1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Değişmek
Değişmek

Değişmek

Değişmek

A+A-

 

Zihniye Okray
[email protected]

‘Değişmek zor, ama bazen aynı adam olmak daha zor.
Hayat öyle yüklenir ki; ne kalmak istersin, ne gitmek.
O durumdayım işte....’
Can Yücel

Kıbrıs sadece bu adada yaşayanların sahip olduğu bir zamanla çalışan, hatta Kıbrıs’a gelenlerin de bir süre sonra Kıbrıs Zamanı diye adlandırdıkları bir hâle dönüşmektedir. Bizler saatleri kullandığımız saatler ve zaman dilimi aynı zamanı gösterdiği hâlde kendimize göre yorumluyoruz. Kendimize göre yaşıyoruz bize verilmiş anları. İçine doğduğumuz yaşadığımız bu adada, değişimin olmadığı hep durağan olan ya da o şekilde yaşamaya alıştığımız bir zaman dilimi. Peki gerçekten de zaman donar mı? Toplumlar değişmez mi? Hani bir deyiş vardır ya sıklıkla kullanılan ‘Bizde böyle. Biz böyle gördük, böyle biliriz’, bu gerçekten doğru mu? Toplumsal değişim olmaz mı? İçinde yaşadığımız toplum, kültür, değerler, doğrular, adetler, inançlar ve önyargılar değişmez midir? Cevap: Toplumsal değişim kaçınılmazdır ve toplumsal değişim zamanın farklı işlediği bu adada da yine kendi hızıyla ve kendi bildiği şekilde gerçekleşir. Bazen tepeden inme, bazen fikir birliği ile bazen farkında olmadan bazen de sadece sayıları bir elin parmağını geçmeyen koca yürekli insanların bitmez enerjisi ile. Ama değişim kaçınılmazdır ve eninde sonunda toplumsal değişim gerçekleşir.

Peki değişim nedir?

Değişim; önceki durum ve koşullara göre gerçekleşen başkalaşma ve farklılaşma olarak tanımlanır. Buna bağlı olarak, toplumsal değişimi ise toplumsal yapı ve toplumsal yapıyı oluşturan unsurlarda meydana gelen değişimler olarak tanımlamak mümkündür.

Toplumsal değişimin tanımını yaparken, bir terimi daha tanımlamamız gerekir. O da toplumsal yapı kavramıdır. Toplumsal yapı; toplumu oluşturan aile, ekonomi, siyaset, kültür, eğitim, ahlak, hukuk ve din gibi kurum, birey, grup ve çeşitli öğelerden oluşan ve bunlar arasındaki ilişkileri ifade eden kavramdır. Toplumsal yapı maddi ve manevi unsurlardan oluşur. Maddi unsurlar arasında fiziksel çevre, mimarı, demografi, sanayi ve teknoloji sayılabilir. Manevi unsurlar arasında ise toplumsal normlar, toplumsal değerler, statüler, roller, adet, gelenek ve görenekler sayılabilir. Toplumsal yapı, çeşitli öğelerin rastgele bir araya geldiği bir yığın değil, kendisini oluşturan unsurların uyumlu, anlamlı ve örgütlü bütündür. Toplumsal yapıdaki öğelerden birindeki değişme ve gelişme, diğerini de etkiler. Toplumsal yapıyı oluşturan öğeler ne kadar güçlü, birbirleriyle olan bağları ne kadar sağlam ise, toplumsal yapı da o ölçüde sağlam ve güçlü olur. Toplumsal yapı sürekli değişim hâlindedir. Öğelerin değişim hızı farklıdır. Maddi unsurlar manevi unsurlara göre daha hızlı değişim gösterirler. Maddi unsurları hızlı değişimi çok hızlı olduğu ve manevi unsurların buna uyum sağlayacak hızda gelişmemesi toplumda bazı bozulmalara yol açabilmektedir.

Toplumsal değişme kitle iletişim araçları, teknoloji, kültür ve dünyadaki değişimlerden etkilenmektedir. İçerisinde yaşadığımız dünya sosyal ağlar, kitle iletişim araçları ve internet erişimi ile birlikte kültürler arası etkileşimi daha kolay hâle getirmiştir. Artık haberler sabah ve akşam ajansları ile değil, olay olup değişim gerçekleştiği anda ulaşabileceğimiz bir yerde. Bu yüzden toplumsal değişim artık engellenebilinir ya da durdurulabilinir bir süreç değildir.

Toplumsal değişim engellenemez demiştik. Peki bir soru daha. Hangi değişimler daha rahat kabul edilip, daha toplum tarafında kabul edilip bir yaşam tarzı hâline getirilir?

Bunun gerçekleşmesi için, yeniliğin toplumun kanı ve inançlarıyla çatışmayan, onlarla uyumlu yeni öğeler olmaları benimsenmelerini kolaylaştırır. Bunun yanı sıra  ekonomik yönden kalkınmış, yapısal sorunlarını çözümlemiş toplumlarda değişme daha çabuk olur.  Başka toplumlarla kurulacak sıkı ve sürekli ilişkiler topluma farklı düşüncelerin girmesini sağlayacağı için değişimi hızlandırır. Son olarak eklememiz gereken bir etken daha var. Bu da  bir toplumda çocuklar gençlere, gençler de yaşlılara oranla değişmeyi daha çabuk benimserler.

Evet buraya kadar toplumsal yapı de değişim ile ilgili bilgileri tazeledik. Ben sonuçlara varmak yerine sorular sormak istiyorum. Sorular sormak bizi düşünmeye iteceği için, kesin yargılar ve sonuşlardan her zaman daha verimli bir sürece yol açacağını düşünmekteyim. Soruları hızlıca okuyup geçmeyin. Unutmayın bizim Kıbrıs Zamanımızda koşan yok peşimizde, her bir soru için birazcık düşünme zamanı tanıyın kendinize lütfen. Şimdi sorular...

Peki biz bizim toplumumuzda yaşadığımız toplumsal değişimleri gerçek anlamda toplum olarak ne kadar yaşıyoruz?

Toplumsal değişimler toplumun her kesimine ne kadar ulaşıyor?

Toplumsal değişimler istenilen sonuçlara neden oluyor mu?

Toplumsal değişim için hazır mıyız?

Toplumsal değişim sadece toplumun sadece belirli bir kesimine mi ulaşıyor?

Toplumsal değişim için gereken alt yapıya sahip miyiz?

Toplumsal yapımız hangi tür toplumsal değişime açık?

Sona gelirken başa bir geri dönelim lütfen. Kıbrıs Zamanında düşünmeye devam ederek. Kıbrıs Zamanında toplumsal değişim hangi hızda gerçekleşiyor hiç bakan var mı? Toplumsal değişimin bizim zamanımızda işleyişi nasıl?

Bizde böyleler, böyle gördük böyle bilirizlerimizi ne kadar bırakmaya hazırız?

Biz böyle gördük ama doğru değilmiş, doğrusu buymuş demeye ne kadar yakınız?

Esas sorulması gereken sorulardan biri, belki de en önemlisi, biz değişmeye hazır mıyız? Daha da doğrusu, biz değişmeye açık mıyız?

Biz sadece bizden olanlara mı, bizden olanlardan gelenlere mi açığız?

Yoksa biz eğer toplum için ama toplumun her bir bireyinin iyiliğini düşünerek toplumsal değişimi kabul edip savunuculuğunu yapıyor muyuz?

Şimdi bu sorulara cevaplar bulma zamanı. Unutmayın dünyadaki saatlerin aksine bizde Kıbrıs Zamanı çalışıyor......
........
.......
.......
.......
........

Ve şimdi en azından bazılarına cevabımız var. O zaman en başa dönelim. Can Yücel’in dizelerine. ‘Değişmek zor, ama bazen aynı adam olmak daha zor. Hayat öyle yüklenir ki; ne kalmak istersin, ne gitmek. O durumdayım işte...’  karşımıza çıkan sorular, bizi her zaman düşünmeye ve değişmeye zorlar. Bir kere farkına vardıktan sonra aynı insan olarak kalmak da zor, değişime direnmek de. Ama en zoru da farkına varmadan önceki hâlimize dönmek...

 

 

Bu haber toplam 2199 defa okunmuştur
Gaile 354. Sayısı

Gaile 354. Sayısı