Değişim rüzgarı
Sahte olan, içten gelmeyen kendini ele verir bir biçimde. Günümüzü kıskacına alan algı yönetiminin, manipülasyonun yenik düşeceğine dair umut verici bir saptama bu benim için. Kendini ele versin diye bekleyelim de demiyorum. Sahte olana, bizi kandırmaya yönelene bir biçimde ayna tutarak, ipliğini pazara çıkararak yapabiliriz bunu. Biz ne kadar uğraşsak da kandırılanlar olacaktır elbet, hem de bizim kaderimizi, başkalarının kaderlerini etkileyecek oranda olabilir bu. Öylesine gelişmiş bir kandırma alanı var ki, pek çokları için doğruyu ve sahteyi ayırt etmek oldukça zor.
Pırıl pırıl parlayan bir doğruluk yanındaki sahtenin foyasını ortaya çıkarmaz mı peki? İyi taklitlerden sakınırsak, dikkatli bakarsak mümkün bu. Maskelerin düştüğü, kralın çıplak olduğunun göründüğü bir an vardır her zaman.
Bazen öylesine zor dönemlerden geçiyoruz ki hayatta iyi şeyler olduğunu, iyinin de pekâlâ kazanabileceğini unutuyoruz. Oysa insanlığın çıkarı iyiden yanadır hep. İnsanlık kandırıldığı için faşizmi destekler ama faşizm onların yıkımı demektir. Militarist propagandalardan etkilendiği için barış yerine savaşı destekler ama gerçek çıkarının barışta olduğu aşikardır. Bir kadın kendi haklarını kısıtlayan muhafazakâr partilere oy verir ama bu onun ikinci sınıf bir muameleye tabi olmasından başka bir şey değildir. İşte ayna tutulması gereken budur. İnsanın gerçek esenliğinin, gerçek ihtiyacının nerede olduğunu gösterebilmek. Pek çok insanın bunları görmesini engelleyen gözbağları var ne yazık ki. İnatçı ön yargıları, değişmez ezberleri var. Bunlarla başa çıkmak zaman alsa da mümkün.
Umudun yükseldiği, Türkiye’deki seçimler açısından iyilerin galibiyetinin mümkün olduğu bu günde içimde bir sevinç fısıltısı var. Gerçek olduğunu görebilmek için kalbim pır pır, karnımda kelebekler uçuşuyor. Ben de milyonlarca insan gibi heyecan içindeyim. Tarihte böyle milyonlarca insanla paylaşılmış kritik anlar vardır. Sonucunun bir mutluluğa bir demokrasi şölenine dönüşeceğini görürüz umarım.
Kendi deneyimlerimizden biliriz. Çok çalışmış, çok iyi hazırlanmışsak genelde başarı bizi beklemektedir. Her durumda bir başarı olacaktır bu. Birileri hile yapmamışsa, ölçüm sistemi yanlış değilse mutlaka gelecektir başarı. Sorun bir başarıyla kritik dönüşümü yaratabilmekte.
Seçimin gerçekleşeceği bugün Anneler Günü. Anne sözcüğü her ne kadar kimi durumlarda kötü deneyimlerle de ilişkilense dahi çoğu zaman insanın içini ısıtan bir sözcük. Dünyadaki en gerçek sevginin adı olmuş hep. Sonuçta bugün dişil bir gün ve bu dişil gücün bir biçimde iyiliği çağıracağına inanmak geliyor içimden. Kadınlar tarih için sadece özel alana kapatılmamışlar, sistemin yeniden üretilmesinin özneleri haline de gelmişler. Dişi güç bir kez değişime karar verdi mi karşısında hiçbir güç duramamış ama.
Toplumsal kalkışma dönemlerinin kalabalıkları tek bir hayalde birleştiren yanı hep etkilemiştir beni; direnişlerin yaratıcılığı da. Son sıralar bir haber müptelası gibiyim pek çok insan gibi. Baş döndürücü politik gündemler içinde sersem haldeyim ben de.
Bir değişim olacak belki ve bu yakın gelecekteki hikayemizin farklı yazılmasına yol açacak. Hem Türkiye’de hem Kıbrıs’ta hem de dünyanın başka yerlerinde. Bazen de seçim sandıklarına atfedilen bu muazzam güç doğru mu diye düşünmeden edemiyor insan. Bu seçimdeki demokratik katılım, doğrudan katılımın boyutları etkileyici olsa da.
Bu günler geçmişte yaşanan ve hüsranla biten pek çok politik heyecan dönemini de anımsatmıyor değil bir yandan da. Bu kez farklı olacağından adeta emin gibiyim ama.
Yine de anılar bazen şevkini kırıyor insanın. Hem kişisel hem toplumsal hayatlarımız için geçerli bu. Kötü deneyimler kara gölgelerini bugüne de düşürebiliyorlar. Geçmişte yaşadığımız düş kırıklıkları zihnimizin bir yerinde gizli hep. Onları hortlatan ise bir türlü iyileşemeyen kırık kalplerimiz.
Bugünün güzel insanların sevineceği bir gün olmasını ta içimden diliyorum. Öyle de olacak, hissediyorum bunu. Hep birlikte göreceğiz. Değişim rüzgarının saçlarımı havalandırdığını hissediyorum bile ben.