Demirtaş
Pazar günü Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı seçimi var.
Halk ilk kez bu makam için oy kullanacak.
Aday sayısı üç; Recep Tayyip Erdoğan, Ekmeleddin İhsanoğlu ve Selahattin Demirtaş.
Ve ben eğer Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ve seçmeni olsaydım, bu seçimde oyumu hiç tereddütsüz Selahattin Demirtaş’a verirdim.
***
Seçim propaganda süreci boyunca az çok takip etmeye çalıştım Türkiye’yi.
Hangi aday ne diyor, Türkiye halkına ne vadediyor diye...
Erdoğan, bildik Erdoğan.
Saldırıyor...
Aşağılıyor...
Yuhalıyor, yuhalatıyor...
Ve önemli bir meziyet, sürekli şaşırtmaya devam ediyor; sürekli ‘yok artık!’ dedirtiyor.
İhsanoğlu’nu, profesör olduğu ve üç dil bildiği için aşağılıyor mesela.
Bir Cumhurbaşkanı adayının eğitim konusundaki ‘vizyonuna’ bakar mısınız?
‘Profesörmüş, üç dil biliyormuş, peh! Tercüman mı seçiyoruz kardeşim?’ diyor miting meydanında.
Yani bırakın her şeyi, sırf bu bile bir ‘sebep’, siyaseti bırakmasını hayal etmek için.
Ekmeleddin İhsanoğlu, paldır küldür kurdun sofrasına atılmış, haliyle siyaseti pek fazla bilmeyen, ‘memleket meseleleri’ konusunda yeterli bilgi ve deneyim sahibi olmadığından çok fazla göz dolduramayan bir aday.
Demirtaş ise saatler boyu kendini merakla dinletiyor.
Erdoğan ‘Ermeni’ kelimesini bir ‘küfürmüşçesine’ kullanıp, ‘Türkiye’de ırkçılık yoktur’ diyenleri yanıtlayadursun, Demirtaş ‘çoğulculuk, çok kültürlülük ve tabana inen bir demokrasi’ diyor.
‘Gürcü olsan, Türk olsan, Kürt olsan, Ermeni olsan ne olur, önce insan ol’ diyor...
‘Barış’ diyor...
İhsanoğlu’nu aday gösteren CHP ve MHP, ‘bayrağı indiren çocuğu niye vurmadılar’ diye askere ve hükümete veryansın ededursun, Demirtaş; ‘ölmeyelim, öldürmeyelim’ diyor, ‘bayrağı ve devleti hepimizin bayrağı, hepimizin devleti yapalım’ diyor.
CHP ve MHP, herkese zorla ‘Türk’ diyen düzenin devamını savunadursun, bir takım açılımlar getirse de, AKP de bu düzenin devamından yana olduğunu her fırsatta ispatlayadursun, Demirtaş; ‘Ben kimliğimi inkar ederek aday olmadım, Kürt’üm. Ama kimliğime oy istemiyorum. Ben, ilkelerimize oy istiyorum. Bana Kürt olduğum için oy verecekseniz vermeyin, Kürt olmamın yanına baska bir meziyet koyamıyorsaniz bana oy vermeyin. Ama sırf Kürt'üm diye oy vermeyecekseniz de haksızlık yaparsınız’ diyor…
Ve ‘çevre’ diyor...
Ve ‘kadın’ diyor...
Ve ‘cinsel kimliğe saygı’ diyor...
Ve ‘emek’ diyor...
Ve ‘işçi’ diyor...
İmrenerek dinliyorum!
***
Demirtaş’ın seçim kazanma ihtimali yok elbette.
Zaten, öyle bir iddia da yok.
İlkelerini, seslerini duyurmak için aday olduğunu, Türkiye’de siyaset yapma biçiminin değişmesi gerektiğini anlatmak, umudu büyütmek adına aday olduğunu söylüyor devamlı olarak.
Ve bu platformu çok da iyi kullandığını düşünüyorum.
Pek çok insanın önyargılarını kırmayı başardığına, ‘tek millet ve tek dil’ dayatması olmaksızın da Türkiye’deki bin bir çeşit rengin uyum içerisinde yaşayabileceğine, çok sesli, çok dilli, çok kültürlü bir Türkiye’ye olan inancı güçlendirdiğine inanıyorum.
Anketler, Demirtaş’ın oyunu % 7-8 diliminde gösteriyorlar.
Bu aşağı yukarı Kürt nüfusun oylarına denk.
Ama Kürt nüfusun haricinde Demirtaş’a gelecek her oyun, Türkiye’de gerçek bir iç barış hedefi adına bir umut olacağına şüphe yok.