclise transferler gerçekleşir. Ama futbol batar.”
“Yeme içme, gezme, eğlenme ve ahkam kesmeyle futbolun gelişmediğini hala daha öğrenemedik. 1980’li yıllarda bile mahallede “lingiri”,”pirili”, “badem” ve fotoğrafçık oynarken daha ciddi bir organizazson vardı. Sertoğlu ve ekibi bundan sonra siyaseti düşünmeyip, futbol adına radikal kararlar üretmeli. Mali yapılanmada kriterler belirlemeli. Yok hayır bizler bu düzenden memnunuz, alan aldı, satan sattı deniyorsa, hiç kimse kusura bakmasın ama “lingiri” oyunu bile futboldan da cazip olur.”
31 Ocak 2014 tarihli “Mali disiplin” başlıklı yorumumda ne demiştim?
“Futbolumuz intiharın eşiğine gelmiştir. Gelir yok denecek kadar az ancak futbolda harcanan rakamlar dudak uçuracak cinsten. Mali yapı ve denetim ahbap çavuş ilişkisine bağlı. Gelir gider dengeleri ekonomik felsefenin tam tersi. Kulüp başkanları çözüm bulma adına kıllarını oynatmıyor. Her sıkıştıklarında ya Kaymakamlıkların ismini kullanarak tehtid savuryorlar, ya da en yakın seçim arifesini bekliyorlar.“Gelin, futbolu doğru dürüst temeller üzerine kurup, disipline edelim” dediğmizde de her kafadan bir ses çıkıyor. Bireysel başarı en büyük hedef olmuş. Halbuki disiplinsiz, kendi kendini besleyemeyen sistemlerde başarılı olsanız ne... olmasanız ne... İlk gün şampiyonluk kutlanır. İkinci gün futbolculara ödenecek şampiyonluk primleri kara kara düşünülür. Üçüncü gün beklenen olur ve başkanlık koltuğu boş kalır. Çünkü, şampiyonluk maçında bile hakem parası toplamak neredeyse mucizelere kalmış. Futbol Federasyonu dışta yaptığı atak gibi kendi içinde de düzenlemeye gitmeli. Hasan Sertoğlu ve ekibi bundan sonraki dönemde futbolda mali yapıyı ve disiplini gündemlerinin birinci maddesi yapıp, Kıbrıs Türk futbolunu düzgün temeller üzerine inşa etmeli. Aksi halde, bırakın dışa açılımı, bu yapıyla içte maç yapacak takım bulamayacağız”.
22 Mart 2013 tarihli “Dengesizlik, düzensizlik, tutarsızlık ve denetimsizlik. İşte KKTC futbolu.” Adlı yazımda da şöyle demiştim:
“Kulüpler ayağı bir başka komedi. Geneli batmış durumda. Parayı koklattırsanız, sizden iyisi yok. Koklatmadınız mı en kötüsü siz. Kısacası tutar tarafları yok. Denetimsizlik had safada. Böylelikle takımlar üç beş kişinin cebine bakar. Bu kişiler ellerini ayaklarını kulüplerden çektiğinde, tehlike çanları çalmaya başlar. Yıllarca en çok gündem olan takımlar bir de bakmışsınız küme düşebiliyor.”
“Şampiyon olan veya şampiyonluğa oynayan bazı takımlara ne demeli? İlk genel kurullarında başkan adayı bulamayıp, hatta 3-4 defa genel kurul yapılabiliyorlar. Bir de bakmışsınız yukardan gelen emre uyularak başkan adayı bulunuyor. Adına da “herkes elini taşın altına koyacak” deniliyor. KKTC futbol liginde bu gibi hadiseler artık normal karşılanıyor. Çünkü denetim yok. Kulüplerin gelir giderler tabloları tamamen yalana dayanıyor. Mali raporları hayal ürünüdür. Futbola harcanan rakamlarla, kulüp gelirleri ve oynanan futbol arasında korkunç bir uçurum söz konusu. Bunun izahını kimse veremiyor. Söylenen tek şey “gençliğe hizmet ediyoruz”. Halbuki, gençliği yüzsüzleştirdiğimizi, kendi kendimizi de kandırdığımızı herkes unutuyor.”