Değişim iradesine sahip seçmen kitleleri
28 Temmuz sonrası için şöyle bir iddia söz konusudur: “Yeni hükümet de değişim için gerekli iradeyi sergileyemeyecek, ülkede yaşanmakta olan kaos derinleşecek ve yeni bir erken seçimle yepyeni denizlere yelken açacağız”. Bu varsayımın yanlışlığı hususunda ikna edici olabilmek için değişimi alabildiğine somutlaştırmak gerekir.
Değişim, toplumsal varoluş için vizyon birliğidir. Toplumsal menfaatlerin göz ardı edilmesi ve bireysel / zümresel çıkarların öne çıkarılması gibi durumlardan kaçınılması için halkımız tüm paydaşları sürekli uyarmaktadır. CTP, bir taraftan vizyon birliği için tüm kesimlerle sağlıklı bir diyalog kurmayı önemserken diğer taraftan farklı toplum kesimlerinin taleplerini toplumsal menfaatler süzgecinden geçirmeyi de başarabilmektedir. CTP bu konuda değişimi sağlayabilecek birikimlere sahiptir.
Toplumumuz çeşitli nedenlerden ötürü sorunlarımızın çözümüne odaklanamama sorunu yaşamaktadır. Sorun çözme kültürümüz yeterince gelişmiş değildir. Her türlü gücün yoğunlaştığı yer olan siyasete bu konuda büyük görevler düşmektedir. Siyasetin saygınlığını artırmak siyaset ve kamu kesiminde şeffaflık ve hesap verebilirlikle mümkün olabilecektir. CTP gerek nitelikli aday listesi gerekse teknolojinin nimetlerinden faydalanarak şeffaflık ve hesap verebilirlikle ilgili doğru mekanizmaları kurma konusundaki kararlılığıyla sorun çözme kültürümüzün gelişmesine katkı yapabilecek yani değişimi gerçekleştirebilecek bir güçtür. Sorunlarımızın çözümü için siyasetin doğru stratejik yaklaşımları hayata geçirebilmesi de değişimin en temel unsurlarından biri olarak kabul edilmektedir. Bu konudaki başarı siyasetin ve yönetici kadroların otoritesini tesis edebilmesine bağlıdır. Bu ise tutarlı, şeffaf, hesap verebilir, vesayetten uzak, liyakat esaslı, popülizmden uzak uygulamalarla olabilecek bir iştir. CTP, sorunları derinleştirebilecek popülist uygulamaların yol açacağı vahim sonuçların bilincinde olan kadrolarla bu yolu yürüyecektir.
Toplumumuz değişimi adalet duygusu ile özdeşleştirmiştir. Bunun için siyasete düşen görevler vardır. CTP sosyalist bir parti olarak varlığını eşitlik mücadelesine borçludur. Eğer halkımız CTP’nin muhalefet döneminde hazırladığı reform programının bütün olarak uygulanmasına karar verirse adil bir düzen yakalanabilecektir. Üretenin kazanacağı, mali konularda nesnel denetim mekanizmalarının devreye sokulacağı bir dönem olacaktır CTP iktidarı.
Değişimle ilgili bir diğer beklenti ise Türkiye ile ilişkilerimizin yeniden düzenlenmesidir. Ana- yavru paradigmasının değişmesi ve tüm ilişkilerde sivilleşmeye gidilmesi, KKTC-TC ilişkilerinin kazan-kazan prensibi ile geliştirilebilmesi önemsenmektedir. Ülke gerçeklerinin de bilincinde olup Türkiye ile sağlıklı iletişimden yana olan ve Türkiye yetkililerinin bizi daha iyi anlamasına dönük pozitif çaba sergileyen bir parti olarak CTP ilişkileri yeniden düzenleyebilecek tek partidir.
Halkımız değişim derken kamu ve özel sektörlerimizdeki verimsizliğin ortadan kalkmasını kastetmektedir. Bu noktada eğitimden tutunuz da teşviklere kadar çok geniş bir yelpazede köklü reformlara ihtiyaç duyulmaktadır. En önemli konulardan birisi ise istihdam politikası yoksunluğumuzdur. CTP’nin bu gibi konularda programında da yer alan hedefleri bilimsel temelde ve katılımcı bir anlayışla geliştirerek derhal hayata geçirebilecek iradesi, deneyimi ve donanımlı kadroları vardır.
Değişim, nüfus ve vatandaşlıklarla ilgili aksaklıkların ortadan kaldırılmasıdır. CTP halkın teveccühü ile göreve gelir gelmez yeni bir mekanizma önerisi ile bu değişimi hayata geçirecektir.
Belki de en büyük eksikliğimiz olan vizyon oluşturamama konusunda da CTP’nin seçim sürecinde halkla paylaşacağı toplumsal vizyon önerisi değişimin tam manasıyla somutlaşmasına hizmet edecektir.
Özcesi, CTP, toplumsal ihtiyaçlarımızla şekillenen düşünce biçimiyle, vizyonuyla, programıyla ve kadrolarıyla değişimi gerçekleştirmeye taliptir.
28 Temmuz seçimleri 2009’dan farklı olarak değişimin bir partiyi iktidara taşımaktan ibaret olmadığı bilincinin ete kemiğe bürüneceği ve sonucunu nitelikli değişim iradesine sahip seçmen kitlelerinin tayin edeceği bir toplumsal sınav olarak değerlendirilmelidir.