1. YAZARLAR

  2. Birikim Özgür

  3. Değişim için en büyük risk ne?
Birikim Özgür

Birikim Özgür

Değişim için en büyük risk ne?

A+A-


Yeni kurulacak hükümetin başarısı Kıbrıs sorunundaki duruşuna ve müzakere sürecine yapacağı pozitif katkıya, Türkiye ile doğru / sağlıklı ilişkiler geliştirebilmesine ve devletin rolünün küreselleşmenin gereklerine göre yeniden düzenlenmesi yönünde gerçekleştireceği reformlara bağlı olacaktır.
Ekim’de başlaması beklenen müzakerelerde federal çözümü gerçekten arzulamak ve bunun için çok çalışmak, aynı zamanda Türkiye ile doğru ilişki biçimini geliştirmek ve içteki çağdaşlaşma hamleleri için finansman ve teknik yardımlar dâhil olmak üzere Türkiye’nin desteğini sağlıklı bir zemine oturtmak öncelikli görev alanları olarak ele alınmalıdır. Her iki alanda da sorumluluk bilinciyle hareket edilmesi gerekecektir.
Eğer çözüm ve/veya Türkiye ile ilişkiler ile değişim arasındaki bağı doğru kuramaz, günümüz ekonomi anlayışına göre özel sektörün verimli ve kaliteli üretim yapması için gerekli altyapıların oluşturulması ve küreselleşmenin gereği olan standartların sağlanmasında düzenleyici ve denetleyici olabilmek adına devletin rolünü yeniden düzenleyemezse, yeni hükümet de değişimin içini dolduramayacak ve başarısızlığa mahkûm olacaktır. Duruşunu salt çözüm veya Türkiye ile iyi ilişkiler üzerinden kurgularsa da yeni hükümetin halk nazarında başarı şansı olamayacaktır.
Sol bir parti olarak CTP, küreselleşmenin gereği olan standartları önemserken, sadece ekonomiyi değil aynı zamanda ekonomik gelişmeye bağlı olarak sosyal politikaların güçlendirilmesini, demokrasimizin ve hukuk düzenimizin sağlamlaştırılmasını da öngörmektedir. CTP’nin öncülüğündeki yeni hükümet, her isteyenin fili istediği şekilde tarif etmeyeceği bütünlüklü bir bakış açısı ve AB değerleriyle yoğrulmuş çağdaş bir vizyon ışığında devleti sil baştan yaratma göreviyle karşı karşıyadır.
Devletin (yeni) rolünü hayata geçirebilmesi için ise öncelikle kamu maliyesindeki dengesizliklerin ortadan kaldırılması ve kamu borçlarının azaltılması gerekecektir. Büyük kara delikleri olan ve sürekli açık veren kamumuzun sosyal ve ekonomik yönlerden çocuklara, gençlere, orta yaşlılara ve yaşlılara doğru hizmetleri ve katkıları sol bir perspektifle sunabilmesi mümkün olamayacaktır. Demokrasimizi ve hukuk düzenimizi çağa ayak uydurmak adına yeniden yapılandırırken, bu çabamızı, sağlam bir ekonomik yapı sayesinde potansiyelimizi azami düzeyde kullanarak küresel düzeyde etkin olabileceğimiz koşulları oluşturma hedefimizle birlikte düşünebilmeliyiz.
Bu bağlamda, örneğin KIB-TEK’in durumunu ciddiyetle ele almalıyız. CTP’nin programına göre yeni kurulacak hükümet, ilk bir yılda, “KIB-TEK’i, özerklik, şeffaflık ve hesap verebilirlik temelinde, AB normları ve tavsiyelerini göz önüne alarak enerji arz güvenliğini, sürdürülebilirliğini verimli ve makul fiyatlarla ülkeye elektrik sağlayacak şekilde yeniden yapılandıracak ve KKTC’nin elektrik enerjisi sektörü otoritesi haline dönüştürecektir”.
CTP sağ gösterip sol vurmayacağına göre kısır tartışmaların sona ermesi, bu konuda siyasete duyulan güvensizliğin yerini işbirliği duygusuna bırakması; yeni hükümet Türkiye ile imzalanan programda gerekli değişiklikler için çalışırken; iktidar, muhalefet ve ilgili tüm paydaşların katılımıyla derhal gerekli çalışmaların başlatılması ve yeni yatırımların nasıl finanse edileceği, ihtiyaç durumunda yenileme yatırımlarının nasıl gerçekleştirileceği, akaryakıt borçlarının, AKSA’ya olan borçların ve banka borçlarının nasıl ödeneceği, emeklilik sistemi nedeniyle artan maliyetlerin nasıl karşılanacağı, özerk yapıda olası mali aksaklıklara ilişkin siyasi sorumluluğun kimde olacağı gibi havada kalan konularda gerçekçi projelendirmelerin yapılması ve artık ADIM ATILMASI gerekmektedir.
Eğer Kıbrıslı Türkler kafa kafaya verip bunu başaramaz, enerji maliyetleri düşürülemez, arz güvenliği ve enerji verimliliği sağlanamazsa ve yukarıda anlatılan devletin yeni rolüne ilişkin vizyon ışığında çalışma öngörüsü yaşam bulamazsa, 28 Temmuz seçimleri sonrasında doruğa tırmanan değişim beklentisi bir süre sonra yerini hüsrana bırakacaktır.
Değişim için en büyük risk, popüler bir kavrama dönüştürülerek içinin boşaltılmasıdır. Aman dikkat…

Bu yazı toplam 1937 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar