'DENETİM YOK'
“2011 yılında 270 kişinin yaralandı, 6 kişinin öldü. 2012’de 4 kişi ölürken, 214 kişinin yaralandı. 2013 yılında ise 230 kişinin yaralanarak ölü sayısının 7 oldu. 2014 yılının ilk üç ayında ise 69 kişinin yaralanarak 2 kişi hayatını kaybetti”
Manisa’daki Soma Maden Ocağı’na giderek gözlemde bulunan Maden, Metalurji ve Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Birol Karaman, ülkemizde İş Sağlığı ve Güvenliği açısından YENİDÜZEN’e önemli açıklamalarda bulundu.
Didem MENTEŞ
Maden, Metalurji ve Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Birol Karaman, İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’nın biran evvel hayata geçirilmesi gerektiğini söyleyerek, ülkede etkin bir denetim sisteminin olmamasını eleştirerek bu konuya ciddiyetle eğilmesi gerektiğini vurguladı.
Manisa’daki Soma Maden Ocağı’na giderek gözlemde de bulunan Birol Karaman, maden ocağında uygulanan ‘iş sağlığından yoksun, çok iş, az ücret’ gibi uygulanan neo-liberal sistem nedeniyle facianın önlenemediğini savundu. Soma kömürlerinin tutuşma sıcaklığının çok düşük olduğunu bu özelliğin bilinmesine rağmen kömürün oksijenle temasının kesilmediğini aktaran Karaman, oksidasyona bağlı kömür kızışmasından dolayı facianın gerçekleştiğini belirtti. Birol Karaman, ülkemizde iş kazalarına da değinerek, iş güvenliği açısından yetersiz kalındığına vurgu yaptı. Karaman, Çalışma Bakanlığı’nın verilerine göre son dört yılda meydana gelen iş kazarlarında 783 kişinin yaralandığı ve 19 kişinin ise hayatını kaybettiğini dile getirdi.
Maden, Metalurji ve Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Birol Karaman, YENİDÜZEN’e önemli açıklamalarda bulundu.
“Oksidasyona bağlı gerçekleşen kömür kızışması”
Manisa’daki Soma Maden Ocağı’na giderek oradaki meslektaşlarıyla görüştüklerini söyleyerek, oradaki facianın ‘trafo’ yangını olamayacağını kendilerine aktardıklarını belirtti. Ayrıntılı incelemenin yapılıp tespitlerin sürdüğünü aktaran Karaman, bilirkişi raporunun sağlandığı ve rapora göre facianın trafo yangının dolayı olmadığının net olarak ortaya çıktığını vurguladı. Karaman, “Bu oksidasyona bağlı gerçekleşen kömür kızışması nedeniyle yaşanan bir kazadır” olduğunu vurgulayarak bunun önlenemeyecek bir kaza olmadığının altını çizdi. Bu durumun nasıl olacağının ve nasıl önlem alınacağının ‘bilindiğini’ vurgulayan Karaman, “Dolayısıyla orada devletin başından itibaren tüm yetkililerin sorumlu olduğu bir olay var. Ne yazık ki bu durum 301 kişinin ölümüyle sonuçlandı” dedi.
“Rödovans sistemi”
Birol Karaman, Soma Maden Ocağı’nda alınmayan önlemlere de değinerek, söz konusu maden ocağında rödovans sistemi uyguladığını aktardı. Karaman, şunları aktardı: “Bu maden ocağı daha önce Türkiye Kömür İşletmelerine bağlı bir ocaktı. Türkiye Kömür İşletmeleri, buranın kendileri için ekonomik olmadığını tespit edip orayı bir yatırımcıya kiraladı, yani özelleştirdi. Eğer sizin için orası ekonomik değilse başka bir kurum için nasıl ekonomik olabilir? Giderleri kısıp gelirleri artırdığınız zaman sizin için ekonomik olabilir. Giderlerin artırmanın yolu, ya işs ağlığı güvenliğinden ya da çalışanların ücretlerin feragat etmektir. Öte yandan üretimi de artırırsanız tüm gelir giderleri ve ekonomik olmayan bir ocağı ekonomik hale getirmiş olursunuz. Soma’da hepsi birden yapıldı. Bir taraftan üretim artırıldı, bir taraftan çalışanların ücretleri düşürüldü ve alınması gereken bir sürü tedbir alınmadı. Bilerek, isteyerek ve kâr amacı güttüğü için uygulanan bir sistem. İşte bu nedenle bu bir kaza değil, cinayettir”
“Oksijenle temas kesilmedi”
Maden ocağında olması gereken uygulamaya da değinen Birol Karaman, soma kömürlerinin tutuşma sıcaklığının çok düşük olduğunu ve oksidasyona bağlı olarak kaza olmasının ihtimalinin yüksek olduğunu vurguladı. Daha öncede bu kimyasal reaksiyonların yaşandığını ancak bunun göz ardı edildiğini anlatan Karaman, bu kömürün bu özelliğinin bilinmesine rağmen oksijenle temasının kesilmediğini söyledi. Öncelikle kömürün oksijenle temasının kesilmesi gerektiğini belirten Karaman, bunun yapılmadığı gibi gaz sıcaklığını ölçen sensorların da konulmadığının raporlara yansıdığını dile getirdi. Sistemi konuşmadan önlemleri konuşmak kimseye bir şey kazandırmayacağına değinen Birol Karaman, söz konusu sistemin neo-liberal bir sistem olup, onun yarattığı bir düzen olduğunu savundu. Neo-liberal sistemin ağır bedellerle sonuçlandığını aktaran Karaman, hem çalışanların ücretleri hem iş kazaları hem de yaşanan facia açısından sonuçlandığını belirtti.
“Neo-liberal sistem”
Karaman, neo-liberal devlet politikalarından artık uzaklaşılması gerektiğini, bunun yerine sosyal devlet anlayışını güdecek farklı uygulamalar içerisinde girilmesi gerektiğini ifade etti. Karaman, “Biz bölgeye gittiğimizde maden ocağından çalışan mühendislerin bölgenin en iyi mühendisleri olduğu söylendi. Ama günün sonunda bu kaza önlenemedi. İstediğiniz kadar iyi mühendis olun istediğiniz kadar iyi önlemler alın, eğer kâr odaklı bir sistem kurmuşsanız ve kâr dışında başka hiçbir şey güdülmüyorsa , çalışanı koruyan odak noktanız yoksa bu kazayı engellemek mümkün olmuyor. Oradaki her mühendis patronun kârını artırmak için üretimi artırarak, maliyeti düşürmek için çalışır. Oradaki en iyi mühendisler bile bu sistemden dolayı bu işi çözemedi”
Son dört yılda 783 yaralı 19 ölü
7Maden, Metalurji ve Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Birol Karaman, ülkemizdeki iş kazalarıyla ilgili konulara de değinerek, iş güvenliği açısından önemli açıklamalarda bulundu. Karaman, Çalışma Bakanlığı’nın verilerine göre son dört yılda meydana gelen iş kazarlarıyla ilgili çok sayıda kişinin yaralandığı ve 19 kişinin öldüğün belirtti. 2011 yılında meydana gelen iş kazalarında 270 kişinin yaralandığı 6 kişinin öldüğünü belirten Karaman, 2012’de 214 kişinin yaralanırken 4 kişinin öldüğünü aktardı. 2013 yılında ise 230 kişinin yaralanarak ölü sayısının 7’ye çıktığını aktaran Birol Karaman, 2014 yılının ilk üç ayında meydana gelen iş kazalarında 69 kişinin yaralanarak ölü sayısının 2 olduğunu belirtti. Bu rakamların ülke bakımından iş kazaları konusuna ciddiyetle eğilmemiz gerektiğini belirten Karaman, iş kazlarının sadece maliyetlerin düşürülmesinin değil acı sonla biten bir olay haline de gelebileceğini kaydetti.
“İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası” uygulanmalı
Karaman, “ülkede bu kadar yaralanma ve ölümlü kazalar varken, meslek hastalıklarıyla ilgili hiçbir tespit yok” dedi. Çalışma Bakanlığı’nın verilerine bakıldığı zaman hastaneye sevk edilen kişi sayısı belirtilirken, meslek hastalığı tespit edilen birinin tedavi altına alındığına dair hiçbir kayıt olmadığını söyledi. Bu kadar ölümlü kazaların ve yaralanmaların olduğu bir yerde, meslek hastalıklarının olmaması mümkün değil” diyen Karaman, Kuzey Kıbrıs’ta ‘Meslek Hastalığı’nı tespit edecek bir birim olamadığına dikkat çekti. Bu nedenle meslek hastalıklarının istatistiklere yansımadığını ifade eden Birol Karaman, bu konuda yapılması gereken çok ley olduğuna vurgu yaptı.
Karaman, şunları söyledi: “2008 yılında İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası geçti. Buna bağlı olarak bir dönem işletmeler sürece hazır olabilmesi için uygulanması ertelendi. Daha sonra da 2009 Nisan seçimlerinden sonra mevcut iktidarda bunu erteledi. Biraz çalışma yaptı, eğitimciler yetiştirerek uygulama yapılacağı söylendi ancak günün sonunda bu yapılmadı. Şuanda etkin bir denetim yok. Öngörülen sistemde, denetçiler iş yerlerine giderek, ‘risk analizi’ yapıp, ona göre alınacak önlemleri belirtecekti. Etkin bir denetim başlamadı, Çalışma Bakanlığı’nın niyeti olduğunu biliyoruz. Bu konuda çalışmalar olsa da halen başlamaması bir eksikliktir. Yasa geçeli 6 yıl olmasına rağmen hala daha bir denetim başlamış değil.”
Peki “denetim sistemi” ?
Türkiye’deki maden ocaklarında yapılan denetimlere değinen Birol Karaman, iki şekilde yapılan denetimlerden bir tanesinin ya iş müfettişleri tarafından ya da maden mühendislerinden oluşan teknik nezaretçiler tarafından yapıldığını söyledi. Karaman, “Teknik nezaretçi, Türkiye’de Maden Mühendisleri Odası’nda eğitimlere katılan, sınavı geçerek sertifika almaya hak kazanan kişilerdir. Bunlar yetkilidir ve her 15 günde bir ocakları denetleme sorumluluğu var. Aksi bir şey tespit ettiği noktada ocağı kapatma yetkisi bile var. Ancak teknik nezaretçilerin hazırladığı her raporu yatırımcıya da imzalatması gerekir. İkincisi teknik nezaretçi ile yatırımcı arasında bir para ilişkisi var. Aslında teknik nezaretçi, işletmenin bir çalışanı gibidir. Yatırımcıyla para ilişkisinin olduğu bir yerde orayı etkin bir şekilde denetlemek mümkün olamıyor. Günün sonunda işsiz kalmamak için yatırımcının çok fazla hoşuna gitmeyecek şeyleri raporunuza yazmamak durumunda kalıyorsunuz. Öte yandan yasada bulunan iş yerini kapatma yetkisi bulunan bir teknik nezaretçi ortaya çıkmadı ki bu da sistemin sonucudur”
“Ülkede etkin bir denetim yok”
Denetim sisteminin ülkemizde uygulanmamasının sorun olduğunu belirten Karaman, “Türkiye’de de görüldüğü gibi ‘maddiyat’ üzerine bağlı bir denetim sisteminde yıllar içerisinde bir verim alınamayacağı açıkça ortadır” diyen Karaman, Kuzey Kıbrıs’taki denetim sisteminin iyi tartışılması gerektiğini söyledi. Karaman, Soma’daki facianın tekil bir mesele gibi değerlendirilemeyeceği, herkesin ders çıkarması gereken bir durum olduğunu belirterek, “herkesin çıkardığı dersleri de kendi yaşadığı alanlara ve hayata uygulama yükümlüğü var. Biz deki sistemin de makyajdan öte gidemeyeceğine yönelik endişelerimiz söz konusudur”