1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. DENEYİMLİ BÜROKRAT ERMAN YAYLALI İÇİNİ DÖKTÜ! “İş piyasasını oluşturamadık, gençlerimizi tutamadık”
DENEYİMLİ BÜROKRAT ERMAN YAYLALI İÇİNİ DÖKTÜ! “İş piyasasını oluşturamadık, gençlerimizi tutamadık”

DENEYİMLİ BÜROKRAT ERMAN YAYLALI İÇİNİ DÖKTÜ! “İş piyasasını oluşturamadık, gençlerimizi tutamadık”

1 Mart 2022 tarihi itibarıyla Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşarı olarak emekli olan İhtiyat Sandığı Dairesi Yönetim Kurulu Başkanı Erman Yaylalı YENİDÜZEN’e konuştu, iş yaşamıyla ilgili içini döktü, önemli tespitleri dile getirdi

A+A-

Kamu görevine 30 sene önce Sosyal Sigorta Müfettişi olarak başlayan ve 1 Mart 2022 tarihi itibarıyla Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşarı olarak emekli olan İhtiyat Sandığı Dairesi Yönetim Kurulu Başkanı Erman Yaylalı YENİDÜZEN’e konuştu, iş yaşamıyla ilgili içini döktü, önemli tespitleri dile getirdi

Ödül Aşık ÜLKER

Kamu görevine 30 sene önce Sosyal Sigorta Müfettişi olarak başlayıp, Sendikalar Mukayyidi, Bakanlık Müdürü, İhtiyat Sandığı Dairesi Müdürü görevlerinde bulunan ve 1 Mart 2022 tarihi itibarıyla Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşarı olarak emekli olan İhtiyat Sandığı Dairesi Yönetim Kurulu Başkanı Erman Yaylalı, en büyük sorunların kayıt dışılık ve yerli iş gücü istihdamı konusunda başarısız olunması olduğunu söyledi.

Yaylalı, gençlere yapılan en büyük kötülüğün iş gücü piyasasında yer almalarını sağlayamamak olduğunu vurguladı.

Emekli olduktan sonra Yenidüzen’in sorularını yanıtlayan Yaylalı, son 30 sene içinde çalışma hayatı için yapılmış en iyi şeyin İhtiyat Sandığı Dairesi’nin güçlendirilmesi ve gücünü hala koruyabilmesi olduğunu belirtti. Yaylalı, “Devletin İhtiyat Sandığı’na ciddi miktarda borcu olmasına rağmen İhtiyat Sandığı ülkedeki en güçlü mali kurumdur” dedi.

Erman Yaylalı, Sosyal Sigortalar Dairesi’nin en önemli kuruluş olduğunu kaydederek, Sosyal Sigortalar Dairesi’ne en büyük darbenin sigorta emeklilerine 13’üncü maaş verilmesi kararı alıp, kaynağın gösterilmemesi olduğunu söyledi.

  • Soru: Öncelikle emekliliğiniz hayırlı olsun. Kaç sene çalıştınız ve hangi görevlerde bulundunuz?
  • Yaylalı: 30 yıl hizmet verdim. Kamu görevine sosyal sigorta müfettişi olarak başladım, sonra
    Çalışma Dairesi müfettişliği, ardından Sendikalar Mukayyitliği yaptım, ki bu görevi sanırım en uzun süre ben yaptım, 13 sene. Ardından Bakanlık Müdürü, İhtiyat Sandığı Dairesi Müdürü ve en son da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşarı olarak görev yaptım. Geçen hafta emekli oldum. Ayrıca hala İhtiyat Sandığı Dairesi Yönetim Kurulu Başkanı’yım.

“İşe girerken bakan Ertuğrul Hasipoğlu, emekli olurken bakan oğlu Oğuzhan Hasipoğlu”

  • Soru: 30 senede kimler geldi, kimler geçti?
  • Yaylalı: Yanılmıyorsam 18 bakanla çalıştım. İşe girerken, 1993 yılında bakanımız Ertuğrul Hasipoğlu’ydu, emekli olurken de büyük bir rastlantı, oğlu Oğuzhan Hasipoğlu bakan. 30 sene hizmet süresi içerisinde 18 bakan gördüm.
     
  • Soru: Daha çalışabilirdiniz, neden erken emekli oldunuz?
  • Yaylalı: 4 yıl daha çalışma şansım vardı. Konjonktür öyle denk geldi, öyle gerekiyordu, öyle oldu.

“Parayı değerlendirme konusunda fazla enstrümanımız yok”

  • Soru: Halihazırda İhtiyat Sandığı Yönetim Kurulu başkanısınız. Özelde sektör emekçilerinin ve 2010’dan sonra kamuda işe girenlerin birikimleri İhtiyat Sandığı’ndadır. Kredi kartı faizleri, banka faizleri artarken ve enflasyon %50’nin üstündeyken, İhtiyat Sandığı’daki faiz oranlarının düşürülmesinin nedeni nedir?
  • Yaylalı: “İhtiyat Sandığı’ndaki faizler düştü” demek çok doğru olmaz. İhtiyat Sandığı kar güden bir kuruluş değil. Ben uzun süredir İhtiyat Sandığı yönetimindeyim, yönetim kurulu üyeliği de yaptım. Biz gelirlerimizi, mümkün olduğu ölçüde, iştirakçilerimize aktarıyoruz. Örneğin geçen sene %19 faiz verdik. Bu sene 19’dan 17’ye düşürdük. Bunun sebebini şöyle izah etmek isterim.
    Parayı değerlendirme konusunda fazla enstrümanımız yok. İhtiyat Sandığı’ndaki birikimleri ülkemizdeki bankalarda aylık faizde tutuyoruz. Mümkün olduğunca en yüksek faizi alıyoruz, %17-18 civarında bir faiz alıyorsunuz, iştirakçilerimize %17 veriyoruz. Piyasadaki faiz şu anda bulur. Maalesef daha fazla bir enstrümanımız yok. Uluslararası piyasalarda değerlendirme, başka yatırım araçlarına yönlenme gibi şansımız olmadığı için, bu dengeyi korumak zorundayız.

“Bu bizim paramız değil, 50 bin insanın parasıdır”

  • Soru: İhtiyat Sandığı Yasası izin vermesine rağmen, neden mevduat dışı yatırım
  • yapılmıyor?
  • Yaylalı: Tümü düşünülür, iştirakçilere verdiğimiz %17 faiz şu anda verebileceğimiz maksimum faiz oranıdır. Tanınmamış bir ülke olmamız gelirlerimizi daha farklı enstrümanlarda kullanmamızı zorlaştırıyor. Biz, parayı %100 güvende tutmak istiyoruz, bu bizim paramız değil. Bu 50 bin insanın parasıdır. Bir de parayı Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu kapsamında tutuyoruz.
    Şu anda mevduatlarımızın %30’u dövizdir. Oradan gelen de iştirakçilere yansıtılıyor. Bu sene daha önce olmayan bir sistem geldi. O yıl içinde yatırılan iştirakçinin parasına %10 faiz veriyoruz. Bu da çalışanlarımızın lehine bir düzenlemedir.

“Sosyal Sigortalar Dairesi’ne en büyük darbe sigorta emeklilerine 13’üncü maaş verilmesi kararı alıp, kaynağın gösterilmemesidir”

 “Sosyal Sigortalar Dairesi’nin şu anda İhtiyat Sandığı Dairesi’ne borcu var. Bu borç da aynı sebeple oluştu. 280 milyon TL civarında olan bu borcun sebebi 13’üncü maaştır”

 

  • Soru: Sosyal Sigorta’daki denge bozuldu, halk arasında “battı” şeklinde ifade ediliyor.Sosyal sigortalarda bu noktaya nasıl gelindi, nerede hata yapıldı?
  • Yaylalı: Sosyal Sigortalar Dairesi şu anda ve önümüzdeki dönemde de ülkemizin en önemli kuruluşudur. 2010’dan itibaren işe giren herkes oradan emekli olacak. Dolayısıyla kurumun güçlü olması lazım. Sorunlardan bir tanesi, sigorta emeklilerine 13’üncü maaşın karşılığı olmaksızın verilmesidir. Şunu demek istiyorum, Sosyal Sigortalar Dairesi 12 ay prim toplar ancak 13 maaş verir. Dolayısıyla 13’üncü maaşın prim karşılığı yoktur. Bu konuda düzenleme yapılması gerekir. Siyasi irade sosyal sigorta emeklilerine 13’üncü maaşın verilmesi kararını verdi ancak bunun bir karşılığının olması lazım. Bu paranın nereden geleceğini de masaya koyması gerekir. Bu paranın, prim karşılığı olmadığı için, devlet tarafından karşılanması lazım. Sosyal Sigortalar Dairesi’ne en büyük darbe sigorta emeklilerine 13’üncü maaş verilmesi kararı alıp, kaynağın gösterilmemesidir. Sosyal Sigortalar Dairesi’nin şu anda İhtiyat Sandığı Dairesi’ne borcu var. Bu borç da aynı sebeple oluştu. 280 milyon TL civarında olan bu borcun sebebi 13’üncü maaştır. 2007 yılında Sosyal Sigortalar 13’üncü maaşı ödeyemedi, İhtiyat Sandığı’ndan kaynak aktarıldı, borç verildi.

“Sosyal Sigortaların batması söz konusu olamaz”

2009 yılında da ödeyemedi, kaynak aktarıldı, borç verildi. Bu sarmal bu şekilde devam etti. Bunu çözemedik. Pandemi sürecinde ekonomide ciddi bir daralma meydana geldi. Aralık 2020’ye kadar iyi gelindi, sonrasında hem 13’üncü maaşın karşılıksız olması, hem de ekonomik daralmanın yarattığı işsizlik, işverenlerin primleri yatıramaması ile birleşince bu durum ortaya çıktı. Ancak sonuçta devlet en muteber kurumdur. Sosyal Sigortaların batması söz konusu olamaz, devlet bunu karşılayacak, karşılamak zorundadır.
Sosyal sigortaların ekonomik dengesinde sıkıntı var, bunun giderilmesi gerekir. Bu dönemde çok ciddi tedbirler alınması lazım. Bu dengenin düzelmesi için iki yöntem var, ya giderler azalacak ya da gelirler artacak. Giderlerin azalması çok mümkün değil. 43 bin sigortalı emekli var, onlar ödenecek. İşsizlik parası, gözlük parası, sağlık yardımı gibi birçok kısa vadeli sigorta ödemesi var. Bunların durması, kesintiye uğraması mümkün değil. Bu durumda bize sadece gelirleri artırma seçeneği kalır. Bütün yoğunluğumuzu bu noktaya çevirmemiz lazım.

“En büyük sorun kayıt dışılık”

 

“Kayıt dışılıkta iki unsur var, bir kayıtsız çalışanlar, iki gerçek maaş üzerinden vergi ve yatırım yapılmayanlar. Bunların düzenlenmesi lazım. Mevzuatın değişmesi ve denetim şarttır”

Ülkemizde en büyük sorun kayıt dışılıktır. Kayıt dışılık iki türlüdür, birincisi hiçbir kayıt olmadan çalışanlar, ikincisi de gerçek maaş üzerinden yatırım yapılmaması. Bu hem devletin sorunudur, hem de sosyal sigortaların sorunudur. Buna çözüm bulmamız lazım. Maalesef önemli mevkideki birçok insanın yatırımlarının asgari ücret üzerinden yapıldığını görüyoruz. Bunun düzeltilmesi, kayıt altına alınması sosyal sigortaları büyük ölçüde rahatlatır. Bu dönemde çalışma yapılmasını bekliyoruz, gerek Sosyal Sigortalar Yasası’nda gerekse Asgari Ücret Yasası’nda bir takım düzenlemelerin yapılması lazım.

“Radikal kararlar alınması lazım”

 “Düşünün, sigortaya 25 sene asgari ücretten yatırım yapılırsa, şu anda emeklilik halinde alınacak maaş 4 bin TL’dir. Ama gerçek maaştan 25 sene yatırım yapılsa, alınacak maaş en az 8-9 bin TL olur. Bu çalışan tarafından büyük bir kayıptır”

  • Soru: Maaşların bankaya yatırılmasıyla bu sorun aşılabilir mi?
  • Yaylalı: Daha radikal kararlar alınması lazım. Maaşı bankaya yatırır ama dönüp ekstrayı elden verebilir. Bu noktada yasa koyucu bir takım kıstaslar koymalı. Örneğin, “doktorası olan kişilerin maaşı minimum bu olmalı” demeli. Bir işyerinde 10 yıl çalışan birisinin asgari ücretten ne kadar daha fazla maaş alması gerektiğine dair koşullar konmalı. Belirli mesleklerin minimum ücretleri farklı bir şekilde düzenlenmeli. Doktor, mimar, mühendis, profesör ve bunun gibi özellikli mesleklerde örnekleme yöntemi geliştirilmeli ve minimum ücretler buna göre belirlenmeli. Artık başka şansımız yoktur, toplu sözleşme gibi bir yasa yapmamız lazım. Gerçek maaş üzerinden yatırım yapılmamasının yarattığı sıkıntı iki taraflıdır. Birinci sıkıntı, çalışan emekli olduğunda çok düşük bir maaş alacak. Düşünün ki, sigortaya 25 sene asgari ücretten yatırım yapılırsa, şu anda emekli olunsa alınacak maaş 4 bin TL’dir. Ama gerçek maaştan 25 sene yatırım yapılsa, alınacak maaş en az 8-9 bin TL olur. Bu çalışan tarafından büyük bir kayıptır. İkincisi, Sosyal Sigortalar Dairesi’nin bundan büyük kaybı var. Sorun budur. Bunların ciddi yasalarla giderilmesi lazım.

“Emeklilik maaşı hesaplama formülü değişti”

  • Soru: Daha önceleri asgari ücret üzerinden sigorta yatırımları yapılan bir kişi minimum bir asgari ücret emeklilik alırdı. Ancak 2012’de bu uygulama kaldırıldı ve asgari ücret üzerinden yatırımları yapılmış sigorta emeklileri artık asgari ücretin altında maaş alıyor. Bu konuda ne yapılabilir?
  • Yaylalı: Hesaplama formülü değişti. Daha önce en son 7 yılın en yüksek 4 yılının ortalamasının alınması formülüyle emekli maaşı belirleniyordu. 2012’de yapılan değişiklikle, yatırımlara göre bir endeks belirlenip, ona göre emeklilik maaşı hesaplaması formülü ortaya çıkınca, maaş asgari ücretten düşük oluyor. Hesaplama formülünde değişim yapıldı. Gerçek maaşlar üzerinden yatırımın teşvik edilmesi gerekir. Bunu sağlayabilirsek bu tür sorunlar olmaz. Hiç bir çalışan 25 sene asgari ücretten çalışmaz. Fiilen de durum öyle değildir zaten.

“Krizin daha ciddi bir şekilde planlanması gerekir”

 “Hem vergi, hem de sosyal güvenlik fonları açısından bizdeki en büyük sorun kayıt dışılıktır. Bunun üzerine gidilip düzenleme yapılması gerekir”

  • Soru: Maliye Bakanlığı’nın hayat pahalılığını dondurma yönünde çalışma yaptığı konuşuluyor. Bu uygulanırsa sigorta emeklilerini de kapsayacak mı?
  • Yaylalı: Herkesi kapsayacak. HP’nin durdurulması büyük bir kayıp olur. Böyle bir çalışma olduğunu basından okuyoruz. Bu yasal değişiklik ister. Sürekli enflasyon, hayat pahalılığı yaşanan ülkemizde hayat pahalılığı ödeneğinin durdurulması insanların alım gücünün düşmesi anlamına gelecek. Hayat pahalılığı ödeneğinden kamu çalışanları ve sigorta emeklileri faydalanır. Özel sektörde asgari ücretteki artışa bağlı bir yansıma olur. Hayat pahalılığının durdurulması büyük bir kesimi etkileyecek. Bu da direkt piyasayı etkileyecek, yine ekonomik daralma, ekonomik sıkıntı olacak, bu da sosyal sigortaları, devletin gelirlerini etkileyecek. Daha önce eşel-mobil iki ayda birdi, o dönemde çalışanlar hayat pahalılığından fazla etkilenmezdi. Şimdi altı ayda birdir, o da kaldırılırsa kısır döngü içine girilecek. Krizin daha ciddi bir şekilde planlanması gerekir, çok ciddi tedbirler almamız lazım. Hem vergi, hem de sosyal güvenlik fonları açısından bizdeki en büyük sorun kayıt dışılıktır. Bunun üzerine gidilip düzenleme yapılması gerekir.

“Yerli iş gücü istihdamının artırılması lazım”

  • Soru: Kayıt dışılık en çok ne zaman patladı?
  • Yaylalı: Kayıt dışılık hep vardı. Pandemiden önce piyasada ciddi bir gelişme olduğu için devlet bunu hissetmezdi, kimse fazla da umursamadı. Ancak pandemiden sonra, ekonomide daralma olduğunda bu su yüzüne çıktı, artık gözle görülür hale geldi. Kayıt dışılıkta iki unsur var, bir kayıtsız çalışanlar, iki gerçek maaş üzerinden vergi ve yatırım yapılmayanlar. Bunların düzenlenmesi lazım. Mevzuatın değişmesi ve denetim şarttır. Ayrıca yerli iş gücü istihdamının artırılması lazım, bu da teşviklerle olur. Biz buna 2010 yılında başlamıştık, çok da ciddi bir yol kat ettik. Ardından o fondaki paraların pandemi sürecinde kullanılmasıyla fon zayıfladı ve şu anda o teşvikler yok.

“Çalışma hayatında çok ciddi düzenlemeler yapılmalı”

Asgari ücrete çalışan bir kişinin günde 8 saat çalışması lazım. Daha fazla çalıştırılırsa ödenmesi ve onun da yatırımının yapılması gerekir. Bu da yapılmıyor, o konuda da kaçak var. En büyük sorun kayıt dışılıktır. Önümüzdeki dönemde bu konuda çok ciddi tedbirler almamız lazım, almazsak toparlanamayız. Kayıt dışılığın çözülmesi, yabancı iş gücünün kontrol altına alınması lazım. Üçüncü ülke uyrukluların çalışma hayatına girişinin ciddi şekilde denetlenmesi gerekir. Çalışma hayatında çok ciddi düzenlemeler yapılmalı…

“Devlet fakir, insanlar zengin”

“Şu anda artık kendi kendimize yetmemiz lazım. Kendi kendimize nasıl yeteceğimiz konusunu da masaya yatırıp, ona göre düzenleme yapmamız lazım.”

 

  • Soru: Bu güne kadar yapılmamasının sebebi nedir?
  • Yaylalı: Kimse bunu önemsemedi, gerek de olmadı. Devlet mali konularda hiç bu kadar sıkıntıya düşmedi. Şu anda artık kendi kendimize yetmemiz lazım. kendi kendimize nasıl yeteceğimiz konusunu da masaya yatırıp, ona göre düzenleme yapmamız lazım. KKTC yöneticileri “giderimiz bu kadar, gelirimizin bu olması lazım. Gelirlerimizi nasıl artırabiliriz?” diye düşünmeli. Bu da vergi ve gerçek maaşlar üzerinden sosyal sigorta yatırımlarıyla olur. “Çok kazanandan çok, az kazanandan az”, bunu herkes söyler ama fiiliyatta yok. Bu ülkede devletin giderlerini karşılayacak kadar gelir elde etmesine imkan verecek potansiyel vardır. Devlet fakir, insanlar zengin. Devletin artık bunu masaya yatırım tedbir alması lazım.

“İşgücü piyasasını doğru dürüst oluşturamadık”

 “Yerli iş gücü istihdamdan uzaklaştı, yurtdışına göç etti, iş gücü piyasasına giremedi. Bunun yerini hızlı bir şekilde yabancı iş gücü doldurdu.”

  • Soru: 30 yıldır çalışma yaşamıyla ilgili görevler yaptınız. Çalışma yaşamı nereden nereye geldi?
  • Yaylalı: Biz işe ilk girdiğimiz zaman konfeksiyon sektörü çok güçlüydü. Ben sigorta
  • müfettişiyken Sanayi Bölgesi’nin sorumluluğu bana verilmişti. O dönemde konfeksiyonda 25 bin civarında çalışan vardı, çok canlı bir ekonomi vardı. O zaman üniversiteler bu kadar fazla değildi. Özel sektör dediğimiz, işçilerin çalışacağı sektörler, ihracat yaptığımız sektörler vardı. Konfeksiyon, narenciye ihracatı vardı. O dönemde memlekette ciddi bir potansiyel, ciddi bir üretim vardı. Ambargolar veya bizim yarattığımız olumsuzluklar ekonomiyi farklı bir yöne itti. Sonra eğitim sektörü gündeme geldi, farklı bir potansiyel oluştu. Turizmde gelişmeler oldu, yabancı yatırımcılar geldi. Bu da yabancı iş gücünün daha fazla gelmesine sebep oldu. Yerli iş gücünün istihdamdan koparılması beni çok üzer. “Yerli iş gücü devleti tercih eder” denir ama bunun nedeni özel sektörün yerli iş gücünü barındıracak pozisyona hiç gelmemiş olmasıdır. Yerli iş gücü istihdamdan uzaklaştı, yurtdışına göç etti, iş gücü piyasasına giremedi. Bunun yerini hızlı bir şekilde yabancı iş gücü doldurdu. Bu uzun süre Türkiye’den geldi, şimdi Türkiye’den de gelmiyor üçüncü ülkelerden geliyor. Kendi insanımız iş bulamazken, işsiz kalırken bizim kültürümüze çok uzak olan ülkelerden gelen insanlar iş gücü piyasasına giriyor. Bu konuda hepimizde suç var. Bir kısır döngü içerisindeyiz, dengeyi kuramadık. İşgücü piyasasını doğru dürüst oluşturamadık.

“En büyük sıkıntımız yerli iş gücü istihdamı konusunda başarısız olmamızdır”

 “Ciddi bir göç var, benim çocuklarımın ikisi de göç etti. Gençlerimize yaptığımız en büyük kötülük iş gücü piyasasında yer almalarını sağlayamamış olmamızdır”

Benim gördüğüm en büyük sıkıntımız, en büyük sorunumuz maalesef yerli iş gücü istihdamı konusunda başarısız olmamızdır. Bunda herkesin payı var, halkın, işverenin, çalışanın, devlet yöneticilerinin… Ciddi bir göç var, benim çocuklarımın ikisi de göç etti. Gençlerimize yaptığımız en büyük kötülük iş gücü piyasasında yer almalarını sağlayamamış olmamızdır.

“En iyi şey İhtiyat Sandığı Dairesi’nin güçlendirilmesi ve gücünü hala koruyabilmesi”

  • Soru: 30 sene içinde çalışma hayatı için yapılmış en iyi şey nedir?
  • Yaylalı: İhtiyat Sandığı Dairesi’nin güçlendirilmesi ve gücünü hala koruyabilmesi. Devletin İhtiyat Sandığı’na ciddi miktarda borcu olmasına rağmen İhtiyat Sandığı ülkedeki en güçlü mali kurumdur. Bu 30 yıllık süre içerisinde özel sektör işyerlerinde ciddi bir büyüme ve artış meydana geldi. Ancak aynı oranda kurumsallaşma sağlanamadı. Kurumsallaşmanın oluşturulamaması da ciddi bir sıkıntı yaratmaktadır.

“İhtiyat Sandığı’nın kredi verebilmesi yasal olarak mümkün değil”

  • Soru: İhtiyat sandığından borçlanma konusu da zaman zaman konuşuluyor…
  • Yaylalı: Şu anda öyle bir şeyin olması mümkün değil. Daha önce kredi verildi ancak yapılan yasal değişikliklerle bu uygulamaların önüne geçildi. Dolayısıyla günümüzde İhtiyat Sandığı’nın devlete veya herhangi bir kuruma kredi verebilmesi yasal olarak mümkün değil.

 

(Fotoğraflar: Fehime ALASYA)

 

 

yd-destek-gorseli-2-607.jpg

Bu haber toplam 3240 defa okunmuştur